"Bir şahısta veya toplumda ahlaki güzellikler seyredilemiyorsa, iman ettiğini söyleyenler çok olsa da iman kökleşmemiş; ibadet edenler çok olsa da ibadetin özüne varılamamış; kardeşlik, adalet, hak ve hukuk var deniliyorsa da hakikatine erişilememiştir" (Rahmeten-lil Alemin, Prof. Dr. Haydar Baş, c.2, s.7).Tasavvuf büyükleri derler ki; bir kişinin gönlünde iman, nur, muhabbet ve feyz gibi manevi güzellikler varsa bu hal o kişinin davranışlarına, azalarına akseder, yansır. Kalpler, gönüller kapkacak gibidir. Onları ne ile doldurursanız onlardan taşan da içindeki gibidir.Kemale ermiş bir iman sahibini davranışlarından anlayabiliriz. İmanda kemale ermek ise ibadetin özüne varmakla ilgilidir. İbadetler bir zorunluluk değil de gönül ilmini artıran, olgunlaştıran, hayatımızın daha anlamlı olmasına neden olan, Rabbimizle aramızdaki güzel bağı güçlendiren davranışlar olarak algılanır ve hayata geçirilirse o zaman ibadetin amacına erişilmiş olur. Mesela Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın (cc) ve meleklerinin Hz. Peygamber'e salat ettikleri bu nedenle bizim de tam bir teslimiyet ile O'na (sav) salat ve selam okumamız emrediliyor. Bu emri yerine getirirken her salavatta Hz. Peygamberin ahlakına biraz daha yaklaştığımızı, Resul-i Erkemin (sav) salavatlarımızı aldığını, böylece bizleri tanıdığını, her zaman müminlerin arasında olduğunu, ruhaniyetinin ümmeti içinde hazır bulunduğunu düşünebilirsek ve giderek bunun da ötesine geçerek her zaman Resulullah'ın huzurunda olduğumuzu düşünebilirsek -gerçi bunu başarmak kolay değil- o zaman imanımızın azalarımızda güzel huylar olarak aksettiğini görebiliriz.Her zaman Resulullah (sav)'in huzurunda olduğumuzu düşünmek murakabemizin güçlenmesini sağlar. Bu hal yine Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Nefs Terbiyesi kitabının 91. sayfasında şöyle anlatılır;"Resulullah muhabbetinin gönül aleminde kök salmaya başladığı bu an, mana aleminin hazinelerinin bulunduğu "Nefs-i Mutmaine" halidir. Bu hal ve makamda hazineler unutulur hep ötesi düşünülür. Bu durumda nefis mutmain olmuş, gönül de huzur-u Resulullah'a varmıştır.""Fena-fir Resul denen makamda her an peygamber aşkı artar; gittikçe korlaşan bu sevda saliki peygamber huzurundan ayırmaz".Tabii bunlar bizim henüz erişebildiğimiz makamlar değil, ancak ölmeden önce erişmeye niyetli olduğumuz haller, Allah cümlemizi muvaffak eylesin.İşte biz her zaman Resulullah Efendimizin (sav) huzurunda olduğumuzu düşünürsek hem imanımız kemale erer, hem ahlakımız güzelleşir, hem de çevremizdekilere Allah'ı hatırlatan bir halimiz olur. Böyle insanlar toplumda çoğalırsa o toplum da örnek bir toplum olur.Merhaba sevgili okuyucular, bu yazdıklarımızdan anlaşıldığına göre Peygamber sevgisi güzel ahlakın başındadır. Hz. Peygamberi sevmek O'nun güzel ahlakı ile ahlaklanmaya aday olmaktır. İbrahim (as) için yakılan ateşi söndürmek üzere karınca da su taşıdı, kuş da.Yazının mutfağındayız, Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022