logo
29 MART 2024

Haydar Baş dinlenseydi 15 Temmuz yaşanmazdı

Atatürk Vatandır Sempozyumu'ndaki konuşmasında, "FETÖ konusunda Prof. Dr. Haydar Baş dinlenseydi; ne 15 Temmuz yaşanırdı, ne de devlet bugün böyle bir acziyet içine düşerdi" tespitini yapan hukukçu yazar Lütfullah Önder, "Haydar Baş'ın FETÖ ile mücadelesi ve zaferi çok büyük bir hayat dersidir. Hak üzere olanlara kimsenin zarar veremeyeceğini garanti eden ayetin tecellisidir" dedi.
12.10.2017 00:00:00
Hukukçu yazar Lütfullah Önder'in, Bursa'da düzenlenen Atatürk Vatandır Sempozyumu'nda yaptığı konuşmayı, önemine binaen aynen aktarıyoruz:

Bugün tabular bir bir yıkılıyor. Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu sayesinde, yıllardır doğru bilinenlerin yanlış, yanlış bilinenlerin ise doğru olduğu, tarihi belgelerle gün yüzüne çıkarılıyor.

3-5 yıl öncesine kadar Fetullah Gülen konusu da Türkiye'de adeta bir tabu idi. Ona CIA ajanı demek, Hıristiyanlığın Truva atı demek şöyle dursun onu eleştirmek bile adeta yasaktı. Ona dokunan yanıyordu. Öyle diyorlardı.

3-5 sene önce Türkiye'de 3 grup insan vardı.

- Ona tabi olan, bağlıları, şakirtleri,

- O harekete sempati duyanlar,

- Onları sevmese de güçlerinden korkup ses çıkarmayanlar.

Herkesin malumu olduğu üzere, bir de onu deşifre edip, onunla mücadele eden Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi vardı.

Onun dışında Gülen hareketini eleştiren çok sınırlı sayıda insan olmuştur. Onlar da, Fetullah Gülen'i İslam devleti kurmak, gizliden şeriatı getirmek için çalışmak ile suçluyorlardı.

Ancak Haydar Baş; tam da bu gün insanların gördüğü FETÖ'nün yüzünü 20 yıl önce gören ve görmek isteyenlere gösteren isimdir.

20 yıl boyunca; Fetullah Gülen hareketinin "CIA ile birlikte çalıştığını", "Vatikan'nın Hıristiyanlıştırma projesinin bir parçası olduğunu" anlattı.

Ülkede etkinliği olan herkese gönderdiği heyetlerle; "Fetullah Gülen hareketine engel olunmaz ise hem dini varlığımız hem de milli varlığımız zarar görecek" uyarısında bulundu.

Bugün ülkemizde hiç kimse; "Fetullah Gülen konusunda beni uyaran olmadı" diyemez. 

FETÖ'nün dinler arası diyalog projesini üstlendiği dönemde, 1998 yılında Haydar Baş tarafından oluşturulan ikaz ekipleri, ülkedeki tüm siyasetçilere, kanaat önderlerine, STK temsilcilerine, cemaat/tarikat lideri, ileri geleni olarak bilinen tüm etkin isimlere, hatta cami imalarına varıncaya kadar insanlar üzerinde etkinliği olan hemen herkese gidip "Fetullah Gülen hareketinin dini ve milli bütünlüğümüzü bozmaya yönelik eylemleri"ni anlatmış ve karşı çıkılması, engellenmesi çağrısında bulunmuştur.

Cumhurbaşkanı bizzat ikaz edildi

Ve Sayın Cumhurbaşkanını Prof. Dr. Haydar Baş, kendisi bizzat uyarmıştır.

2001 yılında parti kurma çalışmaları esnasında, Sayın Cumhurbaşkanı kendisinden destek istediğinde, saatlerce FETÖ'nün hem inancımız hem de devletimiz ve vatanımız için zararlı ve tehlikeli olduğunu anlatmıştır.

Prof. Dr. Haydar Baş, Sayın Cumhurbaşkanına, "FETÖ'cüleri uzak tut, onlara fırsat verme" dedi, o ise, Yargı'yı FETÖ'cülere teslim etti. Emniyet'i, TSK'yı, üniversiteleri, TÜBİTAK'ı teslim etti. Devletin her yerine onları yerleştirdi.

Telekomünikasyon ve İletişim Başkanlığı'nı tümden teslim etti. Sonra TİB üzerinden kendisinin kriptolu telefonlarının dahi dinlediğini  açıklayarak kurumu lağvetti. Çünkü bu kurumun başkanından, kapıdaki görevlisine kadar FETÖ'cü idi.

