logo
02 MAYIS 2024

HOŞGELDİN YA ŞEHR-İRAMAZAN

27.11.2001 00:00:00
Ramazan YazılarıORUÇLU PSİKOLOJİSİ

İnsanoğlunun sıhhatinde ve rahatsızlıklarında, vücut fonksiyonları ile öfke, üzüntü, sıkıntı, korku, heyecan, sevinç... gibi emosyonların -psikolojik durumların- iç-içe olduğu tıbben bilinmektedir.

Psişik ve ruhsal bozukluklara sebep olan rahatsızlıklar kadar bugün, dikkatler bazı fizikî durumların ve rahatsızlıkların husulünde psikolojik faktörlerin katkısına yönelmektedir. Nitekim bugün, otonom sinir sistemi kontrolü altında bulunan bir organ sisteminde meydana gelen ve ruhi olarak bilinen hastalıklara psiko-somatik (psiko-fizyolojik) hastalıklar denmektedir.

Stresin, çağımızdaki hastalık ve ölüme sebep olan bir faktör olarak önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bu bakımdan streslerden, huzursuzluk ve mutsuzluktan uzak bir insan tipi oluşturulmaya eğilim vardır. İnsanı maddeten ve manen güçlü, iradeli kılacak, huzur ve itminana erdirecek bir yaklaşıma özenilmektedir. Bu, aslında insanı vücut ve ruhu ile bir bütün olarak kabul eden tıbbi anlayışın, bedeni ve ruhi hastalıklarında ona yaklaşmanın ana esasıdır.

Bu meyanda, ibadetin insan hayatındaki mutlak olan olumlu etkilerini, Ramazan ayında ve müteakiben yıl boyunca nafile olarak tutulacak oruçla elde edilecek maddî ve manevî faydalarda müşahade etmeye çalışalım.

Oruç insan sağlığını koruyucu faktörlerin başında gelir. Beden ve ruh sağlığımız üzerindeki faydalı tesirleri onun maddi ve manevi cephemizi ilgilendiren bir ibadet olmasından kaynaklanıyor. Ramazan ayında ve bilahare yıl boyunca tutulması teşvik edilen oruçla, vücuttaki besin depoları harekete geçirilmekte, yağ yakımı süratlenmekte, şişmanlık, damar sertliği, tansiyon yüksekliği gibi kalb, böbrek beyin... rahatsızlıklarına sebep olan ve hayatı tehdit eden zararlı unsurlardan korunma temin edilmekte, birikmiş metabolik ve toksik artıklar atılmakta, organlar faydalı bir nisbî istirahate geçmektedir.

Bütün bunların daha önemlisi orucun kişide psikolojik büyük bir inkılâbı gerçekleştirmesidir. Bu inkılâb insanda oluşan manevi huzur ve ruhî itminan bütün vücut sistemleri ve fonksiyonları üzerinde tam bir kontrol ve hakimiyet etkisi olan beyin ve sinir sistemini olumlu yönde etkilemektedir. Bunun tıbbî açıdan pek büyük önemi vardır. Zira psikolojik etkilerin tesirinde kolaylıkla kalan sinir sistemi, vücudun kontrol fonksiyonlarının büyük bir bölümünü sağlar. Genel olarak kas kasılmasından, hızla değişen iç organ olaylarına ve hatta bazı iç ve dış salgı bezlerinin salgı temposu gibi vücudun hızlı aktivitelerine kadar pek çok fizyolojik ve organik olayı kontrol eder. Bu önemli sistem üzerinde, manevî huzur ve ızdırabın, sevinç veya üzüntünün, stres veya itminanın, korkunun veya ümidin birinci derecede belirgin etkileri vardır. Merkezî sinir sisteminin (beynin) anormal çalışması veya istenmeyen psikolojik etkiler altında kalması, değişik organların ağır fonksiyon bozukluklarına sebep olduğunu, tıbben bilmekteyiz. Meselâ, çok defa kalp krizinin üzüntü, sıkıntı, kızma, öfkelenme, ani heyecan gibi psikolojik olayları izlediği müşahade ediliyor. Yani psikolojik etkiler beyin ve sinir sistemi yoluyla hayati organlar üzerinde istenmeyen organik bozukluklar tevlid edebiliyor. Dinimizde emredilen orucun sadece tan yeri ağarmasından güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten, cinsî münasebetten kaçınmak olmadığını İslami kaynaklardan öğreniyoruz. Evliyanın lisanı ile; "Hakk'a vuslatın sebeplerinden biri olan orucu, bütün uzuvlara tutturmak zaruridir. Zira gözün orucu, dilin orucu, kulağın orucu, ağzın orucu, kısaca her organın orucu vardır. Kendileri ile ilgili yasaklardan şüpheli şeylerden organlarımızı korumak ile istenilen ve emredilen orucu tutmuş oluruz." Oruç bütün uzuvlara, bu arada asıl olarak merkez nokta olan kalbe tutturulmalıdır. İftarı cennet ve cemalûllah olan oruç kalb orucudur, ömür boyu tutulur.

