logo
19 NİSAN 2024

Hesap ortada

03.12.2007 00:00:00
Siz bir cemaatin, bir kitlenin önündeki insansınız; sizde var olan bilgi, beceri, anlayış, kavrayış, basiret, firaset, dünya görüşünüz, hayat yorumunuz? Yani sahip olduğunuz bütün özellikleri yön verdiğiniz, eğittiğinizi iddia ettiğiniz kitleye hiç eksiksiz aktardığınızı ve onların da aynen alıp özümsediklerini düşünelim. Bütün bu varsayımlar gerçek olsa dahi siz ancak o kitleyi kendi seviyenize çıkarabilirsiniz.Sizin çizdiğiniz çerçevenin dışına çıkanları siz zaten, anlayışsız, iz'ansız ve nasipsiz olarak ilan edip kapının önüne koyuyorsunuz. Yani burada, hizmet anlayışınızın ölçüsü, sizin bakış ve anlayış tarzınızı aynen kavrayıp, benimseyip üçüncü şahıslara aktarılma meselesidir.Mesela, siz diyorsunuz ki; "Şekil üzerinde durmak, İslam'ın geniş ufkunu daraltmak olur, zevksizlik olur. Hatta İslam dinini bir kostüm dini haline getirmek olur ki, bunlar yanlıştır. Başörtüsü de aynı şekilde üzerinde durulacak usul, yani imanın ve İslam'ın esaslarından, şartlarından değildir" (Fetullah Gülen ile Global Hoşgörü ve Newyork Sohbeti, 84).Sizi en iyi anladığını düşündüğünüz, ikinci adam konumundaki birinin; "hocam burada bir yanlış var, başörtüsünü emreden ayetler olduğuna, bu ayetler de Kur'an'ın içinde olduğuna göre ve kitaplara iman da imanın şartlarından biri olduğuna göre, nasıl oluyor da başörtüsü imanın ve İslam'ın şartlarından olmuyor?" deme şansı yok. Çok açık bu saptırma karşısında yapılanlar; sizin aslında şunu demek istediğinizi, bunu demek istemediğinizi izaha çalışıp, ne pahasına olursa olsun sizi haklı çıkarmak. Dolayısıyla böylesine açık yanlışı olduğu gibi kabullenip savunmaya geçenlerin sayıları artması mı bu millete hizmettir yoksa azalması mı? Elbette ki bu anlayışta olanların, yanlışlarını düzelterek sizden uzaklaşmaları en büyük hizmet olacaktır.Yine diyorsunuz ki; "Amerika bize düşmanlık yapabilir. Fakat birlikte yaşadığımız bir dünyanın genel ahengi düşünüldüğünde, bazen düşmanımızla bile iyi geçinmek mecburiyetinde oluruz. Bu hususta da, ehven-i şer, eşedd-i şer meselesi söz konusudur" (Aynı kitap, 102).Şimdi sizin eğitim çarkınızdan geçmiş ve geçmekte olan ne kadar insan varsa; zalime meyletmeyi, zalime yaltaklanmayı, zulmü alkışlamayı, zalimin karşısında olup mazlumun yanında yer almayı emreden ne kadar ayet ve hadis varsa onları bir kenara bırakıp, sizin açtığınız bu teslim bayrağının altına sığınacaklar. Teslim bayrağınızın dibinde yer alanların çoğalması mı yoksa ayet ve hadislerin yanında yer alanların çoğalması mı bu vatana ve bu millete hizmettir?Elbette ki, sizin açtığınız teslim bayrağınızı altında olmayı yeğleyenlerin çoğalması Amerika'ya hizmettir, ayet ve hadislerin yanında yer alanların çoğalması da hem İslam'a, hem de bu vatana, bu millete hizmettir. Hesap ortada; bu anlayışı paylaşanların artmasını siz nasıl "hizmet" listesine dahil ediyorsunuz, anlamak mümkün değil.Kırık-dökük bir şekilde anlatmaya çalıştığım bu önemli konuda sayın Nadim Maçit'in şu yazısını da hep beraber okuyalım diyorum:"Düşünün ki bir zat-ı muhterem Ashab-ı Kehfi ve onların köpeği Kıtmir'i anlatıyor ve ağlıyor. Böyle bir duygu seli ve dini coşku sizi etkiler değil mi? Yine düşünün ki sürekli olarak dinden imandan bahseden ve batı sömürgeciliğini eleştiren, adaletten söz eden bir insanı dinliyorsunuz. Böyle bir politik dil de sizi etkiler değil mi?Fakat Irak'ta bir milyon sivil öldürüldü, daha işgalin ilk günlerinde 13-60 yaş arasında binlerce kadına tecavüz edildi, 9 yaşındaki kız çocukları bilinmeyen yerlere götürüldü. Ebu