Haçlı Seferleri ile Avrupalılar, Müslümanların elinde bulunan kendilerince de kutsal topraklarda bir süreliğine de olsa egemenlik kurabilmiştir. Haçlı Seferlerinin dinî sebebi bu bölgeleri Müslümanlardan geri almaktı. Bu gaye yaklaşık 170 yıl ayakta kalabilen Kutsal Krallık siyasi çatısı altında mümkün olabilmiştir.
İsrailoğullarının vatanı, İsrailoğulları ve onlardan önceki pek çok peygamberin de yaşamış olduğu topraklar… İsrailoğullarından biri olarak dünyaya gelmiş ve bir peygamber olarak gönderilmiş olan Hz. İsa'nın da hayat sürdüğü topraklar… Hz. Muhammed'in arşa yükselip, Sidretü'l Müntehâ'yı da geçip Cenab-ı Allah ile görüştüğü Miraç Gecesi'nde, göğe yükselmeden önce ve sonra uğrayıp bazı peygamberler ile buluştuğu, Müslümanlara günde beş vakit namazın farz olduğu o gece buluştuğu diğer peygamberlere imam olup namaz kıldırdığı, Müslümanların ilk kıblegâhı olan Mescid-i Aksa'nın da bulunduğu topraklar…
Haçlı Seferlerinin ekonomik sebeplerini de hatırlayalım: Müslümanların elindeki serveti onlardan almak, Müslümanların kontrolünde bulunan İpek Yolu ve Baharat Yolu'nun kontrolünü ele geçirerek bu iki büyük ticarete hâkim olup zenginleşmek. Bu hedef gerçekleşmemiştir. Çünkü kurulan küçük devletçikler ve Kudüs Krallığı, Ortadoğu coğrafyasında tam bir egemenlik kuramamış, 170 yıl sadece ayakta kalabilmeyi başarabilmiştir. Bu devletçikler arasında coğrafi bütünlük olmadığı gibi, beraber hareket etmeleri de söz konusu olmamış, her birisi kendi varlık-yokluk mücadeleleri ile meşgul olmak zorunda kalmıştır. Üstelik o devirde bilinen dünyanın tamamını etkileyen Moğol istilasından Ortadoğu, Anadolu, Balkanlar ve Avrupa kıtasının doğusundan ortasına kadar olan coğrafya da nasibini almış, Moğollar bu yerleri yakıp yıkarken İpek Yolu ve Baharat Yolu'nu da ele geçirmişlerdi.
Ele geçirdikleri yerlerde Moğollara tabi olmayı kabul eden devletler, Moğollara itaat eden yöneticilerin idaresi altında yaşama hakkı bulabilirken, diğerleri ortadan kaldırılarak yerlerine Moğol hükümdarların yönetiminde yeni yeni pek çok devletler kurulmuştu. Bizans bu seferler için Avrupa'yı harekete geçirirken Türklere kaptırdığı yerleri tekrar geri almak üzere Katolik Avrupa Hıristiyanları ile anlaşmıştı. Bir kısım topraklarını geri alabilmiş olsa da İstanbul, İznik, Antakya, Urfa ve Trablus'ta (Lübnan) kurulan devletçikler anlaşma şartlarına aykırı idi. Üstelik Katoliklerin gittikleri yerlerde sadece Müslümanları katletmekle kalmayıp Ortodoks Hıristiyanlara yönelik şiddet ve vahşet dolu yaklaşımları, yeni sorunları da beraberinde getirmişti. Müslümanların manevi ve siyasi önderliği iddiasında bulunan Abbasi halifesi, 1258 yılında Moğolların Bağdat'ı ele geçirmesi ile Mısır'a gitmek zorunda kalmış olsa da ne Anadolu'da, ne de Hıristiyanların kutsal topraklarında Müslümanlar tamamen yok edilememişti. Demek oluyor ki Haçlı Seferlerinin dinî hedeflerine de siyasi hedeflerine de ulaşılamamıştı.
Haçlı ve Moğol yıkımlarının halkı fakir ve bitkin düşürdüğü bu yıllar, Selçuklu egemenliğinin gitgide zayıfladığı, merkezi otoritenin yerini beylikler şeklinde irili ufaklı bölgesel yönetimlerin aldığı yıllardır. Emniyet ve asayişin yok olmaya yüz tuttuğu, Müslümanların siyaseten sahipsiz kaldığı bu günler, adeta yeniden doğuşun da filizlendiği bir dönem olmuştur.
1071'de Sultan Alparslan'ın Selçuklu ordusunun Romen Diyojen idaresindeki Bizans ordusunu mağlup etmesi ile Anadolu'ya Türk-İslâm göçü daha da hızlanmış, Anadolu coğrafyası bir yurt haline gelmeye başlamıştı. Haçlı ve Moğol istilaları ile Müslüman nüfusun önemli bir kısmı yok edilmiş olsa da, beylikler idaresindeki Müslüman halk, yaralarını saracak, manevi direncini kuvvetlendirecek ve eskisinden daha güçlü bir şekilde hayatını sürdürmesine rehberlik edecek insanlarla bu dönemde buluşmuştur. Siyasal, ekonomik ve sosyal hayat başta olmak üzere, psikolojik çöküntünün de yaşandığı günler, Anadolu Müslümanlarının manevi aydınlanma çağının başladığı günler olmuştur.
1117'de Çankırı'nın Seydi Köyünde doğan Hacı Murad-ı Veli gibi Anadolu'da dünyaya gelmiş olanların yanında, mânâ âleminden aldıkları emirlerle Anadolu'ya gelip yerleşen Horasan Erenleri Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Tapduk Emre ve isimlerini sayamadığımız daha niceleri… Onların yetiştirdiği Yunus Emre, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Geyikli Baba gibi pek çok güzide insanlar…
Her biri Allah dostu, seçilmiş insanlar… Anadolu ve Balkanların vatan olmasını sağlayan güzide Hak âşıkları… Yaşayışları ile örnek olan, insanların gönlüne giren, her gönülden Allah'a giden yolu insanlara gösteren, güzel ahlâkı öğreten veli kullar… Harabeye dönmüş topraklarda yeni bir oluşun temellerini atan, bir medeniyetin tekrar hayat bulmasını sağlayan yüce gönüllü kâmil insanlar… Tam da yok oldu, bitti zannedildiği sırada insanlığı Hak ve hakikat ile buluşturan vazifeli özel zümre…
Buhran, kan, gözyaşı, kıyım, yokluk, yoksulluk, tükenmişlik, umutsuzluk, çaresizliğin hüküm sürdüğü Anadolu'yu; umutların yeşerdiği, toprağın bereketlendiği, barışın ve huzurun yaşandığı, emin bir vatan haline getirmek, Türk insanının bu dönemde fikir ve mânâ mimarları ile bir araya gelmesi sayesinde mümkün olmuştur. Bu altın neslin o dönemde yaşaması, Anadolu'ya gönderilmesi, onlar eliyle yenilerinin yetiştirilmesi, İnsanların onlara gönül vermesi, toprağın vatana dönüşmesi, Türk-İslâm medeniyetinin bu nesiller ile kurulması, hepsi Haçlı Seferlerine göğsünü siper eden, imanı ile batıla karşı duran, Asakirullah (Allah'ın askerleri) unvanını hak eden Türk Milletine Cenab-ı Allah'ın bir lütfudur. O dönem zifirî karanlıklardan aydınlık ufuklara nasıl çıkılabileceğinin yaşanmış örneğidir. Tarih şahittir, anlayana…
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021