Devamı yarın

Dr. Abdullah TERZİ

Ramazan'ın faziletleri

Dünden devam

Daha sonra Peygamber (sav) Efendimiz şöyle devam etti:

"Bu ay öyle bir aydır ki: Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azabından kurtulmaktır.

Bu ayda, bir kimse kölesinin (hizmetini görenin) yükünü hafifletirse Allah onu bağşılar; Cehennem'den azad eder.

Bu ayda şu dört huyu çoğaltınız ki, onların ikisi ile, Rabbinizin rızasını alırsınız. Kalan ikisine de mutlaka ihtiyacınız vardır.

Şunlarla Rabbinizin rızasını kazanırsınız:

La ilahe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur) deyiniz,

Allah'tan günahlarınızın bağışlanmasını isteyiniz.

Muhtaç bulunduklarınız şunlardır:

Yüce Allah'tan cenneti istemeniz,

Cehennem azabından da Allah'a sığınmanız.

Her kim bu ayda bir oruçlunun karnını doyurur ise... Allah-ü Teala onu Kevser havuzundan içirir ki.. ondan içtikten sonra bir daha susamaz..."

Oruç Allah katında çok değerli bir ibadettir. Oruç kul ile Allah arasında bir sırdır. Allah rızası için yapılan gizli bir ibadet olduğu için Cenab-ı Hak mükafatını özel olarak vereceğini bildiriyor bize.

Peygamber (sav) Efendimiz "Kıyamet günü Cennet'in duvarları üzerinde kuşlar gibi uçuşan bazı mü'minler geleceklerdir. Cennet kapıcısı bu mü'minlere siz kimsiniz?" diye soracak, onlar da "Biz Muhammed ümmetindeniz!" diye cevap verecekler. Cennet kapıcısı, "Sorgu suale çekildiniz mi?" diye soracak, onlar "Hayır" diye karşılık verecekler. Cennet kapıcısı "Sırat'ı geçtiniz mi" diye yine soracak. Bu defa da mü'minler, "Hayır geçmedik" diyecekler. En sonunda kapıcı, "Öyle ise siz bu erişilmez dereceleri ne ile kazandınız?" diye soracak, onlar da "biz dünyada iken Allah'a, gizlilik içinde yapılan oruç ibadetini sunduk. O da bizi öbür dünyada yine gizlilik içinde Cennetine koydu" karşılığını verecekler" diye buyurmaktadır.

Hakkıyla oruç tutmayı, geceleri ihya edebilmeyi Cenab-ı bizlere de nasip eylesin.

Züleyha Karakuş

Keffareti gerektiren ve gerektirmeyen oruçlar

Ramazan orucundan başka hiç bir orucun bozulmasından dolayı bir ceza ve geçmişteki kusuru düzeltme olarak iki ay oruç tutmak gerekmez. Çünkü Kur'an'ın açık beyanı, yalnız tutulan Ramazan orucunun bozulması üzerine keffareti gerekli kılmaktadır.

Ramazan orucunun bozulmasından dolayı keffaret gerekmesi için, hem şekil ve hem de mana bakımından iftar (orucu bozan bir şey) gerçekleşmelidir. Bu da, âdet olarak gıdalanmak, tedavi olmak veya lezzetlenmek kasdı ile yenip içilen şeylerden birini kendi isteğiyle ve kasten yutmakla veya bir canlı kişiye kendi isteğiyle kasten iki yoldan biriyle cinsel ilişki kurmakla meydana gelir. Bunda inzal olması şart değildir.

