Eşim;
-"Mutfakta bir kertenkele" var diye seslendi. Ne hoş? Beşinci katta bir kertenkele ha! Oysa bu kadar sıcakta kertenkeleler bile serin yerler ararlar diye düşünmüştüm. "Sakın öldürmeyin…" diye seslendim. Yerimden doğrulup mutfağa gidene kadar buzdolabının altına kaçmıştı.
Gördükleri öyle ahım, şahım bir kertenkele değildi. Bizim "Süleymancık" dediğimiz türden bir parmak uzunluğunda, ürkek, saydam bir zararsız… Tabii, bizimkilere gel de anlat. Gezdiği yerlere birer damla su damlatıp, yiyeceğini umduğum bir iki parça pisküvit ve balık tozunu ektim. Bir süre sonra saklandığı yerden çıkıp su damlacıklarına yöneldi. Belli ki susamış. Yiyeceklere dokunmadı sonra tekrar kaçıp buzdolabının altına saklandı.
Bu insanoğlu ne garip, kendisine zarar veren iki ayaklı yaratıklardan değil de, ürkek bir halde yürümeye çalışan susamış Süleymancıktan korkuyor. Oysa hiç te zararlı ve zehirli bir yaratık değil.
Yalnız kalmış. Tıpkı bizim gençlik kesimi gibi… Her şeyde olduğu gibi gençler de sahipsiz durumda…
***
Geçtiğimiz günlerde BTP'nin Afyonda Gençlik Kampı vardı.
Sevgili Hüseyin Baş, üç gün boyunca gençler ile beraber oldu, onlarla sohbet etti, siyasetin cilvelerini anlattı, kendi duygu ve düşüncelerini paylaştı. Başına gelenleri örnekler vererek ve Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağını anlatarak değerlendirdi.
Başından beri toplum olarak gençliğin, birey olarak gençlerin öneminden bahsediyoruz. Özellikle çok değil, on yıl sonra Türkiye'nin başına geçecek olan gençlerin hem siyasi hem de iktisadi hayatta alacağı sorumluluklar için eğitilmesi; insanları tanıması; kendilerinden sonra gelecek kuşağın sorunlarının neler olacağını yorumlaması gerekiyor.
Bugünkü gençlerin sorunlarını dünün siyasetçileri hiçbir zaman yorumlamadılar. Onlar için gençlik gelecek için değil, parti için eğitilecek; gerektiğinde kaba güç olarak hazır bulunacak, slogan atacak, liderin önünde demir perde olacak, çağrıldığı yere hangi imkânlarla olursa olsun gidecek ve birilerini de beraberinde sürükleyecek bireyler olarak görüldü. Oysa gençlik, bulunduğu toplumun taze akıl gücü, sevgi gücü, hareket ve eylem gücü, bilim gücü olmalıydı.
***
Gençlik; kendi inandığı demokrasi, adalet, sevgi, arkadaşlık, işbirliği gibi değerlere kavuşmak; bunun farkında olmayanları da oyuna dahil etmek için bir liderin peşine takılıyordu. Liderin düşüncesi gençlerin düşüncesi oluyordu. 12 Eylül öncesi gençliğini incelediğinizde zıt kutuplarda olmalarına rağmen herkesin içinde bir vatan sevgisi, lider saygısı, din hürmeti, adalet isteği, eşitlik ve özgürlük kaygısı olduğunu görüyoruz.
Sevgili Hüseyin Baş'ın babasından devraldığı Milli Devlet, Milli Ekonomi Modeli gibi geleceğin omurgasını oluşturan kavramların gençler tarafından da yeterince anlaşılıp savunulması doğrusu insanın içine su serpiyor. Yangınımızı hafifletiyor.
Yavru Süleymancık'ın su damlalarını takip etmesi gibi gençlerin Haydar Hoca merhumun izini takip etmeleri insanda ibret duygularını galebe çalıyor. Yapılan doğru işlerin, verilen doğru söylemlerin, bırakılan mirasın korunduğunu gösteriyor.
***
Cennet vatanın dört bir yanında çıkan yangınlar, bu yangınlarda hayatını feda eden insanlar, -bana kalırsa heykeli dikilecek, yangınlar nedeni ile ülkede genel yas ilan edilmesi gerekirken- kazmasına dayanıp yorgunluktan uyuyakalan ateş savaşçıları, aracı ile yangına su taşıyıp söndürülmesi için kendini paralayanlar, aracını yangın sahasında alevlere teslim ederken gözünü kırpmayanlar bir kez daha gösterdi ki bu vatan sahipsiz değildir.
Bugünlerin olası yangın ihtimallerini düşünüp tedbir almayı beceremeyenler maalesef cahildir. Düne kadar çıkmayan veya çıkarılmayan, çıktığı zaman seferberlik halinde söndürülen yangınların dökümünü yaparsak; her şeyi kadere teslim etmek de çözüm değildir.
"Oku..." emrinin manasını kavramak; bir tek dikili ağacımızın zarar görmesini önlemek için ne gerekiyorsa yapmak, bu tür olayların önüne geçmek için ders almak ve diğer ülkelerin tedbirlerini öğrenmemiz şarttır.
Yoksa "Ormanlar yanarken bakana ne derler?" sorusunun cevabı olan "Orman bakanı" latifesi çocukların diline pelesenk olur…
Benden söylemesi…
- Melamet hırkası… / 16.10.2025
- Geleceği savunmak… / 12.10.2025
- Çaresizlik… / 06.10.2025
- Düzen ve düzensizlik… / 27.09.2025
- Şehitliklerimiz… / 19.09.2025
- Tepki göstermek… / 06.09.2025
- Eski dostlar… / 03.09.2025
- Çocuk ve gençlerin eğitimi… / 26.08.2025
- Yalnız kalan gençlik ve yangın… / 21.08.2025


















































































