Lise Gençlik yıllarımızda yönümüzü bulmak için daha şiddetli arayışa yöneldiğimiz sıralar, karşımıza aylık bir dergi çıktı. İcmal adını taşıyan bu derginin ana temasına bakınca gözüme “önce insan” tespiti çarpmıştı.
Bu tespit gerçekten de yönümüzü bulmamızda çok önemli bir işaret taşı hükmünde oldu. “İşte benim aradığım budur”, diyebildik ve arayışımızı bu yönde sürdürdük. Allah(cc) öyle bir lütuf nasip ettik ki senelerce bu derginin çok ciddi bir okuyucusu oldum. Gerek fikir, gerek gönül dünyamda; kemal
noktaya seyrim, yönümü buluşum ve sıratı müstakime ulaşmam bu sayede oldu.
İcmal Dergisi, benim nazarında “önce insan” ana temasına uygun olan insan yetiştirme açısından
yüksek seviyede bir okul niteliğini de taşımaktadır. Yayın hayatına başladığı ilk günden bu yana, 28 yıldır yayın çizgisini korumuş, inanç ve duruşunu dünyalık menfaat ya da başka şeyler uğruna asla değiştirmemiştir.
İcmal Dergisi “Önce insan” tezi ile gönüllerde haklı bir yer bulmuş, toplumun her kesiminde gönül ehli insanların yetişmesine sebebiyet vermiştir.
Gerçekten de asıl dava insan davası değil mi? İnsanı
yetiştirmeden hangi kurumu ayakta tutabilirsiniz? Hangi işi
halledebilirsiniz?
Hangi kuruma bakarsanız bakın, hangi işletmeye bakarsanız bakın, kimse sorarsanız sorun, herkesin aradığı dürüst ve nitelikli insan değil mi?
Yola çıkarsınız, adam gibi bir dostunuz yoksa zehir zıkkım olur o yol size, isterse Hac yolculuğu olsun…
İş yapmaya kalkışırsınız, adam gibi bir iş arkadaşınız, iş ortağınız yoksa yanınızda; zarar edersiniz bir taraftan, ya maddi, ya manevi…
Mükemmel bir düzene koyup da o işletmenin başına yanlış bir adam getirirseniz, mahvolur o işletme…
Görüldüğü gibi her konuda önümüze “önce insan” meselesi çıkmaktadır.
Gerek İcmal Dergisindeki yazılarında, gerek Yeni Mesaj Gazetesindeki makalelerinde, gerekse yaptığı sohbetlerde Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş “önce insan” meselesi hallolmadan hiçbir meselesinin hallolmayacağını sürekli dile getirmiştir.
Sayın Baş, Kurumların,
devletlerin, rejimlerin, işletmelerin; yöneten insanın görüş ve niyetiyle şekillendiğini bahisle, bıçak örneğini verir; “Bıçak, annelerimizin elinde yemek hazırlayan bir alet, doktorun elinde can kurtarıcı bir alet, katilin elinde can alıcı bir alettir.” Buradan anladığımız; bıçak kullanıcının elinde değer kazanarak,
kullanıcının niyetini icra eden bir şekil arz etmektedir.
Görüldüğü gibi “önce insan” meselesi hallolmadan hiçbir
meselenin hallolmayacağı açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır.
“Önce insan” tezi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyen değerli okurlarımıza, aylık “Yaşayan köklü medeniyetin birikimi” İcmal Dergisini takip etmelerini tavsiye ederiz.
Bu tespit gerçekten de yönümüzü bulmamızda çok önemli bir işaret taşı hükmünde oldu. “İşte benim aradığım budur”, diyebildik ve arayışımızı bu yönde sürdürdük. Allah(cc) öyle bir lütuf nasip ettik ki senelerce bu derginin çok ciddi bir okuyucusu oldum. Gerek fikir, gerek gönül dünyamda; kemal
noktaya seyrim, yönümü buluşum ve sıratı müstakime ulaşmam bu sayede oldu.
İcmal Dergisi, benim nazarında “önce insan” ana temasına uygun olan insan yetiştirme açısından
yüksek seviyede bir okul niteliğini de taşımaktadır. Yayın hayatına başladığı ilk günden bu yana, 28 yıldır yayın çizgisini korumuş, inanç ve duruşunu dünyalık menfaat ya da başka şeyler uğruna asla değiştirmemiştir.
İcmal Dergisi “Önce insan” tezi ile gönüllerde haklı bir yer bulmuş, toplumun her kesiminde gönül ehli insanların yetişmesine sebebiyet vermiştir.
Gerçekten de asıl dava insan davası değil mi? İnsanı
yetiştirmeden hangi kurumu ayakta tutabilirsiniz? Hangi işi
halledebilirsiniz?
Hangi kuruma bakarsanız bakın, hangi işletmeye bakarsanız bakın, kimse sorarsanız sorun, herkesin aradığı dürüst ve nitelikli insan değil mi?
Yola çıkarsınız, adam gibi bir dostunuz yoksa zehir zıkkım olur o yol size, isterse Hac yolculuğu olsun…
İş yapmaya kalkışırsınız, adam gibi bir iş arkadaşınız, iş ortağınız yoksa yanınızda; zarar edersiniz bir taraftan, ya maddi, ya manevi…
Mükemmel bir düzene koyup da o işletmenin başına yanlış bir adam getirirseniz, mahvolur o işletme…
Görüldüğü gibi her konuda önümüze “önce insan” meselesi çıkmaktadır.
Gerek İcmal Dergisindeki yazılarında, gerek Yeni Mesaj Gazetesindeki makalelerinde, gerekse yaptığı sohbetlerde Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş “önce insan” meselesi hallolmadan hiçbir meselesinin hallolmayacağını sürekli dile getirmiştir.
Sayın Baş, Kurumların,
devletlerin, rejimlerin, işletmelerin; yöneten insanın görüş ve niyetiyle şekillendiğini bahisle, bıçak örneğini verir; “Bıçak, annelerimizin elinde yemek hazırlayan bir alet, doktorun elinde can kurtarıcı bir alet, katilin elinde can alıcı bir alettir.” Buradan anladığımız; bıçak kullanıcının elinde değer kazanarak,
kullanıcının niyetini icra eden bir şekil arz etmektedir.
Görüldüğü gibi “önce insan” meselesi hallolmadan hiçbir
meselenin hallolmayacağı açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır.
“Önce insan” tezi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyen değerli okurlarımıza, aylık “Yaşayan köklü medeniyetin birikimi” İcmal Dergisini takip etmelerini tavsiye ederiz.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024