Bunun için gıda sayılmayan, beden için elverişli olmayan, aslen murdar olup kendisinden tiksinilen bir şeyin rıza ile ve kasten yenip içilmesinden veya bir ilâcın ağızdan başka bir yerden içeriye akıtılmasından dolayı keffaret gerekmez.

Keffaret, oruç tutumamanın değil, orucu bozmanın bir cezasıdır. Bunun için bir kimse, Ramazanda orucu asla niyet etmediği gibi, asla iftar da etmeyip imsak etmiş bulunsa (oruç tutsa), üzerine yalnız kaza lâzım gelir.

Yine; oruca asla niyet etmediği halde, gündüzün kasden iftar edilse, yalnız kaza gerekir. Böyle bir yersiz davranıştan dolayı, ayrıca sorumluluk doğar. Tevbe edip mağfiret dilemek gerekir. Fakat keffaret gerekmez.

Yine, geceleyin niyet edilmeyip sabahleyin zevalden önce (nehar-i şer'inin yarısından önce) oruca niyet edilip de, ondan sonra kasden iftar edilecek olsa, yine yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez. Bu İmam Azam'a göredir. İki İmama göre (İmam Muhammed-İmam Ebû Yusuf), niyet bulunmaksızın imsak edilse (oruç tutulsa) veya zevalden önce iftar edilse, hem kaza, hem de keffaret gerekir; çünkü zevalden önce oruca niyet edilmesi mümkündür.

Devam edecek

Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihali

Lâtifeler

Merhum Sultan Çelebi, kardeşi Mûsa Çelebi üzerine, Anadolu'dan donatılmış bir ordu ve sayısız askerle Rumeli'ye geçerek uzun müddet o diyârda dolaştı. Rumeli beylerinin çoğu ile yiğitlerini yanına katı. O esnada Anadolu vilâyeti uzun zaman padişahsız ve askersiz kaldı. Karamanoğlu Mehmed Bey "Fırsat ganîmettir" diyerek memleketi epeyce hasara uğrattı ve sonra Bursa'yı bir ay kuşattı.

Beyit

Kaçan aslandan olsa bîşe hâli

Görirsin bebr olur her bir şeğali.

"Arslan ormanda bulunmadığı zaman, her çakalın (arslanın bile korktuğu) azgın canavar kesildiğini görürsün."

Neticede, Sultan, kardeşi Musa Çelebi'yi katledip ölüsünü Bursa'ya gönderdi. Bundan sonra büyük bir güçle askerini Anadolu'ya sevketti. Karamanoğlu bu haberi işitmiş fakat, inanmamıştı. O anda Musa Çelebi'nin cenazesi Kaplıca İmâreti'ne geldi. Tabutunu açtırıp ölüyü görünce Karamanoğlu'nu hayret aldı. Çünkü sağlığında görmüş ve bir sohbette beraber oturmuştu. Hemen neye uğradığını anlayarak kuyruğunu kısıp kaçtı.

Karamanoğlu'nun yanında, iri yapılı, büyük cüsseli, yerinde söz söyleyip ince latîfeler yapan Hürmüt Tanası denilen maskarası da vardı. Bu Karamanoğlu'nun ardınca kaçmaktan yorulup dermansız kalınca:

Hey Bey, sen Osmanoğlu'nun ölüsünden böyle kaçarsın, dirisini görsen halin ne olur? Herhalde korkundan eyerine yaparsın.

Lamiizâde Abdullah Çelebi

Gönül DostlarıMevlânâ Hâlid-i Bağdâdî

Mevlânâ Hâlid Hazretleri, memleketi Süleymâniye'ye dönüp ders vermeye başladı. Fakat gece-gündüz Hindistan'ı düşünüyordu. Bir gün bu düşünceler içindeyken, Hindistan'ın Dehli şehrinde bulunan evliyanın en büyüklerinden Abdullah-ı Dehlevi'nin talebelerinden Mirzâ Abdürriham isimli bir zât çıkageldi. O talebe Abdullah-ı Dehlevi; "Mevlânâ Hâlid'e selamımız söyle bu tarafa gelsin buyurdu" dedi. Uzun zaman başbaşa görüştüler. Mevlânâ Hâlid talebelerine ders vermeye gelmez oldu. Talebeler, Hindli'ye kızmaya başladı.

