logo
26 NİSAN 2024

Gafletin çok olursa…

12.04.2012 00:00:00
Galata bankerleri batıdaki parayla devlet borçlanması arasında mali aracılık yaparak, bu tür operasyonlardan çok basit bir mekanizmayla muazzam karlar elde ediyorlardı. Avrupa finans piyasalarından -yüzde 3 ila 5 arasında-  cari faizlerle borç alıyor, sonra da bu parayı hükümete yüzde 18’e varan çok daha yüksek faizlerle avans olarak satıyorlardı. Bazı operasyonlarda faiz, komisyon, döviz kurları ve geri ödeme vadesinde yapılan ayarlama bir araya gelerek tefecilere yüzde 40’a ulaşan karlar bırakabiliyorlardı. (Eldem, Ethem, Osmanlı Bankası Tarihi, Tarih Vakfı Yurt yay. s. 72).
Avrupa’da yapılan coğrafi keşiflerle mevcut ticaret yollarının Akdeniz’den okyanuslara kayması, Amerika’dan gelen altın ve gümüşün enflasyona sebep olması, İran ve Avusturya ile uzayan savaşlar, değişen savaş teknolojileri ile ordu harcamalarının artması hep Osmanlı maliyesine bütçe açığı olarak yansımıştır. 1592’de 70 milyon akçe olarak ilk önemli açığını veren bütçe 1788 yılında 606 milyon akçe ile en yüksek düzeyine ulaşmıştır. (Küçükalay, A. Mesut, Coğrafi Keşifler ve Ekonomiler, Çizgi Kitabevi yay. s. 313). Devlet büyüyen açıklara üç yöntemle çözüm aramıştır. İlk çözüm gümüş paranın gümüş içeriğinin azaltılması anlamına gelen tağşiş, ikinci yöntem önceleri sadece savaşlarda alınan özel vergilerin genelleştirilmesi ve vergi artırımı, sonuncusu ise iç borçlanmadır.
Tağşiş sırasında devlet dolaşımdaki gümüş ya da altın sikkeleri piyasadan toplar, bunların içindeki değerli maden içeriğini azaltarak yeniden piyasaya sürerdi. Bu şekilde bir yandan dolaşıma sokulacak para miktarı artıyor, bir yandan da devletin elinde ödemeleri için kullanabilecekleri yeni bir kaynak yaratılmış oluyordu. Fakat tağşişi enflasyon artışı takip ediyor, toplumun birçok katmanının gelir düzeyi de düşüyordu. (Pamuk, Şevket, Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914, İletişim yay. s. 115). Tağşişin artık kullanılamaz hale gelmesiyle Osmanlı maliyesi Avrupa’da da kullanımda olan kâğıt parayı denedi. İlk defa 1840 yılında basılan kâğıt para ülkede büyük sıkıntı yarattı. Vatandaşa tedavül amaçlı değil de tahvil kâğıdı gibi sunulan kâğıt para -kaime- rağbet görmedi. Çünkü kaimeler piyasaya sürülmeden önce dolaşımda olan altın ve gümüş paranın piyasadan çekilmemişti. Sürekli değer kaybeden kaimelerin maliyeye sıkıntı yaratmasının temel sebebi ise arkasında “milli” bir merkez bankasının bulunmamasıydı. Gerek 93 harbinde gerek 1.Dünya savaşında tekrar tekrar basılan kaime; Galata bankerlerinin, sarrafların, tefecilerin ve kalpazanların istismarına açıktı. Hatta yurt dışında bile basılıp piyasaya sürülebiliyordu. (Bkz., Akyıldız, Ali, Para Pul Oldu, İletişim yay.).
Avrupa’da Sanayi devrimini Merkez Bankası ve kâğıt para eşliğinde gerçekleştirirken Osmanlı ilk defa Yusuf (a.s.)’ın kullandığı kâğıt parayı maalesef gerektiği gibi değerlendiremiyordu.      
İlk defa 1683 Karlofça Antlaşması ile toprak kaybeden Devlet-i Âliye’de 18. yüzyılda yarı bağımsız ayanlar oluşmaya başlamıştı. Merkezi otoriteyi bertaraf etmeyi ve merkezi bürokrasinin zararına zenginleşmeyi başaran ayandan bazıları yüzyıl sonunda kendi ordularına, hazinelerine ve yerel yönetimlerine sahip yerel derebeyi olmuşlardı. Bu egemen güçler İstanbul’a pek az vergi ödüyor ve Sultan’ın kendilerini ortadan kaldırma yolundaki tüm girişimlerine karşı koyuyorlardı. (Kıray, Emine, Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar, İletişim yay. s. 63-64).
Böyle bir yapı içerisinde Osmanlı çözümü Batıyla ittifakta buldu. Kavalalı isyanının bastırılmasına yardım eden İngiltere ile 1838’de Baltalimanı Antlaşması yapıldı. Ardından benzer anlaşmalar Fransa ve diğer Avrupa ülkeleriyle imzalandı. Artık bütün Osmanlı ülkesi Avrupa sermayesine pazar oluyordu. Papa’yı ziyaret eden ilk devlet adamı olan M. Reşit Paşa’nın imzaladığı anlaşma ile Osmanlı; Avrupa devletler sisteminin bir üyesi sayılma, siyasal bütünlüğü İngiltere tarafından garanti edilme, Fransa’yla Rusya’nın genişlemeci eğilimlerinin sınırlanması sözünü alıyordu. İlginçtir, İngiltere, Çin pazarını kayıtsız şartsız kendi mallarına, tüccarına ve sermayesine açabilmek için üç yıl (1839-1842) “Afyon Savaşları” diye bilinen savaşları yapmak zorunda kalmıştı. Sonuçta imzalanan Nankin (Nanjing) Antlaşması ise Osmanlı’nın 1838’de sessiz sedasız kabul ettiği Baltalimanı Antlaşması kadar geniş kapsamlı değildi. (Kazgan, Gülten, Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi yay. 3. baskı, s. 19).
