Başta AKP lideri Erdoğan olmak üzere seçimden sonra Hükümet'ten Kıbrıs konusunda geleneksel Türk politikası dışında farklı sesler gelmeye başlamıştı.
AKP lideri Erdoğan'ın Kıbrıs konusundaki AB'ni tatmin etmeye dönük yaklaşım, Rum ve Yunan kesiminde sevinçle karşılanmış, milletimizi ise hayli tedirgin etmişti.
Kıbrıs konusunda BM Planı'nı müzakere edip sonuçlara katlanma politikası, Hükümet'in adetâ devlete dayattığı bir politikaya dönüşmek üzereyken, AKP'den sağduyulu bir sesin yükselmesi bizi ferahlattı.
Kıbrıs'a ziyarete giderken partisinden gelen telkinler şuydu: "Sadece resmî temaslarla yetinmeyin, sivil toplumun da nabzını tutun". Bu telkinde bulunanlar, Arınç'ın sivil toplumun nabzını tutması sayesinde AKP'nin resmi AB ekseninde Kıbrıs politikasını daha içselleştireceğini düşünmüş olmalıydılar.
Arınç da tam öyle yaptı. AB ve Rum lobilerinin organize ettiği ihanet mitingini de gözlemledi. Ancak bu gözlemler Arınç'ın gerçeği daha iyi görmesine yaradı. Tabiri caizse bizzat çıplak gözleriyle gördüğü ihanet, Meclis Başkanı Arınç'ı daha da şahin bir duruşa itti. Dün, Kıbrıs sempozyumunda konuşan Arınç'ın cümleleri "ben ne ihanetler gördüm" şarkısını hatırlattı bana.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, "AB'ye gireceğiz. O nedenle planın altına üstüne bakmadan hemen imzayı basalım" düşüncesi ile Kıbrıs sorununa yaklaşmanın, "Elma şekeri ile avunmak ve gerçekleri gözardı etmek" anlamına geldiğini söyledi. Siyasi hesaplaşmaların gününün, bugün olmadığını bildiren Arınç, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın arkasında "kale gibi" durulması gerektiğini ifade etti.
Arınç, Türk Parlamenterler Birliği'nin eski Senato Salonu'nda düzenlediği, "Kıbrıs Sorunu" konulu sempozyumda konuşan Arınç, "Bugün, Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın alacağı statünün Bosna Hersek'e benzeyeceği tartışılırken, Girit gibi, Türkiye'nin elinden gidecek bir ada olup olmayacağı sorusunun ortada durduğunu belirtti.
Girit'i AB haritalarıyla meydanlarda gösteri yapanların bilmeyebileceğini kaydeden Arınç, "Ama biz çok iyi bilmek zorundayız. Girit nasıl elden gitti, 12 Adalar nasıl elden gitmiştir? Bugün sadece Kıbrıs varsa, Türkiye'nin güvenliği ile KKTC'nin güvenliği nasıl ilişki içindedir? Bunları hepimizin bilmesi gerekir. Ama buradaki tarih şuuru yoksunluğunu görmek çok acıdır" dedi.
İki bölgeliliğin, iki kesimliliğin korunması gerektiğini bildiren TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin garantörlüğünün sürmesinde yarar olduğunu ifade etti.
Mitinglere katılanların büyük bölümünün Hükümet'e duydukları hoşnutsuzluktan dolayı tepki gösterdiklerine dikkat çeken Arınç, bu mitinge bakarak sevinenlerin Rum Kesimi Meclis Başkanı gibi olduklarını söyledi. Arınç, bu insanların Türkleri içinden böldükleri için sevindiklerini kaydetti.
Bazı partilerin Rum tarafı ile görüştüklerini, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve temsilcisi De Soto ile temasta olduklarını, Brüksel'e gidip görüşmeler yaptıklarını söylediklerini aktaran Arınç, "Tüylerim diken diken oldu. Ne hakla, kimin adına yapıyorsunuz? Bir takım maddi desteklerin belli kuruluşlardan geldiği açıktır" diye konuştu.
TBMM Başkanı Arınç, Türk tarafının ne yaptığını bilmediğini, ancak karşı tarafın ne yaptığını çok iyi bildiğini söyledi. Arınç, "Gözümüzü kapatıp kumun içine sokamayız, sokarsak sonunda Annan mannan Planı ile karşı karşıya kalırız, ne yapacağımızı çok fazla bilemeyiz" dedi.
Arınç, bir toplumu ayakta tutan temel unsurların din, dil ve tarih şuuru olduğuna da dikkat çektiği konuşmasında şunları söyledi:
"KKTC'de okutulan ders kitapları başta olmak üzere Kıbrıs'ta yaşanan gerçeğin ne olduğu açıklanmıyor. O nedenle 63'ü, 67'yi yaşamamış gençler elinde Türk bayrağı, KKTC bayrağı taşımıyor, ne idüğü belirsiz saçma sapan pankartlar taşıyor. Ben sadece köylere gittiğimde Türk bayrağı gördüm. Miting meydanlarını dolduranların elinde tek Türk bayrağı yok. Birkaç tane satılmışın (Kıbrıs'ta işgale son) pankartını görmek beni üzdü. Tarih şuuru vermek gericilik, şovenizm değildir."
Bu tespitlerin sahibi, TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinden Kurban Bayramı tatilinden yararlanarak KKTC'ye gitmelerini ve halkla temasta bulunmalarını istedi.
Bence de gitmeliler. Gitsinler ki, uğruna bir çok milli meselede taviz verdikleri AB'nin, Rumlarla el ele vererek hayata geçirdikleri postmodern Enosis'i görsünler.
