Medine'ye sığınmış Müslümanlara karşı sürekli olarak müşrikleri kışkırtan, Hendek Savaşı'nın yaşanmasına neden olan, Hendek Savaşı'nda, Benî Kurayza Yahudilerini müşriklerle işbirliği yaptıranlar da Hayber Yahudileriydi.
Müslümanlara karşı koalisyon kuran Hayber Yahudileri Mekkeli müşriklerle yeni bir anlaşma dada yapmışlardı. Bu anlaşmaya göre; Peygamberimiz şayet Mekke üzerine yürürse Hayber Yahudileri de Medine'ye saldırı yapacaklar, eğer Hayber üzerine yürürse, Kureyş müşrikleri Medine'ye saldırıda bulunacaklardı.
Ne var ki Alemlerin Efendisi'nin Mekkeli müşriklerle Hudeybiye Anlaşması'nı imzalamasıyla bu Yahudi planı suya düştü. Hudeybiye'de müşriklerin bütün şartlarına Resulüllah'ın 'evet' demesinin bir hikmeti de buydu.
İslam düşmanlarının başkenti haline gelmiş olan Hayber, Yahudilerin en güçlü karargâhlarından biriydi. Ayrıca Hayber, 7 kalesi ve güçlü savunma teçhizatları ile çok iyi savunulabiliyordu.
Medine'den kovulmuş olan Yahudilerin de yerleştiği Hayber, Beni Annadiyr, Kurayzat ve Kaynka adlı üç Yahudi kabilesinin yönetimindeydi.
Hudeybiye Anlaşması'nı imzaladıktan bir süre sonra Resulüllah, Abdullah bin Ravâha'yı Hayber'e gönderdi.
Komşuları Gatafan kabilesi ise Müslümanların üzerine saldırmayı planlayan Hayber Yahudileri Resulüllah'ın barış teklifini reddettiler.
Yahudiler birlik olup Medine'ye saldırmadan harekete geçen Hz. Peygamber, Hz. Ali komutasında bin 600 kişilik bir orduyla Hicretin 7'inci yılının Muharrem ayında alınması imkânsız olarak görülen Hayber'e doğru yola çıktı.
Sancaktarı Haydar-ı Kerrar olan İslam ordusu, 200'ü atlı olmak üzere 1600 kişilik ordu Medine'den yola çıktı ve düşmana sezdirmeden üç günde Raci Vadisi'ne ulaştı.
Gece ulaşıldığı için Resulüllah, savaş için sabahın beklenmesini istedi.
Bu sebeple İslam ordusu geceyi Raci Vadisi'nde geçirdi.
Sabah namazını eda edildi ve fethi mümkün değil denilen Hayber muharebesi başladı.
Sabahleyin evlerinden çıktıklarında karşılarında İslam ordusunu gören Yahudiler geri dönüp kalelerine kapandılar.
Hepsi de gayet sağlam 7 kaleye sahip olan Hayber'in en kuvvetli kalesi Kamûs kalesiydi.
Tüm kalelerin depoları aylarca kuşatma altında kalınsa bile yetecek miktarda tıka basa silah ve yiyecekle doluydu.
Yahudiler savaş için hazırlıklıydılar. Bu yüzden Rasulüllah'ın (s.a.a.) barış teklifini kabul etmediler.
Yirmi gün kadar devam eden kuşatma ve savaş sonunda, Hayber'in 6 kalesi fethedildiği halde en kuvvetli olan Kamûs kalesi bir türlü alınamıyordu.
Kamus Kalesi'nin komutanı Merhab adındaki Yahudi'ydi.
Tüm Arap coğrafyasında 'bin cengâvere bedel' diye nam salmıştı Merhab. Resulüllah şiddetli bir baş ağrısına yakalandığı için, orduya bizzat komuta edemiyor, sancağı her gün birine verip, kaleyi fethetmekle görevlendiriyordu. Ama her biri sonuç alamadan dönüyordu.
Savaş esnasında gözlerinden rahatsızlanan Hz. Ali, savaşamayacak duruma geldi ve cephenin gerisinde askerlere ekmek yapmaya başladı.
Resulüllah önce sancağı Hz. Ebu Bekir'e teslim etti. Hz. Ebu Bekir Kamus'a bir akın düzenledi ama zafer müyesser olmadı.
Sonra sancağı Hz. Ömer'e verdi Resulüllah. Zafer yine nasip olmadı.
İkinci hezimetten sonra Ömer askerlerini, askerler de Hz. Ömer'i korkaklıkla suçluyordu.
Yedi gün böylece devam etti.
Müslümanların ümidi her yenilgiyle biraz daha tükeniyordu.
Artık Hayber'in alınamayacağı konuşulmaya başlamıştı. Münafıklar bu dedikoduları körüklemekle meşguldüler.
