"Gel n'olursun A Efendi'm! Gel gönlümde pazar eyle.Gör ne olursun, tükendim! Bir bakışla nazâr eyle!Sor ne olursun mürebbim; Karakollarda kimler var?Gir ne olursun? Yol ıs'sız! Yolculara güzâr eyle,O Türk oğlu Türk gönlünü, gönlümüze mezâr eyle!Kaleler kurmuş korkaklar! En korkaklar da komutan!Dağlar sessiz, yollar ıs'sız; tilkiler bey, vezîr nâdan!Dağlardayız, yollardayız; karakoluz hiç durmadan...Âsâyişi sağladık biz, kervanları sal yollara,Türk Yusuf'u almak için, varsın kervan kuyulara...Sustu Türk milleti Mîrîm! Yumruğunu sıkıyor bak,Türk başka bir lisan bilmez; Türkçe emri duyar ancak!Komutu aldığı anda, arsızdan hesap soracak;Yollar emîn, yolcu tamam; karakollar hep seferde,Birer millet cana geldi, seferdeki her neferde!Gel ne olursun Efendi'm? Gönlümüze nazâr eyle.Gör ne olursun, tükendim; meydânları hazâr eyle!Sor ne olursun mürebbim; "Yorulan oldu mu?" diye;Sar ne olursun, yol ıs'sız! Yolculara güzâr eyle,O Türk oğlu Türk gönlünü, gönlüme de mezâr eyle!"(Mustafa Aslan/22 Şubat 2014/ İzmir).Karakol'un, günümüzdeki nezarethaneler olmadığını mutlaka söylemem gerek!Karakol; İşgâl yıllarında Teşkilât-ı Mahsûsa'dan önce kurulan gizli teşkilatın da adıdır. Tarihte ise Türk Milleti'nin kurup görevlendirdiği seyyâr yani sürekli hareket halinde olan, en seçkin savaşçılardan oluşturulan birliklerdir. Karakollar'ın görevi; hiç durmadan yollarda gidip-gelerek yol âsâyişini ve yolcuların can ve mal güvenliğini sağlamaktır.İstiklâl Mücâdelemiz sırasında da tarihten ilham ile Ekim 1918'de Karakol adında bir gizli teşkilat kurulmuştur.Tuncay ÖZKAN; "Bireysel savunmanın yerini, Anadolu'nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı loyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu'da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme âdeta ittihâtçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadol'da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır. Karakol, Türk kökenli en büyük istihbarat gücüdür" diye anlatır. (MİT'in Gizli Tarihi, s.88)II. Kuvay-ı Milliyeciler olarak, biz de sessiz sedâsız "Karakol" görevi yapıyoruz!Geceli gündüzlü; kocaman görüntülü ve söylemli siyasetçilerin; "Issız ve karanlık" diyerek korktuğu sokaklarda, yollarda, dağ köylerindeyiz!Yörüklerle, Türkmenlerle, Romanlarla, göçerlerle iç-içe, gönül gönüle, el-eleyiz...Şâir Ârif Nihat ASYA'nın;"Tendürek'te, Kop'ta, Palandöken'deKurtların payı var gelip geçende!Ki; alırlar, vermek istemesen de!" Tarifine uyan, Bağımsız Türkiye Partisi İzmir Uç Beyleri olarak BAŞTÜRK' den aldığımız ilhâm ve cesâretle en ıssız dağlarda, köy yollarında; en karanlık şehir sokaklarında Karakol'ca seferde ve görev başındayız..."Bu saatten sonra yorulmak ayıp, durmak suçtur" diye koyduğumuz sessiz-sedâsız ve yazısız kuralla; "Gitmediğimiz yer, bizim değildir" inancımızla ya yolu bitirene, ya da bu yolda ömür bitene kadar seyir hâlinde, seferdeyiz!..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017