Dün, Rum halkının sözcülüğünü yaptığı Enosis'i, malesef bilerek veya bilmeyerek bu gün Türk çocuklarını kullanarak hayata geçirmek istiyorlar.
AKP lideri Erdoğan'ın Kıbrıs konusundaki AB'ni tatmin etmeye dönük yaklaşım, Rum ve Yunan kesiminde sevinçle karşılanmış, milletimizi ise hayli tedirgin etmişti.
Kıbrıs konusunda BM Planı'nı müzakere edip sonuçlara katlanma politikası, Hükümet'in adetâ devlete dayattığı bir politikaya dönüşmek üzereyken, AKP'den sağduyulu bir sesin yükselmesi bizi ferahlattı.
Kıbrıs'a ziyarete giderken partisinden gelen telkinler şuydu: "Sadece resmî temaslarla yetinmeyin, sivil toplumun da nabzını tutun". Bu telkinde bulunanlar, Arınç'ın sivil toplumun nabzını tutması sayesinde AKP'nin resmi AB ekseninde Kıbrıs politikasını daha içselleştireceğini düşünmüş olmalıydılar.
Arınç da tam öyle yaptı. AB ve Rum lobilerinin organize ettiği ihanet mitingini de gözlemledi. Ancak bu gözlemler Arınç'ın gerçeği daha iyi görmesine yaradı. Tabiri caizse bizzat çıplak gözleriyle gördüğü ihanet, Meclis Başkanı Arınç'ı daha da şahin bir duruşa itti. Dün, Kıbrıs sempozyumunda konuşan Arınç'ın cümleleri "ben ne ihanetler gördüm" şarkısını hatırlattı bana.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, "AB'ye gireceğiz. O nedenle planın altına üstüne bakmadan hemen imzayı basalım" düşüncesi ile Kıbrıs sorununa yaklaşmanın, "Elma şekeri ile avunmak ve gerçekleri gözardı etmek" anlamına geldiğini söyledi. Siyasi hesaplaşmaların gününün, bugün olmadığını bildiren Arınç, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın arkasında "kale gibi" durulması gerektiğini ifade etti.
Arınç, Türk Parlamenterler Birliği'nin eski Senato Salonu'nda düzenlediği, "Kıbrıs Sorunu" konulu sempozyumda konuşan Arınç, "Bugün, Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın alacağı statünün Bosna Hersek'e benzeyeceği tartışılırken, Girit gibi, Türkiye'nin elinden gidecek bir ada olup olmayacağı sorusunun ortada durduğunu belirtti.
Girit'i AB haritalarıyla meydanlarda gösteri yapanların bilmeyebileceğini kaydeden Arınç, "Ama biz çok iyi bilmek zorundayız. Girit nasıl elden gitti, 12 Adalar nasıl elden gitmiştir? Bugün sadece Kıbrıs varsa, Türkiye'nin güvenliği ile KKTC'nin güvenliği nasıl ilişki içindedir? Bunları hepimizin bilmesi gerekir. Ama buradaki tarih şuuru yoksunluğunu görmek çok acıdır" dedi.
İki bölgeliliğin, iki kesimliliğin korunması gerektiğini bildiren TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin garantörlüğünün sürmesinde yarar olduğunu ifade etti.
Mitinglere katılanların büyük bölümünün Hükümet'e duydukları hoşnutsuzluktan dolayı tepki gösterdiklerine dikkat çeken Arınç, bu mitinge bakarak sevinenlerin Rum Kesimi Meclis Başkanı gibi olduklarını söyledi. Arınç, bu insanların Türkleri içinden böldükleri için sevindiklerini kaydetti.
Bazı partilerin Rum tarafı ile görüştüklerini, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve temsilcisi De Soto ile temasta olduklarını, Brüksel'e gidip görüşmeler yaptıklarını söylediklerini aktaran Arınç, "Tüylerim diken diken oldu. Ne hakla, kimin adına yapıyorsunuz? Bir takım maddi desteklerin belli kuruluşlardan geldiği açıktır" diye konuştu.
TBMM Başkanı Arınç, Türk tarafının ne yaptığını bilmediğini, ancak karşı tarafın ne yaptığını çok iyi bildiğini söyledi. Arınç, "Gözümüzü kapatıp kumun içine sokamayız, sokarsak sonunda Annan mannan Planı ile karşı karşıya kalırız, ne yapacağımızı çok fazla bilemeyiz" dedi.
Arınç, bir toplumu ayakta tutan temel unsurların din, dil ve tarih şuuru olduğuna da dikkat çektiği konuşmasında şunları söyledi:
"KKTC'de okutulan ders kitapları başta olmak üzere Kıbrıs'ta yaşanan gerçeğin ne olduğu açıklanmıyor. O nedenle 63'ü, 67'yi yaşamamış gençler elinde Türk bayrağı, KKTC bayrağı taşımıyor, ne idüğü belirsiz saçma sapan pankartlar taşıyor. Ben sadece köylere gittiğimde Türk bayrağı gördüm. Miting meydanlarını dolduranların elinde tek Türk bayrağı yok. Birkaç tane satılmışın (Kıbrıs'ta işgale son) pankartını görmek beni üzdü. Tarih şuuru vermek gericilik, şovenizm değildir."
Bu tespitlerin sahibi, TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinden Kurban Bayramı tatilinden yararlanarak KKTC'ye gitmelerini ve halkla temasta bulunmalarını istedi.
Bence de gitmeliler. Gitsinler ki, uğruna bir çok milli meselede taviz verdikleri AB'nin, Rumlarla el ele vererek hayata geçirdikleri postmodern Enosis'i görsünler.
Dün, Rum halkının sözcülüğünü yaptığı Enosis'i, malesef bilerek veya bilmeyerek bu gün Türk çocuklarını kullanarak hayata geçirmek istiyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014