Hırsız İsrail / arsız dünya - 1

Küçük bir hatırlatmayla başlamak istiyorum, 6 Şubat depremlerini bile fırsat bilerek Hatay'a gönderdiği sözde yardım ekibiyle el yazması Tevrat'ı çalıp İsrail'e götürmüşlerdi… 

İsrail'in tüm dünyanın gözü önünde Filistinlilere karşı işlediği insanlık suçlarının her biri ayrı ayrı ciddi ve dikkatli bir şekilde incelenmelidir. İsrail, 75 yıl boyunca Filistinlileri katletmekle kalmamış, aynı zamanda uzun yıllardır Filistinlilerin biçare cenazelerini de sadist bir şekilde kullanmıştır.

Başka bir deyişle, İsrail'in Filistin halkına yönelik işlediği suçlar arasında, sürekli soykırım ve Filistinlileri kendi topraklarından göçe zorlamaya ek olarak, organ hırsızlığı da yer almaktadır.

Cenaze ve organ hırsızlığı zamanla yaygınlaşarak İsrail için rutinleşmiştir.

Filistinlilerin yaşamsal organlarının çalınması, tıbbi araştırmalarda kullanılması veya İsrail'in bu organları kendi vatandaşlarına nakletmesi, ya da dünya genelinde organ ticareti yapması, İsrail için ölü veya diri fark etmez Siyonist toplum dışındaki herkesi hayvandan daha değersiz gördüğünün tezahürüdür. 

İsrail, dünya genelinde organ ticaretinin en büyük merkezlerinden birine dönüşmüştür. Filistinlilerin derilerini, kornealarını, kemiklerini, uzuvlarını, kısacası işine yarar tüm organ ve dokularını, ailelerinin bilgi ve rızası olmaksızın, kendi tıbbi araştırmalarında kullanmak üzere organ bankalarında saklamaktadır. Çaldığı organların kendine yarayanlarını, İsrailli hastalara veya yaralılara nakletmektedir. Kendi hasta veya yaralılarına nakledemediklerini ise dünya genelinde organ ticareti yapmak için başka ülkelere kaçırmaktadır.

Filistinlilerin cesetlerinde organ hırsızlığı yapıldığına dair, 26 Ağustos 2009'da İsveçli gazeteci Donald Boström tarafından "Aftonbladet" gazetesinde "Çocuklarımızın Organlarını Yağmalıyorlar" başlığıyla bir haber yayımlanmıştı. Boström'ün, yayımladığı haber belge niteliğinde olup birçok raporda yer aldı.

Haberde, Nablus, Cenin ve Gazze'deki Filistinlilerin, "Çocuklarımızın, organları eksik" şeklindeki sözlerine ve cesetlerin birkaç gün sonra otopsi yapılmış bir şekilde, gece iade edildiğine yer verildi. 

Ayrıca haberde, ABD'nin Brooklyn kentinde Haham Levy Izhak Rosenbaum'in, müşteri sandığı bir FBI ajanıyla yaptığı gizli kayıtta bana "çöpçatan" diyebilirsiniz, dediği ve yapılan operasyon sonucunda uzun yıllardır süren, Hahamlar, politikacılar ve üst düzey devlet memurlarının da içinde bulunduğu "Sopranos" benzeri büyük bir kara para aklama ve yasa dışı organ ticareti karmaşasının ortaya çıkığından bahsediliyor. 

Soruşturma sonunda beliren tabloda, Rosenbaum'un böbrekleri İsrail'den getirdiği ve sonra bunları ABD'de 120-160 bin dolara sattığı iddia edildi ve Rosenbaum organ kaçakçılığından hüküm giydi.

Donald Boström imzalı haberde, 1992 yılında İsrail Sağlık Bakanı Ehud Olmert tarafından organ bağışıyla ilgili bir kampanya başlatıldığına dikkat çekiliyor. Kampanya devam ederken, Batı Şeria'nın köylerinde ve Gazze'de birçok genç Filistinli erkeğin kaybolduğu ve beş gün sonra İsrail askerlerinin bu gençlerin cansız bedenlerinin kesilip, derin dikişlerle dikilmiş bir şekilde ailelerine geri getirdikleri belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler görevlilerinin iddiaları araştırmak amacıyla Filistinli ailelerle yaptığı bir röportajda, Filistinli gençlerin öldürülmeden önce vücut organlarının çıkarıldığı ve dikilmiş olarak ailelere verildiği yer alıyor.

Ayrıca 1992 yılında Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından ağır yaralanan 19 yaşındaki Filistinli genç Bilal Ahmet Ghanem'i helikopterle Tel Aviv dışındaki Abu Kabir'e götürüldüğü ve bir hafta sonra, boynundan karnına kadar dikilmiş derin bir yara ile cenazesinin ailesine teslim edildiği raporda yer alıyor.

Bu rapordan sonra, Filistinlilerin cenazelerinin çalınması, organ hırsızlığı ve bununla ilgili yasa dışı bağlantılar ve organ kaçakçılığıyla ilgili birçok belge ortaya çıktı.