Bir ömür yaşadık düşe-kalka elhamdülillâh...Hep tırmandık, hep tırmandık, gözlerimiz zirvelerdeydi hep!Sırtımızda yükümüz vardı, yükümüzün ağırlığıyla düz orantılı tırmanışımız da ağırdı, zordu!Bazen üstlendiği sorumluluğunu, yükünü bir kayanın arkasına saklayıp bizden biraz daha erken zirveye çıkmayı, başarı zanneden kurnazlarımız da oldu!Ya çıktıkları yerden yuvarlanıp geri yanımıza geldiler, ya da çıktıkları yerde; biz gidinceye kadar yalnızlıktan ödleri koptu!Çünkü zirveye boşu-boşuna çıkılmaz!Çünkü zirveye; tırmanmaya başlamadan rehberin kontrol ederek her tırmanışçının sırtına yüklediği yük; zirvede kişinin kendisine lazım!Ve herkes zirveye, zirvede kendisine lazım olacak levazımı taşır sırtında!Ne umardık zirveden?Ne arardık zirvelerde?Zirveler yüksek! Zirveler soğuk! Zirveler ıssız!Ekilmez, biçilmez, iskân edilmez zirveler!Bâkir kurulmuş ve zirve olduğu müddetçe de bâkir kalacaktır zirveler...Kartallar dolaşır zirvelerin semâlarında ama zirveye konmazlar!Dağ keçileri görülür zirvelerde saklanmak için kaçarlar yukarılara!Yılanlar da olur zirvelerde ama onlar tırmanmazlar; zirvede doğar, zirvede yaşarlar ki zirvelerin semâlarında süzülen kartallara av olsunlar diye!Bir ömür yaşadık elhamdülillâh; zirveler de gördük, hücreler de!Akranlarımızdan devler de gördük, cüceler de!Ne minicik cüsseli devlerle tanış olduk varlıklarıyla iftihâr ederek ve ne dev cüsseli cüceden de küçükler gördük, gölgemizde saklayarak!...Yiğitlerle tanış olduk; Allah için ölüme "ölümü öldürmek için" saldıran!Kaçaklar-göçekler, ürkekler-korkaklar gördük; kaçıp saklandıkları yerden olan biteni seyreden, sonra birin üzerine bin ekleyerek anlatan!Yalancılar gördük; söyledikleri yalanı bir ömür boyu, aynı turfandalığıyla saklamayı başaran!Meydanlarda olmayan ama anlattıklarıyla kalıcı olmayı başaran sahte kahramanlar gördük!Kişiler, kişilikler gördük mevkî-makamlara sığmayan!Kimliksiz, kişiliksizler gördük mevkî-makamlarda kaybolan!Yalancıların yalanını, duyduğumuz anda yüzlerine vurmadık. Yanlış yaptık!Kaçtığını gördüklerimizin; "Şöyle saldırdım! Böyle saldırdım!" dediğini gözlerinin içine istihza ile bakarak dinledik! Sükûtumuzu ikrâr saydılar, suskun kaldık. Yanlış yaptık!Ölümsüzlüğe uğurladığımız her tâbutla çoğaldık!Firâra uğurladığımız her kaçağımızla güçlendik!İdam sehpalarından selâm alan her Yiğidimizle kıvandık!İftihâr ettik mâzimizle! Sessiz-sedasız geçmişimizle övünerek zorluklara dayandık!"Yedi kardeşiz, yedimiz de birbirimizi biliriz" samîmiyetiyle büyüdük, kocadık!Yıllardır anlatılmasına izin verdiğimiz yalanları, yalanlama şansımızı kaybettik.Yanlış yaptık!Dinleyerek ortaklık ettiğimiz yalanlarla biz biterken, yalancılar büyüdüler gözümüzün önünde hayret ettik. Yanlış yaptık!Ateşin yaktığını, elimizi yakmadan; ummadık taşın, baş yardığını başımız yarılmadan; suyun boğduğunu, boğulma tehlikesi atlatmadan veya bir boğulana tanıklık etmeden öğrenemedik. Yanlış yaptık!..cı'ların, ..ci'lerin, ..cu'ların, ..cü'lerin; gibi davrandıklarını, rol yaptıklarını, çok geç fark ettik! Yanlış yaptık!Kalabalıkların, yalnızlıktan korkanlardan oluştuğunu; bizzat gözlemleyerek öğrendik ama anlatmakta geç kaldık. Yanlış yaptık!İlk düğmesini yanlış iliklediğimiz gömleğimizin kısa eteğini çekiştirerek uzatmaya uğraştırdılar bizi; "Bütüne zarar vermemek" adına, çekiştirip durduk. Yanlış yaptık!"Elhamdülillah Müslümanız!" dedik, Allah ile aldattılar bizi!"Türk'lük kaderimizdir. Türk'üz" dedik, milliyetçilikle aldattılar bizi!"Elhamdülillah Müslüman-Türk'üz" dedik, Türk-İslâm Sentezciliği ile aldattılar bizi!Kolay kandık! Kolay kandırıldık! Kolay aldatıldık, yanlış yaptık!Onar yıllık periyotlarla; on yıl öncenin hâinlerini kahraman, kahramanlarını hâin ilan ettiler; hâin ilan edilenlerin de, kahraman ilan edilenlerin de içindeydik, mukadder akîbetimizi yaşıyorduk, farkındaydık, anlatmalıydık, anlatmadık! Yanlış yaptık!Yanlışa yanlışla mukabele, iki yanlış edeceğine göre; yanlışlarımızı kabullenerek yeni yanlışlar yapmadan, yeni yanlışların yapılmasına müsaade etmeden; aksakalların tecrübelerinden, delikanlıların ataklığından oluşacak millî gruplarla mutlu yarınlar peşindeyiz elhamdülillâh...Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Nûh'un Gemisi dedikleri Ehl-i Beyt Gemisi'nde, Kâinat Devleti'ne seferdeyiz şükürler olsun."İster yağmur yağsın isterse dolu,N'idem ben ummâna daldıktan sonra!" vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017