Güneydoğumuz Barzani'ye mi hazırlanıyor?

 Hiçbir zaman Türkiye'ye ve Türk milletine dost olmadığı halde AKP hükümetinin Barzani'ye olan ilgisi ve dostluğu gerçekten düşündürücü?
PKK'yı yıllardır içinde barındıran, besleyen, büyüten, koruyan ve yeri geldiğinde de kullanan Barzani?
Geçmişten bu güne Türkiye hakkındaki görüşleri belli olan, güneydoğumuzdan "Kuzey Kürdistan" diye bahseden, en resmi kurumlarında coğrafyamızı Kürdistan olarak gösteren BOP haritalarını asılı tutan Barzani?
Resmi TV kanallarının hava durumu programlarında Türkiye'nin güneydoğusunu Kürdistan'a katan Barzani?
ABD'nin Irak işgalinden sonra "Siz Kerkük konusunda konuşursanız ben de Diyarbakır'dan hak talep ederim" diyen Barzani?
Diyarbakır'ı Kürdistan'ın başkenti olarak gören Barzani?
Ve coğrafyamız üzerinde daha birçok hesaplar güden Barzani ama bizimkiler bu Barzani ile dost ve müttefik?
Şimdi, Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin kuzeyinden sonra Türkiye'nin güneydoğusu da Barzani için hazırlanıyor.
Hatırlarsanız, ABD'li bir general, "PKK'nın görevi Kürt devleti kurulana kadar Türkiye'yi angaje tutmaktır" diyordu.
Aynı misyon Suriye özelinde PKK'nın Suriye uzantısı olan YPG'ye, İran özelinde ise Pejak'a verilmişti.
Kobani süreciyle birlikte YPG misyonunu tamamladı ve Suriye'nin kuzeyindeki süreç bir sonraki aşamaya, Barzani'nin kontrolüne geçti.
Şimdi aynı Kobani süreci güneydoğumuzda işletiliyor.
Güneydoğumuzda yaşanan gelişmelere bakın?
40'tan fazla yerleşim biriminde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
Binlerce asker ve polis kent merkezlerini ele geçiren teröristlerle sokak savaşları yapıyor. Diyarbakır, Şırnak ve Mardin'in ilçeleri cephe gibi? Gibisi de fazla?
Okullar teröristlerin karargahı haline gelmiş vaziyette?
Devletin hastaneleri ancak tanklarla korunabiliyor.
İlçe merkezlerinde teröristlerin açtıkları hendeklerdeki patlayıcıları imha etmek için ilçelerin hakim tepelerinden top atışları yapıyor.
 Yüz binlerce vatandaşımız çatışmalar sebebiyle evlerini barklarını terk edip göç etmek zorunda kalıyor. 
Ve hayatları perişan olan vatandaşlara mikrofon uzatıldığında, "Suriyelilerden hiçbir farkımız kalmadı" diyorlar.
Şu işe bakın, Şam'a 3 günde gireriz diyenler bugün kendi ilçelerine, mahallelerine, sokaklarına giremiyor; bugün Şam sokakları Diyarbakır sokaklarından daha güvenli vaziyette?
Burada, Esad yönetiminin terörle mücadelesi mi, AKP hükümetinin çözüm süreci mi, terörle müzakeresi mi başarılı oldu sorusunun cevabını buluyorsunuz.
Teröristleriyle mücadele eden Esad'a "halkına zulmediyor", "katil Esed" diyenler bugün kendi ilçelerinde, mahallelerinde aynı pozisyona düşüyor.
Atalarımız, "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" diye boşuna dememişler.
Prof. Dr. Haydar Baş, Büyük İsrail Devleti projesine hayır dediği için, Suriye'nin BOP kapsamında parçalanmasına müsaade etmediği için "Esad şu anda Hz. Hüseyin'in rolünde" dediğinde Sayın Baş'la alay etmişlerdi; şimdi aynı kaderi kendileri yaşıyor.
Ama hala ayıkmıyorlar.
Unutmayalım ki, bugün ülkemizde terörün bu kadar palazlanmasının nedeni; bir, AKP'nin çözüm süreci, iki, Barzani ile dostluğumuz, üç, siyasilerimizin ülkemiz üzerinde hesabı olanların aklıyla hareket etmesi, dört, bu kadar yanlışa rağmen milletin hala kendilerine destek vermesidir.
Yaşanan bu tablonun perde arkasını yıllar öncesinde gören tek lider de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Sayın Baş yıllarca hep şu gerçeği haykırmıştır:
"Oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail devletini kurmaktır. Bunu göremeyen hiç kimse Türkiye'nin içine sokulduğu durumu çözemez. Adamların tek derdi Büyük İsrail. BOP, Büyük İsrail'i hayata geçirmektir"
Ve Sayın Baş çıkışın da ancak bir ve beraber olmaktan, üniter yapımızı korumaktan geçtiğini de sürekli vurgulamaktadır.