logo
20 NİSAN 2024

Gazi'ye kâfir diyen İngiliz işbirlikçileri

Atatürk Vatandır Sempozyumu'nda bir sunum yapan ilahiyatçı yazar Mehmet Emin Koç, "İşgalci İngiliz ve Yunan'a karşı ölüm fetvası vermediler; vatanı müdafaa eden Gazi'ye katl-i vacip eşkıya ve kâfir dediler İskilipli Atıflar ve Said Nursîler" diye konuştu
10.09.2017 00:00:00
Gazetemizin yazarı ilahiyatçı Mehmet Emin Koç Trabzon'da gerçekleştirilen Atatürk Vatandır Sempozyumu'nda belgelere dayanan önemli bir tebliğ sundu. Tarihi gerçekleri gözler önüne seren tebliği aynen yayınlıyoruz:
Üniversite talebeleri, 1918'lerde İstanbul'un İngilizler ve Fransızlar başta olmak üzere Haçlı orduları tarafından işgal edildiğini ve İstanbul'u bu vahim işgalden Atatürk'ün kurtardığını bilmiyor? Nitekim bir ay kadar önceydi. Üniversite son sınıfta okuyan bir genç, telefonda şunu soruyordu: "Hocam, gerçekten İstanbul da mı işgal edilmişti? Padişah ne yapıyordu? Ordusu yok muydu? Şeyhulislam ne yapıyordu?" 
Hayret ve şaşkınlık içindeydi. Gerçekten bilmiyordu. Zira AKP iktidarı kurtuluş kutlamalarını kaldırmıştı.
İlçe ve illerdeki kurtuluş günleri kutlamalarına dair Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın makale ve ikazlarının gençlerimizin milli kimliği ve toplum hafızası için ne kadar ne kadar ehemmiyetli olduğunu bir kez daha anladım.
Dedim ki delikanlıya, İngilizler başta olmak üzere işgalciler, 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul'a girdiler. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 tarihinde resmi işgale dönüştü. 
Padişah, Sadrazam ve Osmanlı bürokrasisi mandaya teslim olmuştu. Osmanlı'nın idam fermanı olan Sevr'e imza atmışlardı.
Gazi M. Kemal Paşa ve Kuva-yı Milliye kadrosu, Milli Mücadele ile vatanı kurtarma seferberliği başlatmıştı. İstanbul'u işgalden kurtaran işte bu Gazi ordusudur, Gazi M. Kemal'dir. Türk milletinin bu gerçeği öğrenmesine mani oldular, öğretmediler, öğretmiyorlar.
Gazi kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin 3. Kolordu komutanı Şükrü Naili Paşa, devletin tapusu olan Lozan Antlaşmasının tescilinden sonra, 6 Ekim 1923'te İstanbul'un işgalini sonlandırmış. İstanbul'un işgali 4 yıl 10 ay 23 gün sürmüştü.

Türk milletinin idam fermanı Sevr ve işgal günleri

1915 sonrasında Mondros mütarekesi (30 Ekim 1918) ve Sevr'e muhatap olan Osmanlı imparatorluğuna, Anadolu'muza şöyle bir göz atalım: İşgal güçleri çullanmışlar. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ermeniler, Yunanlılar? 
Boğazları kontrol altına alan İngilizler, Çanakkale'den Kars'a birçok vilayeti işgal ettiler. 
Yunanlılar, Ege Bölgesi'ne konmak üzere 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgale başladılar.
Mondros Ateşkes hükümleri galip devletlere gerekli gördükleri her yeri işgal etme hakkı tanıyordu.
Türk milleti olarak bize de Ankara yakınlarında kabristan mesabesinde bir parça toprak bırakmışlar. 
Devrin yeniyetme Amerikası ise, Deniz Filo'suna ait 5 adet savaş gemisini Dolmabahçe Sarayı önünde demirlerken, "USS Bainbridge (DD-246)" adlı savaş gemisi, işgal edilmiş İstanbul'da Kabataş açıklarındaydı.
İşgalcilerle "işbirliği" içindeki Ermeni ve Rumlar, Ortahisar'daki Trabzon Hükümet Konağına işgal birlikleri gelecek diye onları karşılamak için bekliyordu. Ellerinde ABD bayrakları vardı. (1916).
Tüm Haçlı işgalcileri, kurtlar sofrasına konmuş Osmanlı'dan pay kapmak için çullanmışlar Anadolu'ya.
İşgalin Fransız generalleri, İstanbul'un kalbi Beyoğlu caddelerinde ve Galata'da zafer turları atıyor; camilere kilit vuruyorlardı.
Bu işgal tablosunun şahı olsan, padişahı olsan, halifesi olsan ne olur?!
O dönem İstanbul payitahttır, Osmanlı'nın başkenttir. Lakin İstanbul işgal altındadır. 
Hakikat şu ki, hiçbir işgalci güç, kendine yerli işbirlikçiler ve içeriden taşeronlar edinmeden bir vatanı işgal edemez, işgalde başarılı olamaz. Anadolu'nun işgalinde de bunu yaptılar; sarıklı-cüppeli hocaları ve şeyhülislamları kendilerine taşeron yaptılar, Milli mücadeleye karşı çıkarttılar.

