6. Uluslararası Ehli Beyt Sempozyumundaydık-2
Pir Ahmet Yesevi’nin talebelerin Anadolu’ya gelmeleri ve bu coğrafyada yaşayan insanları Müslüman yapmaları ve Türkleştirmeleri tarihi bir vakıadır. Bu zatlar Osmanlı’nın kuruluşunda etkin görevler almışlardır. Osmanlı’nın ayakta kalması için Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşunda, Ahi teşkilatının kurulmasında, dini hayatın tanziminde hep aktif rol almışlardır.
Osmanlı üç kıtada at koşturacak seviyeye gelinmiştir. Ancak kendisine güç veren, ruh veren Ehl-i Beyt’e bilerek veya bilmeyerek sırt çevirdikten sonra duraklama ve yıkılma sürecini yaşamıştır.
Bitti bitecek dendiği zaman Atatürk’ün Hacıbektaş’a gelmesi Cemalettin Çelebi Efendi ile görüşmesi Kurtuluş Savaşı’nda bir dönüm noktasıdır. Ehl-i Beyt’in nefesinin ve desteğinin alınmasıyla Anadolu toprakları tekrar kazanılmıştır.
Fakat gözü topraklarımızda olan güçler hesaplarından vazgeçmemişlerdir. Hedefleri Sevr haritasını uygulamaya koymak.
Oynanan birçok oyuna ek olarak son dönemde son ve etkili darbelerini vurmaya başladılar.
İşte onlardan bir tanesi Alevi-Sünni çatışmasını yeniden alevlendirmektir. Ülke çapında yetmedi, bölge çapında, gene yetmedi bütün İslam âlemi çapında bu oyunu tezgâhlamaktır.
Dinlerarası diyalog
bir işgal projesidir
İkincisi dinlerarası diyalog masalı ile Müslümanları uyutmak ve etkisiz hale getirmek. Bu sözünü ettiğimiz her iki tehlike kibrit suyu mesabesindedir. Bir ağacın dalını kesebilirsiniz, yeniden dal verir. Hatta bir ağacı kökünden kesebilirsiniz, belli bir zaman geçer ama ortamını bulduğunda yeniden filiz verir. Bakarsınız yeniden bir ağaç olur. Nitekim tarih boyunca yıkılan Türk devletlerinin yeniden kurulmasının sebebi köklerinin sağlam kalmasıdır.
Yapılan savaşlarla açıktan mücadele ile dallarımız kesilmeye çalışıldı. İşte Birinci Dünya savaşı yıllarında elimizden çıkan topraklarımız. İşte Anadolu, işte Rumeli örneği ortada. Rumeli’den çıkışımızın üzerinden 100 yıl geçti. Ancak bu topraklarda hala silinmez izler vardır. Kendini Türk kabul eden Müslüman kitleler vardır.
Bunu tespit eden emperyalist güçler bu defa köklerimize tahrip etmek üzere proje ürettiler. Dinlerarası diyalog işte böyle bir projedir.
Dinlerarası diyalog Peygambersiz bir din anlayışıdır.
Müslümanı İslam’dan uzaklaştırmak üzere oluşturulan bir projedir. Vatikan’ın üçüncü bin yıl projesi olan Asya’nın Hristiyanlaştırılması projesi kapsamında değerlendirmek gerekir.
Sadece Türkiye değil, nerede bir Müslüman varsa orada dinlerarası diyalog çalışması yapılmaktadır.
Nerede dinlerarası diyalog çalışması yapılıyorsa, arkasından da bir işgal gelecek demektir. Dininden kopartılan dini bütünlüğü bozulan milletlerin savunma sistemleri de devre dışı kalmış oluyor. İşte Endülüs Emevi devleti bunlara bir örnektir. Yıllardan beri İslam ülkelerinin hepsinde dinlerarası diyalog çalışmaları yapıyorlar. O ülkelerde kendilerine temsilciler buldular. Bu temsilciler bazen bir cemaat, bazen bir basın yayın kuruluşu, bazen bürokrasi, bazen hükümetin bizzat kendisi olabiliyor. Bazen de hepsi birden devrede olabiliyor. Değişik ülkeleri ziyaret ettiğimde uzun zamandan beri yapılan bu çalışmaların yapıldığına şahit oldum. Şimdi hangi ülkede dinlerarası diyalog çalışması yapılmışsa, bu ülkelerde bir iç karışıklık bir çatışma ve işgal olduğuna da şahidiz.
Prof. Dr. Haydar Baş 6. Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu’ndaki konuşmasında “Horasan buraya 7 bin km. mesafede. Alperenler kalkıp buraya kadar geldi, değişik etnik kökenden değişik inançtan kişileri Ehl-i Beyt nefesiyle Müslüman yaptı, Türk yaptı. Şimdi iktidardakiler de Hristiyan olmayan mahallere dahi kilise evleri açarak Müslümanları Hristiyanlaştırmaya ve Türk olmadıklarını ikna etmeye çalışıyor” tespiti çok önemli bir tespitti. Böylece batının soykırımın iddialarının rövanşı da alınmış olacaktı. Tabii içeriği vatan, millet ve devlet çapında olan bir fatura.
Biz kiminle birlikte olacağız? Ehl-i Beyt nefesi ile birlikte mi yoksa bu nefesi söküp atmak isteyenlerle mi?