Bir süre sonra, 1809 senesinde ikisi birlikte İran ve Afganistan üzerinden Hind yolculuğuna çıktılar. Umulmadık bir zamanda medreseyi ve talebeyi bırakıp bu ânî ayrılışına şehrin bütün halkı ve talebeleri çok üzüldüler. Yoldan çevirmek için çok ısrar ettiler ve yalvardılarsa da fayda vermedi.

Hindistan'ın karanlıklar ve tehlikeler içinde bulunduğunu söyleyip vazgeçirmek istediler. Onlara; "Âb-ı hayât zulümâtta bulunur" şeklinde cevap veren Mevlânâ Hâlid Hazretleri, arkadaşı Mirzâ Abdürrâhim ile yaya olarak önce Tahran'a geldiler. Burada meşhûr şiî âlimi İsmâil Kâşi'yi, talebesinin önünde rezil etti. Mevlânâ Hâlid, bâzı şiî tefsir kitaplarını okumuş, Kur'an-ı Kerimin birçok Âyet-i Kerimelerinin şiîler tarafından değiştirilip, mânâlarının tahrif edildiğini görmüştü. Meselâ; Enfâl sûresi 70. ayetinde meâlen; "Bedr gazasındaki esirleri salıverdiğin için Allah-ü Teala seni affeyledi" Ayet-i Kerimesi Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahü anh hakkındadır, şeklinde tefsir ediyorlardı. Mevlânâ Hâlid, İsmâil Kâşi'ye; "Peygamberler günah işler mi?" dedi. Kâşî; "Bütün Peygamberler masumdur, günah işlemezler" dedi. Mevlânâ Halid; "Peki, Kur'an-ı Kerîmin; "Bedr gazasındaki esirleri salıverdiğin için Allah-ü Teala seni affeyledi" mealindeki Âyet-i Kerimede; "Af" söylendiğine göre, günah işlemiş manasına gelmiyor mu? Halbuki Peygamberlerden günah olan bir iş meydana gelmemiştir" deyince, Kâşî; "Bu âyet-i Kerime Ebû Bekr'i azarlamaktadır, onun hakkında değildir" dedi. O zaman Mevlânâ Hâlid Hazretleri; "O halde, Allah-ü Teala Ebû Bekr'i affettim buyuruyor da siz niçin affetmiyorsunuz?" dedi. Kâşi cevap veremeyip, mahcup ve rezil oldu.

Mevlânâ Halid, Tahran'dan; Bistâm, Harkan, Semnân ve Nişâbur'a geçti. Geçtiği yerlerdeki evliyâyı, şiirleriyle metheyledi. Âriflerin kutbu Bâyezid-i Bistâmi'nin kabrini ziyaret ettiği zaman meşhûr bir kaside söyledi.

Sonra Tûs (Meşhed) şehrine gitti. Orada, on iki imâmın dokuzuncusu Mûsâ Kâzım'ın oğlu İmâm Ali Rıza'nın türbesini ziyaretinde de, çok güzel bir kaside okuyurak onu medheyledi.

Mevlâna Halid, Ahmed Nâmıkî Camî'nin kabrini ziyaret etti. Onu da Fârisî bir kasideyle medheyledi. Buradan Afganistan'a geçti. Hirat'a uğradı. Hirat'ın bütün alimleri, fazilet sahipleri, ziyaretine geldiler. Gelenler arasında Abdullah-i Hıratî (Hirevi) de vardı. Bu zât sonradan Mevlânâ Halid Hazretlerinin talebesi oldu. Her şehirden ayrılırken; alimler, vâli ve kumandanlar ve halk ona aşık olup, saatlerce yola uğurladılar. Kandehâr, Kâbil, Peşaver alimlerinin suallerine verdiği cevaplarla hepsini hayran bıraktı. Peşâver alimlerine suallerine verdiği cevaplarla hepsini hayran bıraktı. Peşaver'de çok hürmet ve tazime karşılandı. Âlimler onun üstünlüğünü tasdik ve ikrâr ettiler. Sonra Lâhor şehrinin bir kasabasında kâmil bir veli olan Allâme Mevlânâ Senâullah Dehlevi'yi (rahmetullahi aleyh) ziyaret etti. Mevlânâ Senâullah Dehlevi, Mazhar-ı Cân-ı Cânân'ın en üstün talebelerindendi.

