İmam Ali'nin velayeti itikadi bir konudur

Bugün İslam coğrafyası kan ağlamaktadır.
Savaşlar, katliamlar, işgal, terör, açlık ve sefalet, mülteci durumuna düşüp vatan cüda olma ve daha sayamadığımız birçok felaket adeta ülkemiz ve topyekûn İslam coğrafyasının kaderi olmuştur. Peki, nedir bunun asıl sebebi? Belki detay birçok sebep sıralayabilirsiniz ama asıl sebep nedir? Üç kelimeyle ifade edersek, "Allah'ın muradından uzaklaşmak..."
Peki, Allah'ın muradı neydi, biz neyi kaçırdık?
İşte bu noktaya geldiğimizde karşımıza Gadir-i Hum'da, Prof. Dr. Haydar Baş'ın önemle ifade ettiği gibi, İslam dünyasına en değerli miras olarak bırakılan ve tutunduğumuzda asla delalete, sapıklığa düşmeyeceğimiz büyük bir gerçekle karşılaşıyoruz:
"İmam Ali'nin velayetinin ve hilafetinin ilanı?"
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Veda Haccından dönerken Zilhicce'nin 18. günü Maide Suresi 67. ayet nazil oldu. Cenab-ı Hak bu ayet-i kerimede, "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun. Allah Seni insanlardan koruyacaktır" buyurmaktadır. Bunun üzerine Gadir-i Gum mevkiinde ileriye gidenler geriye, geride olanlar ise ileri çağrılır ve Allah Resulü burada bir hutbe irad eder.
İmam Ali Efendimizin elini kaldırarak hutbenin 6 yerinde O'nu, vasi, kendisinden sonraki halife, hidayet önderi, imam, mü'minlerin emiri olarak açıkça ilan eder.
Bu halife tayininin sonunda ashabı kiram sıraya girerek hepsi Hz. Ali'nin hilafetini tebrik eder. Ve bunun üzerine, daha kalabalık oradan dağılmadan Maide Suresi 3. ayet nazil olur:
Cenab-ı Hak bu ayetle de şöyle beyan eder: "Bugün sizin için dini kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim."
Yani din, İmam Ali'nin hilafet ilanıyla tamamlanmıştır. Maide 67. ayet yani tebliğ ayetinin ve de Maide 3. ayet yani ikmal ayetinin Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı olduğunu 220 Ehl-i Sünnet kaynağı açıkça belirtmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt eserinde bunlar tek tek sıralanmıştır.
Bunlardan bazıları; Suyuti'nin ed-Durrü'l-Mensur'u, İbn Ebi Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim'i, Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul'ü, Ahmed bin Hanbel'in Müsned'i, Taberi'nin tefsiri, İmam Fahri Razi'nin tefsiri, İmam Gazali'nin İhya'sı ve Sırru'l Almeyn eseri ve daha niceleri?
Meşhur müfessir Alusi Maide suresi 67. ayetin tefsirini ve Gadir-i Hum olayını şöyle nakletmektedir: "İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bu ayet, Ali (k.veche) hakkında nazil oldu. Yüce Allah, Hz. Peygambere O'nun (Ali) velayetini insanlara ilan etmesini emrettiğinde, Resulüllah, insanların 'amcasının oğlunu başımıza geçirdi' deyip kendisini kınamalarından oldukça korktu. Bunun üzerine Allah, bu ayeti indirdi. O da Gadir-i Hum'da Ali'nin velayetini ikame etti. O'nun elini tutup kaldırarak şöyle buyurdu: Ben kimin velisi-idarecisi isem, işte bu Ali de onların velisi- idarecisidir. Allah'ım, O'nu veli kabul edip dost olana dost ol, O'na düşmanlık yapana da düşman ol."
Hüccetü'l-İslam İmam Gazali ise, Sırru'l-Alemeyn ve Keşfi Ma Fi'd Dareyn eserinde Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafetinin ilanının İslam tarihinin en büyük icması olduğunu beyan etmektedir ve "şeksiz şüphesiz tam icma" olarak altını çizdikten sonra şöyle demektedir: Dolayısıyla icmaya ve icma ile sabit naslara aykırı olarak teviller üretmek batıldır."
İmam Ali'nin hilafetinin ilanı; hakkında 2 ayet olan, 220 Ehl-i sünnet kaynağında ifade edildiği gibi bizzat Hz. Peygamber tarafından ilan edilen ve de İmam Gazali'nin açıkça belirttiği gibi şeksiz ve şüphesiz tam icma olan, yani inkarı mümkün olmayan bir hadisedir.
Prof. Dr. Haydar Baş, Gadir-i Hum'la ilgili yazdığı makalede Şii dünya ile Sünnilerin iman şartlarında ayrıldıkları tek konunun hilafet mevzuu olduğunu belirttikten sonra şu gerçeği ifade etmektedir: "Oysa Gadir-i Hum günü inen ayetler dikkate alındığında onların inandığı şekilde hilafet hakikaten bir iman şartıdır."
Deliller açıkça göstermektedir ki Allah'ın ve Resulü'nün muradı İmam Ali'nin hilafetiydi. İşte Sakife, Allah'ın bu muradını gizlemenin, batılı hakka tercih etmenin adımıdır ve İslam tarihinde ilk olduğu için de kıyamete kadar sürecek bütün kaos ve karmaşaların, felaketlerin kıvılcımıdır.
O gün bugündür Sakife kültürü, yani Allah'ın murat ettiğini değil de batılı tercih etme kültürü devam ettiği için Müslümanların birlik ve beraberliği asla tesis edilememiştir.
Bugün birlik ve beraberlik istiyorsak, bereket, barış ve huzura ulaşmayı arzu ediyorsak, bunun tek yolu Allah'ın bizlere emanet ettiği, tertemiz kıldığı, sevdiği ve seçtiği, sevmemizi farz kıldığı, Gadir-i Hum'da ayetle itaat etmemizi farz kıldığı, Hz. Peygamberin Nuh'un Gemisi olarak ifade ettiği Ehl-i Beyt'e sımsıkı sarılmaktır.
 Bu noktada yol haritamız ise bugün bu gerçeklerle bizleri buluşturan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezi olmalıdır, çünkü başka örneği yoktur.
Ne mutlu Ehl-i Beyt'in gemisine binip de Allah'ın muradını anlayanlara ve yaşayanlara?