Hariciler’in doğuşu ve Hz. Ali’ye karşı çıkmaları
Esasen, Hariciler’in Hz. Ali’ye olan muhalefetleri henüz Sıffin Savaşı devam ederken kendini göstermeye başlamıştı
08.03.2023 21:08:00





Esasen, Hariciler'in Hz. Ali'ye olan muhalefetleri henüz Sıffin Savaşı devam ederken kendini göstermeye başlamıştı.
Taberi'nin naklettiğine göre, Hz. Ali, Ebu Musa'yı hakem olarak göndermeye karar verince Hariciler'den bir grup O'na gelerek, "Hüküm ancak Allah'a aittir. Kararından dön, işlediğin hatadan tevbe et ve bizimle birlikte düşmana karşı çık" dediler.
Bunun üzerine Hz. Ali, "Ben bunu daha önce sizden istemiştim. Fakat Bana karşı geldiniz. Artık karşı tarafla aramızda yazışma oldu. Şartlar ileri sürüp, sözler vererek anlaşma yaptık. Ayrıca Allah, 'Ahidleştiğiniz zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak pekiştirdiğiniz yeminlerinizi bozmayın...' buyurmuştur" cevabını verince, Hariciler ısrarla O'ndan yaptığı günah için tevbe etmesini istemişlerdir.
Hz. Ali, "Bu günah değil ancak görüşte acizlik ve fiilde zaaftır. Ben bunu size daha önce bildirmiş ve sizi bundan sakındırmıştım" deyince, Hariciler eğer bu işten dönmezse kendisini öldürmekle tehdit etmişlerdir."
Hariciler'e göre Hz. Ali, tahkime gitmekle büyük bir günah işlemiş, dinden çıkmıştır. Dolayısıyla tevbe edip tekrar dine girmesi ve savaşa devam etmesi gereklidir.
Hz. Ali ise yaptığı işin günah değil "görüşte acizlik ve fiilde zayıflık" olduğunu söylemiş ve kendisini buna mecbur edenlerin yine onlar olduğunu ifade etmiştir.
Hariciler'in Hz. Ali'ye karşı çıkma sebepleri
Hariciler belli başlı birkaç meselede Hz. Ali'ye muhaliftiler:
1- Hz. Ali'nin tahkimname metni yazılırken Emirü'l-mü'minin sıfatını Muaviye ve yandaşlarının isteğiyle sildirmesi ki böylece Iraklılar -yani Hz. Ali'nin ordusu- Şamlıların aslında isyancı olduklarını öğrendiler.
Hz. Ali, tahkimname metni yazılırken "Emirü'l- mü'minin" sıfatının yazılmasında bir süre ısrar etmiş ancak ordusundan barış isteyenlerin de baskısıyla bunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
Burada Peygamberimizin Hudeybiye barışı yapılırken Hz. Ali'ye söylediklerini de hatırlatmak gerekir.
Bilindiği gibi Resulüllah Mekkeli müşriklerle barış yaparken, Kureyş'in elçisi Süheyl b. Amr anlaşma metnine "Muhammed'ün Resulüllah" ibaresinin yazılmasını istememiştir.
Metni yazmakta olan Hz. Ali 'Resulüllah' yazısını silmek istemeyince Peygamber bunu kendi eliyle silmiş ve bir gün buna benzer bir olayı O'nun da yaşayacağını Hz. Ali'ye haber vermiştir.
Tahkimname metni yazılırken Muaviye, Hz Ali için "Emirü'l- mü'minin" ifadesinin yazılmasına karşı çıkmış ve "Bunu kabul etsek Seninle savaşmazdık" demiştir.
Bu unvan anlaşmazlığı başlayınca Hariciler, meşru halife olarak kabul ettikleri Hz. Ali'den anlaşmadan vazgeçerek savaşa devam etmesini istemişlerdir.
Ancak daha önce de ifade ettiğimiz gibi Hz. Ali'nin ordusunda bölünmeler vardı.
Büyük bir grup barış yanlısıydı ve bu grup Hz. Ali'yi anlaşma yapmaya mecbur bıraktılar.
2- Muaviye'nin Amr b. As gibi kesinlikle tarafsız olmayan birini hakem seçmesi Haricilerin Hakem Olayı'na karşı çıkmalarına, dolayısıyla Hz. Ali'nin karşısına geçmelerine neden oldu.
Ehl-i Beyt âlimlerinin Hariciler'le ilgili farklı yaklaşımları
Ehl-i Beyt kaynaklarında bu konuyla ilgili daha farklı ifadeler vardır. Onlara göre Hariciler baştan beri tahkim olayına karşı idiler.