Ramazan Sofrası

AYVA DOLMASI

4 Kişilik

Malzeme : 2 ad. Ayva, 2 ad. Elma, 100 gr. Şeker, 100 gr. Yeşil fıstık, 100 gr. Krem şanti.

Tarif : Ayvalar ortadan ikiye bölünüp, içi oyularak tepsiye dizilir. Elmalar soyulup, rendelenir ve ayvaların içine pay edilir. Üzerine şeker dökülür. Ayvalara gelmemek üzere tepsiye su konup fırında hafif ateşte pişirilip, yeşil fıstık ve krem şanti ile servis edilir.

Mâniler

Dut yedim tuttu beniTuttu kuruttu beniBen gurbete gidinceYarim unuttu beniKebabı ince doğraGeçerken bize uğraBaşka bir yar seversenBilinmez derde uğra
Erdoğan cephesinden algı oyunları
Boş koltukla ne mesaj verdi?
Özgür Özel ayrılırken yüzü gülüyordu
Erdoğan-Özel görüşmesi 1.5 saat sürdü
Bakan Yardımcısı davacı olmuştu
Barış Terkoğlu'na 2 yıl hapis
Acı gerçek!
Asgari ücretle sadece 5 bilet alınabiliyor
'Değerli eş genel başkanlar...'
Kurtulmuş'tan DEM'e anayasa ziyareti
Erdoğan Bayraktar davacı oldu
Kılıçdaroğlu hakkında hapis cezası istendi
İTO'ya göre en çok çocuk bluzunun fiyatı artmış
242 ürünün 155'inin fiyatı arttı
"Protestolara değil, Gazze'ye odaklanmalıyız"
ABD'li Senatör Sanders'tan kritik uyarı
İmalatta hava kötü!
10 sektörün 8'inde üretim zayıfladı
Meteorolojiden uyarı geldi
34 il için sarı kodlu alarm
İsmailağa'dan Cübbeli'ye 15 Temmuz suçlaması
Erdoğan için 'Gözünüz aydın' dedi
AK Parti MYK'dan çıkan kararlar sızdı
Erdoğan 'peyderpey' kelle alacak!
'İthalatı artırırken ihracatı baskılayabilir'
İTO'dan 'kur baskısı' uyarısı
Nedeni hiç düşünmediğiniz bir şey olabilir
Sürekli başınız ağrıyor mu?
Erdoğan cephesinden algı oyunları
Boş koltukla ne mesaj verdi?
Özgür Özel ayrılırken yüzü gülüyordu
Erdoğan-Özel görüşmesi 1.5 saat sürdü
Bakan Yardımcısı davacı olmuştu
Barış Terkoğlu'na 2 yıl hapis
Acı gerçek!
Asgari ücretle sadece 5 bilet alınabiliyor
'Değerli eş genel başkanlar...'
Kurtulmuş'tan DEM'e anayasa ziyareti
Erdoğan Bayraktar davacı oldu
Kılıçdaroğlu hakkında hapis cezası istendi
İTO'ya göre en çok çocuk bluzunun fiyatı artmış
242 ürünün 155'inin fiyatı arttı
"Protestolara değil, Gazze'ye odaklanmalıyız"
ABD'li Senatör Sanders'tan kritik uyarı
İmalatta hava kötü!
10 sektörün 8'inde üretim zayıfladı
Meteorolojiden uyarı geldi
34 il için sarı kodlu alarm
İsmailağa'dan Cübbeli'ye 15 Temmuz suçlaması
Erdoğan için 'Gözünüz aydın' dedi
AK Parti MYK'dan çıkan kararlar sızdı
Erdoğan 'peyderpey' kelle alacak!
'İthalatı artırırken ihracatı baskılayabilir'
İTO'dan 'kur baskısı' uyarısı
Nedeni hiç düşünmediğiniz bir şey olabilir
Sürekli başınız ağrıyor mu?

Hatay'da 11 kaçak göçmen minibüste yakalandı

Hatay'da polis ekiplerinin yaptığı operasyonda minibüs içerisinde 11 kaçak göçmen yakalanırken, o anlar kameraya yansıdı.
02.05.2024 18:50:00
İhlas Haber Ajansı
Hatay'da 11 kaçak göçmen minibüste yakalandı
Hatay'da 11 kaçak göçmen minibüste yakalandı
Hatay Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin göçmen kaçakçılığına yönelik çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

Göçmen kaçakçılığı suçlarına yönelik yapılan operasyonlar çerçevesinde; 26 Nisan tarihinde tespit edilen ve Antakya-Belen yolunda durdurulan 1 araçta yurda illegal yollardan girdikleri anlaşılan 11 Suriye uyruklu göçmen yakalandı.

