Pir Muhammed Gencevi
Kara Kethudâ adında bir zât bir gün Pîr Muhammed Gencevî Hazretlerine; "Efendim bir kimse ne zaman öleceğini bilip, helalleşse ve gücü yettiği kadar ölüme hazırlansa iyi değil midir"? diye arzetti. Bu suâl üzerine; "İyidir" buyurunca; "Benim ne zaman vefat edeceğimi lutfedip bildirseniz" dedi. Bunun üzerine; "Molla Âdil Paşa ile Molla Pürkadem'den hangisi önce vefât ederse sen ölüm hazırlığını yap!. Senin ölümün bu iki ilim ehlinin ölümleri arasındadır" buyurdu. Bu kimse Pîr Muhammed Hazretleri'nin vefâtından sonra yirmi beş sene daha yaşadı. Nihâyet işâret edilen âlimlerden Molla Âdil Paşa vefât etti. Halk toplanıp cenâze namazını kıldılar. Kara Kethudâ cemâat dağılmadan hepsiyle tek tek müsâfeha yapıp helalleşti ve ağladı. Neden ağladığını sorduklarında; "Şeyh Pîr Muhammed Gencevî Hazretleri bana demişti ki: "Senin ölümün, Molla Âdil Paşa ile Molla Pürkadem'in vefâtlarının arasında olur!". Âdil Paşa vefât etti. Benim ölümüm de yaklaşmıştır dedi. Birkaç gün sonra da vefât etti.
İlim öğrenmekle meşgûl üç talebe, Pîr Muhammed Hazretleri'ni ziyâret için Gence şehrinden yola çıktılar. Yolculukları sırasında da içlerinden biri; "Eğer bu huzûruna geldiğimiz zât, mürşîd-i kâmil ise kızını nikahlar" dedi. Bunun üzerine bir diğeri de; "Eğer dediğin gibi bir zât ise, bize süt, pilav ve bal ikrâm eder" dedi. Üçüncü arkadaşları da; "Mürşîd-i kâmil ise bizi Molla Feyzullah'ın evinde misâfir eder" dedi. Onların geleceği gün Pîr Muhammed Hazretleri; "Bugün misâfirler gelse gerektir. Bir miktar süt hazırlayınız dedi. Misâfir talebeler huzûruna geldiklerinde; "Misâfirlere süt ve pilav pişirin yanın da bal da hazırlayın" dedi. Hazırlıklar yapıldıktan sonra büyük oğlu Velî Muhammed'e; Pilavı eniştenin önüne koy" diyeyerek, yolda, mürşid-i kâmil ise kızını bana verir diyen talebeyi gösterdi. "Bal da getir" dedi ve sofrayı kurdurdu. Yemen yendikten sonra, sohbete başlayıp bu talebelere; "Sizden biriniz bizi imtihan için şeyh mürşid-i kâmil ise kızını bana versin der.
Kara Kethudâ adında bir zât bir gün Pîr Muhammed Gencevî Hazretlerine; "Efendim bir kimse ne zaman öleceğini bilip, helalleşse ve gücü yettiği kadar ölüme hazırlansa iyi değil midir"? diye arzetti. Bu suâl üzerine; "İyidir" buyurunca; "Benim ne zaman vefat edeceğimi lutfedip bildirseniz" dedi. Bunun üzerine; "Molla Âdil Paşa ile Molla Pürkadem'den hangisi önce vefât ederse sen ölüm hazırlığını yap!. Senin ölümün bu iki ilim ehlinin ölümleri arasındadır" buyurdu. Bu kimse Pîr Muhammed Hazretleri'nin vefâtından sonra yirmi beş sene daha yaşadı. Nihâyet işâret edilen âlimlerden Molla Âdil Paşa vefât etti. Halk toplanıp cenâze namazını kıldılar. Kara Kethudâ cemâat dağılmadan hepsiyle tek tek müsâfeha yapıp helalleşti ve ağladı. Neden ağladığını sorduklarında; "Şeyh Pîr Muhammed Gencevî Hazretleri bana demişti ki: "Senin ölümün, Molla Âdil Paşa ile Molla Pürkadem'in vefâtlarının arasında olur!". Âdil Paşa vefât etti. Benim ölümüm de yaklaşmıştır dedi. Birkaç gün sonra da vefât etti.
İlim öğrenmekle meşgûl üç talebe, Pîr Muhammed Hazretleri'ni ziyâret için Gence şehrinden yola çıktılar. Yolculukları sırasında da içlerinden biri; "Eğer bu huzûruna geldiğimiz zât, mürşîd-i kâmil ise kızını nikahlar" dedi. Bunun üzerine bir diğeri de; "Eğer dediğin gibi bir zât ise, bize süt, pilav ve bal ikrâm eder" dedi. Üçüncü arkadaşları da; "Mürşîd-i kâmil ise bizi Molla Feyzullah'ın evinde misâfir eder" dedi. Onların geleceği gün Pîr Muhammed Hazretleri; "Bugün misâfirler gelse gerektir. Bir miktar süt hazırlayınız dedi. Misâfir talebeler huzûruna geldiklerinde; "Misâfirlere süt ve pilav pişirin yanın da bal da hazırlayın" dedi. Hazırlıklar yapıldıktan sonra büyük oğlu Velî Muhammed'e; Pilavı eniştenin önüne koy" diyeyerek, yolda, mürşid-i kâmil ise kızını bana verir diyen talebeyi gösterdi. "Bal da getir" dedi ve sofrayı kurdurdu. Yemen yendikten sonra, sohbete başlayıp bu talebelere; "Sizden biriniz bizi imtihan için şeyh mürşid-i kâmil ise kızını bana versin der.