Türkiye, iki adet F–35 almak için adım attı. Uçaklar 2015’te filoya katılacak. Uçak başına maliyet aşağı yukarı 150 milyon doları buluyor.
F–35 projesinin birincil müşterisi ve destekçisi ABD.
Türkiye, İtalya, Hollanda, Kanada, Norveç, Danimarka, Avustralya ve İngiltere programa katkı veren diğer ülkeler.
Peki, aması ne?
Aması şu:
Türkiye F–35 uçaklarını alıyor ama dost(!) ve müttefik(!) ABD, Türkiye’ye uçakların yazılım kodlarını vermiyor.
F–35’ler ABD’den habersiz uçamıyor.
F–16’lar da dahil olmak üzere ABD tarafından geliştirilen tüm saldırı uçaklarının uçuş ve silah sistemlerinin yazılımlarına ait kaynak kodları Türkiye’ye teslim edilmedi. Dolayısıyla uçakları Pentagon’un istemediği hedeflere yöneltmek mümkün değil.
F–35’lerde bulunan uydu bağlantılı gelişmiş kontrol sistemleri sayesinde ABD’nin Türk Hava Kuvvetleri’nin tüm manevralarını denetleyebilmesi ve gerektiği durumda engelleyebilmesi mümkün hale gelecek.
İşte aması bu.
ABD’nin dost ve müttefikliğinin sözde kaldığını bu olay bir kez daha ispatlıyor.
Türkiye daha ne kadar bu ABD’nin planlarında rol almaya devam edecek?
Uludere’de yaralar sarıldı mı?
Uludere’deki olayda 35 köylünün ölümüyle ilgili kimin ihmali olduğunu araştırırken bir şeyi ihmal ediyoruz.
Yakınlarını kaybeden insanlarımızı…
Hükümet, şu ana kadar 35 ferdini kaybeden Uludere’li aileler için ne yaptı?
Hangi yaralar sarıldı?
Teskin olmaları mümkün değil belki ama hangi yürekler yatıştırıldı?
Yaralar kangren oldu, bizin hükümet hala bir karar alabilmiş değil maalesef.
Ama bakın Barzani hiç fırsatı kaçırmıyor. Mesut Barzani, ölen 35 köylünün ailelerine 40 bin dolar para göndermiş.
Türkiye formalitelerle uğraşırken bu bölge üzerinde hain planları olanlar böyle üzücü hadiseleri bile istismar edebiliyorlar.
Oysa hükümet formaliteleri bir kenara bırakıp, ölen 35 köylünün ailelerinin maddi manevi her türlü ihtiyacını fazlasıyla gidermeliydi.
Hükümet üstüne düşeni tam olarak yapılabilmiş olsaydı acılı aileler Barzani’nin 40 bin dolarına muhtaç edilmemiş olurdu.
Gözlemciler Suriye’de ne arıyor?
Suriye’de Arap Birliği gözlemcileri incelemelere devam ediyor. İlginç olan şey gözlemciler Suriye’ye ayak basar basmaz ülkedeki isyanların dozunda da fark edilir oranda bir artış oldu.
Yaklaşık on gündür ülkede faaliyet gösteren Arap Birliği gözlemcileri birçok kent merkezini gezdi.
Henüz rapor açıklanmadı ama gözlemcilerin şu ana kadar edindikleri izlenimin sanılanın aksine Suriye yönetiminin savunduğu şeyleri teyit ettiği tahmin ediliyor.
Oysa gözlemcileri Suriye’ye gönderen Arap Birliği ülkede sivil katliamların yaşandığının ispatlanmasını istiyordu.
Eğer gözlemciler, Suriye konusunda kaleme alacakları raporu Arap Birliği’nin beklediği şekilde değil de Beşar Esad’ın haklılığını gösteren şekilde ortaya koyarlarsa bütün hesaplar bozulabilir. Gerçi Esad yanlısı bir raporun resmi olarak Arap Birliği’nden açıklanması mümkün değil.
Çünkü ne Arap Birliği ne de Suriye işini Arap Birliği ve Türkiye’ye havale eden ABD, gerçekleri aramıyor.
Peki, Suriye’de ne arıyorlar?
Irak’ta aradıklarını arıyorlar…
Hatırlarsanız Irak’ı vurmadan önce ABD ülkede kitle imha silahları var diyordu. Irak işgalinin gerekçesi kitle imha silahlarıydı. İşgal gerçekleşti ama kitle imha silahı bulunmadı Irak’ta. Bir süre sonra da kitli imha silahlarının Irak’ta var olduğu iddialarının ABD’nin düzmecesi, yalanı olduğu ortaya çıkmıştı.
Şimdi de Suriye konusunda aynı yalanları uyduruyorlar.
