Aydın'da vatandaşlarla buluşan Prof. Dr. Haydar Baş, "Tahdit kanunları çıktıktan sonra köylü istediği kadar ekemedi, biçemedi ve satamadı. Onun için de tarım köylüsünün gün geçtikçe borcu arttı. Nihai hedef, köylüyü topraktan koparmaktır" dedi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Meltem TV'de canlı olarak yayınlanan Tarım Analiz programı vesilesiyle Aydın'da vatandaşlarla buluştu. Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Karacahayıt köyünde açık havada gerçekleştirilen programa vatandaşların ilgisi büyük oldu. BTP kurmaylarının konuşmalarından sonra konuşmasına başlayan BTP Genel Bakanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Biz öyle demokratız deyip padişahlar gibi davrananlar gibi değiliz. Onun için ben konuşurken sözümü kesip, sizler bana soru sorarsanız çok memnun olurum. Bizim anlayışımızda söz milletindir" diyerek sözlerine başladı. Siyasilerce tarım köylüsüne üvey evlat muamelesi reva görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Baş, Avrupa Birliği'nin siyasilerden tarımla meşgul olan 20 milyon insanı tarımdan koparmayı istediğini, siyasilerin de bu isteğe 'evet' dediklerini hatırlattı. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasının son bölümünde BTP döneminde Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak tarıma kazandıracakları çok şeylerin olduğunu söyledi.
Tarım köylüsü kaderine terk edildi
Tarım kesiminin uzun yıllardan beri siyasiler tarafından yapayalnız bırakılmış olduğuna dikkatleri çeken Prof. Dr. Haydar Baş, tarım kesimini yalnız bırakma politikalarının Avrupa Birliği süreciyle birlikte başladığını söyledi. BTP Genel Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tarım, uzun zamandan beri 7'sinden 70'ine yalnız bırakılmış, terk edilmiş, her şeyiyle beraber küçültülmüş bir meslek grubu haline geldi. Tarım kesimi maalesef kaderine terk edildi. Bunun bir tek sebebi var. Türkiye Avrupa Birliği sürecine evet dedikten sonra maalesef hem hayvancılığını terk etti hem de tarımını terk etti. Neden? Çünkü Türkiye'ye şunu dediler; Eğer siz Avrupa Birliğine girmek istiyorsanız 30 milyon insanınız tarım bölgesinin insanı. Buğday yetiştiriyor, mısır, arpa, yulaf, üzüm, elma, incir, mandalina ve portakal hatırınıza ne geliyorsa tarım köylünüz yetiştiriyor. Bu 30 milyon insanınızın yetiştirdiği mamuller Türkiye için çok fazla. O halde bunları sizin ihraç etmeniz gerekir. Avrupa Birliği ülkesi olursanız haliyle bu fazlayı Avrupa ülkelerine ihraç etmeniz gerekecek. Bu durumda Yunanistan'ın, Fransa'nın, İtalya'nın yetiştirdiği ürünler ne olacak? Hollanda'nın bugün sadece tarımdan bir yılda elde ettiği kazanç 100 milyar eurodur. Diğer Avrupa ülkelerine ele aldığınız zaman Avrupa'nın hem kendi iç pazarına hem de dış pazarına yaptığı pazarlama trilyon euronun üzerinde bir sermayedir. Siz bu pazara ortak olmak isterseniz biz buna cevap veremeyiz."
AB talimatlı siyaset tarımı bitirdi
Konuşmasına Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye tarımla meşgul olan 20 milyon insanı tarımdan koparmayı şart koştuğunu söyleyerek devam eden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Avrupa Birliği siyasilerden tarımla iştigal eden 30 milyon Türk çiftçisini tarımla uğraşamayacağı bir bölgeye çekmesini istedi. Toprağa bağlı tarım nüfusu sayısının ise 10 milyonu geçmemesi istendi. Onlar da Avrupa Birliği'ne girme sözünü kendi kendilerine ant içerek verdikleri için de 'tamam', biz sizin istediğiniz şartları yerine getireceğiz, dediler. Avrupa Birliği bunlara dedik ki; mademki bizim istediğimiz şartları yerine getireceksiniz, o zaman şeker pancarı üretimini bitirmeniz lazım, tütün üretimini bitirmeniz lazım. Buğdayı, arpayı, mısırı, fındığı ve çayı bitirmeniz lazım. Kısaca yetiştirdiğiniz bütün mamulleri yüzde 80 azaltmanız lazım."
