Muhammed Emin Erbîlî
Dersleri ve sohbetleri sırasında, her Müslümanın günlük hayatta karşılaşacağı fıkhî meseleleri izah ediyor, âlim ve velîlerin hallerinden ve kerâmetlerinden bahsediyordu. Kur'an ehline çok hürmet eden ve ikrâmlarda bulunan Muhammed Emin Erbilî Hazretleri, Sinâniyye Mescidinde Kur'ân-ı Kerîm okuyucularını topluyor, onların kırâatlarını dinliyordu. Kur'ân-ı Kerîm okuma ve dinleme bittikten sonra orada bulunanlara yemekler, tatlılar ve meyveler ikrâm ediyordu.
Mısır'ın çeşitli beldelerinden gelen insanlar Muhammed Emin Erbilî Hazretlerinin sohbetlerine devâm edip feyzlerinden istifâde ediyorlardı. Onlara şefkatli bir baba gibi davranan Muhammed Emin Erbilî Hazretleri, insanların husûsî meselelerine kadar eğiliyor, onların ihtiyaçlarını gideriyordu. Sevgili Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine titizlikle sarılıyor, bid'atlerden ve bid'at ehlinden şiddetle kaçınıyordu. Talebelerinin ve sevenlerinin ilim ve zikir meclisinden bir an bile ayrılmamalarını istiyordu. Onlara; "Derslerinizi iyi müzâkere ediniz. Kalbinizin temizlenmesi ve öğrendiğiniz ilimden istifâde etmeniz için Allah-u Teâlânın ismini çok anınız" buyuruyordu.
Dünyaya, dünya ehline ve insanların kendisine îtibâr göstermelerine değer vermeyen Muhammed Emin Erbilî Hazretleri; "Biz kimseden bir şey istemeyiz. Gelen hediyeyi de reddetmeyiz. Fakat onları alıp yanımızda da alıkoymayız, ihtiyaç sahiplerine dağıtırız" buyururdu. Sözleri ve hareketlerine uygundu. En zor ve sıkışık zamanlarında bile manevî vazîfelerini, virdlerini ve Allah-u Teâlâ'yı anmayı terketmezdi.
İnsanlara karşı tevâzû ve yumuşaklıkla muamele ederdi. Allah-u Teâlâ onun zahirini görünen güzelliklerle süslediği gibi kalbini ve hallerini de manevi güzelliklerle süslemişti. Sohbetleri pek tatlı ve tesirliydi. Bir defâsında bazı kimseler tavla oyunu oynuyorlardı. Onlara yaklaşıp; "Kumar mı oynuyorsunuz?" buyurup yanlarından ayrıldı. Tavla oynayan kimseler oyunu bıraktılar bir daha oynamadılar.
Bir kimse gelerek Nakşibendiyye yolunun üstünlüğünü ve tasavvufu inkâr etti. Muhammed Emin Erbili hazretleri ona herhangi bir karşılıkta bulunmadı. Oradan ayrılırken o kimseyi tasavvufî haller ve cezbeler kapladı. Bu hâli uzun müddet devâm etti. Sonra Muhammed Erbilî Hazretlerine gelerek özür diledi ve onun talebelerinden oldu.
Gittiği yerlerden birinde, haramların ve kötülüklerin açıkça işlendiği bir düğün oluyordu. Muhammed Emin Erbilî Hazretleri bu hâle çok üzüldü ve; "Bu düğünün sâhibi buralı mıdır? Ona mâni olan kimse yok mudur?" diye sordu. Orada bulunanlar düğün sâhibinin başka günahlarını da söylediler. Muhammed Emin Erbilî Hazretleri düğün sâhibinin hidâyete ermesi ve ıslah olması için duâ etti. Çok geçmeden düğün sâhibi onun huzûruna geldi. Ağlayarak yaptıklarına pişman olduğunu bildirdi ve tövbe etti. Ona talebe olmak istediğini bildirdi. Muhammed Emin Hazretlerinin talebelerinin önde gelenlerinden oldu.