Haydar Baş, Sayın Cumhurbaşkanına, "FETÖ'nün fikirleri zehirlidir. İnsanımızın tevhid inancına teslisi karıştırmak istiyorlar sakın buna fırasat verme" dedi. O ise, bu tarihi uyarının tam tersini yaparak FETÖ'nün fikirlerini ve çalışmalarını devlet politikası haline getirdi. 

Başbakanlığı döneminde Bakanlar Kurulu'nda karar alıp, on bakanlığın Dinlerarası Diyalog projesine göre şekillenmesi ve faaliyette bulunmasına karar verdi. 

Milli Eğitim, Diyanet, Kültür ve Turizm Bakanlığı? Adeta devlet, FETÖ fikirleri için seferber edildi.

Örneğin, Fetullah Gülen yazdığı kitapta; kelime-i tevhidin ikinci kısmını yani Muhammedün Resûlullah kısmını çıkarmıştı. Bu iktidar FETÖ'nün bu fikrini aldı, okullarda çocuklarımıza okutulan din kültürü kitaplarına koydu, Din dersi kitabında kelime-i tevhidin Muhammedün Resûlullah kısmını çıkarttı. Yıllarca bu kitaplar çocuklarımıza okutuldu.

'Aldatıldık, kandırıldık' bahanesi

Tüm bu yanlışlardan sonra Sayın Cumhurbaşkanı, "biz bunları tanıyamadık. Aldatıldık. Kandırıldık" diyor. Hayır Sayın Cumhurbaşkanım! Siz aldatılmadınız! Sizi Prof. Dr. Haydar Baş bizzat uyardı. Bugün millete ve dünyaya anlatmaya çalıştığınız FETÖ'nün yüzünü AK Parti'yi kurmadan önce Prof. Dr. Haydar Baş sizin önünüze serdi.  Ama siz görmek istemediniz.

Siz kandırılmadınız! Siz bir tercih yaptınız! Arkasında Allah'tan başka bir güç olmayan Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlemeyi reddettiniz. Arkasında ABD olan Fetullah Gülen'i dinlemeyi tercih ettiniz. Siz Prof. Dr. Haydar Baş ile değil, Fetullah Gülen ile beraber olmayı seçtiniz. Ve bu tercihin ağır faturasını hem devlet, hem de millete ödetiyorsunuz.

Eğer bugün yaptığınız tercihin gerçekten yanlış olduğunu düşünüyorsanız,

Prof. Haydar Baş'ı dinlemediğiniz ve Fetullah Gülen'i dinlediğiniz için gerçekten pişman iseniz; bu konuda samimi iseniz, en azından bugün Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermelisiniz. "Hocam ben yanlış yaptım. Siz bana bunları anlattınız ama ben sizi dinlemedim" demeniz gerekir.

20 yıl boyunca tek başına mücadele eden Haydar Baş'ı FETÖ konusunda en azından bugün dinlemeniz gerekir. Ama siz bunu yapmıyorsunuz. "FETÖ ile mücadele ediyoruz" diyerek, FETÖ konusunda sizi uyaran, 20 yıldan bu tarafa FETÖ ile mücadele eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın oğluna FETÖ şüphelisi deyip soruşturma dosyaları açtırıyorsunuz.

FETÖ'nün kurduğu kumpas davalarında Prof. Dr. Haydar Baş'ın avukatlığını yapan, Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber 20 yıldan bu tarafa FETÖ ile mücadele eden beni ve eşimi FETÖ'cülük ile suçluyorsunuz.

FETÖ'nun kurduğu ama başaramadığı kumpasları devam ettirerek mi FETÖ ile mücadele edeceksin!

FETÖ ile kol kola yürüyen sizdiniz

Siz FETÖ ile kol kola beraber yürürken, sizin FETÖ'ye teslim ettiğiniz Yargı'da Prof. Dr. Haydar Baş, FETÖ kumpaslarıyla yargılanıyordu.

Alnımız açık ve gururla söyleyebiliriz ki; kumpaslarla herkesi teslim alan FETÖ, Prof. Dr. Haydar Baş'ı teslim alamadı. O, tek başına kalmasına rağmen, bedel ödemeyi göze alıp FETÖ'nün gerçek yüzünü ortaya koymaya devam etti. Neticede FETÖ'ye karşı tüm davaları da kazandı.

Evet, Genelkurmay Başkanı'nı silahlı terör örgütü lideri olarak mahkûm ettirip, üç yıldan fazla bir süre hapis yatırtan ve bunu millete de kabul ettiren FETÖ, Prof. Dr. Haydar Baş'ın karşısında tüm davaları kaybetti.

Bu nasıl olabildi? Şaşılacak bir durum değil mi?

