Hadis kitabında Kur'an'a ve hadislere ters bilgiler (1)

Anadolu İmam Hatip Liseleri 10. sınıflar için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan "Hadis Öğretim Materyali" kitabının 81. sayfasında, "Yalan Hadisler" bölümü içinde dini ve ilmi gerçeklerle asla örtüşmeyen, cahilce bilgilere yer verilmiştir.
İfadeler aynen şöyledir:
"?Benim vasıyyetim, sırdaşım, ailemde benden sonra vekilim ve geriye bıraktığım kişilerin hayırlısı; Ali b. Ebi Talib'dir" rivayeti uydurmadır. Çünkü Hz. Peygamber kendisinden sonra yerine kimseyi tayin etmemiştir. Bunun gibi, Hz. Ali'ye tavsiyeler (vasıyyet) şeklinde gelen rivayetler de uydurmadır?"
Eee, din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan "Muhammedü'r-Resulüllah" ifadesini çıkartan bir anlayış elbette ki O'nun pak Ehl-i Beyt'ini de reddedecektir.
Halbuki Hz. Peygamber'in Kendisinden sonra Hz. Ali'yi halife tayin ettiği Gadir-i Hum hadisesiyle alakalı 2 ayet-i kerime; içinde 30 tanesi tefsir olan 220 Ehl-i Sünnet kaynağında ifade edilen, inkarı mümkün olmayan yüzlerce mütevatir veya sahih hadis-i şerif vardır.
Gadir-i Hum hadisesi, Hz. Peygamber'in vefatından 2,5 ay önce Veda Haccı dönüşü Cenab-ı Hakk'ın talimatıyla gerçekleşen bir hadisedir.
Peygamberimiz Veda Haccı'ndan dönerken, Maide Suresi 67. ayet (Tebliğ ayeti) nazil oldu. Bu ayette Cenab-ı Hak, "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini yapmamış gibi olursun ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır" buyurdu.
Bu ayetin Gadir-i Hum'da indiğini ve Hz. Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı olduğunu; Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur eserinde; İbn Ebi Hatim, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim eserinde; Vahidi, Esbab-ı Nüzul eserinde, Alusi, Ruhu'l-Meani eserinde açıkça belirtmektedir.
Allah Resulü (s.a.a.) bu ayet nazil olunca ilerideki sahabeleri geriye, geridekileri ileriye çağırarak hepsini Gadir-i Hum'da toplamış ve onlara hitaben bir hutbe irad etmiştir.
Bu uzun hutbenin 6 yerinde Hz. Ali'nin elini kaldırarak O'nun Kendisinden sonra halife, vasi, idareci, hidayet önderi, mü'minlerin emiri olduğunu ilan etmiştir.
Ehl-i Sünnet'in önemli müfessirlerinden Alusi, tefsirinde Maide 67. ayetin nüzulü ve Gadir-i Hum'la alakalı şunları aktarmaktadır:
"İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bu ayet, Ali (k.veche) hakkında nazil oldu. Yüce Allah, Hz. Peygambere O'nun (Ali) velayetini insanlara ilan etmesini emrettiğinde; Resulüllah, insanların Kendisine 'amcasının oğluna başımıza geçirdi' deyip Kendisini kınamalarından (ta'n etmelerinden) oldukça korktu. Bunun üzerine Allah, bu ayeti indirdi; O da Gadir-i Hum'da Ali'nin velayetini ikame etti. O'nun elini tutup kaldırarak şöyle buyurdu: Ben kimin velisi-idarecisi isem, işte bu (Ali) de onların velisi-idarecisidir. Allah'ım O'nu veli kabul edip dost olana dost ol; O'na düşmanlık yapana da düşman ol." (Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.58; el-Alusi, Ruhu'l-Meani fi Tefsiri'l-Kur'ani'l-Azim ve's-Sebi'l-Mesani)
Hutbe tamamlanıp Hz. Ali'nin hilafet ilanı yapıldıktan sonra insanlar dağılmadan Maide Suresi 3. ayet (İkmal ayeti) nazil oldu. Cenab-ı Hak bu ayette, "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim" buyurarak, dinin İmam Ali'nin hilafetinin ilanıyla kemale erdiğini, tamamlandığını ve son nimetin de İmam Ali'nin halife tayini olduğunu buyurmuştur.
Maide 3. ayetin Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet ilanıyla ilgili olduğunu, İmam Ahmed bin Hanbel Müsned'inde; Taberi, Tefsirinde; Celaleddin Suyuti, Tefsirinde; İmam Fahr-i Razi, Tefsirinde; İmam Gazali, İhya'sında açıkça belirtmektedir. 
(Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.53)
Durum buyken, geleceğin imam ve hatiplerini yetiştiren bir okulun resmi hadis kitabında, "Hz. Peygamber kendisinden sonra yerine kimseyi tayin etmemiştir" iftirasına yer vermek ne ile izah edilebilir?
Bu, bu konudaki ayet ve hadislerin inkarının yanında bu suça genç nesilleri de ortak etmek, onların saf zihinlerini bulandırmak, İslam'ın gerçekleriyle buluşmalarına mani olmak, Allah'ın ve Resulü'nün muradının dışında, adı İslam ama içeriği İslam'la hiç alakası olmayan batıl bir dini öğrenmeleri anlamına gelmez mi?
Onlar cami kürsülerinde, minberlerde milyonlarca Müslüman'a dini anlatmakla mükellef olacaklar ama maalesef bu anlattıkları Allah'ın murad ettiği din olmayacak.
Unutmayalım ki, din Allah'a ulaşmanın yoludur ve Allah'a da ancak murad ettiğiyle ulaşılabilir. Allah Resulü'nün "Allah'ın Benim için seçtiğini seçtim" dediği İmam Ali'yi reddedeceksin, "Ben ilmin şehriyim Ali O'nun kapısıdır" dediği İmam Ali'yi "faizde sakınca görmüyorum" diyen Muaviye ile bir tutacaksın O'ndan sonra bu batılı İslam diye yutturup gelecek nesillere aktaracaksın, buna en iyi ihtimalle "cehalet" diyebiliriz.
Yarın Hüccetü'l-İslam İmam Gazali'nin, İmam Azam Ebu Hanife'nin bu konuya bakışını delilleriyle aktaracağız.