Hac konusu, diğer ibadetlere göre daha çok bilgiye, daha çok gayrete ihtiyaç duyulan bir ibadettir. Bu ibadet esnasında yapılan bazı hataların kurban kesmek cezası ya da haccın kabulüne engel olabilecek konumda olması işin ciddiyetini işaret eder.
Ama maalesef bu kadar ciddi bilgi ve beceri gerektiren hac ibadeti konusunda, Diyanet İşleri Başkanlığının son zamanlarda ortaya koymaya çalıştığı ciddi çabalara rağmen hala aksaklıklar devam etmektedir.
Şu kabul edilmesi gereken bir gerçektir ki hac konusunda çok ciddi bir bilgi eksikliği vardır. İnsanların ömürde bir defa yapmakla mükellef oldukları bu ibadet hakkında çok da bilgi birikimine sahip olmadığını, bilenler arasında da karmaşıklık ve eksikliklerin olduğunu görmekteyiz. Öncelikle Hac ibadetine karar veren birinin mutlaka işi ehlinden, bilenlerden öğrenmesi gerekmektedir.
Yüce Allah bilenlerin üstünlüğünü şu ayet-i kerimede beyan etmiştir:
“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” (Zümer, 9)
Bu, inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. İlim, irfan ve akıl sahipleri de bilenlerin üstünlüğünü kabul eder.
Bilmekten maksadın anlaşılabilmesi için ilmi sadece kuru bir emek olarak değil de maddi ve manevi cepheyi kuşatan bir mantıkla ele almak gerekmektedir. Yunus Emre “ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır” dizelerinde bu gerçeğe işaret etmiştir.
Aksaklığın sebeplerinden biri, belki de en önemlisi; işini aşk mertebesinde yapabilen personel azlığından kaynaklanmaktadır. Hac ibadetinde esas itibariyle para kazanmak duygusu önde olmamalı, Allah’ın rızası en önde olmalıdır. Maddiyatın girdiği her şeyde bozulma olduğu gibi maalesef Hac ibadeti konusunda da maddiyat öne çıkmış, bu da Hac ibadetinin insan gönlündeki kutsiyetine zarar vermektedir.
İşin hassasiyetini anlamaktan uzak olanlar da maalesef arınmak için kutsal topraklara, kutsal Hac ibadetini yapmaya gelmesine rağmen, maalesef gıybet, dedikodu ve yalanlara alet olup daha da kirlenerek dönebilmektedir.
Yaşanan aksaklıkların en aza indirilmesi için yapılacak iş şudur; hac ibadeti yapmak için kutsal mekânlara gitmeyi arzulayanlar, gerçekten çok ciddi eğitimlerden geçirilmeli, bilgi ve becerinin yanında mutlaka gönül eğitimine tabi tutulmalıdır. En azından hac ibadeti için çıkılan yolculuğun kutsiyeti, hac seyahatinin turistik bir gezi olmadığı, çile ve zorluklarla karşılaşılabilineceği, bu ibadetin temelinin iman, muhabbet ve sabra dayalı olduğu öğretilmelidir.
Ama maalesef bu kadar ciddi bilgi ve beceri gerektiren hac ibadeti konusunda, Diyanet İşleri Başkanlığının son zamanlarda ortaya koymaya çalıştığı ciddi çabalara rağmen hala aksaklıklar devam etmektedir.
Şu kabul edilmesi gereken bir gerçektir ki hac konusunda çok ciddi bir bilgi eksikliği vardır. İnsanların ömürde bir defa yapmakla mükellef oldukları bu ibadet hakkında çok da bilgi birikimine sahip olmadığını, bilenler arasında da karmaşıklık ve eksikliklerin olduğunu görmekteyiz. Öncelikle Hac ibadetine karar veren birinin mutlaka işi ehlinden, bilenlerden öğrenmesi gerekmektedir.
Yüce Allah bilenlerin üstünlüğünü şu ayet-i kerimede beyan etmiştir:
“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” (Zümer, 9)
Bu, inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. İlim, irfan ve akıl sahipleri de bilenlerin üstünlüğünü kabul eder.
Bilmekten maksadın anlaşılabilmesi için ilmi sadece kuru bir emek olarak değil de maddi ve manevi cepheyi kuşatan bir mantıkla ele almak gerekmektedir. Yunus Emre “ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır” dizelerinde bu gerçeğe işaret etmiştir.
Aksaklığın sebeplerinden biri, belki de en önemlisi; işini aşk mertebesinde yapabilen personel azlığından kaynaklanmaktadır. Hac ibadetinde esas itibariyle para kazanmak duygusu önde olmamalı, Allah’ın rızası en önde olmalıdır. Maddiyatın girdiği her şeyde bozulma olduğu gibi maalesef Hac ibadeti konusunda da maddiyat öne çıkmış, bu da Hac ibadetinin insan gönlündeki kutsiyetine zarar vermektedir.
İşin hassasiyetini anlamaktan uzak olanlar da maalesef arınmak için kutsal topraklara, kutsal Hac ibadetini yapmaya gelmesine rağmen, maalesef gıybet, dedikodu ve yalanlara alet olup daha da kirlenerek dönebilmektedir.
Yaşanan aksaklıkların en aza indirilmesi için yapılacak iş şudur; hac ibadeti yapmak için kutsal mekânlara gitmeyi arzulayanlar, gerçekten çok ciddi eğitimlerden geçirilmeli, bilgi ve becerinin yanında mutlaka gönül eğitimine tabi tutulmalıdır. En azından hac ibadeti için çıkılan yolculuğun kutsiyeti, hac seyahatinin turistik bir gezi olmadığı, çile ve zorluklarla karşılaşılabilineceği, bu ibadetin temelinin iman, muhabbet ve sabra dayalı olduğu öğretilmelidir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024