Gureyb'de sorgulama düzeneğinin her çeşidi uygulandı. İnsanlık adına utanç verici işkenceler yapıldı. Bu utanç verici durum, bütün hızıyla devam ediyor... Kıtmir'e ağlayan adam bu vahşete ağlamıyor. Bırakın ağlamayı, demokrasi ve özgürlükten dem vuruyor. Diğer zihniyetin içinden gelenler ise varlıklarını ve geleceklerini sömürgeci güce bağlamışlar; gece gündüz ser-zakir eşliğinde AB ve ABD zikri çekiyorlar. Hû... ABD, hû... AB; hû... Bush, hû... Brown. Bunlar Cibali Baba!Söz dağarcığına el at, bu tutumu tanımlayacak kelime bulamazsın. Bu bahtsızlığı hiçbir kelime anlatamaz. Üstelik bu İslam adına yapılıyor ve ne yazık ki kabul görüyor. Peki, bunun adı ne? Bu durumu da tanımlayacak kelime bulamazsın. Neden? Çünkü bu mantığa göre Iraklı insan Kıtmir'den daha aşağı, Iraklı kadınlara tecavüz etmek ve kız çocuklarını izbelere taşımak, başörtüsü kavgasının yanında hiçbir şey. Sorgulama düzeni ve işkenceler, yer kapma oyunu yanında hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu filleri işleyenlerin amaçları barış ve özgürlük olabilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım: Bu cürümleri işleyenler barış ve adaletin temsilcisi olabilirler mi? Hayır, çünkü bu zulümdür. Hiçbir zalim; adalet ve barış sıfatıyla anılamaz. Bakınız, Türk bilgini mütekellim İmam Matüridi ne diyor:  "Zülüm ve adaletsizliğe adalet adını veren, ona razı olan ve bu fikri benimseyen dinden çıkar."  Peki, ABD'yi kutsayan ve onun cürümlerini meşrulaştıran diyalogcu fırıldaklar bu oyunu din adı altında nasıl oynuyorlar? Din desen, din değil; siyaset desen siyaset değil. Peki, bu zulme ortak olan ve rıza gösteren, hatta bu zulmü eleştirenlere dahi tahammül edemeyen, bu zulmü işleyenler için gözyaşı döken; kayıpları için üzülen bir insan ya da bir zihniyetin temsilcisi barıştan, adaletten ve insanlıktan söz edebilir mi? Buna evet diyen bir insan, insanlıktan çıkar başka bir şey olur. Tam bu noktada Kur'ân'ın şu ayetine kulak verelim:  "Sakın, zulmedenlere meyletmeyiniz, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım edilmez."  (Hud 11/113) Ebu Hayyân el-Endelûsî,  "Zulmedenlere meyletmeyiniz"  ifadesinin farklı açılımlarını şöyle sıralar: Güzel sözlerle zalimlere yağ çekmeyiniz; zalimlere yapışmayınız; zalimlerin amellerine rıza göstermeyiniz. Bu üç tutumu dini ve politik söyleminin parçası yapanlar, "barış, adalet, özgürlük"  gibi kelimeleri ağızlarına alamazlar.Maske düşmüştür. Dün, politik rakiplerini Batıcı diye tekfir edenler, her türlü yakıştırmayı yapanlar, eğer aynı politik oyunu özgürlük ve demokrasi adına İslam üzerinden yutturuyorlarsa, bunun din dilindeki karşılığı şudur: Onlar, insanları aldatmak için akşam bir şey, sabah başka bir şey söylerler. Tavır bunalımını uç noktalarda sergileyen tipler; bu ülkenin politik ve kültürel değerlerini çarpıtmaktan başka hiçbir şey yapamazlar. Güzel sözleri ağızlarında evirip çevirenler, Kur'ân'ın mübelliği ve Muhammedi ruhun taşıyıcısı olamazlar. Her gün şehit cenazesinin olduğu bir ülkede kör dengeden, demokrasiden ve özgürlükten söz ederek meseleyi savsaklayanların maskesi düşmüştür. Nitekim arzu ettikleri gibi teröristler dağdan şehirlere indiler. Toplumsal gerilimi körükleyen teröristler özgürlüğün ılık ikliminde, özgürce eylem yapıyorlar. Daha önceleri sıkça kullandıkları bir söz vardı: Yaşasın zalimler için cehennem! Gerçekten de zalimi adil, zulmü özgürlük, siyasi ihtirası din gösterenler için yaşasın cehennem!                        Yeni Çağ,30 Kasım 07)
 
Aziz Karaca / diğer yazıları
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.