İmam Cafer: Şükür
Üç şey vardır ki, onlarla birlikte hiçbir şey zarar vermez: Keder anında dua etmek, günah işlerken istiğfar etmek ve nimete kavuşurken şükretmek
13.10.2022 20:34:00





es-Sekunî, Câfer Sâdık Aleyhisselam'dan rivayet eder:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Bir yiyeceği yiyip de şükreden kimseye, Allah'ın sevabını umarak oruç tutan kimsenin sevabı vardır.
Sağlıklı olduğu için şükreden kimseye, musibete duçar olup da sabreden kimseninki kadar sevap vardır.
Yoksullara bağışta bulunup da şükreden kimseye, yoksul olup da durumuna kanaat getiren kimse kadar sevap vardır."
es-Sekunî, Câfer Sâdık Aleyhisselam'dan rivayet eder:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi)'nin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Allah bir kulunun üzerine şükür kapısını açmışsa, artış kapısını üzerine kapatmamıştır."
Ubeydullah b. el-Velid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini duydum:
Üç şey vardır ki, onlarla birlikte hiçbir şey zarar vermez: Keder anında dua etmek, günah işlerken istiğfar etmek ve nimete kavuşurken şükretmek."
Muaviye b. Vehb, rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Kime şükretme isteği verilmişse ona fazlası da verilmiştir. (Onun nimetinin artırılması öngörülmüştür). Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: Eğer şükrederseniz, elbette size, (nimetimi) artıracağım."
İshak b. Ammar, ashabımızdan iki adamdan, Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah bir kuluna bir nimet verirse, kul bu nimeti kalbiyle bilip itiraf etse ve diliyle buna şükretse, daha sözlerini henüz tamamlamamışken Allah onun nimetinin artırılmasını emreder."
Müyessir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Nimetin şükrü haramlardan kaçınmaktır. Şükrün tamamı ise kişinin, "Elhamdülillahi Rabbi'l âlemin/âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" demesidir."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini duydum:
"Ne kadar büyük olursa olsun, her nimetin şükrü, ona karşılık Allah Azze ve Celle'ye hamd etmendir."
Ebu Bâsir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'a dedim ki:
"Şükrün bir sınırı var mı ki kul bu sınıra vardığı zaman, Allah'a yönelik şükrünü ifa etmiş olsun?"
"Evet" dedi.
"Nedir bu sınır?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Kulun, Allah tarafından kendisine bahşedilen evlat ve mal ile ilgili her nimetten dolayı Allah'a hamd etmesidir.
Allah'ın kendisine bahşettiği malda başkasının hakkı varsa, onu edâ etmesidir. Aşağıdaki ayetlerde bu hususa işaret edilir:
"Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve tasdik ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik."
"Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın."
"Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana, tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver."
Safvan el-Cemmal rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam bana dedi ki:
"Allah bir kuluna büyük veya küçük bir nimet bahşettiği zaman, kul, Allah'a hamd ederse, bu nimetin şükrünü eda etmiş olur."
İsmail b. Ebu'l Hasan bir adamdan şöyle rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Allah bir kimseye bir nimet bahşettiği zaman, bu kimse kalben bu nimetin Allah tarafından kendisine bahşedildiğini bilirse, nimetin şükrünü eda etmiş olur."
Ebu Bâsir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Bazen içinizden biri bir yudum su içer, bundan dolayı Allah Cenneti ona vacip kılar."
Sonra şöyle buyurdu: "Çünkü bu kimse su kabını alıp ağzına götürürken, "Bismillahirrahmanirrahim" der. Sonra içer ve canı çektiği halde kabı bir kenara bırakır, Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Bundan dolayı Allah Azze ve Celle ona Cenneti vacip kılar."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'a dedim ki:
"Allah Azze ve Celle'den bana mal vermesini istedim, verdi. Bana evlat vermesini istedim, verdi. Bir ev vermesini istedim, verdi. Bunun, benim için peyderpey helâka götürücü bir sınama olmasından korktum."
