Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül'ün ismini ilan etti.Çeşitli açılardan değerlendirilebilecek bu konu, daha ismin açıklanmasının ardından parti içinde kargaşaya sebep oldu. Adaylık için ismi geçen vekiller tepkilerini dile getirirken, gördük ki, henüz AKP'nin yönetim ilkelerini veya icazet merkezlerini anlamamış olan AKP'liler var. Her zaman ifade ettiğimiz gibi AKP iktidar koltuğuna oturmadan önce okyanus ötesinden akıl ve icazet almıştır. Cumhurbaşkanlığı gibi Türkiye'nin kaderine oynayacak bir makama kimin oturacağı konusunda da aynı mercilerden icazet almadan hareket edeceği veya kadrosunu dinleyeceği elbette ki düşünülemez. Biz, toplumda gerileme meydan vermeyecek ve genel kabul görecek bir vekilin veya tamamen Meclis dışından bir kişinin adaylığının gerçekleşmemesine olayı bu cepheden değerlendirdiğimizde şaşırmadık. AKP'li vekiller de şaşırmamalıydı?Adaylık konusunu ABD penceresinden değerlendirdiğimizde Erdoğan'ın adaylıktan vazgeçmesi da farklı manalar içermektedir. İlk bakışta, kendisini cumhurbaşkanın olarak görmek istemeyen halkın isteklerine kulak verdiği düşünülen Erdoğan, aslında icazetini alamadığı için bu makama talip olamamıştır diye düşünülebilir. Son dönemde halkın tepkisini üstüne çeken ve bulunduğu makamda istenmeyen bir cumhurbaşkanı "yapması gerekenleri" hakkıyla yerine getiremez. Sayın Gül, 4 yılı aşkın dışişleri bakanlığı döneminde hem ABD ve AB istikametindeki politikaları ile bazı çevrelere samimiyetini ispatlamış hem de Erdoğan'a göre daha arka planda kaldığı için millet nazarında onun kadar tepki çekmemiştir. AKP'nin Irak savaşında ABD'ye verdiği destekte, Kıbrıs konusunda gelinen noktada hep dışişlerinin temalarının etkisi vardır. Öyle ki, Gül, şubat ayında ABD ye yaptığı bir ziyarette "ABD'nin Irak'taki başarısı bizim başarımız olacaktır" diyecek kadar açık oynamaktadır. Batı Gül'ün bu performansını belki de bir şekilde "adaylık" ile mükafatlandırmaktadır. Gül'ün adaylığının ilanının hemen arkasından yapılan açıklamalar da bu tespitimizi doğrular niteliktedir. Türkiye -AB karma Parlementosu Eşbaşkanı Lagendijk, Gül'ün durumu ile ilgili olarak "Abdullah Gül ün büyük bir reformcu ve bir çok uluslar arası bağlantıya sahip biri olmasının, cumhurbaşkanlığı görevinde büyük önem taşıyacağını" vurguladı. Deniz Baykal da Gül'ün adaylığına beklenen tepkiyi vermedi. Sadece Erdoğan'ın aday olmaması noktasına değinen Baykal, "Erdoğan aday olmadıysa, bu,millet onu kabul etmediği içindir. Bu sonucun alınması , Türkiye'de demokrasinin zaferi ve başarısıdır" diyerek şimdiye kadar Erdoğan'ın adaylığına sanki sadece kişisel gerekçelerle karşı imiş imajını verdi. Bu tavır, Meclis'te muhalefet var mı sorusunu akla getiriyor.
Abdullah Kibarlı / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt'i sevmek, Yüce Allah ve Rasulü'nün emridir / 01.03.2011
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007