Bir iktidar ki, 15 yıldır hararetle savunduğu tüm politikalar sapır sapır dökülmüş neye elini uzatsa acı ve hüzünden başka millete hiç bir şey verememiş. Sürekli birileri tarafından kandırılan ve sürekli çark etmek zorunda kalan bir iktidar daha ne kadar ayakta durabilir ki!..
İktidarı ve milleti uyardığı her konuda haklı çıkan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı karalamak ve onun miletiyle buluşmasını engelemek için fitne kazanlarını her zamankinden daha fazla kaynatmaya çalışmalarının sebebi de işte budur.
Daha önceki bir yazımda yazmıştım. Biri size gelip Haydar Hoca'yı kötülüyorsa bilin ki o kişi ya ajandır ya da ajanların uydurduğu fitne kayığına binmiş bir zavallıdır.
Çok daha eskilere gidebilirim fakat bu iktidar döneminde milletin karşı karşıya kaldığı sizlerin de çok iyi bildiği bazı fecaatlarla yetineceğim.
2000'li yıllara giriyorduk. Dinlerarası Diyalog'un başladığı dönemlerdi. Fetullah Gülen ve arkadaşları Vatikan'a gidip Papa'yla görüşmüş ve bir de Papa'ya mektup vermişti. Mektubun içeriğini çok iyi biliyorsunuz şu kadarını söyleyeyim; o mektup Papa'ya biat mektubuydu. Bu olaydan sonra Türkiye'de büyük bir misyonerlik faaliyeti başladı. Hatırlayın, meydanlarda bile İncil dağıtıyorlardı. Fakir ailelerin çocuklarını 100 dolar karşılığında alıp kiliselerine bağlıyorlardı. Gençlerimiz hıristiyan yapılıyordu...
İşte böyle bir dönemde AKP iktidar oldu. Müslüman kimliğiyle ön plana çıkan bu iktidar, Dinlerarası Diyalogu devlet eliyle yaymaya başladı. Neler yapıldığını tüm Türkiye biliyor o yüzden tekrara gerek yok. Fakat Türkiye'de bir kişi vardı dini ve milleti için çırpınan, bu yanlıştan dönülmesi için çabalayan. O günlerde Haydar Hoca'ya ve kadrosuna olmadık iftira atanlar yıllar sonra "Hocam siz haklı çıktınız" itirafında bulunmak zorunda kaldılar. Buna rağmen hükümet hâlâ Dinlerarası Diyalog politikasını sürdürüyor.
Büyük Ortadoğu Projesi'ne eş başkan olunduğunda yurt dışı fonlarıyla beslenen yağcı takımı "işte dünya lideri" diye millete bu zokayı yedirmeye çalışıyorlardı. Fakat Türkiye'de bir kişi çıktı ve "Büyük Ortadoğu Projesi Müslümanlara ölümden başka bir şey getirmez" dedi. "Asıl amaç Büyük İsrail'i kurmak" dedi. Bu konuda da Haydar Hoca'ya ve kadrosuna olmadık iftiralar atıldı. Özellikle Suriye konusunda zinciri çözülmüş kuduz gibi davrandılar. Gazetemizi arayıp sürekli olarak hakaretler ediyorlar ve iktidarın Suriye politikasını kör kütük savunuyorlardı...
Haydar Hoca'ya ağzından salyalar akan kuduzlar gibi saldırdıktan sonra iktidarın Suriye politikasında batağa saplanması ve bu politikadan çark etme arayışına girmesi, iktidar yanlılarını "vay be Haydar Hoca yine haklı çıktı" demek zorunda bıraktı.
Hatırlayın daha düne kadar Haydar Hoca için Rusçu oldu diyorlardı. Şimdi Rusya politikasından çark eden yine kendileri oldu.
Avrpa Birliği konusunda da Haydar Hoca'nın tezleri çok uzun zaman öncelerine dayanır. Haydar Hoca, "Avrup Birliği asla bizi içine almaz zaten 15 seneye kadar da dağılırlar" dediği dönemde Türkiye'deki kamuoyu araştırmaları AB'ye girmek isteyenlerin oranını oldukça yüksek gösteriyordu. Şimdi ise herkes AB'den uzak durmak istiyor. "Dağılan bir birlikte bizim ne işimiz olabilir ki!" diye sorguluyor. Haliyle iktidarın AB politikası da çökmüş durumda.
Müslümanların birbirini öldürmesinde mezhepçilik kartını kullananlara karşı Haydar Hoca insanlara gerçek İslam'ı ve gerçek kardeşliği öğretti. İster Sünni olsun ister Şii olsun hepsi Müslümandır ve birbirinin kardeşidir ilahi görüşünü savundu. Her iki mezhebin de ortak değeri "Ehl-i Beyt'tir" dedi. Bu görüşünü Kur'an'a, sünnete ve Sünni kaynaklara dayandıran Haydar Hoca bu konuda da haklı çıktı ve art niyetli kişilerin tezgahını bozdu.
Terörden ekonomiye kadar her alanda görüşleri isabet kaydeden ve sürekli uyarılarında haklı çıkan Haydar Hoca, milletin dikkatini çekmektedir. Milletin derin uyku halinde olmasından son dere memnun olan kesimler, tarihi uyanışı engellemek için şu sıralar yine müfterileri devreye soktular.
Benden size naçizane bir uyarı; bu müfteriler sizin karşınıza çeşitli kılıklarda çıkabilir. Sakın kılık kıyafetlerine, şalvarına donuna kanmayın. Şeytan insanın karşısına her kılıkta çıkar, önemli olan sizi nereye çağırdığı ve nelerden alı koymaya çalıştığıdır. Bu yüzden uyanık olun, hem dünyanızı hem de ahiretinizi berbat etmeyin.