Nevbahti'nin Fıraku'ş-Şia adlı eserinde yazdığına göre;
"Hariciler, halkın imam üzerinde bir hakkı olarak bilinen sınır boylarını kapattığı için Hz. Ali'den ayrıldılar. Hakemlerin hükmüne başvurunca onu, Şam sınır boylarını fetihlere kapatmakla suçladılar."
Ancak Hariciler, kendi içinde bölümlere ayrılmaktaydı. El-Fitne ve Vak'atu'l-Cemel adlı eserden öğrendiğimize göre, Hariciler'in büyük bölümünü ibadet ve takvalarıyla meşhur olan Kurralar oluşturuyordu.
Hz. Ali'nin ordusunun içinde Basra ve Kûfe Kurraları olarak iki grup vardı. Kûfe Kurraları, Hz. Osman'ın öldürülmesiyle suçlanıyorlardı. Ancak Basra Kurralarının böyle bir problemi yoktu.
Kûfeliler, Hz. Osman'ın kanı için savaştığını iddia eden Muaviye karşısında Hz. Ali'nin alacağı bir yenilginin kendi sonlarını getireceğini düşünüyorlardı.
Bu yüzden tahkime ve Hakem Olayı'na şiddetle karşı çıkmaktaydılar. Sebep her ne olursa olsun, Hariciler Sıffin dönüşü Hz. Ali'den ayrılmış önce Harura'da, sonra Nehrevan'da toplanarak Hz. Ali için ciddi bir tehlike oluşturmuşlardır.
Hz. Ali yaptığı seferle bu fitneyi temizlemişse de daha sonra İbn-i Mülcem adında bir Harici tarafından şehit edilmiştir.
Hz. Ali, Hariciler'in, "Hüküm ancak Allah'ındır" sözü hakkında şunları söylüyor:
"Kendisiyle bâtılın istendiği doğru bir söz! Evet, gerçekten hüküm ancak Allah'ındır. Fakat bunlar 'Emirlik ancak Allah'ındır' diyorlar.
Kuşkusuz insanlara iyi ya da kötü bir yönetici gerekir. Mü'min, onun emirliğinde çalışır, kâfir ondan yararlanır.
Onunla yollar güvenilir olur, düşmanla savaşılır, zayıfın hakkı kuvvetliden alınır. Böylece iyi olan rahat eder, kötü olandan emin olunur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Taberi'nin naklettiğine göre, Hz. Ali, Ebu Musa'yı hakem olarak göndermeye karar verince Hariciler'den bir grup O'na gelerek, "Hüküm ancak Allah'a aittir. Kararından dön, işlediğin hatadan tevbe et ve bizimle birlikte düşmana karşı çık" dediler.
Bunun üzerine Hz. Ali, "Ben bunu daha önce sizden istemiştim. Fakat Bana karşı geldiniz. Artık karşı tarafla aramızda yazışma oldu. Şartlar ileri sürüp, sözler vererek anlaşma yaptık. Ayrıca Allah, 'Ahidleştiğiniz zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak pekiştirdiğiniz yeminlerinizi bozmayın...' buyurmuştur" cevabını verince, Hariciler ısrarla O'ndan yaptığı günah için tevbe etmesini istemişlerdir.
Hz. Ali, "Bu günah değil ancak görüşte acizlik ve fiilde zaaftır. Ben bunu size daha önce bildirmiş ve sizi bundan sakındırmıştım" deyince, Hariciler eğer bu işten dönmezse kendisini öldürmekle tehdit etmişlerdir."
Hariciler'e göre Hz. Ali, tahkime gitmekle büyük bir günah işlemiş, dinden çıkmıştır. Dolayısıyla tevbe edip tekrar dine girmesi ve savaşa devam etmesi gereklidir.
Hz. Ali ise yaptığı işin günah değil "görüşte acizlik ve fiilde zayıflık" olduğunu söylemiş ve kendisini buna mecbur edenlerin yine onlar olduğunu ifade etmiştir.
Hariciler'in Hz. Ali'ye karşı çıkma sebepleri
Hariciler belli başlı birkaç meselede Hz. Ali'ye muhaliftiler:
1- Hz. Ali'nin tahkimname metni yazılırken Emirü'l-mü'minin sıfatını Muaviye ve yandaşlarının isteğiyle sildirmesi ki böylece Iraklılar -yani Hz. Ali'nin ordusu- Şamlıların aslında isyancı olduklarını öğrendiler.