Kaçak göçmenlerin yakalanma anları kameraya yansıdı.

Yakalanan kaçak göçmenler işlemlerin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğüne teslim edildi.

Olayla ilgili gözaltına alınan F.A. ve Ş.D. ise çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yangın çıkan hastanedeki hastaların tahliyesi sürüyor

Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin çatı katında çıkan yangında hastaların tahliyesi sürüyor.
02.05.2024 18:45:00
İhlas Haber Ajansı
Yangın çıkan hastanedeki hastaların tahliyesi sürüyor
Yangın çıkan hastanedeki hastaların tahliyesi sürüyor
Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin çatı katında çıkan yangın kısa sürede büyüdü.

Hastanenin 9 katında bulunan hastaların tahliyesi için yoğun çalışma başlatıldı.

İtfaiye ekipleri bir yandan yangına müdahale ederken, diğer yandan da hastalar hızlı bir şekilde tahliye ediliyor.

Barış Terkoğlu'na 2 yıl hapis cezası

Gazeteci Barış Terkoğlu, Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in şikayeti üzerine, 'terörle mücadele görev almış kişileri hedef göstermek' suçlamasıyla yargılandığı davada 2 yıl hapse mahkum edildi.
02.05.2024 15:44:00
Cumhuriyet
Barış Terkoğlu'na 2 yıl hapis cezası
Barış Terkoğlu'na 2 yıl hapis cezası
Cumhuriyet yazarı gazeteci Barış Terkoğlu'nun, Odatv internet sitesinde yayımlanan, "Türkiye'nin gündemindeki kararları hep aynı hakim veriyor" başlıklı haber ve Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan, "Türkiye'yi karıştıran hakimi nereden hatırlıyorum" başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek, Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek'in şikayeti üzerine, 'terörle mücadele görev almış kişileri hedef göstermek' suçlamasıyla açılan davanın karar duruşması bugün görüldü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Barış Terkoğlu ile avukatları katıldı.

Cumhuriyet'ten Fahrettin Öztürk'ün haberine göre savcı, önceki duruşmada sunduğu esasa ilişkin mütalaasını tekrar ettiğini belirterek, Terkoğlu'nun 'terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek' suçundan cezalandırılmasını istedi.

'KANUNUN MAKSADINA TERS BİR MÜTALAA'

Esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapan Barış Terkoğlu, "Hakimler, savcılar, polisler birer yurttaştır. Dolayısıyla yaptıkları eylemler, aldıkları kararlar nedeniyle eleştirilebilirler. Onlara ayrı bir koruma zırhı Anayasa'ya aykırıdır. Yazdığım yazıların yüzde 90'ında yargıyı eleştiriyorum. Bu başka bir şey, hedef göstermek başka bir şey. Kanunun maksadıyla ters düşen bir mütalaa söz konusu. Kimi hakim ve savcılara eleştirilemezlik getiren bir mütalaa söz konusu" ifadelerini kullandı.

'BU DAVALAR ELEŞTİRİ YAPILMASIN DİYE AÇILIYOR'

Terkoğlu, savunmasının devamında Odatv internet sitesindeki haberin, Anka Haber Ajansı'ndan alındığını, kendisinin o dönem Odatv'de Haber Müdürü olarak görev yaptığını ve hukuk önünde bir sorumluluğunun olmadığını kaydetti. Anka Haber Ajansı'ndan alınmış bir haber nedeniyle haber müdürünün yargılanamayacağını belirten Terkoğlu, nunun kanuna aykırı olduğunu ifade ederek, gazetecilik adına ANKA'nın haberinde bir sorun ya da hedef gösterme olduğunu da düşünmediğini kaydetti. Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazısına ilişkin beyanda bulunan Terkoğlu, "Akın Gürlek'in hakimliğin dışına çıkarak siyasi kararlar verdiği için eleştiriliyor. Bu davalar eleştiri yapılmasın diye açılıyor" diye konuştu.