İmam buyurdu ki: "Allah'a yemin ederim ki, bu nimetlere karşılık hamd edildiği sürece böyle bir durum olmaz."
Hammad b. Osman rivayet eder: Bir gün Câfer Sâdık Aleyhisselam mescidden çıktı. Bineğini kaybetmişti.
Dedi ki: "Elhamdülillah/Allah'a hamd olsun."
Biri dedi ki: "Canım sana feda olsun. "Allah'a hakkıyla şükredeceğim" dememiş miydin?"
Ebu Abdullah buyurdu ki: "Elhamdülillah, dediğimi duymadın mı?"
Musenna el-Hannat rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle dedi:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) kendisini sevindiren bir şeyle karşılaştığı zaman, "Nimetten dolayı Allah'a hamd olsun" derdi. Karşısına üzüntü verici bir şey çıktığı zaman da. "Her durumda Allah'a hamd olsun" derdi."
Hafs el-Kunasî rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Bir belaya düçâr olmuş birini görüp de "Sana verdiği beladan beni uzak tutan ve verdiği sağlıkla beni senden üstün tutan Allah'a hamd olsun. Allah'ım, bu adama verdiğin beladan beni uzak tut" diyen bir kul, kesinlikle o belaya düşmez."
Halid b. Nacih rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Sana verilen nimet noktasında bir başkasının imtihan edildiğini görürsen şöyle de: "Allah'ım! (Bu adamla) alay etmiyorum, (bana bahşettiğin nimetlerden dolayı da) övünmüyorum; fakat bana verdiğin büyük nimetlerden dolayı Sana hamd ediyorum."
Hafs b. Ömer rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurmuştur ki: Belaya düşmüş kimseleri gördüğünüz zaman Allah'a hamd edin, ama onlara sözlerinizi duyurmayın. Çünkü bundan dolayı üzülürler."
Abdullah b. Muskan, Câfer Sâdık Aleyhisselam'dan rivayet eder:
"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) kısa bir seferde devesinin sırtında yolculuk ediyordu. Birden deveden indi ve beş kere üst üste secdeye gitti. Sonra tekrar deveye bindi. Yanında bulunanlar dediler ki:
Ya Resulullah! Şimdiye kadar yapmadığın bir şey yaptın!
Buyurdu ki: Cebrail (a.s.) karşıma çıktı ve Allah Azze ve Celle'den bana müjdeler (beş müjde) ulaştırdı. Ben de her müjdeye karşılık Allah'ın huzurunda bir kere secdeye gittim.
Yunus b. Ammar rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Biriniz Allah Azze ve Celle'nin kendisine yönelik nimetini hatırladığı zaman, Allah'a yönelik şükrünün bir ifadesi olarak yanağını yere koysun.
Eğer binek sırtındaysa insin ve yanağını toprağa koysun. Eğer riyakârlık korkusuyla bunu yapamıyorsa, yanağını hayvanın eyeri üzerine koysun.
Bunu da yapamıyorsa, yanağını avucunun üzerine koysun, sonra kendisine verdiği nimetlerden dolayı Allah'a hamd etsin."
İsmail b. Fadl rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Sabah olunca ve akşam olunca on kere şöyle de: Allah'ım! Benimle beraber sabahlayan her nimet, borçtan ve dünyadan her esenlik Sendendir.
Sen bir ve ortaksızsın. Sana hamd olsun. Bunlardan dolayı Sana şükretmek benim görevimdir, ey Rabbim! Sen razı oluncaya kadar ve Sen razı olduktan sonra da devam edeceğim.
Sen bunu söylediğin zaman, Allah'ın o gün ve o gecede sana bahşettiği nimetin şükrünü eda etmiş olursun."
Hafs b. el-Bahterî rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Nuh (a.s.) her sabah bunu söylerdi. Bu yüzden, "Abdunşekur/ çok şükreden kul" diye isimlendirildi.
Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Kim Allah'ı tasdik ederse kurtulur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Bir yiyeceği yiyip de şükreden kimseye, Allah'ın sevabını umarak oruç tutan kimsenin sevabı vardır.
Sağlıklı olduğu için şükreden kimseye, musibete duçar olup da sabreden kimseninki kadar sevap vardır.
Yoksullara bağışta bulunup da şükreden kimseye, yoksul olup da durumuna kanaat getiren kimse kadar sevap vardır."
es-Sekunî, Câfer Sâdık Aleyhisselam'dan rivayet eder:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi)'nin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Allah bir kulunun üzerine şükür kapısını açmışsa, artış kapısını üzerine kapatmamıştır."
Ubeydullah b. el-Velid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini duydum:
Üç şey vardır ki, onlarla birlikte hiçbir şey zarar vermez: Keder anında dua etmek, günah işlerken istiğfar etmek ve nimete kavuşurken şükretmek."
Muaviye b. Vehb, rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Kime şükretme isteği verilmişse ona fazlası da verilmiştir. (Onun nimetinin artırılması öngörülmüştür). Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: Eğer şükrederseniz, elbette size, (nimetimi) artıracağım."
İshak b. Ammar, ashabımızdan iki adamdan, Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah bir kuluna bir nimet verirse, kul bu nimeti kalbiyle bilip itiraf etse ve diliyle buna şükretse, daha sözlerini henüz tamamlamamışken Allah onun nimetinin artırılmasını emreder."
Müyessir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Nimetin şükrü haramlardan kaçınmaktır. Şükrün tamamı ise kişinin, "Elhamdülillahi Rabbi'l âlemin/âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" demesidir."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'ın şöyle dediğini duydum:
"Ne kadar büyük olursa olsun, her nimetin şükrü, ona karşılık Allah Azze ve Celle'ye hamd etmendir."
Ebu Bâsir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'a dedim ki:
"Şükrün bir sınırı var mı ki kul bu sınıra vardığı zaman, Allah'a yönelik şükrünü ifa etmiş olsun?"
"Evet" dedi.
"Nedir bu sınır?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Kulun, Allah tarafından kendisine bahşedilen evlat ve mal ile ilgili her nimetten dolayı Allah'a hamd etmesidir.
Allah'ın kendisine bahşettiği malda başkasının hakkı varsa, onu edâ etmesidir. Aşağıdaki ayetlerde bu hususa işaret edilir:
"Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve tasdik ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik."
"Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın."
"Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana, tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver."
Safvan el-Cemmal rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam bana dedi ki:
"Allah bir kuluna büyük veya küçük bir nimet bahşettiği zaman, kul, Allah'a hamd ederse, bu nimetin şükrünü eda etmiş olur."
İsmail b. Ebu'l Hasan bir adamdan şöyle rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Allah bir kimseye bir nimet bahşettiği zaman, bu kimse kalben bu nimetin Allah tarafından kendisine bahşedildiğini bilirse, nimetin şükrünü eda etmiş olur."
Ebu Bâsir rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Bazen içinizden biri bir yudum su içer, bundan dolayı Allah Cenneti ona vacip kılar."
Sonra şöyle buyurdu: "Çünkü bu kimse su kabını alıp ağzına götürürken, "Bismillahirrahmanirrahim" der. Sonra içer ve canı çektiği halde kabı bir kenara bırakır, Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Bundan dolayı Allah Azze ve Celle ona Cenneti vacip kılar."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam'a dedim ki:
"Allah Azze ve Celle'den bana mal vermesini istedim, verdi. Bana evlat vermesini istedim, verdi. Bir ev vermesini istedim, verdi. Bunun, benim için peyderpey helâka götürücü bir sınama olmasından korktum."
İmam buyurdu ki: "Allah'a yemin ederim ki, bu nimetlere karşılık hamd edildiği sürece böyle bir durum olmaz."