1838 Baltalimanı’nı 1839 Tanzimat fermanı takip etti. Ferman günümüzdeki “açılım” kelimesine denk düşen düzenlemelerle doluydu. Fakat esas amacı; Avrupalıların mamul mallarını ithal ederek ve ülkenin hammaddelerini Avrupalıya satarak zengin olan gayrimüslimlerin, mal ve can güvenliğini güvence altına almaktı. Bu fermanı da sadrazam olur olmaz Mısır’a dış borçlanma imtiyazı tanıyan M. Reşit Paşa düzenlemişti. Mısır önce iflasa sürüklenmiş sonra da İngilizlerce işgal edilmişti. Osmanlı ise daha önce verilen kapitülasyonların ve Baltalimanı Antlaşması’nın ve sonucunda oluşan cari açıkla mücadele ediyordu. “Ben gâvura borçlanmam” diyen Sultan Abdülmecit, Kırım Savaşı ve kapatılamayan açıklar sebebiyle 1854 yılında ünlü Rotschilt ailesi aracılığıyla İngiltere’den borçlandı. Gayrimüslimlerin şahitliklerinin kabul edilmesi,  onlardan toplanan cizyenin kaldırılması, kanun önünde herkesin din ve mezhep farkı gözetmeksizin eşit olması gibi tavizler karşılığında alınan dış borcu diğer borçlar ve tavizler izledi. Mesela Osmanlı 1856 borçlanmasını yapabilmek için Islahat fermanını ilan etti. Yabancıya, toprak satışı, yol ve liman satışı, banka kurma hakkı verilirken nedense yabancıların gelirleri vergilendirilemiyordu. 1867’den sonra ise devlet arazisindeki madenler aralarına yabancı şirketlerin de katılacağı özel şirketlere kiralanabilecekti. (Kıray; a.g.e., s. 129).
Nihayet deniz bitti! Devlet 1876’da iflas etti.
Yirmi yıllık hızlı dış borçlanma sürecinin vardığı noktayı bikaç sayı ile özetleyelim. 1875 yılına gelindiğinde Osmanlı devletinin dış borçları 200 milyon sterline yaklaşıyordu. Ana para ve faiz ödemeleri ise yılda 11 milyon sterlin tutuyordu. Buna karşılık aynı yıllarda Osmanlı maliyesinin tüm gelirleri 18 milyon sterlin dolaylarındaydı. Bir başka deyişle dış borç ödemelerini sürdürebilmek için devletin gelirlerinin yüzde 60’ını dış borç ödemelerine ayırması gerekecekti. (Pamuk; a.g.e., s. 231). Prof. Dr. Haydar Baş’ın deyişiyle devlet savaşlarla değil alınan borçlar ve verilen imtiyazlarla yıkılıyordu. (Baş, Haydar, Sosyal Devlet Milli Devlet, İcmal yay. s. 74).
Aslında bu kadar karmaşık görünen süreç şu hikâye kadar yalındı. Okulda bir türlü A harfini öğrenemeyen öğrenciye kızan hoca çareyi velisini çağırmakta bulur. Babasının yanında bu ne harfi diye soran hocaya çocuk “A” deyince öğretmen bu defa “B” harfini sonra “C” harfini sorar. Doğru cevaplar alan öğretmen “D” harfini sorunca kıyamet kopar. Elini olanca hızıyla masaya vuran çocuk; “A demekte ne var, ama “A” yı söyleyince “B, C, D” ardından 29 harf, ardından okuma, ardından yazma geliyor” der.
Maalesef Batıyı çözüm, batılılaşmayı küçük tavizlerle atlatılabilecek bir süreç olarak gören Devlet-i Âliye bu işin böyle olmadığını çok geç anlayacaktı.  Sonuç Lütfü Paşa’nın dediği gibi oldu.
“Gafleti çok olanın devleti yok olur!”
 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
KKTC Başbakanı İsias Otel davası için Adıyaman'da
'Bu artık KKTC'nin davasıdır"
Kurulan şirket sayısı azaldı
Mart ayında 1678 şirket kapandı
Son operasyon Hakkı Saral çetesine
10 ayda 454 suç örgütü çökertildi
Özgür Özel disiplin için harekete geçiyor
Partiden kesin ihraç edilecekler
323 gayrimenkul için ihale yapılacak
Kızılay taşınmazlarını satıyor
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Düşme anı araç içi kamerasında kaydedildi
Kapısı açık otobüsten düştü
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı
Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
KKTC Başbakanı İsias Otel davası için Adıyaman'da
'Bu artık KKTC'nin davasıdır"
Kurulan şirket sayısı azaldı
Mart ayında 1678 şirket kapandı
Son operasyon Hakkı Saral çetesine
10 ayda 454 suç örgütü çökertildi
Özgür Özel disiplin için harekete geçiyor
Partiden kesin ihraç edilecekler
323 gayrimenkul için ihale yapılacak
Kızılay taşınmazlarını satıyor
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Düşme anı araç içi kamerasında kaydedildi
Kapısı açık otobüsten düştü
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.