Barış Terkoğlu'nun avukatı Tugay Topbaş, Odatv'de yayımlanan haberin Anka Haber Ajansı'ndan alındığını bu nedenle müvekkilinin cezai sorumluluğunun bulunmadığını belirtti. Avukat Topbaş, "Hakim ve savcıya 'terörle mücadele görevlisi' demek, hakimi hiyerarşik yapı içinde alelade bir memura dönüştürür. Oysa hakim Türk milleti adına çalışan bir yargı subjesidir. Suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır. Beraat talep ediyoruz" dedi.

Terkoğlu'nun avukatlarından Enes Hikmet Ermaner ise müşteki Akın Gürlek'in kimliğinin kamuoyu tarafından bilinir olduğunu, Gürlek'in verdiği kararların, kendisine bir koruma zırhı sağlamayacağını, aksine verdiği kararların kanuna aykırı olduklarını ve kamuoyu önünde tartışılmasının söz konusu olduğunu ifade etti. Avukat Ermaner, suçun oluşabilmesi için müvekkili Terkoğlu'nun özel bir saikle Gürlek'i hedef göstermesi gerektiğini, ancak müvekkilinin böyle bir durumunun söz konusu olmadığını söyledi.

'ANAYASAL HAKKIM GÖZETİLSİN'

Karar açıklanmadan önce kendisine son sözü sorulan Terkoğlu, kimsenin hedef gösterilmediğini, aksine kamuoyunun bilgilendirildiğini ve eleştiri özgürlüğü hakkını kullandığını söyleyerek, "Sizden de Anayasal hakkımı gözeterek beraatıma karar vermenizi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

Kararını açıklayan mahkeme, Barış Terkoğlu'nun üzerine atılı, 'terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme' suçunu işlediği kanaatine varıldığını kaydederek, Terkoğlu'nu 2 yıl hapis cezasına mahkum etti.

DİSK'ten 1 Mayıs değerlendirmesi: Bu irade zorbalığı mutlaka yenecektir

DİSK, Taksim'e çıkılmasına izin verilmeyen 1 Mayıs kutlamalarına dair bir değerlemdrirme açıklaması yaptı.
02.05.2024 08:27:00 / Güncelleme: 02.05.2024 12:04:05
Haber Merkezi
DİSK'ten 1 Mayıs değerlendirmesi: Bu irade zorbalığı mutlaka yenecektir
DİSK'ten 1 Mayıs değerlendirmesi: Bu irade zorbalığı mutlaka yenecektir
1 Mayıs için Taksim Öeydanı çağrısı yapan ancak polisin izin vermemesi üzerine Saraçhane'de bir açıklama yaparak eyleme son verdiği gerekçesi ile eleştirilerin hedefi haline gelen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 1 Mayıs'ta yaşananlara dair bir açıklama yaptı. 

Açıklamada, "Saraçhane'de buluşanların mücadelesi nasıl ki 2010'da 1 Mayıs alanın tümüyle kazanıldığı bir süreci başlattıysa, bugün de "bizim gösterdiğimiz yerlerde 1 Mayıs kutlayın" dayatmasına karşı aynı meydanda toplananlar Taksim 1 Mayıs alanını kazanacağımız büyük bir mücadelenin önemli bir aşamasını hayata geçirmişlerdir. Bu irade önümüzdeki sene başta olmak üzere her sene daha da büyüyerek zorbalığı mutlaka yenecektir." ifadelerine yer verildi.

DİSK'in açıklaması şöyle:

2024 1 Mayıs'ı Türkiye'nin dört bir yanında oldukça yaygın biçimde kutlanmış, illerde ve hatta ilçelerde son yılların en kitlesel 1 Mayıs buluşmaları gerçekleşmiştir. Ekmek, Adalet ve Hürriyet için 1 Mayıs meydanlarında buluşan, emeğe yönelik ağır bir saldırı sürecine 1 Mayıs meydanlarından karşı duran herkese, tüm sınıf kardeşlerimize teşekkür ederiz.