İşgalciye değil; vatanı savunana ölüm fetvası

Bu işgal tablosu ortasında Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit, Gazi M. Kemal Atatürk ve arkadaşları için idam fermanı çıkartırken; Şeyhulislam Dürrizade, eski Şeyhulislam ve İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucu üyesi Mustafa Sabri, Teâli-i İslam şemsiyeli İskilipli Atıf ve Said Nursîler de Haçlı işgalcilerine karşı Milli Mücadeleyi başlattığı için Gazi M. Kemal hakkında cani, eşkıya ve katl-i vacip fetvaları çıkartıp İkdam gazetelerinde yayınlıyor. Bu fetvalar ise İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu'ya dağıtılıyor. (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları, c.2, s.27-55, Ankara, 1999; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetlerden Teali-i İslam'ın Bir Bildirisi, Tarih ve Toplum Dergisi., sy. 102, s. 19-22).
Padişah-halife Vahdettin efendi, Şeyhulislam Dürrizade ve Mustafa Sabriler, İskilipli Atıf ve Said Nursiler, vatanı işgal eden Haçlılar hakkında idam ve katl-i vacip fetvası çıkartmak yerine; İngiliz, Fransız, Yunan Haçlı işgalcilerine karşı çıkıp vatanı kurtarmak için Nutuk'taki ifadesiyle "Milli Mücahede" başlatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları hakkında ölüm fermanı ve katl-i vacip eşkıya ve kafir fetvası çıkartıyorlar?
Dün vatanı müdafaa edenlere karşı bu fetvaları verip ölüm fermanları çıkartanların çağdaş uzantıları, bugün Amerikan, Vatikan, AB, Rum, Yunan ve BOP yanlısı söylem ve siyasetleriyle aynı kuyuya taş atıyor; bugün de Ehl-i beyt nefesiyle Atatürk gibi elbette Bağımsız Türkiye, elbette önce vatan, elbette önce birlik ve kardeşlik diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı güya dillerine dolamaya kalkışıyorlar. 

Dünden bugüne azınlık sevdalıları hep var?

İşgal günlerinde Amerikan bayrağı sallayan azınlıklar vardı; bugün de Amerikan-Vatikan sözcüsü pozunda Yunan ve Rumluk sevdalıları var.
Adamın, pardon koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi derler?
Akit'in kalemşörüne de Abdurrahman Dilipak derler? Rumluk ve Rumculuk bağlamında bakın neler diyor:
- Kendimize biraz Latin, biraz Fransız, biraz İngiliziz galiba. (08 Nisan 2013, Akit).
- Anadolu halklarının ortak kimliğidir Rumluk. Rumluk bir etnik kimlik değil. Yunan kimliği de bizim ulus kimlik gibi bir şey, Rum kimliği de öyle? (09 Nisan 2013, Akit).
- Anadolu coğrafyasında yaşayan herkes Rumdur. Müslümanı da, gayrimüslimi de, Türk'ü, Arab'ı, Kürd'ü, Rum dedikleriniz, Ermeni dedikleriniz hepsi Rumdur? Mübadele aslında her iki halka karşı bir tuzaktı. Bana sorarsanız Rumlar evlerine geri dönsünler? Yunanistan'la sınırlarımızı kaldıralım. (13 Temmuz 2015, Akit).
- İşin aslı şu, Anadolu'da yaşayan herkes Rum'dur. Müslümanı da Hristiyanı da, Türk'ü de, Arabı da Kürdü de. Burası Romadır! (11 Mayıs 2017, Akit).
Bu Abdurrahman efendi diyor ki: "Öğretmenler aslında toplumun temel baş belasıdır? Ben çocuklarımın ikisini okula göndermedim. Okula gönderdiklerime de sakın öğretmenlere inanma dedim." (09 Ocak 2016, Akit).
Bunu diyen Abdurrahman çelebi, kızını okula göndermemiş de nereye göndermiş; Vatikan'a? Kimin tavsiye ve koordinasyonuyla? 
Fetullah Gülen'in hamisi Papaz Maroviç'in koordinasyonunda? Kendisi açıklıyor.
İktidarın sakallı-şalvarsız vekili Süleyman Gündüz, ise "Biz, Bizans'ın değil, Roma'nın mirasçısısyız" diyordu, FETÖ'nun Aksiyon dergisine 29 Kasım 2004'te?
Düne kadar Yunan Mezalimi müsveddeleriyle kasaba tarihçiliği yapan kırmızı fesli katırlar ise, bugün keşke Yunan galip gelseydi diyorlar!
Bu zihniyet, Ehl-i Beyt ve Hacı Bektaş Veli nefesiyle Anadolu'da mayalanan ve Gazi M. Kemal Atatürk'ün Lozan'a nakşettirdiği "Müslüman olan herkes Türk milletidir; azınlık ancak gayr-i müslim olanlardır" kimliğini ve temelini yok etmeye dönük anlayıştır. 
FETÖ'nün yürüttüğü diyalog projesinin hedefi de bu kimliği ve birliği yok etmekti. FETÖ'yü semirten ve FETÖ'nün aklı ve sermayesiyle semiren İslamcı kisveli bu Yunancı ve Rumcu anlayışın hedefinde de, bu Türk milleti kimliği ve birliği vardır? Çeyrek asırdan beri devlet-millet topyekun bunların değirmenine su taşırken; bütün bu oyunları bozan tek ilim, gönül ve siyaset adamı olmuştur, o da Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Dün olduğu gibi bugün de Türkiye, bu Bizansçı-Romacı-Rumcu-AB ve ABD'ci zihniyet ile Bağımsız Türkiye anlayışı arasında gidip gelmektedir. 
Kurtuluş ise dün olduğu gibi bugün de Bağımsız Türkiye azmi ve kararıyla mücadelededir. 
Dün bu milli kurtuluş ve kuruluşun adı Gazi M. Kemal idi; bugün ise onun yolunda Prof. Dr. Haydar Baş'tır.

