İnsanların neyi neden yaptıklarını sorgulamak veya suçlamak yerine, bulundukları konumu yorumlamanın ve zamanla oluşan şartları değerlendirmenin daha önemli olduğuna inanırım.
Bir zamanlar çok yakın olduğunuz, yakınlıktan öteye arkadaşınız olduğuna inandığınız insanların kazandıkları mevki veya maddiyat sonucu sizden uzaklaştığını görmek sizi şaşırtmasın…
Bu tür insanlar mevkilerinden veya paralarından yararlanmak isteyeceğinizi düşündükleri ya da kendisi ile ilgili bazı yaşanmışlıkları bildiğiniz için böyle bir davranış içine girerler. Bir de sizi arayanlar vardır. Bunu sırf hani "Hani ben adam olamazdım…" egolarını tatmin etmek ve size adam olduklarını göstermek için…
Zamanla insanların farklı uğraşlarına, alışkanlıklarına, kendilerini doğa önünde ispat arzularına alıştım ama insanlar önünde kendilerini ispatlama davranışlarına alışamadım. Bizim için dost veya arkadaş fakirliklerinde, düşkünlüklerinde ne ise mevki veya varlık kazandıklarında da ayni olmuştur. Herkesin imkânları doğrultusunda birbirine yardım etmesi kaçınılmazdır. Ancak suistimal edilmesine karşı her iki tarafında dikkatli olması gerekir.
***
Yıllar önce öğrendik ki, zirveye çıkmak insanın sadece kendisi ile değil, çevresi ile de yaptığı bir yarışmış. Başarmış olmanın gururu ve rehaveti ile bir rahatlama hissi duyulması normaldir.
Ancak başarı yolunda yaşadıklarınızı zirveye erişmek isteyenlerle paylaşmanız, sizinle beraber ayni yolu gelemeyenlere anlatmanız önemlidir.
Rutin olarak yaptığımız Uludağ tırmanışları arkadaş grubumuzu bir araya getiren önemli bir etkinlik olmuştur. Ancak biz onun ruhumuza yansıyan, irademize ve bedenimize yaptığı katkıların farkında değildik. Çünkü bu yürüyüşler esnasında ister istemez yardımlaşmalar, konuşmalar, gülmeler, eskiler yenilerin kaynaşması, daha eski yürüyüşçülerin dostluğunun pekişmesi mümkün olurdu.
Ve en önemlisi herkes ileriki yaşamında dersler çıkaracağı kendi anılarını biriktirir, Yaratıcının bize armağan ettiği ayaklarımızın önemini fark etmemizi sağlardı. Herhangi bir vasıta olmadan ne kadar yol yürüyebildiğimizi görür şaşırırdık. Bu sadece kendi irademize ve bacaklarımıza güven duymayı öğrenmemiz bakımından da önemliydi.
Yaşlandıkça bazı şeyleri yapamıyorsunuz. Ancak "Ben bu dağa tırmanmıştım, ne güzel günlerdi, ne güzel anılardı" demek, o günleri düşünmek, yaşadıklarınızı sizden sonrakiler ile paylaşmak insana moral motivasyon katıyor, yaşama sevinci veriyor.
***
Eski yazılarımı karıştırırken ilginç bir pasaja rastladım. "Zirvede olanlar başarmanın sevincini yaşarken, dağın eteklerinden bakanlar kıskançlıkları ile baş başa kalırlar… Oysa zirveye yürümek herkesin hakkıdır" diye not düşmüşüm.
Zirveye çıkanlar sadece dağları fethedenler değildir. İstikrarlı bir biçimde hayat yolunda yürüyen, okuyan, iş kuran, bir işletme oluşturan ve insanlara faydalı olmak için işinin başında olanlar da zirveye çıkmış kimselerdir. Önemli olan, başarıdan sonra şımarmamak, hayat yoluna yeni çıkacaklara üstünlük taslamamak, hor görmemek, kendi başarısını fazlası ile zor ve imkânsız göstermemektir. Çünkü buna zirve sarhoşluğu denir ki, düşmenize neden olur… Etrafımızda pek çok zirvede olanlar, zirve sarhoşluğuna kapılanlar ve zirveden düşenler var ki, dikkatlice bakınca farkına varıyorsunuz…
Ne yazık ki bizde başarı öykülerinde hep bir yarışma, birbirini geçme, rakiplerini ezme, kıskançlık ve kendini üstün görme egosu gelişiyor. Yıllarca görev yaptığımız devlet dairelerinde bile bir gün önce arkadaşımız olanların, bir gün sonra idareci olmaları ile hal ve tavırlarının nasıl değiştiğine, içlerinde gizlenmiş ne canavarlar çıktığına şahit olmuşuzdur.
***
Eğer bana sorarsanız insanın egosu, aşması gereken en büyük dağdır. Çünkü o dağdan herkes bir gün geri dönecektir. Zira zirve sarhoşluğuna kapılmadan hiç kimse uzun süre orada kalamaz. Çünkü zirveler gündüzleri ne kadar güzel ve cazip görünseler de geceleri soğuk ve yalnızlık çöker…
Siz siz olun kendi zirvelerinizi fethederken birlikte yola çıktığınız insanları unutmayın…
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025