İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. İlhan Yargıç, "gençliği tehdit ettiği" öne sürülen çeşitli akımların, psikolojik ihtiyaçtan kaynaklandığını belirterek, bu akımların doğuracağı zararların yasal tedbirlerle önlenemeyeceğini söyledi.
Doç. Dr. Yargıç, Bursa Aktif Genç İşadamları Derneği'nce (BUGİAD) düzenlenen "Gençliği Tehdit Eden Akımlar, Nedenleri ve Çözüm Yolları" konulu panelde, "gençlik"te, sürekli bir arayışın söz konusu olduğunu, bu arayış içerisinde gençlerin ilgisini çeken yeni akımların ortaya çıkmasını normal karşılamak gerektiğini kaydetti.
Gençlerin birey olma süreci içerisinde bazen ailelerinin değer yapılarıyla tamamen ters akımlara yönelebildiğine dikkati çeken Yargıç, şöyle konuştu: "Çocukluk, anne ve babanın bir kopyası olunan, onlar gibi olunmaya çalışılan bir dönemdir. Oysa ergenlikle birlikte kişi, kim olduğunu aramaya başlar. Bunu yaparken de öncelikle, 'Ben kim değilim?' sorusuna cevap arar ve bu arayış içerisinde; 'Ben, annem ya da babam değilim'i ispatlamaya çalışır. Bizler, bu duruma genelde, 'Bak çıktığı kabuğu beğenmiyor' diye tepki veririz. Halbuki, bu aslında normaldir, birey olma ispatıdır. Bu noktada onlara 'Sen sus' deyip dışlamak yerine, 'Sen ne düşünüyorsun?' derseniz, bu kimlik arayışı, uç noktalara yönelmez. Her dönem gençliği etkileyen farklı akımlar ortaya çıkar. Bu akımlar, aslında psikolojik ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır ve yasal tedbirlerle önlenemez."
Doç. Dr. İlhan Yargıç, satanizm örgütlenmeleri incelendiğinde, akıl hastaları ve antisosyal kişilik bozukluğu içinde olan "psikopatlar"ın oluşturduğu çekirdek kadro çevresinde toplanmış, ağır depresyon yaşayanlar ile özenti içinde olanlardan oluştuğunun gözlendiğini anlattı. Yargıç, "İntiharlarla satanizmin doğrudan ilgisi yoktur. İntiharların temelinde depresyon yatmaktadır. Satanizm ve intihar, temelinde aynı psikolojik sorunlar yattığı için birlikte gündeme geliyor. Ama biri diğerinin nedeni değil" dedi.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Güç de gençlerin bu gibi akımlardan korunmaları için ailelere büyük görevler düştüğüne dikkati çekerek, çocuklara sadece maddi imkanlar sağlamanın yetmeyeceğini, onları manevi açıdan da zenginleştirmeleri gerektiğini kaydetti.
Doç. Dr. Yargıç, Bursa Aktif Genç İşadamları Derneği'nce (BUGİAD) düzenlenen "Gençliği Tehdit Eden Akımlar, Nedenleri ve Çözüm Yolları" konulu panelde, "gençlik"te, sürekli bir arayışın söz konusu olduğunu, bu arayış içerisinde gençlerin ilgisini çeken yeni akımların ortaya çıkmasını normal karşılamak gerektiğini kaydetti.
Gençlerin birey olma süreci içerisinde bazen ailelerinin değer yapılarıyla tamamen ters akımlara yönelebildiğine dikkati çeken Yargıç, şöyle konuştu: "Çocukluk, anne ve babanın bir kopyası olunan, onlar gibi olunmaya çalışılan bir dönemdir. Oysa ergenlikle birlikte kişi, kim olduğunu aramaya başlar. Bunu yaparken de öncelikle, 'Ben kim değilim?' sorusuna cevap arar ve bu arayış içerisinde; 'Ben, annem ya da babam değilim'i ispatlamaya çalışır. Bizler, bu duruma genelde, 'Bak çıktığı kabuğu beğenmiyor' diye tepki veririz. Halbuki, bu aslında normaldir, birey olma ispatıdır. Bu noktada onlara 'Sen sus' deyip dışlamak yerine, 'Sen ne düşünüyorsun?' derseniz, bu kimlik arayışı, uç noktalara yönelmez. Her dönem gençliği etkileyen farklı akımlar ortaya çıkar. Bu akımlar, aslında psikolojik ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır ve yasal tedbirlerle önlenemez."
Doç. Dr. İlhan Yargıç, satanizm örgütlenmeleri incelendiğinde, akıl hastaları ve antisosyal kişilik bozukluğu içinde olan "psikopatlar"ın oluşturduğu çekirdek kadro çevresinde toplanmış, ağır depresyon yaşayanlar ile özenti içinde olanlardan oluştuğunun gözlendiğini anlattı. Yargıç, "İntiharlarla satanizmin doğrudan ilgisi yoktur. İntiharların temelinde depresyon yatmaktadır. Satanizm ve intihar, temelinde aynı psikolojik sorunlar yattığı için birlikte gündeme geliyor. Ama biri diğerinin nedeni değil" dedi.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Güç de gençlerin bu gibi akımlardan korunmaları için ailelere büyük görevler düştüğüne dikkati çekerek, çocuklara sadece maddi imkanlar sağlamanın yetmeyeceğini, onları manevi açıdan da zenginleştirmeleri gerektiğini kaydetti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.