Hz. Osman’ın muhasarası ve Hz. Hasan
Birçok tarihçinin naklettiğine göre, Hz. Osman’ın evinin kuşatıldığı sırada Hz. Ali oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i halifeyi savunmak için gönderdi, hatta bu esnada Hazreti Hasan yaralandı
29.06.2023 08:55:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Birçok tarihçinin naklettiğine göre, Hz. Osman'ın evinin kuşatıldığı sırada Hz. Ali oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i halifeyi savunmak için gönderdi, hatta bu esnada Hazreti Hasan yaralandı.
Ancak yine de isyancılar içeri girerek Hz. Osman'ı öldürdüler. Hz. Osman'ın şehadet haberini aldığında hemen olay mahalline gelen Hz. Ali çok üzüldü, Hz. Hasan'ı tokatladı, Hz. Hüseyin'in göğsüne vurdu. Ve orada bulunan diğer kimselere de ağır sözler söyledi.
Ancak bazı tarihçiler ise Hz. Ali'nin bu tutumu ile ilgili verilen bu bilgilerin zayıf olduğunu söylemektedirler.
Bu tarihçilere göre, "Eğer İmam Hasan, Hz. Osman'ı isyancılara karşı savundu ise bunun tek sebebi kendisi ve babasını halifenin kanının dökülmesinde temize çıkarmak ve art niyetlilerin onu suçlamalarına bahane vermemekti."
Öte yandan, Seyyid Murteza, İmam Ali'nin eğer oğullarını halifenin evine gönderdiği doğru ise, bunun sebebi şu olabilir demektedir:
"İmam Ali iki oğlunu eğer halifenin kuşatma altındaki evine gönderdi ise, onun aile dokunulmazlığının çiğnenmesine, kasten öldürülmek istenmesine, eşlerinin ve çocuklarının yemekten, içmekten mahrum edilmesine engel olmak için gönderdi. Yoksa onları, Osman'ın görevden uzaklaştırılması yolundaki isteklerine karşı koymak için göndermedi."
Bu noktada Hz. Ali'nin İslam ahlakıyla yoğrulmuş, çok üstün bir şahsiyet olduğunun altını çizmemiz gerekmektedir. İslam'da bir insanın devamlı şahsına kötülük yapıldığı halde o insana iyilik yapmasına "ihsar" denir.
Bir insanın da şahsına hem iyilik hem kötülük yapıldığı halde o şahsa iyilik yapmasının adına "ihsan" denir. Hz. Ali'nin katili İbn-i Mülcem'e bile iyi davranılması ve işkenceye tâbi tutulmaması konusundaki emir ve vasiyetleri olduğu bilinmektedir.
Bu hakikatler ışığında deriz ki, her ne kadar bazı tarihçiler aksini iddia etse de, Hz. Ali, oğullarını halifenin korunması maksadıyla evinin önüne göndermiştir.
Zira buradaki durum, şahsına kötülük yapıldığı halde Hz. Ali'nin karşısındakine devamlı surette iyilik yapma ahlakıdır ki bu çok büyük bir makam ve yüce bir hâldir.
Belki çok nadir insanın sahip olabileceği bir ahlakî üstünlüktür. Kur'an'da temiz ve günahsız olarak vasfedilen, sayısız hadisle üstün bir şahsiyet olduğu beyan edilen Hz. Ali'den de bunun dışında bir davranış beklenemez.
Burada Hz. Ali'nin halifenin korunması için oğullarını göndermesi halifenin ve Emevioğullarının yanlış uygulamalarına destek olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Burada Hz. Ali'nin maksadı, Hz. Osman'ın ve ailesinin en insanî ihtiyaçlarının ve can güvenlikleri¬nin sağlanmasını temin etmek içindir.
Hz. Ali'nin bu konudaki fikirlerine baktığımızda şunları görüyoruz:
Kendisine Hz. Osman hakkında soru soranlara kimi zaman açıkça ve kimi zaman da kapalı beyanlarla cevap verir ve cevapları art niyetlilerin istismar edemeyeceği tarzda olurdu.
Hz. Osman'ın öldürülmesiyle ilgili Nehcü'l Belaga'da şu ifadeler yer almaktadır:
"Bu işi emretmiş olsaydım, katil olurdum. Engellemiş olsaydım ona yardım eden olurdum. Bununla birlikte onu yardım eden "kendisinden daha hayırlı olduğum kimse onu yardımsız bıraktı" diyemez, onu yardımsız bırakan da, "Benden daha hayırlı kimse ona yardım etmiştir" diyemez.
Size onun durumunu özetleyeyim. Eline yetki geçti ve kötü icraatta bulundu. Siz de kaygılandınız ancak kötü tepki verdiniz. Ortaya icraat koyan hakkında da, kötü tepki veren hakkında da Allah'ın bir hükmü vardır."
Öte yandan, İmam Ali halifenin ve yakın çevresinin yanlışlıklarının karşısında asla susmadı. Tersine sürekli şekilde ve defalarca gerçeği açıkça dile getirdi. Birçok münasebette Hz. Osman'a açık öğütler verdi. Sonunda halife ondan sıkıldı. Ve Yenbu denen yere gitmesini emretti.
