Mâlik Bin Dînar Hz.
Mâlik bin Dînâr Hazretleri bir yıl hacca gitti. Haccını tamamladığı gece rüyasında bir ses işitti; "Yâ Mâlik! Hacca gidenlerden Muhammed oğlu Abdurrahman affedilmedi" dedi. Sabahleyin çevresinde Muhammed oğlu Abdurrahman'ı aramaya başladı. Sordukları kimse ona: "Aradığın kimse Kur'ân ehlidir. Her yıl hacca gelir" dediler. Araya araya onu bir köşede Kur'an okurken buldu. Abdurrahman onu görünce bir ah çekip bayıldı. Daha sonra şöyle dedi: "Beni rüyanda gördün. Bana, Allah-ü Teala'nın beni affetmediğini söylemeğe geldin değil mi?" Mâlik bin Dînâr Hazretleri çok şaşırdı. Ona hayret edip sordu: "Salihlerden birine benziyorsun. Çok merak ettim. Acaba, Allah-ü Teala seni niçin affetmiyor. Ne günah işledin?" "Bir Ramazan ayının ilk gecesi idi. İçki içip sarhoş olmuştum. Bu sırada babam beni aramış ve bir yerde yatar bulmuş. Beni çekince ben de sarhoşluktan ona vurup bir gözünü çıkarmışım. O da bana bedduâ etmiş. Ertesi günü ayılınca neler yaptığımı büyük bir üzüntü ile öğrendim. Bütün içki küplerini yok ettim. Kölelerimi âzât ettim. Yaptıklarıma pişman olup, doğru yola girdim. Her yıl böyle hacca gelir dua ederdim. Fakat, her seferinde sizin gibi birisi rüyamda: "Allah seni affetmedi" diye söyler. Tekrar ağlamaya başladı. Onun bu haline Mâlik bin Dînâr acıdı, babasını sorup yerini öğrenerek onun yanına gitti. Babası o büyük alimi görünce şöyle karşıladı: "Hoşgeldin ya Mâlik!" "Beni nasıl tanıdın?" "Bugün Allah-ü Teala'ya dua edip, seni görmeyi dilemiştim." "Seni ziyaretimin bir sebebi var." "Buyurun bir isteğiniz varsa hemen yerine getiririm." Farzet ki kıyamet kopmuş, oğlun Abdurrahman'ı tutup Cehennem'e götürüyorlar. Onu bu halde görsen üzülmez misin?" Bunu duyunca babası ağlamaya başladı. Daha sonra kendine gelip dedi ki: "Sen şâhit ol ki, oğlumun kusurunu affettim ve ona hakkımı helâl ettim."
Daha sonra Mâlik bin Dînâr, ondan izin alarak oğlunun yanına gidip müjdeyi verdi: "Baban senin suçunu bağışladı. Biraz sonra seni görmeye gelecek." Bunu duyunca Abdurrahman ağlayarak tekrar bayıldı. Bu sırada babası geldi. Mâlik bin Dînâr'a rica etti. "Oğlumu affettim. Öbür aleme yakın zamanda göçeceğini zannediyorum. Şehâdet getirip ruhunu teslim etsin." Mâlik Hazretleri, şehadeti telkin etmeğe başladı. Fakat Abdurrahman cevap vermiyordu. Nihayet gözlerini açıp, karşısında babasını görünce ona yalvaran bir sesle dedi ki: "Babacığım ne olur, gel sen de benim gözümü çıkar ki, kıyamete kalmasın!" Babası; "Ey gözümün nuru! Ben suçunu bağışladım. Senden razı oldum" dedi.
Mâlik bin Dînâr Hazretleri bir yıl hacca gitti. Haccını tamamladığı gece rüyasında bir ses işitti; "Yâ Mâlik! Hacca gidenlerden Muhammed oğlu Abdurrahman affedilmedi" dedi. Sabahleyin çevresinde Muhammed oğlu Abdurrahman'ı aramaya başladı. Sordukları kimse ona: "Aradığın kimse Kur'ân ehlidir. Her yıl hacca gelir" dediler. Araya araya onu bir köşede Kur'an okurken buldu. Abdurrahman onu görünce bir ah çekip bayıldı. Daha sonra şöyle dedi: "Beni rüyanda gördün. Bana, Allah-ü Teala'nın beni affetmediğini söylemeğe geldin değil mi?" Mâlik bin Dînâr Hazretleri çok şaşırdı. Ona hayret edip sordu: "Salihlerden birine benziyorsun. Çok merak ettim. Acaba, Allah-ü Teala seni niçin affetmiyor. Ne günah işledin?" "Bir Ramazan ayının ilk gecesi idi. İçki içip sarhoş olmuştum. Bu sırada babam beni aramış ve bir yerde yatar bulmuş. Beni çekince ben de sarhoşluktan ona vurup bir gözünü çıkarmışım. O da bana bedduâ etmiş. Ertesi günü ayılınca neler yaptığımı büyük bir üzüntü ile öğrendim. Bütün içki küplerini yok ettim. Kölelerimi âzât ettim. Yaptıklarıma pişman olup, doğru yola girdim. Her yıl böyle hacca gelir dua ederdim. Fakat, her seferinde sizin gibi birisi rüyamda: "Allah seni affetmedi" diye söyler. Tekrar ağlamaya başladı. Onun bu haline Mâlik bin Dînâr acıdı, babasını sorup yerini öğrenerek onun yanına gitti. Babası o büyük alimi görünce şöyle karşıladı: "Hoşgeldin ya Mâlik!" "Beni nasıl tanıdın?" "Bugün Allah-ü Teala'ya dua edip, seni görmeyi dilemiştim." "Seni ziyaretimin bir sebebi var." "Buyurun bir isteğiniz varsa hemen yerine getiririm." Farzet ki kıyamet kopmuş, oğlun Abdurrahman'ı tutup Cehennem'e götürüyorlar. Onu bu halde görsen üzülmez misin?" Bunu duyunca babası ağlamaya başladı. Daha sonra kendine gelip dedi ki: "Sen şâhit ol ki, oğlumun kusurunu affettim ve ona hakkımı helâl ettim."
Daha sonra Mâlik bin Dînâr, ondan izin alarak oğlunun yanına gidip müjdeyi verdi: "Baban senin suçunu bağışladı. Biraz sonra seni görmeye gelecek." Bunu duyunca Abdurrahman ağlayarak tekrar bayıldı. Bu sırada babası geldi. Mâlik bin Dînâr'a rica etti. "Oğlumu affettim. Öbür aleme yakın zamanda göçeceğini zannediyorum. Şehâdet getirip ruhunu teslim etsin." Mâlik Hazretleri, şehadeti telkin etmeğe başladı. Fakat Abdurrahman cevap vermiyordu. Nihayet gözlerini açıp, karşısında babasını görünce ona yalvaran bir sesle dedi ki: "Babacığım ne olur, gel sen de benim gözümü çıkar ki, kıyamete kalmasın!" Babası; "Ey gözümün nuru! Ben suçunu bağışladım. Senden razı oldum" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.