İşgalci Yunan ile aynı fetvada buluşanlar!

16 Mart 1920'de İstanbul'un resmi işgali tescillenirken, 11 Nisan 1920'de Padişah ve Şeyhulislam Dürrizade, Milli Mücadeleyi sürdüren M. Kemal hakkında katl-i vacip eşkıya fermanı ve isyankâr kâfir fetvası çıkartmış, devletin resmi organı Takvim-i Vekayî ve Peyam-i Sabah'ta yayınlamıştı (Bkz. Takvim-i Vekayi, 11 Nisan 1336/1920, No: 3824; Peyam-i Sabah, aynı gün, No:493).
Dürrizade fetvası şunu diyordu: "Padişahın sadık tebasını hile ve yalanlarla aldatan bu kötü kimselerin işledikleri kötülüklerden memleketi temizlemek ve kulları fenalıktan kurtarmak dinimizce gerekli olup, bunların Allah'ın "Öldürünüz" emri gereği öldürülmeleri şeriata uygun ve farzdır? Padişahın bu asilerle savaşmak için verdiği emre itaat etmeyen Müslümanlar da, günahkar ve suçlu sayılıp şeriata göre cezaları tatbik edilmesi haktır." (Bkz. Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları, c. 2, s. 30-31).
Fevzi Çakmak Paşa, bu fetvaların İngilizlerin aklı ve baskısıyla çıkartıldığını açıklamaktadır TBMM'de. (TBMM Zabıt Ceridesi, c.1, s.92).