İktidarı ve milleti uyardığı her konuda haklı çıkan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı karalamak ve onun miletiyle buluşmasını engelemek için fitne kazanlarını her zamankinden daha fazla kaynatmaya çalışmalarının sebebi de işte budur.
Daha önceki bir yazımda yazmıştım. Biri size gelip Haydar Hoca'yı kötülüyorsa bilin ki o kişi ya ajandır ya da ajanların uydurduğu fitne kayığına binmiş bir zavallıdır.
Çok daha eskilere gidebilirim fakat bu iktidar döneminde milletin karşı karşıya kaldığı sizlerin de çok iyi bildiği bazı fecaatlarla yetineceğim.
2000'li yıllara giriyorduk. Dinlerarası Diyalog'un başladığı dönemlerdi. Fetullah Gülen ve arkadaşları Vatikan'a gidip Papa'yla görüşmüş ve bir de Papa'ya mektup vermişti. Mektubun içeriğini çok iyi biliyorsunuz şu kadarını söyleyeyim; o mektup Papa'ya biat mektubuydu. Bu olaydan sonra Türkiye'de büyük bir misyonerlik faaliyeti başladı. Hatırlayın, meydanlarda bile İncil dağıtıyorlardı. Fakir ailelerin çocuklarını 100 dolar karşılığında alıp kiliselerine bağlıyorlardı. Gençlerimiz hıristiyan yapılıyordu...
İşte böyle bir dönemde AKP iktidar oldu. Müslüman kimliğiyle ön plana çıkan bu iktidar, Dinlerarası Diyalogu devlet eliyle yaymaya başladı. Neler yapıldığını tüm Türkiye biliyor o yüzden tekrara gerek yok. Fakat Türkiye'de bir kişi vardı dini ve milleti için çırpınan, bu yanlıştan dönülmesi için çabalayan. O günlerde Haydar Hoca'ya ve kadrosuna olmadık iftira atanlar yıllar sonra "Hocam siz haklı çıktınız" itirafında bulunmak zorunda kaldılar. Buna rağmen hükümet hâlâ Dinlerarası Diyalog politikasını sürdürüyor.
Büyük Ortadoğu Projesi'ne eş başkan olunduğunda yurt dışı fonlarıyla beslenen yağcı takımı "işte dünya lideri" diye millete bu zokayı yedirmeye çalışıyorlardı. Fakat Türkiye'de bir kişi çıktı ve "Büyük Ortadoğu Projesi Müslümanlara ölümden başka bir şey getirmez" dedi. "Asıl amaç Büyük İsrail'i kurmak" dedi. Bu konuda da Haydar Hoca'ya ve kadrosuna olmadık iftiralar atıldı. Özellikle Suriye konusunda zinciri çözülmüş kuduz gibi davrandılar. Gazetemizi arayıp sürekli olarak hakaretler ediyorlar ve iktidarın Suriye politikasını kör kütük savunuyorlardı...
Haydar Hoca'ya ağzından salyalar akan kuduzlar gibi saldırdıktan sonra iktidarın Suriye politikasında batağa saplanması ve bu politikadan çark etme arayışına girmesi, iktidar yanlılarını "vay be Haydar Hoca yine haklı çıktı" demek zorunda bıraktı.
Hatırlayın daha düne kadar Haydar Hoca için Rusçu oldu diyorlardı. Şimdi Rusya politikasından çark eden yine kendileri oldu.
Avrpa Birliği konusunda da Haydar Hoca'nın tezleri çok uzun zaman öncelerine dayanır. Haydar Hoca, "Avrup Birliği asla bizi içine almaz zaten 15 seneye kadar da dağılırlar" dediği dönemde Türkiye'deki kamuoyu araştırmaları AB'ye girmek isteyenlerin oranını oldukça yüksek gösteriyordu. Şimdi ise herkes AB'den uzak durmak istiyor. "Dağılan bir birlikte bizim ne işimiz olabilir ki!" diye sorguluyor. Haliyle iktidarın AB politikası da çökmüş durumda.
Müslümanların birbirini öldürmesinde mezhepçilik kartını kullananlara karşı Haydar Hoca insanlara gerçek İslam'ı ve gerçek kardeşliği öğretti. İster Sünni olsun ister Şii olsun hepsi Müslümandır ve birbirinin kardeşidir ilahi görüşünü savundu. Her iki mezhebin de ortak değeri "Ehl-i Beyt'tir" dedi. Bu görüşünü Kur'an'a, sünnete ve Sünni kaynaklara dayandıran Haydar Hoca bu konuda da haklı çıktı ve art niyetli kişilerin tezgahını bozdu.
Terörden ekonomiye kadar her alanda görüşleri isabet kaydeden ve sürekli uyarılarında haklı çıkan Haydar Hoca, milletin dikkatini çekmektedir. Milletin derin uyku halinde olmasından son dere memnun olan kesimler, tarihi uyanışı engellemek için şu sıralar yine müfterileri devreye soktular.
Benden size naçizane bir uyarı; bu müfteriler sizin karşınıza çeşitli kılıklarda çıkabilir. Sakın kılık kıyafetlerine, şalvarına donuna kanmayın. Şeytan insanın karşısına her kılıkta çıkar, önemli olan sizi nereye çağırdığı ve nelerden alı koymaya çalıştığıdır. Bu yüzden uyanık olun, hem dünyanızı hem de ahiretinizi berbat etmeyin.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022