İsmail Maşuki Efendi
Hafız İsmail Maşuki, Babası Pir Ali Efendi'nin izniyle İstanbul'a geldiği zaman 20 yaşındadır. Zahiri ilimlerin yanı sıra, batıni ilimleri de babasından tahsil etmişti. Genç yaşta olmasına rağmen, dünya zevklerini bir kenara itmişti. Tek meşguliyeti vardı: Kur'an-ı Kerim ve zikrullah. Bunun için, kendisine "Maşuki" denilmişti.
Yanık sesi ile okuduğu Kur'an-ı Kerim'i dinleyenler kendinden geçiyor, kendilerini başka alemlerde hissediyorlardı. İstanbul'a henüz yeni gelmiş olmasına rağmen çevresinde büyük bir kalabalık oluşmuştu. Kur'an-ı Kerim okumanın yanı sıra, vaazlar da veriyordu. Ancak, vaazların da söylediği; "Hepimiz, istisnasız, Allah-u Teala'nın bir parçasıyız. O'nun bir işaretiyiz. Her zerremiz O'ndan kopmuştur" gibi hikmetli sözleri, kendisi aleyhinde bulunanlara birer dedikodu malzemesi oluyordu.
Kalbi fesad tohumları ile dolu olanlar, Onun sözlerinden bir şey anlayamayanlar, hikmetten nasibi olmayanlar, Maşuki'nin bu ve buna benzer sözlerini dillerine dolamışlar, Onun aleyhinde konuşmaya başlamışlardı. Sonunda, Onun söylediklerini, padişah da duymuş, bunun üzerine de söylenilenlerin doğruluk derecesini öğrenmek için, İsmail Efendi'yi saraya çağırtmıştı.
Yine de söylerim
İsmail Maşuki Efendi, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle, yanında 12 öğrencisi de olduğu halde saraya gelir. Şeyhü'l-İslam İbn Kemal Hazretleri de padişahın yanındadır. Huzura alındıkları zaman Kanuni sormuş:
"Ne diyorsun İsmail Efendi! Hakkında birtakım söylentiler var. İlahlık taslıyormuşsun, 'hepimiz Allah'tan bir parçayız' diyormuşsun. Böyle vaazlar veriyormuşsun. Doğru mu bu söylenenler?".
Masivadan ilgisini çeken, Allahu Teala'dan gayrı hiç bir şeyle ilgilenmeyen, İsmail Maşuki cevap vermiş:
"Ben Allah'ım demedim, sümme haşa! Lakin hepimiz Allah'dan bir parçayız. Ben de Allah'dan bir parçayım, dedim. Yine de diyorum!"
Bu cevap üzerine, Şeyhü'l-İslam İbn Kemal: "Bu söylediklerinizde ısrar ediyor musunuz?" diye sorar. İsmail Maşuki Efendi:
"Evet, ölünceye kadar da aynı şeyleri söylerim!" der. Öğrencileri de Onu tam bir teslimiyetle tasdik ederler.
Bunun üzerine, hepsi hakkında idam fetvası verilir.
Hafız İsmail Maşuki, Babası Pir Ali Efendi'nin izniyle İstanbul'a geldiği zaman 20 yaşındadır. Zahiri ilimlerin yanı sıra, batıni ilimleri de babasından tahsil etmişti. Genç yaşta olmasına rağmen, dünya zevklerini bir kenara itmişti. Tek meşguliyeti vardı: Kur'an-ı Kerim ve zikrullah. Bunun için, kendisine "Maşuki" denilmişti.
Yanık sesi ile okuduğu Kur'an-ı Kerim'i dinleyenler kendinden geçiyor, kendilerini başka alemlerde hissediyorlardı. İstanbul'a henüz yeni gelmiş olmasına rağmen çevresinde büyük bir kalabalık oluşmuştu. Kur'an-ı Kerim okumanın yanı sıra, vaazlar da veriyordu. Ancak, vaazların da söylediği; "Hepimiz, istisnasız, Allah-u Teala'nın bir parçasıyız. O'nun bir işaretiyiz. Her zerremiz O'ndan kopmuştur" gibi hikmetli sözleri, kendisi aleyhinde bulunanlara birer dedikodu malzemesi oluyordu.
Kalbi fesad tohumları ile dolu olanlar, Onun sözlerinden bir şey anlayamayanlar, hikmetten nasibi olmayanlar, Maşuki'nin bu ve buna benzer sözlerini dillerine dolamışlar, Onun aleyhinde konuşmaya başlamışlardı. Sonunda, Onun söylediklerini, padişah da duymuş, bunun üzerine de söylenilenlerin doğruluk derecesini öğrenmek için, İsmail Efendi'yi saraya çağırtmıştı.
Yine de söylerim
İsmail Maşuki Efendi, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle, yanında 12 öğrencisi de olduğu halde saraya gelir. Şeyhü'l-İslam İbn Kemal Hazretleri de padişahın yanındadır. Huzura alındıkları zaman Kanuni sormuş:
"Ne diyorsun İsmail Efendi! Hakkında birtakım söylentiler var. İlahlık taslıyormuşsun, 'hepimiz Allah'tan bir parçayız' diyormuşsun. Böyle vaazlar veriyormuşsun. Doğru mu bu söylenenler?".
Masivadan ilgisini çeken, Allahu Teala'dan gayrı hiç bir şeyle ilgilenmeyen, İsmail Maşuki cevap vermiş:
"Ben Allah'ım demedim, sümme haşa! Lakin hepimiz Allah'dan bir parçayız. Ben de Allah'dan bir parçayım, dedim. Yine de diyorum!"
Bu cevap üzerine, Şeyhü'l-İslam İbn Kemal: "Bu söylediklerinizde ısrar ediyor musunuz?" diye sorar. İsmail Maşuki Efendi:
"Evet, ölünceye kadar da aynı şeyleri söylerim!" der. Öğrencileri de Onu tam bir teslimiyetle tasdik ederler.
Bunun üzerine, hepsi hakkında idam fetvası verilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.