Tüm bunlara ek olarak, işçi sınıfının Anayasal düzene, hakkına, hukukuna sahip çıkma iradesi İstanbul 1 Mayıs'ına damgasını vurmuştur. Hukuku ve Anayasa'yı hiçe sayan bir düzenin işçi sınıfı için ne kadar büyük bir tehdit olduğunun bilinciyle Saraçhane Meydanı'nda buluşan on binler bu memleketin sigortasının kendileri olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Her türlü hukuk dışı yasağa, engele, tüm şehrin bir açık hava hapishanesine çevrilmesine ve tehditlere aldırış etmeden Saraçhane'ye akan on binler ekmeğimizin, aşımızın, haklarımızın teminatıdır. DİSK'in en baştan beri ortaya koyduğu "Toplumsal, tarihsel ve hukuksal olarak Taksim 1 Mayıs alanıdır" gerçeğine sahip çıkarak, meşruiyetimize inanarak, sürecin en başından beri açıkça ilan ettiğimiz barışçıl eylem çağrısına yanıt vererek, çiçeklerimizle, çocuklarımızla ve hatta pusetteki bebeklerimizle Saraçhane'ye gelen, emeğin disipliniyle omuz omuza duran herkesin emeğine, yüreğine sağlık.

Bugün Saraçhane Meydanı'nda toplanan on binler en önde DİSK kortejinin yürüyüşüyle, iktidarın tarihe kalacak simge bir fotoğraf karesi yarattığı su kemerlerindeki barikata kadar dayanmış; ancak iktidarın tümüyle hukuksuz engeliyle karşı karşıya kalmıştır. Öte yandan iktidarın bu yasağı karşısında işçi sınıfının Taksim iradesi toplumda büyük bir karşılık bulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kitlesel fiili 1 Mayıs buluşmasının yaratılmasına katkıda bulunan herkes, Taksim 1 Mayıs alanının kazanılmasında kritik bir eşiği aşmamız için güç vermiştir. 2004 yılında "Çayıra çukura gitmeyeceğiz" diyerek işçi sınıfının 1 Mayıs'ı kendi belirlediği meydanlarda kutlaması iradesini gösterip Saraçhane'de buluşanların mücadelesi nasıl ki 2010'da 1 Mayıs alanın tümüyle kazanıldığı bir süreci başlattıysa, bugün de "bizim gösterdiğimiz yerlerde 1 Mayıs kutlayın" dayatmasına karşı aynı meydanda toplananlar Taksim 1 Mayıs alanını kazanacağımız büyük bir mücadelenin önemli bir aşamasını hayata geçirmişlerdir. Bu irade önümüzdeki sene başta olmak üzere her sene daha da büyüyerek zorbalığı mutlaka yenecektir.

Evet; 2024 1 Mayıs'ında bu ülkeyi yönetenler Anayasa'yı, yasaları ve mahkeme kararlarını ayaklar altına alarak suç işlemişlerdir. İktidarın 1 Mayıs'ı yasaklama ısrarı sadece 1 Mayıs'a katılmak isteyen işçileri, emekçileri, emeklileri değil adı konulmamış bir OHAL ile tüm İstanbulluların kişisel hak ve özgürlüklerini hedef almıştır.

Bu koşullar altında birden fazla koldan kurgulanan yürüyüşümüzün son gün tek kola inmesi bir dizi örgütsel ve teknik sorunlara da yol açmış, Tertip Komitesi'nin inisiyatif kurmasında, kararları duyurmasında ve uygulanmasını sağlamakta yer yer aksaklıklara neden olmuştur. Bu aksaklıkların giderilmesi de boynumuzun borcudur.

Çağrımızın haklılığına inanarak 2024 1 Mayıs'ında Türkiye'nin en kitlesel fiili 1 Mayıs'ında toplanan on binler bizlere büyük bir sorumluluk vermiştir. Hem Taksim 1 Mayıs alanının kazanılması hem de işçi sınıfına yönelik IMF destekli ağır bir saldırı programına karşı acil bir mücadele programının oluşturulması gibi ikili bir görevle karşı karşıyayız.

Bilinmelidir ki, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanındaki 1 Mayıs Birlik-Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamalarında ortaya çıkan irade 2 Mayıs'tan itibaren bu görevler için seferber olacaktır.

Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan bu adaletsiz düzene karşı, gelirde ve vergide adaletsizliğe, hepimizi yoksullaştıran IMF programına karşı mücadeleyi 1 Mayıs alanlarından alınan güçle yarından itibaren tüm gücümüzle işyerlerinden sokaklara, sokaklardan meydanlara büyüteceğiz.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yolumuz açık olsun!

Mücadeleye devam!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.