Hz. Ali, tahkimname metni yazılırken "Emirü'l- mü'minin" sıfatının yazılmasında bir süre ısrar etmiş ancak ordusundan barış isteyenlerin de baskısıyla bunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
Burada Peygamberimizin Hudeybiye barışı yapılırken Hz. Ali'ye söylediklerini de hatırlatmak gerekir.
Bilindiği gibi Resulüllah Mekkeli müşriklerle barış yaparken, Kureyş'in elçisi Süheyl b. Amr anlaşma metnine "Muhammed'ün Resulüllah" ibaresinin yazılmasını istememiştir.
Metni yazmakta olan Hz. Ali 'Resulüllah' yazısını silmek istemeyince Peygamber bunu kendi eliyle silmiş ve bir gün buna benzer bir olayı O'nun da yaşayacağını Hz. Ali'ye haber vermiştir.
Tahkimname metni yazılırken Muaviye, Hz Ali için "Emirü'l- mü'minin" ifadesinin yazılmasına karşı çıkmış ve "Bunu kabul etsek Seninle savaşmazdık" demiştir.
Bu unvan anlaşmazlığı başlayınca Hariciler, meşru halife olarak kabul ettikleri Hz. Ali'den anlaşmadan vazgeçerek savaşa devam etmesini istemişlerdir.
Ancak daha önce de ifade ettiğimiz gibi Hz. Ali'nin ordusunda bölünmeler vardı.
Büyük bir grup barış yanlısıydı ve bu grup Hz. Ali'yi anlaşma yapmaya mecbur bıraktılar.
2- Muaviye'nin Amr b. As gibi kesinlikle tarafsız olmayan birini hakem seçmesi Haricilerin Hakem Olayı'na karşı çıkmalarına, dolayısıyla Hz. Ali'nin karşısına geçmelerine neden oldu.
Ehl-i Beyt âlimlerinin Hariciler'le ilgili farklı yaklaşımları
Ehl-i Beyt kaynaklarında bu konuyla ilgili daha farklı ifadeler vardır. Onlara göre Hariciler baştan beri tahkim olayına karşı idiler.
Nevbahti'nin Fıraku'ş-Şia adlı eserinde yazdığına göre;
"Hariciler, halkın imam üzerinde bir hakkı olarak bilinen sınır boylarını kapattığı için Hz. Ali'den ayrıldılar. Hakemlerin hükmüne başvurunca onu, Şam sınır boylarını fetihlere kapatmakla suçladılar."
Ancak Hariciler, kendi içinde bölümlere ayrılmaktaydı. El-Fitne ve Vak'atu'l-Cemel adlı eserden öğrendiğimize göre, Hariciler'in büyük bölümünü ibadet ve takvalarıyla meşhur olan Kurralar oluşturuyordu.
Hz. Ali'nin ordusunun içinde Basra ve Kûfe Kurraları olarak iki grup vardı. Kûfe Kurraları, Hz. Osman'ın öldürülmesiyle suçlanıyorlardı. Ancak Basra Kurralarının böyle bir problemi yoktu.
Kûfeliler, Hz. Osman'ın kanı için savaştığını iddia eden Muaviye karşısında Hz. Ali'nin alacağı bir yenilginin kendi sonlarını getireceğini düşünüyorlardı.
Bu yüzden tahkime ve Hakem Olayı'na şiddetle karşı çıkmaktaydılar. Sebep her ne olursa olsun, Hariciler Sıffin dönüşü Hz. Ali'den ayrılmış önce Harura'da, sonra Nehrevan'da toplanarak Hz. Ali için ciddi bir tehlike oluşturmuşlardır.
Hz. Ali yaptığı seferle bu fitneyi temizlemişse de daha sonra İbn-i Mülcem adında bir Harici tarafından şehit edilmiştir.
Hz. Ali, Hariciler'in, "Hüküm ancak Allah'ındır" sözü hakkında şunları söylüyor:
"Kendisiyle bâtılın istendiği doğru bir söz! Evet, gerçekten hüküm ancak Allah'ındır. Fakat bunlar 'Emirlik ancak Allah'ındır' diyorlar.
Kuşkusuz insanlara iyi ya da kötü bir yönetici gerekir. Mü'min, onun emirliğinde çalışır, kâfir ondan yararlanır.
Onunla yollar güvenilir olur, düşmanla savaşılır, zayıfın hakkı kuvvetliden alınır. Böylece iyi olan rahat eder, kötü olandan emin olunur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.