Başbakan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında ekonomide sağladığı başarılardan(!) söz ederken şunları söyledi:"Eksiklerimizi biliyor, öz eleştirilerimizi de yapıyoruz. Evet, henüz istediğimiz noktayı yakalayamadığımız bazı alanlar var. Hükümet olarak bu sorunların üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. Biz hiçbir zaman başarıların sarhoşluğuna kapılmadık"Sayın Başbakan konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: "Bakmayın siz, birilerinin ekonomik iyileşmenin sokağa yansımadığı şeklinde yanlış bir psikolojiyi yaymaya çalışmasına. Ben diyorum ki, Halep oradaysa arşın burada; mutfakta, sizlerin ceplerinizde. Şimdi herkes elini vicdanına koysun."
"Göreve geldiğimizde kişi başına milli gelir 2 bin 500 dolar iken, 2005 sonu itibariyle bu rakam 5 bin doların üzerine çıkmıştır."Başbakan Erdoğan yine ekonomik başarı(!) olarak enflasyonu düşürmesini ve büyümeyi hızlandırmasını örnek olarak veriyor.Sayın Başbakan bir ekonomik başarıdan ve de bu başarının sarhoşluğuna asla kapılmadığından bahsediyor.
Hatırlarsanız Başbakan daha önce, Türkiye İş Kurumunun İl Müdürlüğünün açılışında, işi biraz daha ileriye götürüp, hatta iddia noktasına getirip, "Bizim dönemimizde eğer satın alma gücünüz düştüyse partime oy vermeyin" sözlerini de sarfetmişti. Bu açıklamanın hemen akabinde TÜİK tarafından ortaya konulan resmi rakamlar ise Sayın Başbakan'ı bu iddiasında yalnız bırakmış ve AKP'nin iktidarı döneminde her geçen yıl bir önceki yıla göre satın alma gücünün biraz daha düştüğünü ispatlamıştır.Merkez Bankası Eski Başkanı Yaman Törüner de geçtiğimiz pazartesi yazdığı makalesinde, Sayın Başbakan'ın anlattığı bu ekonomik başarılarından(!) bahsetmiş ve kendisine şu soruları yöneltmiş, biz de olduğu gibi aktaralım:
1) Milli sermaye fevkalade kâr ettiği bankacılık sektöründen niye çekiliyor? Bankalar, aynı zamanda kişi ve kuruluşlar hakkında birer istihbarat kaynağıdır. Yabancıların bu bilgiyi almak için de para verebileceklerini hiç düşünmüyor musunuz?
2) Milli sermayenin yok edilmesi için her şey yapıldı. Milli sermayeyle bir sorununuz mu var?
3) Ekonomi neden bu denli yabancılardan etkilenir hale getirildi?
4) Borçları 4 yılda neden ikiye katladınız? Hem de döviz cinsinden.
5) Bu etki artarak sürerse, ülkenin en zor durumunda yabancılar bizi terk ettiklerinde, toprak vererek mi ülke ekonomisini kurtaracaksınız?
6) İthalatçılar ellerini ovuştururken, üreticiler ve ihracatçılar neden bağırıyor? Yoksa, büyüme ithalat sayesinde mi oldu?
7) Kürt devleti kurulmasına ve Türk işadamlarının orada yatırım yapmaya başlamalarına neden göz yumuluyor?
8) Bol borçlandık. İyi özelleştirme yaptık. Sıcak paralar geldi. Bu paralar nerede? Yoksa, hepsi faize mi gitti?
9) Vergileri katladık. Ücretleri kıstık. Yatırımları durdurduk. Faizleri yükselttik. Döviz fiyatını ucuz tuttuk. Yoksa, enflasyon bu yüzden mi düşük gibi görünüyor?
10) Teftiş kurullarının kol ve bacaklarını neden kestiniz? Denetlenmekten bir korkunuz mu var? Yoksa, sizden bu mu istendi?
11) Cari açık sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Yoksa, bunu da sıhhat işareti olarak mı görüyorsunuz.Sayın Törüner, AKP'nin 4 yıllık ekonomik başarısının(!) vatandaşa nasıl yansıdığını da şöyle özetliyor:"İyi de, vatandaşa yansıyan bir şey yok. İşsizlik, çaresizlik, fakirlik kol geziyor. Hâlâ, köylere yol, su, elektrik götürülecek diye oy isteniyor. Bir yağmur yağıyor, selden en büyük yerleşim yerlerinde bile onlarca kişi hayatını kaybediyor. Trafik keşmekeşi için hiçbir şey yapılamadı. Yolsuzlukları engellemek için iktidar olundu; fikirlerinize yakın kişilerin üzerine hiç gidilmedi. Hükümet, kendi fikirlerinde olanların yolsuzluk delillerini gazetecilerden istiyor."
Yaman Törüner sonuç olarak, "Ekonomi yönetimi, ekonomi üzerindeki kontrolünü gittikçe kaybediyor. İşin kötüsü, kendileri de bunun farkında değil" tespitinde bulunuyor.Evet. Bir dönem Merkez Bankası yöneticiliği yapmış bir ekonomi yorumcusunun etki altında kalmadan kaleme aldığı makalede ifade ettikleri bunlar.Biz de ilave bir soru olarak şunu soruyoruz: Sayın Başbakan! yıllarca bu gerçekleri ifade ederek sizleri ve sizin gibileri IMF ve AB politikalarının problemlerimizi çözmeyeceği hatta daha da derinleştireceği konusunda uyaran ve bu sebeple de çözüm için, geleceğimiz için yepyeni bir milli ekonomik model ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş Beyi niye dinlemediniz?Görünen o ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Ekonomi her taraftan patlak veriyor ve bu acı gerçekler artık Sayın Baş dışında da açıkça ifade ediliyor.Sayın Başbakan'a düşen artık bu gerçekleri görüp, milli çözümleri olanlara emaneti devretmesidir.Gerçekleri fark ederek Başbakan'ı uyaran ekonomi yazarlarımıza düşen görev ise bugün ifade ettiklerini yıllarca delilleriyle ortaya koyan Sayın Baş'ı takdir ederek, O'nu ve O'nun dünyaca ünlü ve Nobel'e aday gösterilen Milli Ekonomi Modeli'ni çözümün adresi olarak göstermeleridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025