Tercih yüce Türk milletinindir.
Pir Ahmet Yesevi’nin talebelerin Anadolu’ya gelmeleri ve bu coğrafyada yaşayan insanları Müslüman yapmaları ve Türkleştirmeleri tarihi bir vakıadır. Bu zatlar Osmanlı’nın kuruluşunda etkin görevler almışlardır. Osmanlı’nın ayakta kalması için Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşunda, Ahi teşkilatının kurulmasında, dini hayatın tanziminde hep aktif rol almışlardır.
Osmanlı üç kıtada at koşturacak seviyeye gelinmiştir. Ancak kendisine güç veren, ruh veren Ehl-i Beyt’e bilerek veya bilmeyerek sırt çevirdikten sonra duraklama ve yıkılma sürecini yaşamıştır.
Bitti bitecek dendiği zaman Atatürk’ün Hacıbektaş’a gelmesi Cemalettin Çelebi Efendi ile görüşmesi Kurtuluş Savaşı’nda bir dönüm noktasıdır. Ehl-i Beyt’in nefesinin ve desteğinin alınmasıyla Anadolu toprakları tekrar kazanılmıştır.
Fakat gözü topraklarımızda olan güçler hesaplarından vazgeçmemişlerdir. Hedefleri Sevr haritasını uygulamaya koymak.
Oynanan birçok oyuna ek olarak son dönemde son ve etkili darbelerini vurmaya başladılar.
İşte onlardan bir tanesi Alevi-Sünni çatışmasını yeniden alevlendirmektir. Ülke çapında yetmedi, bölge çapında, gene yetmedi bütün İslam âlemi çapında bu oyunu tezgâhlamaktır.
Dinlerarası diyalog
bir işgal projesidir
İkincisi dinlerarası diyalog masalı ile Müslümanları uyutmak ve etkisiz hale getirmek. Bu sözünü ettiğimiz her iki tehlike kibrit suyu mesabesindedir. Bir ağacın dalını kesebilirsiniz, yeniden dal verir. Hatta bir ağacı kökünden kesebilirsiniz, belli bir zaman geçer ama ortamını bulduğunda yeniden filiz verir. Bakarsınız yeniden bir ağaç olur. Nitekim tarih boyunca yıkılan Türk devletlerinin yeniden kurulmasının sebebi köklerinin sağlam kalmasıdır.
Yapılan savaşlarla açıktan mücadele ile dallarımız kesilmeye çalışıldı. İşte Birinci Dünya savaşı yıllarında elimizden çıkan topraklarımız. İşte Anadolu, işte Rumeli örneği ortada. Rumeli’den çıkışımızın üzerinden 100 yıl geçti. Ancak bu topraklarda hala silinmez izler vardır. Kendini Türk kabul eden Müslüman kitleler vardır.
Bunu tespit eden emperyalist güçler bu defa köklerimize tahrip etmek üzere proje ürettiler. Dinlerarası diyalog işte böyle bir projedir.
Dinlerarası diyalog Peygambersiz bir din anlayışıdır.
Müslümanı İslam’dan uzaklaştırmak üzere oluşturulan bir projedir. Vatikan’ın üçüncü bin yıl projesi olan Asya’nın Hristiyanlaştırılması projesi kapsamında değerlendirmek gerekir.
Sadece Türkiye değil, nerede bir Müslüman varsa orada dinlerarası diyalog çalışması yapılmaktadır.
Nerede dinlerarası diyalog çalışması yapılıyorsa, arkasından da bir işgal gelecek demektir. Dininden kopartılan dini bütünlüğü bozulan milletlerin savunma sistemleri de devre dışı kalmış oluyor. İşte Endülüs Emevi devleti bunlara bir örnektir. Yıllardan beri İslam ülkelerinin hepsinde dinlerarası diyalog çalışmaları yapıyorlar. O ülkelerde kendilerine temsilciler buldular. Bu temsilciler bazen bir cemaat, bazen bir basın yayın kuruluşu, bazen bürokrasi, bazen hükümetin bizzat kendisi olabiliyor. Bazen de hepsi birden devrede olabiliyor. Değişik ülkeleri ziyaret ettiğimde uzun zamandan beri yapılan bu çalışmaların yapıldığına şahit oldum. Şimdi hangi ülkede dinlerarası diyalog çalışması yapılmışsa, bu ülkelerde bir iç karışıklık bir çatışma ve işgal olduğuna da şahidiz.
Prof. Dr. Haydar Baş 6. Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu’ndaki konuşmasında “Horasan buraya 7 bin km. mesafede. Alperenler kalkıp buraya kadar geldi, değişik etnik kökenden değişik inançtan kişileri Ehl-i Beyt nefesiyle Müslüman yaptı, Türk yaptı. Şimdi iktidardakiler de Hristiyan olmayan mahallere dahi kilise evleri açarak Müslümanları Hristiyanlaştırmaya ve Türk olmadıklarını ikna etmeye çalışıyor” tespiti çok önemli bir tespitti. Böylece batının soykırımın iddialarının rövanşı da alınmış olacaktı. Tabii içeriği vatan, millet ve devlet çapında olan bir fatura.
Biz kiminle birlikte olacağız? Ehl-i Beyt nefesi ile birlikte mi yoksa bu nefesi söküp atmak isteyenlerle mi?
Tercih yüce Türk milletinindir.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024