Ankara Dedeman otelde toplanan “Suriye Türkmen Platformu”nda konuşan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, sığınacak bir liman, tutunacak bir dal arayan Suriye Türkmenlerine verdiği akla bakınız:
“- Büyük şemsiye altında toplanın!”
Yani?
Yani ABD, İngiltere, Fransa, yani Haçlı Dünyasının yanında, devletinize karşı gelin…
Üstelik bunu Davutoğlu “diplomatik dille” de değil, açıktan, kabaca, böyle bir hakkı kendinde nasıl görüyorsa, Suriye’nin içişlerine karışır şekilde yapmaktan çekinmiyor:
“-Bu şemsiyenin adı Suriye Ulusal Koaliysonu’dur.”
Oysa “Ulusal Koalisyonun” ulusallıkla uzaktan yakından alakası yok. O tam bir “uluslararası koalisyon!” Bu koalisyonda Haçlılar ve İsrail ile onların Müslüman kılıklı taşeronları var?
Niye “taşeron” diyoruz.
Çünkü biz, “Hz. Muhammed (s.a.v.) sağ olsaydı Haçlı-Siyonizm ittifakı ile mi olurdu, yoksa devlet, halk ve camilerini bu ittifakın kurşunlarından korumak için savunma cihadı yapan Beşar Esad’dan yana mı?” diye soruyor…
Vicdanımızın bütün rahatlığı ile “Kesinlikle Haçlı-Siyonizm ittifakının yanında olmazdı” kanaatine vardığımız için karşı tarafa “taşeron” demek mecburiyetinde kalıyoruz.
Zaten bizim kendileri için bir sıfat bulmamıza gerek de yok.
Bu işlerin bizzat başındaki kişi ortalıkta “Biz Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanıyız” diye gururla dolaşıyor. O Projenin sahipleri ise Haçlılar ve Siyonizm, bunu herkes biliyor.
Davutoğlu’nun Suriye Türkmenlerine, vatanlarına ihanet edenle birlik olun tavsiyesi, açık konuşalım, bir tehdittir.
Bu sözün anlamı, o cephede olmazsanız, Türkiye’yi yok sayın demektir.
Davutoğlu, Suriye Türkmenlerine bu aklı verirken aklımıza PKK geldi, ABD geldi ve daha pek çokları geldi.
Biz bir örnek verelim devamını siz getirin.
Tarih, 6 Şubat 2005’tir.
Bugünün BDP’si olan o günün DEHAP’ı Batman Atatürk Parkı’nda toplanmış, Siirt’e giderken Batman’dan geçecek olan “Barış Analarını” karşılamak için beklemektedirler.
Ve o gün DEHAP Batman İl Başkanı Mehdi Öztüzün’dü. Ve Öztüzün, Ceyhun Bozkurt’un kaleme aldığı Kripto yayınları arasında çıkan, “Amerikalı Diplomatların Güneydoğu Faaliyetleri” isimli kitabında bahsettiği gibi o günlerde şunları söylemişti:
“-Kürtler üzerinde uluslararası bir komplo kuruldu. Komplo ile elde edilmek istenen, Ortadoğu’da olduğu gibi aşırı milliyetçiliği körüklemek ve Türkler ile Kürtler arasında savaş çıkartmaktır. Kerkük’teki olaylar bu komplonun bir parçasıdır. ABD, Kürtlere özgürlük vermek amacıyla operasyon yapmadı. Orada halkların başına bela olmuş bir petrol var. Tüm hesaplar petrol üzerinedir.”
Öztüzün, daha sonra parti yöneticilerini ve Amerikalıları kızdıracak şu açıklamayı yaptı:
“-ABD Heyetleri gelip bizimle görüşüyorlar. Bize ‘Ayrı yönlerinizi ön plana çıkarın. Barzani’yi kabullenin’ diyorlar. Gerekli önlemler alınmazsa Türkiye ikinci bir Yugoslavya olur.”
Evet, BOP’un nihai hedefi Türkiye’yi Yugoslavyalaştırmaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için önce Suriye kalesinin düşmesi, İsrail’le aradaki engellerin kalkması gerekiyor. Sayın Haydar Baş bu gidişata dur demek ve halkın bağlanan basiretini çözmek ve kapanan gözlerini açmak için çırpınıp duruyor.