15 Temmuz darbe girişimden sonra FETÖ ile mücadele kapsamında 13 bin hakim/savcının yaklaşık 5 bin tanesi FETÖ'cü olduğu için ihraç edildi. O dönemde geri kalan hakim ve savcılar da FETÖ'yü karşısına almaktan korkuyordu.

Şimdi dönüp baktığımızda Prof. Haydar Baş'ın hukukçuları olarak biz de şaşıyoruz. Biz bu davaları nasıl kazandık! Kazandık çünkü Prof. Dr. Haydar Baş, F. Gülen hareketi ile güç kapma yarışına girmedi. Hiçbir hesap yapmadan, Allah için mücadele etti. Allah da onu yalnız bırakmadı.

FETÖ'nün Prof. Dr. Haydar Baş'a yaptığı kumpaslar

FETÖ Prof. Dr. Haydar Baş'a neler yapmadı ki?

- Prof. Dr. Haydar Baş'ı Ergenekon davalarında, Balyoz davalarında sanık yapmak istediler ama hep bir hesaplama hatası yaptılar. Bir yerlerde yanlış yaptılar ve başaramadılar.

Örneğin, "Balyoz Darbe planının ekonomik sistemi Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli olacaktı" şeklinde bir yalan ile Balyoz darbe planının içine Prof. Haydar Baş'ın 2005 yılında 1. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin kapanış konuşmasını koydular. Bu iddia ile Balyoz davasının sanıkları arasına sokmak istediler. Ancak, iddiaya göre darbe planı 2003 yılında hazırlanmıştı, Konuşma ise 2005'te yapılmış, MEM kitabı da 2005'te ilk kez basılmıştı. Bu nedenle soruşturma dosyasında sayfalarca yer verilmiş olmasına karşın Prof. Haydar Baş'ı sanık yapamadılar.

- Nesep davası açıp ceza yargılaması ile çocuklarının annesini araştırdılar. Hz. Adem'den günümüze böyle nesep davası örneği yoktur. Nesep davalarında baba araştırılır, anne araştırılmaz. Sonra çocuğun itirazı yok, annenin itirazı yok, babanın itirazı yok. Ama dava açılıyor.

Peki kim itiraz ediyor? FETÖ'cü avukat Murat Araç. Neticede Prof. Dr. Haydar Baş beraat etti, davayı kazandı. O Murat Araç ise, ilk genel seçimde AKP tarafından önce ödüllendirildi. 2011'de AKP Ankara 2. Bölge Milletvekili adayı yapıldı. Ancak 15 Temmuz'dan sonra aynı kişinin, FETÖ adına birçok operasyonda kullanıldığı ortaya çıktı. İşte İlahi adalet diyorum buna ben. O Murat Araç şimdi hapiste. Tüm mal varlığına el konuldu, her şeyini kaybetti. Ona bu kumpası kurma talimatını veren Pensilvanya'daki hocası da bugün her şeyini kaybetti; maskesi düştü, rezil rüsva oldu. Allah, bu konuda da Prof. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkardı, O'nu mahcup etmedi

- 2004 yılında hazırlanan, FETÖ'yü deşifre eden "Hıristiyanlığın Truva Atı" CD'lerinin dağıtımını engellemek için FETÖ'cüler baskınlar yapıp soruşturma dosyaları oluşturmak istediler. Mahkeme kararları ile, BTP bürolarına baskınlar yapıldı. BTP yöneticilerinin evlerine baskınlar yapıldı. Ancak elleri boş döndüler. 

- 2013'te Fetullah Gülen'in kendisi bizzat dava açtı. Prof. Dr. Haydar Baş tarafından kendisine, "Batı'nın ajanı" dendiği iddiası ile Fetullah Gülen bizzat kendisi Prof. Haydar Baş'a dava açtı. Tazminat davasını Ankara'da, ceza soruşturmasını İstanbul'da açtı. İkisinden birinde muhakkak kendi adamının olmasını bekliyordu. İki davayı da biz kazandık.

FETÖ'nün açtığı davalar 40 bin sayfayı aşmıştır. O kadar FETÖ'cü hakim ve savcının olduğu bir ortamda tüm davaları Prof. Dr. Haydar Baş kazanmıştır.  

- FETÖ, kumpaslardan ve davalardan netice alamayınca, Haydar Baş'ı itibarsızlaştırmak için internet siteleri kurdurttu. Türlü iftiralar ve hakaretler ile ailesine dil uzattılar. İnternette dolaşan Haydar Baş hakkındaki tüm yalan ve çirkin iftiraların FETÖ tarafından yapıldığı istihbarat raporlarına, kitaplara konu olarak ortaya çıktı.