Hammad b. Osman rivayet eder: Bir gün Câfer Sâdık Aleyhisselam mescidden çıktı. Bineğini kaybetmişti.
Dedi ki: "Elhamdülillah/Allah'a hamd olsun."
Biri dedi ki: "Canım sana feda olsun. "Allah'a hakkıyla şükredeceğim" dememiş miydin?"
Ebu Abdullah buyurdu ki: "Elhamdülillah, dediğimi duymadın mı?"
Musenna el-Hannat rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle dedi:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) kendisini sevindiren bir şeyle karşılaştığı zaman, "Nimetten dolayı Allah'a hamd olsun" derdi. Karşısına üzüntü verici bir şey çıktığı zaman da. "Her durumda Allah'a hamd olsun" derdi."
Hafs el-Kunasî rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Bir belaya düçâr olmuş birini görüp de "Sana verdiği beladan beni uzak tutan ve verdiği sağlıkla beni senden üstün tutan Allah'a hamd olsun. Allah'ım, bu adama verdiğin beladan beni uzak tut" diyen bir kul, kesinlikle o belaya düşmez."
Halid b. Nacih rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Sana verilen nimet noktasında bir başkasının imtihan edildiğini görürsen şöyle de: "Allah'ım! (Bu adamla) alay etmiyorum, (bana bahşettiğin nimetlerden dolayı da) övünmüyorum; fakat bana verdiğin büyük nimetlerden dolayı Sana hamd ediyorum."
Hafs b. Ömer rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam şöyle buyurdu:
"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurmuştur ki: Belaya düşmüş kimseleri gördüğünüz zaman Allah'a hamd edin, ama onlara sözlerinizi duyurmayın. Çünkü bundan dolayı üzülürler."
Abdullah b. Muskan, Câfer Sâdık Aleyhisselam'dan rivayet eder:
"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) kısa bir seferde devesinin sırtında yolculuk ediyordu. Birden deveden indi ve beş kere üst üste secdeye gitti. Sonra tekrar deveye bindi. Yanında bulunanlar dediler ki:
Ya Resulullah! Şimdiye kadar yapmadığın bir şey yaptın!
Buyurdu ki: Cebrail (a.s.) karşıma çıktı ve Allah Azze ve Celle'den bana müjdeler (beş müjde) ulaştırdı. Ben de her müjdeye karşılık Allah'ın huzurunda bir kere secdeye gittim.
Yunus b. Ammar rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Biriniz Allah Azze ve Celle'nin kendisine yönelik nimetini hatırladığı zaman, Allah'a yönelik şükrünün bir ifadesi olarak yanağını yere koysun.
Eğer binek sırtındaysa insin ve yanağını toprağa koysun. Eğer riyakârlık korkusuyla bunu yapamıyorsa, yanağını hayvanın eyeri üzerine koysun.
Bunu da yapamıyorsa, yanağını avucunun üzerine koysun, sonra kendisine verdiği nimetlerden dolayı Allah'a hamd etsin."
İsmail b. Fadl rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Sabah olunca ve akşam olunca on kere şöyle de: Allah'ım! Benimle beraber sabahlayan her nimet, borçtan ve dünyadan her esenlik Sendendir.
Sen bir ve ortaksızsın. Sana hamd olsun. Bunlardan dolayı Sana şükretmek benim görevimdir, ey Rabbim! Sen razı oluncaya kadar ve Sen razı olduktan sonra da devam edeceğim.
Sen bunu söylediğin zaman, Allah'ın o gün ve o gecede sana bahşettiği nimetin şükrünü eda etmiş olursun."
Hafs b. el-Bahterî rivayet eder: Câfer Sâdık Aleyhisselam buyurdu ki:
"Nuh (a.s.) her sabah bunu söylerdi. Bu yüzden, "Abdunşekur/ çok şükreden kul" diye isimlendirildi.
Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Kim Allah'ı tasdik ederse kurtulur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.