Gadir'i unutturanlar Veda Hutbesi'ni de unuttular

Sünni dünya, maalesef 220 Sünni rivayete ve pek çok Sünni kaynağa rağmen, Hz. Peygamberin (s.a.a.) Hz. Ali Efendimizi velayetin ve hilafetin sahibi olarak ilan ettiği Gadir hadisini görmemezlikten geldi.İlahiyatçıların pek çoğu, müftüler, hocalar Resûlullah'ın bu hutbesini gizlediler, örttüler, yok saydılar. Bu, siyasetin ve saltanat kaygılarının, ilim erbabını bu kadar baskıladığı nadir olaylardan biridir ki 220 Sünni rivayete rağmen, hiç yokmuş, hiç olmamış gibi davranılmaktadır.Ancak şu acı ve bir o kadar ürkütücü gerçeği vurgulamalıyız ki, Gadir Hutbesini yok sayan anlayış, böylece velayetin ve imametin sahibinden uzaklaştı. İlim şehrinin kapısından ayrıldı. Bu olay, büyük bir mahrumiyet olarak Ehl-i Sünnet dünyasında tarih boyu süregeliyor.Öyle bir savrulma yaşanıyor ki, Allah muhafaza etsin?Bakınız, aralarında irad edilmeleri itibariyle 9 gün süre bulunan Veda Hutbesi (9 Zilhicce) Ve Gadir Hutbesi (18 Zilhicce), ikisi de Allah'ın Resulünün beyanlarıdır ve yüz bini aşkın sahabiye karşı söylenmiştir. Bunda ilmen şüphe yoktur. Bugün "Veda Hutbesini" camilere ve evlerinin dört bir köşesine çerçeveletip asan Sünni dünya, Gadir Hutbesi'ni ya bilmiyor ya inkâr ediyor. Bu noktadaki sapkınlık, Veda Hutbesi konusunda da pek çok yanlışı işlemeye yol açtı:Önce Veda Hutbesi metninden Itretim (Ehl-i Beyt'im) ifadesi çıkartılıp, sünnet kelimesi kondu. Halbuki Resûlullah (s.a.a.), "Size iki ağır emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça asla sapıtmazsınız. Biri Allah'ın kitabı Kur'an, diğeri Itretim'dir (Ehl-i Beyt'im)" buyurmuşlardı. (Menufi 1/138). Daha sonra bazı metinlerde sünnet kelimesi de çıkarıldı, sadece Kur'an zikredildi. Bu savrulma burada kalmadı, en koyu Sünnicilik yapanlar, ikinci rüknü (yani Muhammedür-Resulûlullah'ı) Kelime-i Tevhid'den çıkardılar? Hem de okul kitaplarında, Hicret Takvimlerinde?Ve bugün, her an gözlerinin önlerinde asılı duran Veda Hutbesi'ndeki Nebevi öğütleri hiçe saydılar. Resûlullah (s.a.a.) orada buyuruyordu ki: "Ey insanlar! Allah'ınıza kavuşacağınız vakte kadar, bugün nasıl mukaddes bir günse, bu aylarınız nasıl mukaddes aylarınız ve bu belde nasıl mukaddes bir belde ise, kadınlarınız ve mallarınız öylece mukaddestir. Her birinizin kanı ve malı ötekine haramdır."Bugün haçlı dünyası ile ittifak ederek, eş projelerde görev alarak eylemde olan Sünniler;- Müslüman ülkelerin işgal edilip, mallarının ve canlarının talan edilmesine- Kadınlarının ırzına tasallut edilmesine Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, ortak olmadılar mı? Suriye'de aynı ateşi yakmadılar mı? Bunlara fetva üretmediler mi?Müslüman geçinenler, Müslümanların kanlarını akıtıyor, namuslarını kirletiyor, mallarını yağmalıyor. Haçlı-siyonist ordularına çağrıda bulunuyor.Neden mi dersiniz?Arafat'ta Veda Hutbesi'ni dinleyenler, tertemiz indikleri Gadir-i Hum'da, nimetin tamamlanıp, dinin kemale ermesine, nübüvvetin devamı olan velayet ve imametin sahibine şahitlik ettiler.Ancak 3 ay sonra Resûlullah'ın vefatıyla safiyetini kaybedenler, Sakife ile savrulmaya başladılar. O gün bu gündür bu felaketler devam ediyor. Veda Hutbesini de unuttular, apaçık Kur'an ayetlerini de;- "Bir mü'mini kasten öldüren ebedi cehennemliktir." (Ayet).- "Yarım kelime dahi olsa, mü'minin öldürülmesine katkıda bulunanın alnına yarın mahşer günü 'Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur' diye yazılacaktır." (Hadis)- "M'üminler ancak kardeştirler." (Ayet).- "Mü'minleri bırakıp kâfirleri dostlar edinmeyin." (Ayet).- "Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostlarıdır. Kim onları dost edinirse onlardandır." (Ayet).