Teal-i İslam şürekasının uydurduğu fetvalar

Bu arada Said Nursî, Teali-i İslam Cemiyeti başkanı İskilipli Atıf, Şeyhulislam Mustafa Sabri ve Cemiyet-i Müderrisin şürekası da, Gazi M. Kemal ve Kuvva kadrosunu kafir, bağiy ve katl-i vacip cani ilan eden benzer fetvaları 16-26 Eylül 1919'da İkdam gazetelerinde yayınlamışlar; uyduruk fetva Yunan uçaklarıyla Anadolu'ya dağıtılmıştı.
Şöyle deniyordu fetvalarda: "Devletler şimdi bize, 'Eğer Anadolu'da Kuvâ-yı milliye isyanını devam ettirir ve bastıramazsanız İstanbul'u da elinizden alacağız' diyorlar. Kuvâ-yı milliye eşkiyası ise İstanbul'u da elimizden çıkartmak ve memlekete son hizmet şeklinde son ihanetlerini de yapmak için çalışıyorlar? Birkaç kişi arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler var idi. Siz bu zalimlerin cinayetlerine ne kadar göz yumacaksınız? Elinize aldığınız fetva Allah'ın emridir, okuduğunuz hatt-ı münif ki halifemizin, padişahımızın bir fermanıdır, siz Allah'ın emrine halifenin fermanına ittibâen bu cânileri, bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellefsiniz. Bunların varlıklarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, Müslümanlık için bir farz olmuştur." (İkdam Gazetesi, 16-26 Eylül 1919, İstanbul; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetlerden Teali-i İslam'ın Bir Bildirisi, Tarih ve Toplum Dergisi., sy. 102, s. 19-22; Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATAŞE) Arşivi Kİ: 86. D: 144 (318) Fh: 240).
Benzer fetvayı işgalci İngiliz ve Yunan işbirlikçisi İskilipli Atıf ve Mustafa Sabrilerin Teâli-i İslâm Cemiyeti dağıtıyordu. (ATAŞE Arşivi, Kls. 525, Ds. 129, F.1-14; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, "Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Milli Mücadele ve Atatürk İnkılapları Karşıtı Tutum ve Davranışları", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, s. 39, ss. 804-884).
Yunan ve İngiliz uçakları da, Milli Mücadeleyi sürdüren Gazi ve kadrosunu kafir ve katl-i vacip ilan eden bu uyduruk fetvaları fotokopi edip Anadolu'ya atıyorlar; "?Zabitleriniz ve kumandanları bulunan Mustafa Kemal kendi kanınızla bol bol maaş, rütbe ve nişân ve servet ihrâz için sulhun akdini arzu etmeyip harbin devamını tercih etmektedirler. Yunan ordusu sizleri köle etmek için değil, bilâkis kan ve terinizi emmekte bulunan muhtelif beylerin zulmünden sizleri halas etmek için gelmiştir" diyorlardı. (TİTE Arşivi Kutu No:71, Gömlek No:32, Belge No:1).
Ne tesadüf ki, Halife-padişah, Şeyhulislam Dürrizade ve Mustafa Sabriler, İskilipli Atıflar ve Said Nursiler, Yunan işgalcileriyle aynı fetvada buluşuyorlardı.

Diyanet, tabelasını değiştirse yeridir

Bu aziz vatanı Haçlılardan temizleyip Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Atatürk'ün oluşturduğu Diyanet İşleri Başkanlığı hangi hakla, hangi iz'an ve hangi akılla, Atatürk'e canî ve katl-i vacip bağiy fetvası veren Said Nursî'nin binbir türlü batılları içeren risalelerini basıp pazarlayabiliyor? 
Aynı Diyanet'in İSAM kuruluşu, kime hizmet ederek Milli Mücadele yıllarında Atatürk'e dinsiz ve kafir fetvası vererek işgalcilerden yana saf tutan İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucu üyesi Şeyhulislam Mustafa Sabri için özel çalıştay düzenleyip güzellemeler yapabiliyor?! 
Aynı Diyanet, Vatikan'ın diyalog projesinde de FETÖ ile yarışırcasına hizmet verdi, yirmi yıl boyunca çuvalladı, diyalog imtihanını hep kaybetti. 
Vaziyeti bu iken; bu yanlışları sürdürecekse, Diyanet'in yapması gereken iş, başkanlık tabelasını indirip; yerine, Çağdaş İngiliz Muhipler Cemiyeti ya da Modern Amerikan Mandası Savunucuları Başkanlığı yahut Vatikan Muhipleri Cemiyeti veya Vatanı Savunanları Dinsiz İlan Edenleri Sevenler Derneği tabelaları asmaktır. 
Diyanet'in, asla, vatan ve din eksenli yanlış yapma lüksü yoktur. Bu bağlamda birçok kere Diyanet'in en üst düzey yetkililerini yine Prof. Dr. Baş ve kadrosu uyarmıştır. 
Bütün bunlardan çıkan netice şudur; vatan, devlet, millet ve mukaddesatın gerçek sahipleri, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
Toplum, bu hakikati idrak ettiği gün, Türk milleti ve devletinin yeniden kurtuluş ve şahlanış günü olacaktır. OKAN EGESEL


 
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.

5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde geçtiğimiz gün etkili olan depremlerde 338 konut hasar gördü.
19.04.2024 10:50:00
İhlas Haber Ajansı
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde en şiddetlisi 5.6 büyüklükteki depremler Tokat'ta 3, Yozgat'ta da 3 ilçede hasara neden oldu.

Hasar tespit çalışmaları sürerken şuana kadar yapılan tespitlere göre 338 konut, 99 ahır ve 12 cami ve 1 fırında hasar oluştu.

Panikle kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı.

Yozgat ve Tokat'ta hasar tespit çalışmalarının akşam saatlerinde tamamlanması bekleniyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.