Hz. Ali’ini, Sıffin'den dönerken okuduğu hutbe
Nimetini tamamlamak, izzetine teslim olmak ve günahlarından korunmak için Allah'a hamd ederim. Yeterliliğine (kifayetine) olan ihtiyacımdan dolayı O'ndan yardım dilerim
10.05.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Nimetini tamamlamak, izzetine teslim olmak ve günahlarından korunmak için Allah'a hamd ederim. Yeterliliğine (kifayetine) olan ihtiyacımdan dolayı O'ndan yardım dilerim.
Allah'ım hidayet ettiği sapmaz, kendisine düşmanlık eden kurtulmaz, kendisine yeterli olduğu (kifayet ettiği) kimse yoksul olmaz. O'na hamd etmek ölçülüp tartılan ve saklanıp korunan her şeyden daha üstündür.
Şahadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Bu öyle bir şahadettir ki ihlâsı imtihan edilmiş ve halis olduğuna inanılmıştır.
Bizleri sağ bıraktığı (yaşattığı) müddetçe sadece O'na sarılırız. Bu şahadeti, göreceğimiz korkulu anlar için saklanırız. Şüphesiz ki bu şahadet imanın azimeti, ihsanın anahtarı, Rahman'ın razı olduğu ve Şeytan'ı uzaklaştıran bir şahadettir.
Hakeza şahadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Onu meşhur bir din, aktarılmış bir ilim, yazılmış bir kitap, parıldayan bir nur, ışıldayan bir ışık ve insanlar arasında hükmeden bir emirle şüpheleri gidermek, apaçık delillerle delillendirmek, mucizeleriyle sakındırmak ve cezalarla korkutmak için gönderdi.
O zaman insanlar din ipini koparan fitnelere düşmüş, yakin (kesin inançlar) direkleri şiddetle sarsılmış, esasta/temelde ihtilaf çıkmış, işler darmadağın olmuş, çıkış yeri (kurtuluş) daraldıkça daralmış ve giriş köreldikçe körelmiş, hidayet gizli kalmış…
Körlük her yanı kaplamış, Rahman'a isyan edilmiş, Şeytan'a yardım edilmiş, iman yardımsız kalmış, sütunları yıkılmış, işaretleri belirsizleşmiş, yolları viran olmuş, geçitleri silinip gitmişti. İnsanlar Şeytan'a itaat etmiş, onun yollarını tutturmuş, onun yataklarına akmıştı.
Şeytan'ın işaretleri onlarla yürüyor, bayrağı dikilip dalgalanıyordu, insanlar kendilerini tabanlarıyla ezen, tırnaklarıyla kırıp geçiren fitnelere düşmüştü. Fitneler tırnaklarının ucuna basmış, kalmıştı.
İnsanlar bu fitneler içinde yollarını kaybetmiş, şaşırıp kalmış, bilgisiz hale gelmişlerdi. Fitneler içinde kıvranıyorlardı.
En hayırlı evin en kötü komşular idiler. Uykuları uykusuzluk ve sürmeleri gözyaşıydı. Bilgi sahiplerinin ağzına gem vurulmuş, cahil/bilgisiz insanlara ikram edilir olmuştu.
...Allah'ın sırrının yeri, emrinin sığınağı, ilminin kaynağı, hükümlerinin merkezi, kitaplarının barınağı, dininin dağları Ehl-i Beyt'tir. Dinin bel büküldüğü onlar ile doğrulur ve titremesi onlar sayesinde gider, dincelir.
(Münafıklar) Kötülük tohumları ektiler, onu aldanışla suladılar, helak ve azap biçtiler.
Bu ümmetten hiç kimse Muhammed (s.a.a)'in Ehl-i Beyt'iyle mukayese edilemez. Hiç bir zaman (Ehl-i Beyt'in) nimetlerinin üzerine aktığı kimseyle (Ehl-i Beyt) bir sayılmaz. Onlar dinin esası, yakinin direğidir.