Dersleri ve sohbetleri sırasında, her Müslümanın günlük hayatta karşılaşacağı fıkhî meseleleri izah ediyor, âlim ve velîlerin hallerinden ve kerâmetlerinden bahsediyordu. Kur'an ehline çok hürmet eden ve ikrâmlarda bulunan Muhammed Emin Erbilî Hazretleri, Sinâniyye Mescidinde Kur'ân-ı Kerîm okuyucularını topluyor, onların kırâatlarını dinliyordu. Kur'ân-ı Kerîm okuma ve dinleme bittikten sonra orada bulunanlara yemekler, tatlılar ve meyveler ikrâm ediyordu.
Mısır'ın çeşitli beldelerinden gelen insanlar Muhammed Emin Erbilî Hazretlerinin sohbetlerine devâm edip feyzlerinden istifâde ediyorlardı. Onlara şefkatli bir baba gibi davranan Muhammed Emin Erbilî Hazretleri, insanların husûsî meselelerine kadar eğiliyor, onların ihtiyaçlarını gideriyordu. Sevgili Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine titizlikle sarılıyor, bid'atlerden ve bid'at ehlinden şiddetle kaçınıyordu. Talebelerinin ve sevenlerinin ilim ve zikir meclisinden bir an bile ayrılmamalarını istiyordu. Onlara; "Derslerinizi iyi müzâkere ediniz. Kalbinizin temizlenmesi ve öğrendiğiniz ilimden istifâde etmeniz için Allah-u Teâlânın ismini çok anınız" buyuruyordu.
Dünyaya, dünya ehline ve insanların kendisine îtibâr göstermelerine değer vermeyen Muhammed Emin Erbilî Hazretleri; "Biz kimseden bir şey istemeyiz. Gelen hediyeyi de reddetmeyiz. Fakat onları alıp yanımızda da alıkoymayız, ihtiyaç sahiplerine dağıtırız" buyururdu. Sözleri ve hareketlerine uygundu. En zor ve sıkışık zamanlarında bile manevî vazîfelerini, virdlerini ve Allah-u Teâlâ'yı anmayı terketmezdi.
İnsanlara karşı tevâzû ve yumuşaklıkla muamele ederdi. Allah-u Teâlâ onun zahirini görünen güzelliklerle süslediği gibi kalbini ve hallerini de manevi güzelliklerle süslemişti. Sohbetleri pek tatlı ve tesirliydi. Bir defâsında bazı kimseler tavla oyunu oynuyorlardı. Onlara yaklaşıp; "Kumar mı oynuyorsunuz?" buyurup yanlarından ayrıldı. Tavla oynayan kimseler oyunu bıraktılar bir daha oynamadılar.
Bir kimse gelerek Nakşibendiyye yolunun üstünlüğünü ve tasavvufu inkâr etti. Muhammed Emin Erbili hazretleri ona herhangi bir karşılıkta bulunmadı. Oradan ayrılırken o kimseyi tasavvufî haller ve cezbeler kapladı. Bu hâli uzun müddet devâm etti. Sonra Muhammed Erbilî Hazretlerine gelerek özür diledi ve onun talebelerinden oldu.
Gittiği yerlerden birinde, haramların ve kötülüklerin açıkça işlendiği bir düğün oluyordu. Muhammed Emin Erbilî Hazretleri bu hâle çok üzüldü ve; "Bu düğünün sâhibi buralı mıdır? Ona mâni olan kimse yok mudur?" diye sordu. Orada bulunanlar düğün sâhibinin başka günahlarını da söylediler. Muhammed Emin Erbilî Hazretleri düğün sâhibinin hidâyete ermesi ve ıslah olması için duâ etti. Çok geçmeden düğün sâhibi onun huzûruna geldi. Ağlayarak yaptıklarına pişman olduğunu bildirdi ve tövbe etti. Ona talebe olmak istediğini bildirdi. Muhammed Emin Hazretlerinin talebelerinin önde gelenlerinden oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.