Ahiret hayatına inandığını iddia eden, hesabı-kitabı, mizanı-teraziyi kabul eden herkes bu hayatta neyi kimden sakladığını, ya da saklayabileceğini önce kendi kendine izah etmelidir.
Neyi ne kadar gizleyebileceğimizi düşünüyoruz?
Neyi nereye kadar saklayabileceğimizi planlıyoruz?
Kimi, hangi şahitleri sahip olduğumuz güçle ve parayla ve nereye kadar susturabileceğimizi vehmediyoruz?
"Bütün sırların ortaya serileceği o gün, insanın ne bir gücü, ne de bir yardımcısı olacaktır."(Tarık: 9-10).
Bütün sırların saçılıp-döküleceği bir gün var önümüzde.
Ellerin konuşturulup ayakların şahitlik edeceği güne doğru yaklaşıyoruz.
"O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder." (Yasin: 65).
"Gün gelecek, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirerek aleyhlerinde şahitlik edecektir." (Nur: 24).
İnsanın kendi derisi ile kavgaya tutuşup; "benim aleyhimde nasıl şahitlik yaptın" dediği zaman, derilerin dile gelip, "her şeyi konuşturan Allah bugün beni de konuşturdu" diyerek kendini savunacağı güne doğru gidiyoruz.
"Allah'ın düşmanları o gün cehenneme sürülürler. Hepsi bir aradadırlar.
Sonunda oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları hakkında onların aleyhinde şahidlik ederler.
Derilerine, 'Aleyhimize niçin şahidlik ettiniz?' derler. 'Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi önce yaratan O'dur ve O'na döndürülüyorsunuz' cevabını verirler." (Fussilet: 19-21).
Neyi ne kadar ve nereye kadar saklayacağız?
"İnsanların hesap verme vakti yaklaştı. Ama onlar hâlâ koyu bir gaflet içinde haktan yüz çevirmekteler." (Enbiya: 1).
Yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz cemiyet tam bir hesap şuuru içindedir diyebilir miyiz?
Aldın almadım, çaldın çalmadım, dedin demedim, yedin yemedim kavgaları ile en değerli vakitlerimiz, günlerimiz ve aylarımız dolayısıyla yıllarımız heba olup gitmiyor mu?
"Onların yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır. Küçük, büyük (ne varsa) hepsi satır satır yazılmıştır" (Kamer: 52-53) ayetlerinin dikkat çektiği hassasiyet ve ürpertiden eser var mı hayatımızda?
Aldık sakladık, çaldık örtbas ettik, yedik şahitleri de yedirerek susturduk ya da sahip olduğumuz maddi ve siyasi güçle susturduk, eğer inanıyorsak bunun bir sonu ve her şeyin açığa çıkacağı zamanı var.
"Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitar: 6-8).
Tekrarı olmayan bu dünya hayatı böyle ah-vah ile, böyle kıyl ü kal ile heba edilirse vay halimize...
Neyi ne kadar gizleyebileceğimizi düşünüyoruz?
Neyi nereye kadar saklayabileceğimizi planlıyoruz?
Kimi, hangi şahitleri sahip olduğumuz güçle ve parayla ve nereye kadar susturabileceğimizi vehmediyoruz?
"Bütün sırların ortaya serileceği o gün, insanın ne bir gücü, ne de bir yardımcısı olacaktır."(Tarık: 9-10).
Bütün sırların saçılıp-döküleceği bir gün var önümüzde.
Ellerin konuşturulup ayakların şahitlik edeceği güne doğru yaklaşıyoruz.
"O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder." (Yasin: 65).
"Gün gelecek, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirerek aleyhlerinde şahitlik edecektir." (Nur: 24).
İnsanın kendi derisi ile kavgaya tutuşup; "benim aleyhimde nasıl şahitlik yaptın" dediği zaman, derilerin dile gelip, "her şeyi konuşturan Allah bugün beni de konuşturdu" diyerek kendini savunacağı güne doğru gidiyoruz.
"Allah'ın düşmanları o gün cehenneme sürülürler. Hepsi bir aradadırlar.
Sonunda oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları hakkında onların aleyhinde şahidlik ederler.
Derilerine, 'Aleyhimize niçin şahidlik ettiniz?' derler. 'Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi önce yaratan O'dur ve O'na döndürülüyorsunuz' cevabını verirler." (Fussilet: 19-21).
Neyi ne kadar ve nereye kadar saklayacağız?
"İnsanların hesap verme vakti yaklaştı. Ama onlar hâlâ koyu bir gaflet içinde haktan yüz çevirmekteler." (Enbiya: 1).
Yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz cemiyet tam bir hesap şuuru içindedir diyebilir miyiz?
Aldın almadım, çaldın çalmadım, dedin demedim, yedin yemedim kavgaları ile en değerli vakitlerimiz, günlerimiz ve aylarımız dolayısıyla yıllarımız heba olup gitmiyor mu?
"Onların yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır. Küçük, büyük (ne varsa) hepsi satır satır yazılmıştır" (Kamer: 52-53) ayetlerinin dikkat çektiği hassasiyet ve ürpertiden eser var mı hayatımızda?
Aldık sakladık, çaldık örtbas ettik, yedik şahitleri de yedirerek susturduk ya da sahip olduğumuz maddi ve siyasi güçle susturduk, eğer inanıyorsak bunun bir sonu ve her şeyin açığa çıkacağı zamanı var.
"Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitar: 6-8).
Tekrarı olmayan bu dünya hayatı böyle ah-vah ile, böyle kıyl ü kal ile heba edilirse vay halimize...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024