Tahdit kanunları tarımı tüketti
Avrupa Birliği'nin talimatlarını yerine getirmek için siyasilerin yıllardan bu yana tarım köylüsünü ürünlerini zararına satmak zorunda bıraktıklarını dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, nihai hedefin köylüyü topraktan koparmak olduğuna dikkatleri çekti. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Siyasiler Avrupa Birliği'ne 'tamam biz bunları yapacağız' dediler. Yapacaklar ama nasıl? İşte bugün yaptıkları gibi? Şimdi sen mamulünü 100 kuruş masrafla imal ediyorsun pazara götürüyorsun 90 kuruşa satmak zorunda kalıyorsun. Her yıl tarım mamulleri zarar ediyor. Bu birkaç yıl gider neticede tarıma bağlı insanlar kendi kazancıyla geçindikleri için kanaat ediyor ve onun için de kemerini sıka sıka hayatta kalmaya çalışıyor. Şimdi siyaset köyü terk edin dese vatandaş işin gerçeğini anlayacak, demek senin gözün benim toprağımda, diyecek ve ayıkacak. Vatandaşı ayıktırmamak için toprağını terk et demiyor. Ne yapıyor? Yetiştirdiği mamullere tahdit, sınırlama getiriyor. Tahdit kanunları çıktıktan bu tarafa hiç kimse istediğini istediği kadar ekemedi, biçemedi ve satamadı. Onun için de tarım köylüsünün gün geçtikçe borcu arttı. Kredi aldı ödeyemedi. Sadece Aydın'da değil, Türkiye'nin tamamında durum aynı. Borcunu ödeyemediği için Türkiye'nin her tarafından tarımla iştigal eden benim samimi vatanperver vatandaşlarım artık intihar etme noktasına geldiler. Borcum benim namusumdur bunu ödeyemiyorum, diyerek birçok kardeşimiz hayata veda etti. Bu kaderi bu millete yaşatan bu siyasilerdir."
Bundan sonra millet oyuna gelmesin
Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli teziyle tarıma kazandıracağı çok şey olduğunu dile getirdi. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: "Benim tarıma kazandıracağım çok şey var. Bu kazandıracağım şeylerin rakipleri ne CHP'dir ne de MHP'dir ne şudur ne budur. Ben bu konuda bir tez gündeme getirdim ve dünyanın önüne koydum. İlim adamları bunu tartıştı ve "bu ekonomi tezi değil Türkiye'yi tüm dünyadaki aç olan insanları doyurur. İnsanların sırtını giydirir. Bu şekilde herkese iş herkese aş olur" dediler. Ondan sonra da bir slogan çıktı ortaya; 'İş aş Haydar Baş.' Milletimiz maalesef onların oyununa geldi. Ne dediler millete biliyor musunuz? "Haydar hoca çok muazzam bir adam, âlim birisi, ama kazanamaz ki" dediler. Herkes bu cümlenin oyununa geldi ve sandığın başına giderken bir şeytan yolda milleti kandırdı. Bundan sonra milletim kanmayacak. Eğer kanarsak yeminle konuşuyorum Türkiye'yi terk etmek zorunda kalacağız. Ama gidecek başka vatanımız yok. Onun için var mısınız, bunların kökünü kazımaya, 'hayır' demeye? Var mısınız?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Meltem TV'de canlı olarak yayınlanan Tarım Analiz programı vesilesiyle Aydın'da vatandaşlarla buluştu. Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Karacahayıt köyünde açık havada gerçekleştirilen programa vatandaşların ilgisi büyük oldu. BTP kurmaylarının konuşmalarından sonra konuşmasına başlayan BTP Genel Bakanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Biz öyle demokratız deyip padişahlar gibi davrananlar gibi değiliz. Onun için ben konuşurken sözümü kesip, sizler bana soru sorarsanız çok memnun olurum. Bizim anlayışımızda söz milletindir" diyerek sözlerine başladı. Siyasilerce tarım köylüsüne üvey evlat muamelesi reva görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Baş, Avrupa Birliği'nin siyasilerden tarımla meşgul olan 20 milyon insanı tarımdan koparmayı istediğini, siyasilerin de bu isteğe 'evet' dediklerini hatırlattı. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasının son bölümünde BTP döneminde Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak tarıma kazandıracakları çok şeylerin olduğunu söyledi.
Tarım köylüsü kaderine terk edildi
Tarım kesiminin uzun yıllardan beri siyasiler tarafından yapayalnız bırakılmış olduğuna dikkatleri çeken Prof. Dr. Haydar Baş, tarım kesimini yalnız bırakma politikalarının Avrupa Birliği süreciyle birlikte başladığını söyledi. BTP Genel Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tarım, uzun zamandan beri 7'sinden 70'ine yalnız bırakılmış, terk edilmiş, her şeyiyle beraber küçültülmüş bir meslek grubu haline geldi. Tarım kesimi maalesef kaderine terk edildi. Bunun bir tek sebebi var. Türkiye Avrupa Birliği sürecine evet dedikten sonra maalesef hem hayvancılığını terk etti hem de tarımını terk etti. Neden? Çünkü Türkiye'ye şunu dediler; Eğer siz Avrupa Birliğine girmek istiyorsanız 30 milyon insanınız tarım bölgesinin insanı. Buğday yetiştiriyor, mısır, arpa, yulaf, üzüm, elma, incir, mandalina ve portakal hatırınıza ne geliyorsa tarım köylünüz yetiştiriyor. Bu 30 milyon insanınızın yetiştirdiği mamuller Türkiye için çok fazla. O halde bunları sizin ihraç etmeniz gerekir. Avrupa Birliği ülkesi olursanız haliyle bu fazlayı Avrupa ülkelerine ihraç etmeniz gerekecek. Bu durumda Yunanistan'ın, Fransa'nın, İtalya'nın yetiştirdiği ürünler ne olacak? Hollanda'nın bugün sadece tarımdan bir yılda elde ettiği kazanç 100 milyar eurodur. Diğer Avrupa ülkelerine ele aldığınız zaman Avrupa'nın hem kendi iç pazarına hem de dış pazarına yaptığı pazarlama trilyon euronun üzerinde bir sermayedir. Siz bu pazara ortak olmak isterseniz biz buna cevap veremeyiz."