- RTÜK'te FETÖ'cülerin güçlü olduğu dönemde Meltem Medya Grubuna trilyonlarca cezalar kesildi. Halen bu cezalar ödenemedi.

- Türksat'ta FETÖ'cüler hakimken; Meltem Medya Grubuna yaptıkları çifte standart ile 5 yıl içinde yaklaşık 3,5 milyon TL fazla para aldılar, Meltem Medya Grubunu ekonomik olarak adeta çökerttiler.

Bu konuda daha anlatacak çok şey var ancak daha uzatmaya gerek. Prof. Dr. Haydar Baş'ın FETÖ ile mücadelesi ve zaferi çok büyük bir hayat dersidir. En büyük gücün Allah'a sırtını dayamak olduğunun tüm insanlığa ilanı ve ispatıdır. Hak üzere olanlara kimsenin zarar veremeyeceğini garanti eden ayetin tecellisidir.

FETÖ konusunda Prof. Dr. Haydar Baş dinlenseydi; ne 15 temmuz yaşanırdı, ne de devlet bugün böyle bir acziyet içine düşerdi.

OKAN EGESEL


Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!

Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı

Seçil Erzan tarafından Selçuk İnan'a verilen ve üzerinde Denizbank yetkilisinin imzası olduğu iddia edilen belge sahte çıktı!
29.03.2024 11:14:00
12 Punto
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Türkiye'de gündem yaratan olaylardan biri olan Denizbank'ın eski Levent Şube Müdürü Seçil Erzan'ın davasına yeni bir rapor girdi.

8 Mart'ta yapılan ve 13 saat süren son duruşmada bazı kararlar alındı. 24 Mayıs'a ertelenen duruşma için, müştekilerden Selçuk İnan'ın ifadesinin alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasına hükmeden heyet, Fatih Terim'in tanık olarak dinlenmesi talebinin daha sonra değerlendirilmesine hükmedildi.

Alınan kararlar arasında "Müşteki Selçuk İnan vekilinin talep ettiği belgelerde sanıklardan Asiye Öztürk'e ait imzalarının Sanık Asiye 'ye ait olup olmadığı hususunda ATK 'dan ek rapor alınmasına," dair kararda yer aldı.

ADLİ TIP KURUMU "İMZA SAHTE" DEDİ

12 Punto'dan Müslim Sarıyar'ın haberine göre, mahkemeye sunulan Seçil Erzan ve yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası yer aldığı iddia edilen ıslak imzalı antetli Denizbank yazısı Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Adli Tıp Kurumu belgede iddia edilen banka şube müdür yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası olduğu belirtilen imzayı inceledi. Yapılan incelemede sözde belgede atılan imzanın, Asiye Öztürk'ün imzası olmadığını belirtti.

BU RAPOR DAVA DOSYASINA GİRDİ

Hazırlanan raporda şöyle denildi:

"Fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu, ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğu, söz konusu belgelerin orijinal belgelerden elde edilmiş olduğunun kabulü halinde tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu belgelerdeki imzalar ile Asiye Öztürk'ün mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR."

Adli Tıp Kurumu tarafından mahkemeye gönderilen bu rapor dava dosyasına konuldu.

Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Maxat Rakhishov'un İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-23' Operasyonuyla yakalandığını açıkladı.
29.03.2024 08:28:00
Haber Merkezi
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen 'MAHZEN-23' Operasyonu sonucu İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan aranan Maxat Rakhishov'un yakalandığını duyurdu.

Kıskaç operasyonlarında 70 şüpheli yakalandı

Bakan Yerlikaya ayrıca, 20 ilde FETÖ'ye yönelik olarak son bir hafta içinde düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında 70 şüphelinin yakalandığını duyurdu.


"FETÖ'cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek" diyen Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, TEM Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri, TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Aksaray, Bolu, Gaziantep, Sakarya, Muğla, Mersin, Manisa, İstanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, İzmir, Elazığ, Adana, Uşak, Denizli, Sivas, Mardin, Edirne ve Bursa'da FETÖ'ye yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında şüphelilerin:
  • Örgütün sözde "Emniyet Mahrem Yapılanması" içerisinde faaliyette bulundukları,
  • Örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı oldukları,
  • Ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları,
  • Örgütün "Gaybubet Evi" olarak adlandırdıkları hücre evlerinde barındıkları,
  • İfade ve teşhislerde adlarının geçtiği, FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranma kaydı bulunduğu tespit edildi.

Operasyonlar sonucu: Çok sayıda dijital materyale el konuldu."

Yerlikaya, operasyonlara katılan polisleri de tebrik etti.

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.