Gözlemcilerin aradıkları Suriye’ye bomba yağdırabilmek için ABD’ye bir gerekçe…
Ve bunu Irak’ta olduğu gibi yalan da olsa mutlaka bulacaklar…
F–35 projesinin birincil müşterisi ve destekçisi ABD.
Türkiye, İtalya, Hollanda, Kanada, Norveç, Danimarka, Avustralya ve İngiltere programa katkı veren diğer ülkeler.
Peki, aması ne?
Aması şu:
Türkiye F–35 uçaklarını alıyor ama dost(!) ve müttefik(!) ABD, Türkiye’ye uçakların yazılım kodlarını vermiyor.
F–35’ler ABD’den habersiz uçamıyor.
F–16’lar da dahil olmak üzere ABD tarafından geliştirilen tüm saldırı uçaklarının uçuş ve silah sistemlerinin yazılımlarına ait kaynak kodları Türkiye’ye teslim edilmedi. Dolayısıyla uçakları Pentagon’un istemediği hedeflere yöneltmek mümkün değil.
F–35’lerde bulunan uydu bağlantılı gelişmiş kontrol sistemleri sayesinde ABD’nin Türk Hava Kuvvetleri’nin tüm manevralarını denetleyebilmesi ve gerektiği durumda engelleyebilmesi mümkün hale gelecek.
İşte aması bu.
ABD’nin dost ve müttefikliğinin sözde kaldığını bu olay bir kez daha ispatlıyor.
Türkiye daha ne kadar bu ABD’nin planlarında rol almaya devam edecek?
Uludere’de yaralar sarıldı mı?
Uludere’deki olayda 35 köylünün ölümüyle ilgili kimin ihmali olduğunu araştırırken bir şeyi ihmal ediyoruz.
Yakınlarını kaybeden insanlarımızı…
Hükümet, şu ana kadar 35 ferdini kaybeden Uludere’li aileler için ne yaptı?
Hangi yaralar sarıldı?
Teskin olmaları mümkün değil belki ama hangi yürekler yatıştırıldı?
Yaralar kangren oldu, bizin hükümet hala bir karar alabilmiş değil maalesef.
Ama bakın Barzani hiç fırsatı kaçırmıyor. Mesut Barzani, ölen 35 köylünün ailelerine 40 bin dolar para göndermiş.
Türkiye formalitelerle uğraşırken bu bölge üzerinde hain planları olanlar böyle üzücü hadiseleri bile istismar edebiliyorlar.
Oysa hükümet formaliteleri bir kenara bırakıp, ölen 35 köylünün ailelerinin maddi manevi her türlü ihtiyacını fazlasıyla gidermeliydi.
Hükümet üstüne düşeni tam olarak yapılabilmiş olsaydı acılı aileler Barzani’nin 40 bin dolarına muhtaç edilmemiş olurdu.
Gözlemciler Suriye’de ne arıyor?
Suriye’de Arap Birliği gözlemcileri incelemelere devam ediyor. İlginç olan şey gözlemciler Suriye’ye ayak basar basmaz ülkedeki isyanların dozunda da fark edilir oranda bir artış oldu.
Yaklaşık on gündür ülkede faaliyet gösteren Arap Birliği gözlemcileri birçok kent merkezini gezdi.
Henüz rapor açıklanmadı ama gözlemcilerin şu ana kadar edindikleri izlenimin sanılanın aksine Suriye yönetiminin savunduğu şeyleri teyit ettiği tahmin ediliyor.
Oysa gözlemcileri Suriye’ye gönderen Arap Birliği ülkede sivil katliamların yaşandığının ispatlanmasını istiyordu.
Eğer gözlemciler, Suriye konusunda kaleme alacakları raporu Arap Birliği’nin beklediği şekilde değil de Beşar Esad’ın haklılığını gösteren şekilde ortaya koyarlarsa bütün hesaplar bozulabilir. Gerçi Esad yanlısı bir raporun resmi olarak Arap Birliği’nden açıklanması mümkün değil.
Çünkü ne Arap Birliği ne de Suriye işini Arap Birliği ve Türkiye’ye havale eden ABD, gerçekleri aramıyor.
Peki, Suriye’de ne arıyorlar?
Irak’ta aradıklarını arıyorlar…
Hatırlarsanız Irak’ı vurmadan önce ABD ülkede kitle imha silahları var diyordu. Irak işgalinin gerekçesi kitle imha silahlarıydı. İşgal gerçekleşti ama kitle imha silahı bulunmadı Irak’ta. Bir süre sonra da kitli imha silahlarının Irak’ta var olduğu iddialarının ABD’nin düzmecesi, yalanı olduğu ortaya çıkmıştı.
Şimdi de Suriye konusunda aynı yalanları uyduruyorlar.
Gözlemcilerin aradıkları Suriye’ye bomba yağdırabilmek için ABD’ye bir gerekçe…
Ve bunu Irak’ta olduğu gibi yalan da olsa mutlaka bulacaklar…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024