AB talimatlı siyaset tarımı bitirdi
Konuşmasına Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye tarımla meşgul olan 20 milyon insanı tarımdan koparmayı şart koştuğunu söyleyerek devam eden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Avrupa Birliği siyasilerden tarımla iştigal eden 30 milyon Türk çiftçisini tarımla uğraşamayacağı bir bölgeye çekmesini istedi. Toprağa bağlı tarım nüfusu sayısının ise 10 milyonu geçmemesi istendi. Onlar da Avrupa Birliği'ne girme sözünü kendi kendilerine ant içerek verdikleri için de 'tamam', biz sizin istediğiniz şartları yerine getireceğiz, dediler. Avrupa Birliği bunlara dedik ki; mademki bizim istediğimiz şartları yerine getireceksiniz, o zaman şeker pancarı üretimini bitirmeniz lazım, tütün üretimini bitirmeniz lazım. Buğdayı, arpayı, mısırı, fındığı ve çayı bitirmeniz lazım. Kısaca yetiştirdiğiniz bütün mamulleri yüzde 80 azaltmanız lazım."
Tahdit kanunları tarımı tüketti
Avrupa Birliği'nin talimatlarını yerine getirmek için siyasilerin yıllardan bu yana tarım köylüsünü ürünlerini zararına satmak zorunda bıraktıklarını dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, nihai hedefin köylüyü topraktan koparmak olduğuna dikkatleri çekti. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Siyasiler Avrupa Birliği'ne 'tamam biz bunları yapacağız' dediler. Yapacaklar ama nasıl? İşte bugün yaptıkları gibi? Şimdi sen mamulünü 100 kuruş masrafla imal ediyorsun pazara götürüyorsun 90 kuruşa satmak zorunda kalıyorsun. Her yıl tarım mamulleri zarar ediyor. Bu birkaç yıl gider neticede tarıma bağlı insanlar kendi kazancıyla geçindikleri için kanaat ediyor ve onun için de kemerini sıka sıka hayatta kalmaya çalışıyor. Şimdi siyaset köyü terk edin dese vatandaş işin gerçeğini anlayacak, demek senin gözün benim toprağımda, diyecek ve ayıkacak. Vatandaşı ayıktırmamak için toprağını terk et demiyor. Ne yapıyor? Yetiştirdiği mamullere tahdit, sınırlama getiriyor. Tahdit kanunları çıktıktan bu tarafa hiç kimse istediğini istediği kadar ekemedi, biçemedi ve satamadı. Onun için de tarım köylüsünün gün geçtikçe borcu arttı. Kredi aldı ödeyemedi. Sadece Aydın'da değil, Türkiye'nin tamamında durum aynı. Borcunu ödeyemediği için Türkiye'nin her tarafından tarımla iştigal eden benim samimi vatanperver vatandaşlarım artık intihar etme noktasına geldiler. Borcum benim namusumdur bunu ödeyemiyorum, diyerek birçok kardeşimiz hayata veda etti. Bu kaderi bu millete yaşatan bu siyasilerdir."
Bundan sonra millet oyuna gelmesin
Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli teziyle tarıma kazandıracağı çok şey olduğunu dile getirdi. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: "Benim tarıma kazandıracağım çok şey var. Bu kazandıracağım şeylerin rakipleri ne CHP'dir ne de MHP'dir ne şudur ne budur. Ben bu konuda bir tez gündeme getirdim ve dünyanın önüne koydum. İlim adamları bunu tartıştı ve "bu ekonomi tezi değil Türkiye'yi tüm dünyadaki aç olan insanları doyurur. İnsanların sırtını giydirir. Bu şekilde herkese iş herkese aş olur" dediler. Ondan sonra da bir slogan çıktı ortaya; 'İş aş Haydar Baş.' Milletimiz maalesef onların oyununa geldi. Ne dediler millete biliyor musunuz? "Haydar hoca çok muazzam bir adam, âlim birisi, ama kazanamaz ki" dediler. Herkes bu cümlenin oyununa geldi ve sandığın başına giderken bir şeytan yolda milleti kandırdı. Bundan sonra milletim kanmayacak. Eğer kanarsak yeminle konuşuyorum Türkiye'yi terk etmek zorunda kalacağız. Ama gidecek başka vatanımız yok. Onun için var mısınız, bunların kökünü kazımaya, 'hayır' demeye? Var mısınız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.