Davutoğlu da tutmuş ABD’li diplomatların Güneydoğuda yaptıklarını Suriye için Suriye Türkmenleri üzerinden yaparak Türkiye’nin Yugoslavyalaşma değirmenine su taşıyor…
“- Büyük şemsiye altında toplanın!”
Yani?
Yani ABD, İngiltere, Fransa, yani Haçlı Dünyasının yanında, devletinize karşı gelin…
Üstelik bunu Davutoğlu “diplomatik dille” de değil, açıktan, kabaca, böyle bir hakkı kendinde nasıl görüyorsa, Suriye’nin içişlerine karışır şekilde yapmaktan çekinmiyor:
“-Bu şemsiyenin adı Suriye Ulusal Koaliysonu’dur.”
Oysa “Ulusal Koalisyonun” ulusallıkla uzaktan yakından alakası yok. O tam bir “uluslararası koalisyon!” Bu koalisyonda Haçlılar ve İsrail ile onların Müslüman kılıklı taşeronları var?
Niye “taşeron” diyoruz.
Çünkü biz, “Hz. Muhammed (s.a.v.) sağ olsaydı Haçlı-Siyonizm ittifakı ile mi olurdu, yoksa devlet, halk ve camilerini bu ittifakın kurşunlarından korumak için savunma cihadı yapan Beşar Esad’dan yana mı?” diye soruyor…
Vicdanımızın bütün rahatlığı ile “Kesinlikle Haçlı-Siyonizm ittifakının yanında olmazdı” kanaatine vardığımız için karşı tarafa “taşeron” demek mecburiyetinde kalıyoruz.
Zaten bizim kendileri için bir sıfat bulmamıza gerek de yok.
Bu işlerin bizzat başındaki kişi ortalıkta “Biz Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanıyız” diye gururla dolaşıyor. O Projenin sahipleri ise Haçlılar ve Siyonizm, bunu herkes biliyor.
Davutoğlu’nun Suriye Türkmenlerine, vatanlarına ihanet edenle birlik olun tavsiyesi, açık konuşalım, bir tehdittir.
Bu sözün anlamı, o cephede olmazsanız, Türkiye’yi yok sayın demektir.
Davutoğlu, Suriye Türkmenlerine bu aklı verirken aklımıza PKK geldi, ABD geldi ve daha pek çokları geldi.
Biz bir örnek verelim devamını siz getirin.
Tarih, 6 Şubat 2005’tir.
Bugünün BDP’si olan o günün DEHAP’ı Batman Atatürk Parkı’nda toplanmış, Siirt’e giderken Batman’dan geçecek olan “Barış Analarını” karşılamak için beklemektedirler.
Ve o gün DEHAP Batman İl Başkanı Mehdi Öztüzün’dü. Ve Öztüzün, Ceyhun Bozkurt’un kaleme aldığı Kripto yayınları arasında çıkan, “Amerikalı Diplomatların Güneydoğu Faaliyetleri” isimli kitabında bahsettiği gibi o günlerde şunları söylemişti:
“-Kürtler üzerinde uluslararası bir komplo kuruldu. Komplo ile elde edilmek istenen, Ortadoğu’da olduğu gibi aşırı milliyetçiliği körüklemek ve Türkler ile Kürtler arasında savaş çıkartmaktır. Kerkük’teki olaylar bu komplonun bir parçasıdır. ABD, Kürtlere özgürlük vermek amacıyla operasyon yapmadı. Orada halkların başına bela olmuş bir petrol var. Tüm hesaplar petrol üzerinedir.”
Öztüzün, daha sonra parti yöneticilerini ve Amerikalıları kızdıracak şu açıklamayı yaptı:
“-ABD Heyetleri gelip bizimle görüşüyorlar. Bize ‘Ayrı yönlerinizi ön plana çıkarın. Barzani’yi kabullenin’ diyorlar. Gerekli önlemler alınmazsa Türkiye ikinci bir Yugoslavya olur.”
Evet, BOP’un nihai hedefi Türkiye’yi Yugoslavyalaştırmaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için önce Suriye kalesinin düşmesi, İsrail’le aradaki engellerin kalkması gerekiyor. Sayın Haydar Baş bu gidişata dur demek ve halkın bağlanan basiretini çözmek ve kapanan gözlerini açmak için çırpınıp duruyor.
Davutoğlu da tutmuş ABD’li diplomatların Güneydoğuda yaptıklarını Suriye için Suriye Türkmenleri üzerinden yaparak Türkiye’nin Yugoslavyalaşma değirmenine su taşıyor…
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015