Hz. Osman İmam Hasan'a açık bir dille babasının nasihatlerinden hoşlanmadığını ifade etti. Bu gerçek, bir rivayette şöyle anlatılır:
"İnsanlar Osman ile ilgili şikayetlerini İmam Ali'ye yansıttık-ça, İmam, oğlu Hasan'ı Osman'a gönderirdi. İmam Hasan'ın gidip gelmeleri çoğalınca halife ona şöyle dedi: "Baban kendisinin bildiğini başka hiç kimsenin bilmediğini düşünüyor. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bırak yakamızı." Bunun üzerine Hz. Ali bir daha hiçbir şey için oğlunu Osman'a göndermedi."
Bu hadiseler bize Hz. Hasan'ın Hz. Osman'ın uygulamalarına karşı çıkma konusunda aynen babası İmam Ali gibi düşündüğünü göstermektedir.
Bazı rivayetler ise halifenin Hz. Ali ve oğullarının yardımını kabul etmediğini söylemektedir.
". Hz. Ali'nin oğullarını halifeye yardım için gönderdiğini kabul etsek bile halife onların bu teklifini reddetti. Yardımlarını kabul etmeye yanaşmadı."
"... Sonra Ali oğlu Hasan'ı çağırdı ve "Oğlum, Osman'a git ve babam sana yardım etmemi isteyip istemediğini sormamı emretti de" dedi. Hasan babasının verdiği görevle halifeye gitti, fakat o, "Hayır, ben böyle bir şey istemiyorum.
Çünkü ben Resulullah'ı rüyamda gördüm" diyerek Hz. Hasan'ın teklifini geri çevirdi. Bunun üzerine Hasan sustu ve babasına dönerek durumu ona haber verdi."
İmam Hasan'ın Mervan b. Hakem ile arasında geçen şu konuşma dikkate şayandır ve halifeyi savunmak için babası tarafından gönderildiğinin ve bu uğurda gayret ettiğinin de açık bir delilidir:
Hz. Hasan, Mervan'a şöyle dedi: "Sen dişi deve gibi böğürür ve zavallı bir cariye gibi vay eyvah diyerek feryat ederken, ben Osman'ın üzerine çullanıp onu deve gibi boğazlayan katili yaralamadım mı?
Osman'ı ellerinle savunsaydın veya onu korumak için ok savmayı yapsaydın ya?
Senin ellerin ayakların titredi. Gözlerin fal taşı gibi açılıp, efendisinden yardım isteyen bir köle gibi beni imdada çağırdın.
Ben de seni öldürülmekten kurtarıp seni onun elinden alıkoydum. Şimdi de kalkmış, Muaviye'yi beni öldürmeye teşvik mi ediyorsun?" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Ancak yine de isyancılar içeri girerek Hz. Osman'ı öldürdüler. Hz. Osman'ın şehadet haberini aldığında hemen olay mahalline gelen Hz. Ali çok üzüldü, Hz. Hasan'ı tokatladı, Hz. Hüseyin'in göğsüne vurdu. Ve orada bulunan diğer kimselere de ağır sözler söyledi.
Ancak bazı tarihçiler ise Hz. Ali'nin bu tutumu ile ilgili verilen bu bilgilerin zayıf olduğunu söylemektedirler.
Bu tarihçilere göre, "Eğer İmam Hasan, Hz. Osman'ı isyancılara karşı savundu ise bunun tek sebebi kendisi ve babasını halifenin kanının dökülmesinde temize çıkarmak ve art niyetlilerin onu suçlamalarına bahane vermemekti."
Öte yandan, Seyyid Murteza, İmam Ali'nin eğer oğullarını halifenin evine gönderdiği doğru ise, bunun sebebi şu olabilir demektedir:
"İmam Ali iki oğlunu eğer halifenin kuşatma altındaki evine gönderdi ise, onun aile dokunulmazlığının çiğnenmesine, kasten öldürülmek istenmesine, eşlerinin ve çocuklarının yemekten, içmekten mahrum edilmesine engel olmak için gönderdi. Yoksa onları, Osman'ın görevden uzaklaştırılması yolundaki isteklerine karşı koymak için göndermedi."
Bu noktada Hz. Ali'nin İslam ahlakıyla yoğrulmuş, çok üstün bir şahsiyet olduğunun altını çizmemiz gerekmektedir. İslam'da bir insanın devamlı şahsına kötülük yapıldığı halde o insana iyilik yapmasına "ihsar" denir.
Bir insanın da şahsına hem iyilik hem kötülük yapıldığı halde o şahsa iyilik yapmasının adına "ihsan" denir. Hz. Ali'nin katili İbn-i Mülcem'e bile iyi davranılması ve işkenceye tâbi tutulmaması konusundaki emir ve vasiyetleri olduğu bilinmektedir.
Bu hakikatler ışığında deriz ki, her ne kadar bazı tarihçiler aksini iddia etse de, Hz. Ali, oğullarını halifenin korunması maksadıyla evinin önüne göndermiştir.
