"Gülmeyi unuttuk"

Bağımsız Türkiye Partisi Çanakkale İl Başkanı Emin Kurt'tan bir mail aldım. Tarım kesiminin son halini olduğu gibi yansıtması hasebiyle de sizlerle paylaşmak istedim.Emin Bey, il yönetimindeki bir heyetle birlikte Çanakkale'nin köylerini ziyarette bulunmuşlar ve köylülerin dertlerini dinlemişler.Köylüler, geçim zorluğu içinde bulunduklarını, ektiklerinin karşılığını alamadıklarını, mazotun alıp başını gittiğini, tarladan kazandıklarının anca masraflara yettiğini ifade etmişler."BİZ KÖYLÜLER ARTIK GÜLMEYİ UNUTTUK" demişler.Emin Bey, köylerde hayatın durduğunu, genelde yaşlıların bulunduğunu, gençlerin ise şehirlere, ilçelere göç ettiklerini, kazançlarını buradan temin etme arzusuna girdiklerini, kalan gençlerin ise bütün gün kahvelerde boş zaman geçirdiklerini aktarıyor.Köylülere, "Haydar Baş Beyi tanıyor musunuz?" diye sorduklarında, köylüler tanıdıklarını, hatta Sayın Baş'ın köylerine geldiğini, ikramda bulunduklarını ifade etmişler ve "Haydar Hocamıza güveniyoruz ve seviyoruz" demişler.Tarım kesiminin bu içler acısı hali sadece Çanakkale'nin köylerine ait değil elbette?Edirne'den, Hakkari'ye, Muğla'dan, Artvin'e hangi köye giderseniz gidin aynı tablo ile mutlaka karşılaşacaksınız.Dünyanın normal şartlar altında katma değeri en yüksek olan ve en çok kazandırması gereken tarım sektörüyle uğraşan tarım kesiminin böyle bir girdaba düşmesinin nedeni siyasilerimizin yıllardır AB ve IMF güdümlü politikalar uygulamasıdır.AB, müzakerelerde tarım başlığı adı altında Türk tarımının bitirilmesi için elinden geleni yapmıştır. Tarım ürünlerine tahditler uygulanmış, destekler kaldırılmış, üretim için gerekli olan her unsur ithalata endekslenmiş, maliyetlerdeki astronomik artışlara rağmen ürünün tarlada satış fiyatları maliyetlerin altında ezilmiştir.Bu ve benzeri politikalar siyasilerimizin girilmesi imkansız olan AB'ye girme uğruna tarımı feda ettiğinin göstergeleridir.AB, AKP işbaşı yaptığında daha işin başında tarım nüfusunun 35 milyondan 10 milyona düşürülmesinin sözünü almış ve 12 yıldan beridir de tarım köylüsü bunun pratik uygulamalarına maruz kalmıştır.Köylümüz şu gerçeği iyi bilmelidir: Maliyetlerin yüksek olması, ürün fiyatlarının düşük olması, desteklerin kaldırılması, ürüne pazar bulunmaması, devletin vergi toplarken her noktada olup, ürün satılırken hiçbir yerde köylünün yanında olmaması vs bütün bunlar çaresizlikten kaynaklanan politikalar değil, AB hayali uğruna, hiçbir milli projesi olmayan siyasilerin iş başında olmasından kaynaklanan uygulamalardır.Daha net ifade etmek gerekirse, AKP iktidarı AB'ye girme hayaliyle köylümüzü bu girdaba sokmuştur; "AB'ye girmek bizim hedefimizdir" diyen CHP ve MHP de iktidara gelse köylünün bu makus kaderi değişmeyecektir.Tarım köylüsü gerçekten hak ettiği seviyeye yükselmek, ürününün para etmesini, desteklerinin hak ettiği ölçüde olmasını, devletin her sıkıntıda yanında olmasını istiyorsa, Haydar Baş Hocayı tanımaktan, güvenmekten ve sevmekten daha fazlasını yapmak zorundadır.Gerek yerel seçimlerde, gerekse genel seçimlerde "Bu sefer Haydar Baş, bu sefer Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)" demek zorundadır."Haydar Hocayı seviyoruz ama bizim aile partimiz filandır" kısırdöngü zihniyetinde hala ısrarlı olmak, köylüyü bundan sonra çok daha büyük girdaplara, sıkıntılara, felaketlere sokacaktır. Şehirlere göç etmek köylüyü kurtarmayacaktır; çünkü tarımı yok olan bir milletin şehirlisi de olmaz.KKTC'nin bütün tarım ürünlerini Rusya'ya pazarlayan Prof. Dr. Haydar Baş, yerel seçimlerde kendisine ve partisine fırsat verilen il, ilçe ve beldelerden de, başta Rusya olmak üzere birçok ülkeye tarım ürünü pazarlamak için, buralardaki köylüyü "efendi" yapmak için heyecanla beklemektedir.