İleri gidip aşırıya kaçanlar döner, onlara katılır. Geri kalan gelir onlara uyar (Orta yol anlardır.) Velayet hakkının özellikleri sadece onlarındır. Vasiyet ve veraset de onlardadır. Hak şimdi ehline döndü ve intikal etmesi gereken yerine intikal etti." Nehc'ul-Belaga 2. Hutbe
Allah'ım hidayet ettiği sapmaz, kendisine düşmanlık eden kurtulmaz, kendisine yeterli olduğu (kifayet ettiği) kimse yoksul olmaz. O'na hamd etmek ölçülüp tartılan ve saklanıp korunan her şeyden daha üstündür.
Şahadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Bu öyle bir şahadettir ki ihlâsı imtihan edilmiş ve halis olduğuna inanılmıştır.
Bizleri sağ bıraktığı (yaşattığı) müddetçe sadece O'na sarılırız. Bu şahadeti, göreceğimiz korkulu anlar için saklanırız. Şüphesiz ki bu şahadet imanın azimeti, ihsanın anahtarı, Rahman'ın razı olduğu ve Şeytan'ı uzaklaştıran bir şahadettir.
Hakeza şahadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Onu meşhur bir din, aktarılmış bir ilim, yazılmış bir kitap, parıldayan bir nur, ışıldayan bir ışık ve insanlar arasında hükmeden bir emirle şüpheleri gidermek, apaçık delillerle delillendirmek, mucizeleriyle sakındırmak ve cezalarla korkutmak için gönderdi.
O zaman insanlar din ipini koparan fitnelere düşmüş, yakin (kesin inançlar) direkleri şiddetle sarsılmış, esasta/temelde ihtilaf çıkmış, işler darmadağın olmuş, çıkış yeri (kurtuluş) daraldıkça daralmış ve giriş köreldikçe körelmiş, hidayet gizli kalmış…
Körlük her yanı kaplamış, Rahman'a isyan edilmiş, Şeytan'a yardım edilmiş, iman yardımsız kalmış, sütunları yıkılmış, işaretleri belirsizleşmiş, yolları viran olmuş, geçitleri silinip gitmişti. İnsanlar Şeytan'a itaat etmiş, onun yollarını tutturmuş, onun yataklarına akmıştı.
Şeytan'ın işaretleri onlarla yürüyor, bayrağı dikilip dalgalanıyordu, insanlar kendilerini tabanlarıyla ezen, tırnaklarıyla kırıp geçiren fitnelere düşmüştü. Fitneler tırnaklarının ucuna basmış, kalmıştı.
İnsanlar bu fitneler içinde yollarını kaybetmiş, şaşırıp kalmış, bilgisiz hale gelmişlerdi. Fitneler içinde kıvranıyorlardı.
En hayırlı evin en kötü komşular idiler. Uykuları uykusuzluk ve sürmeleri gözyaşıydı. Bilgi sahiplerinin ağzına gem vurulmuş, cahil/bilgisiz insanlara ikram edilir olmuştu.
...Allah'ın sırrının yeri, emrinin sığınağı, ilminin kaynağı, hükümlerinin merkezi, kitaplarının barınağı, dininin dağları Ehl-i Beyt'tir. Dinin bel büküldüğü onlar ile doğrulur ve titremesi onlar sayesinde gider, dincelir.
(Münafıklar) Kötülük tohumları ektiler, onu aldanışla suladılar, helak ve azap biçtiler.
Bu ümmetten hiç kimse Muhammed (s.a.a)'in Ehl-i Beyt'iyle mukayese edilemez. Hiç bir zaman (Ehl-i Beyt'in) nimetlerinin üzerine aktığı kimseyle (Ehl-i Beyt) bir sayılmaz. Onlar dinin esası, yakinin direğidir.
İleri gidip aşırıya kaçanlar döner, onlara katılır. Geri kalan gelir onlara uyar (Orta yol anlardır.) Velayet hakkının özellikleri sadece onlarındır. Vasiyet ve veraset de onlardadır. Hak şimdi ehline döndü ve intikal etmesi gereken yerine intikal etti." Nehc'ul-Belaga 2. Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.