Gönüllerin darmadağın olduğu, ümitsizliğin doruğa çıktığı ve kalplere korkunun hâkim olduğu o sırada Resulüllah (s.a.a.) İslam askerlerine fethin müjdesini verdi.
Yarın devam edecek.....
Müslümanlara karşı koalisyon kuran Hayber Yahudileri Mekkeli müşriklerle yeni bir anlaşma dada yapmışlardı. Bu anlaşmaya göre; Peygamberimiz şayet Mekke üzerine yürürse Hayber Yahudileri de Medine'ye saldırı yapacaklar, eğer Hayber üzerine yürürse, Kureyş müşrikleri Medine'ye saldırıda bulunacaklardı.
Ne var ki Alemlerin Efendisi'nin Mekkeli müşriklerle Hudeybiye Anlaşması'nı imzalamasıyla bu Yahudi planı suya düştü. Hudeybiye'de müşriklerin bütün şartlarına Resulüllah'ın 'evet' demesinin bir hikmeti de buydu.
İslam düşmanlarının başkenti haline gelmiş olan Hayber, Yahudilerin en güçlü karargâhlarından biriydi. Ayrıca Hayber, 7 kalesi ve güçlü savunma teçhizatları ile çok iyi savunulabiliyordu.
Medine'den kovulmuş olan Yahudilerin de yerleştiği Hayber, Beni Annadiyr, Kurayzat ve Kaynka adlı üç Yahudi kabilesinin yönetimindeydi.
Hudeybiye Anlaşması'nı imzaladıktan bir süre sonra Resulüllah, Abdullah bin Ravâha'yı Hayber'e gönderdi.
Komşuları Gatafan kabilesi ise Müslümanların üzerine saldırmayı planlayan Hayber Yahudileri Resulüllah'ın barış teklifini reddettiler.
Yahudiler birlik olup Medine'ye saldırmadan harekete geçen Hz. Peygamber, Hz. Ali komutasında bin 600 kişilik bir orduyla Hicretin 7'inci yılının Muharrem ayında alınması imkânsız olarak görülen Hayber'e doğru yola çıktı.
Sancaktarı Haydar-ı Kerrar olan İslam ordusu, 200'ü atlı olmak üzere 1600 kişilik ordu Medine'den yola çıktı ve düşmana sezdirmeden üç günde Raci Vadisi'ne ulaştı.
Gece ulaşıldığı için Resulüllah, savaş için sabahın beklenmesini istedi.
Bu sebeple İslam ordusu geceyi Raci Vadisi'nde geçirdi.
Sabah namazını eda edildi ve fethi mümkün değil denilen Hayber muharebesi başladı.
Sabahleyin evlerinden çıktıklarında karşılarında İslam ordusunu gören Yahudiler geri dönüp kalelerine kapandılar.
Hepsi de gayet sağlam 7 kaleye sahip olan Hayber'in en kuvvetli kalesi Kamûs kalesiydi.
Tüm kalelerin depoları aylarca kuşatma altında kalınsa bile yetecek miktarda tıka basa silah ve yiyecekle doluydu.
Yahudiler savaş için hazırlıklıydılar. Bu yüzden Rasulüllah'ın (s.a.a.) barış teklifini kabul etmediler.
Yirmi gün kadar devam eden kuşatma ve savaş sonunda, Hayber'in 6 kalesi fethedildiği halde en kuvvetli olan Kamûs kalesi bir türlü alınamıyordu.
Kamus Kalesi'nin komutanı Merhab adındaki Yahudi'ydi.
Tüm Arap coğrafyasında 'bin cengâvere bedel' diye nam salmıştı Merhab. Resulüllah şiddetli bir baş ağrısına yakalandığı için, orduya bizzat komuta edemiyor, sancağı her gün birine verip, kaleyi fethetmekle görevlendiriyordu. Ama her biri sonuç alamadan dönüyordu.
Savaş esnasında gözlerinden rahatsızlanan Hz. Ali, savaşamayacak duruma geldi ve cephenin gerisinde askerlere ekmek yapmaya başladı.
Resulüllah önce sancağı Hz. Ebu Bekir'e teslim etti. Hz. Ebu Bekir Kamus'a bir akın düzenledi ama zafer müyesser olmadı.
Sonra sancağı Hz. Ömer'e verdi Resulüllah. Zafer yine nasip olmadı.
İkinci hezimetten sonra Ömer askerlerini, askerler de Hz. Ömer'i korkaklıkla suçluyordu.
Yedi gün böylece devam etti.
Müslümanların ümidi her yenilgiyle biraz daha tükeniyordu.
Artık Hayber'in alınamayacağı konuşulmaya başlamıştı. Münafıklar bu dedikoduları körüklemekle meşguldüler.
Gönüllerin darmadağın olduğu, ümitsizliğin doruğa çıktığı ve kalplere korkunun hâkim olduğu o sırada Resulüllah (s.a.a.) İslam askerlerine fethin müjdesini verdi.
Yarın devam edecek.....
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023