Zira buradaki durum, şahsına kötülük yapıldığı halde Hz. Ali'nin karşısındakine devamlı surette iyilik yapma ahlakıdır ki bu çok büyük bir makam ve yüce bir hâldir.
Belki çok nadir insanın sahip olabileceği bir ahlakî üstünlüktür. Kur'an'da temiz ve günahsız olarak vasfedilen, sayısız hadisle üstün bir şahsiyet olduğu beyan edilen Hz. Ali'den de bunun dışında bir davranış beklenemez.
Burada Hz. Ali'nin halifenin korunması için oğullarını göndermesi halifenin ve Emevioğullarının yanlış uygulamalarına destek olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Burada Hz. Ali'nin maksadı, Hz. Osman'ın ve ailesinin en insanî ihtiyaçlarının ve can güvenlikleri¬nin sağlanmasını temin etmek içindir.
Hz. Ali'nin bu konudaki fikirlerine baktığımızda şunları görüyoruz:
Kendisine Hz. Osman hakkında soru soranlara kimi zaman açıkça ve kimi zaman da kapalı beyanlarla cevap verir ve cevapları art niyetlilerin istismar edemeyeceği tarzda olurdu.
Hz. Osman'ın öldürülmesiyle ilgili Nehcü'l Belaga'da şu ifadeler yer almaktadır:
"Bu işi emretmiş olsaydım, katil olurdum. Engellemiş olsaydım ona yardım eden olurdum. Bununla birlikte onu yardım eden "kendisinden daha hayırlı olduğum kimse onu yardımsız bıraktı" diyemez, onu yardımsız bırakan da, "Benden daha hayırlı kimse ona yardım etmiştir" diyemez.
Size onun durumunu özetleyeyim. Eline yetki geçti ve kötü icraatta bulundu. Siz de kaygılandınız ancak kötü tepki verdiniz. Ortaya icraat koyan hakkında da, kötü tepki veren hakkında da Allah'ın bir hükmü vardır."
Öte yandan, İmam Ali halifenin ve yakın çevresinin yanlışlıklarının karşısında asla susmadı. Tersine sürekli şekilde ve defalarca gerçeği açıkça dile getirdi. Birçok münasebette Hz. Osman'a açık öğütler verdi. Sonunda halife ondan sıkıldı. Ve Yenbu denen yere gitmesini emretti.
Hz. Osman İmam Hasan'a açık bir dille babasının nasihatlerinden hoşlanmadığını ifade etti. Bu gerçek, bir rivayette şöyle anlatılır:
"İnsanlar Osman ile ilgili şikayetlerini İmam Ali'ye yansıttık-ça, İmam, oğlu Hasan'ı Osman'a gönderirdi. İmam Hasan'ın gidip gelmeleri çoğalınca halife ona şöyle dedi: "Baban kendisinin bildiğini başka hiç kimsenin bilmediğini düşünüyor. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bırak yakamızı." Bunun üzerine Hz. Ali bir daha hiçbir şey için oğlunu Osman'a göndermedi."
Bu hadiseler bize Hz. Hasan'ın Hz. Osman'ın uygulamalarına karşı çıkma konusunda aynen babası İmam Ali gibi düşündüğünü göstermektedir.
Bazı rivayetler ise halifenin Hz. Ali ve oğullarının yardımını kabul etmediğini söylemektedir.
". Hz. Ali'nin oğullarını halifeye yardım için gönderdiğini kabul etsek bile halife onların bu teklifini reddetti. Yardımlarını kabul etmeye yanaşmadı."
"... Sonra Ali oğlu Hasan'ı çağırdı ve "Oğlum, Osman'a git ve babam sana yardım etmemi isteyip istemediğini sormamı emretti de" dedi. Hasan babasının verdiği görevle halifeye gitti, fakat o, "Hayır, ben böyle bir şey istemiyorum.
Çünkü ben Resulullah'ı rüyamda gördüm" diyerek Hz. Hasan'ın teklifini geri çevirdi. Bunun üzerine Hasan sustu ve babasına dönerek durumu ona haber verdi."
İmam Hasan'ın Mervan b. Hakem ile arasında geçen şu konuşma dikkate şayandır ve halifeyi savunmak için babası tarafından gönderildiğinin ve bu uğurda gayret ettiğinin de açık bir delilidir:
Hz. Hasan, Mervan'a şöyle dedi: "Sen dişi deve gibi böğürür ve zavallı bir cariye gibi vay eyvah diyerek feryat ederken, ben Osman'ın üzerine çullanıp onu deve gibi boğazlayan katili yaralamadım mı?
Osman'ı ellerinle savunsaydın veya onu korumak için ok savmayı yapsaydın ya?
Senin ellerin ayakların titredi. Gözlerin fal taşı gibi açılıp, efendisinden yardım isteyen bir köle gibi beni imdada çağırdın.
Ben de seni öldürülmekten kurtarıp seni onun elinden alıkoydum. Şimdi de kalkmış, Muaviye'yi beni öldürmeye teşvik mi ediyorsun?" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.