Hırsız İsrail / arsız dünya - 2

Birçok belge, İsrail'in büyük hastanelerinin çoğunun illegal organ nakli bağlantılarına sahip olduğunu gösteriyor. İsrail sağlık yetkilileri ise, organ ticareti ve organ kaçakçılığı hakkında bilgi sahibi ve buna engel olmak için herhangi bir adım atmıyor.

7 Ekim'den bu yana Filistinlilere yönelik İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlar esnasında, işgalci rejim defalarca Filistinlilerin cesetlerini çalmıştır. Özellikle Şifa Hastanesi ve Endonezya Hastanesi baskınlarında onlarca cesedi kaçırmış ve zorla göçmenler için belirlenen güvenli geçiş koridorundan geçirmiştir.

Çeşitli mezarların zarar görmesi, farklı mezarlıklardaki ölülerin kaybolması ve cesetlerin kaçırılması da İsrail'in bilinen eylemleri arasında yer almaktadır. 

Raporlara göre İsrail ordusu, saldırılar sırasında öldürülen birçok Filistinlinin cesedin el koymuş ve kontrol altında tutmaktadır. 

Filistin Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Münir el-Burş, 18 Kasım'da El Cezire'ye verdiği demeçte, İsrail kuvvetlerinin Şifa Hastanesi'nden 130, bir toplu mezardansa 15 cesedi çaldığını ve daha sonra bazılarını iç organları alınmış bir şekilde geri getirdiğini açıkladı.

Gazze Hükümeti Medya Ofisi 27 Aralık'ta 80 cenazenin, organları çalınmış bir şekilde teslim edildiğini bildirdi. Getirilen cesetlerde, kulak, kornea gibi organların yanı sıra karaciğer, böbrek ve kalp gibi hayati organların da eksik olduğu rapor edildi.

İsrail'in sadece yaşayan Filistinlileri değil, aynı zamanda ölüleri de hapsettiğine yönelik açıklama yapan Filistin Yasama Konseyi üyesi Dr. Mustafa Bargoti, "İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden veya İsrail ordusu tarafından öldürülen 398 Filistinli şu anda hapiste tutuluyor" dedi.

İsrail hapishanelerinde hastalık veya işkence nedeniyle hayatını kaybedenlerin cenazeleri ailelerine verilmiyor, İsrail'in insanlık dışı kanunlarına göre ölüler de cezalarını tamamlamak için hapishanelerin morglarında kalmak zorundadırlar. İsrailli yetkililer, yakın zamanda öldürdükleri çoğunluğu çocuklardan oluşan 142 Filistinliyi ailelerine teslim etmemek için direniyor.

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN), 14 Aralık'ta, kuzey bölgesindeki Felluce Mezarlığı'na yapılan saldırının ardından, Şeyh Rıdvan, El-Şehide ve Şeyh Şaban kabristanı gibi birçok Müslüman mezarlığının da tahrip edilmesinin yanı sıra, Gazze şehrindeki St. Porphyrius Kilisesi Mezarlığı'ndaki çok sayıda Hıristiyan mezarın da, dağıldığını, ölü kalıntılarının birçoğunun kaybolduğunu ve birçok mezarın da kazılarak, Filistinlilerin cesetlerinin çalındığına yönelik saha belgelerine dayanan bir rapor sundu.

İnsan hakları açısından, ceset kalıntılarının yeniden gömülmesi, ihtiram çerçevesinde bir defin ve cesedin kimliğinin belirlenmesi gibi konular çok önemlidir. 

Ölülerin cesetlerinin ailelerine teslim edilmesi, saygın bir şekilde kendi inancına uygun defnedilmesi, uluslararası hukukun şartları arasındadır. Lahey ve Cenevre sözleşmelerinde ölüye saygısızlık edilmesi de yasaklar kapsamında yer almaktadır.

Cenevre sözleşmesine göre, rehin alınan kişiye yapılan her türlü fiziksel işkence, sakat bırakma veya küçümseme ya da aşağılama gibi insan onurunu kırıcı davranışlar yasaklanmıştır.

Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tüzüğüne göre silahlı çatışmalar sırasında sakat bırakmak savaş suçu teşkil etmektedir. İsrail'in eylemleri, bahsettiğimiz uluslararası anlaşmalarla tamamen çelişmesine rağmen, İsrail hakkında şu ana kadar herhangi bir işlem yapılmamıştır. 

İsrail'in sadistliğinden daha kötüsü ne biliyor musunuz?

Filistinli çocukların organlarının çalınmasını görmezden gelen, muasır dünya devletlerinin insan haklarından dem vuran arsızlığı, midemi bulandırıyor.