İmam Cafer’den ayet tefsirleri
'Allah sizden iman edip, iyi davranışlarda bulunanlara kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağını vaat etti'
01.11.2021 15:40:00





"Allah sizden iman edip, iyi davranışlarda bulunanlara kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağını vaat etti." (Nur Suresi 55) ayetinin açıklamasında İmam Cafer (a.s) şöyle buyurmaktadır; "Burada kastedilen imamlardır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eseri sh:616)
Esbat anlatıyor;
İmam Cafer'in (a.s) yanında bulunuyordum. Bir adam, "İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır. Onlar, hala gözler önünde duran bir yol üzerindedirler." (Hicr 75-76) ayetinin anlamını sordu.
İmam buyurdu ki; "İbret alanlar bizleriz ve bizim yolumuz gözler önündeki dosdoğru yoldur." (aynı eser sh:616)
Ahmet b. İsa, Cafer-i Sadık'ın (a.s) "Sizin veliniz Allah, Resulü ve iman edenlerdir…" (Maide 55) ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;
"Size en layık olan ve sizin işlerinizi, kendinizi, mallarınızı yönetmeye en fazla hak sahibi olan Allah, Resulü ve iman edenlerdir.
Burada geçen "iman edenlerden" maksat Ali ve O'nun soyundan gelecek olan imamlardır. Sonra Allah (c.c) onları vasfetmiş ve şöyle buyurmuştur; "Onlar namaz kılarlar, rükuda iken zekat verirler…" (Maide 55)
Emirü-l Müminin Ali, bir gün öğle namazını kılarken, ikinci rekatta rüku halinde iken üzerinde bin dinar değerinde bir aba vardı.
Bu abayı Habeş Kralı Neçaşi (r.a) Peygamberimize (sav) hediye etmiş Peygamberimizde Ali'ye giydirmişti. Bir dilenci geldi ve şöyle dedi; Esselamu aleyke Ey Allah'ın Velisi, Ey müminlere canlarından daha yakın olan kimse, şu miskine bir sadaka ver."
Ali (k.v) abayı üzerinden aşağı doğru kaydırdı ve adama alıp, giymesini işaret etti. Bunun üzerine onun hakkında bu ayet indi.
Allah (c.c) onun çocuklarının verdiği sadakaları da, onun verdiği sadakalara kattı ve hepsini bir saydı. Bu yüzden onun soyundan imamlık makamına erişen biri, onun bu niteliğine sahip olur.
Böylece bütün imamlar rüku halinde sadaka vermiş olurlar. Ali'den (k.v) sadaka isteyen dilenci bir melekti. Onun soyundan gelen imamlardan sadaka isteyen dilencilerde meleklerden olurlar." (Sh:616)

Süfyan b. Uyeyne, Ebu Abdullah'tan (İmam Cafer'den a.s) şöyle rivayet etmiştir; "Hanginizin daha güzel amel ettiğini sınasın diye…" (Mülk 2) ayetinden çok amel kastedilmiyor. Fakat hanginiz daha doğru amel ederseniz anlamı kastediliyor. Amelde doğruluğun ölçüsü Allah korkusu, samimi niyet ve iyiliktir."
Sonra şöyle buyurdu; "Bir amelin ihlaslı olması için çabalamak, amelin kendisinden daha ağırdır. İhlaslı amel, Allah Azze ve Celle'den başka kimsenin övgüsünü istemediğin amele denir. Niyet amelden üstündür. Zaten niyette bir amel değil midir?"
Sonra şu ayeti okudu; "De ki; herkes, kendi mizacına göre iş yapar." (İsra 84) Yani kendi niyetine göre." (Sh:618)
"Bir iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din) kardeşleri hakkında iyi zan besleyip de, "bu apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!
Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler, işte onlar, Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Halbuki bu Allah katında büyük bir günahtır.
Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!
Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyen dönmemeniz için Allah, size öğüt veriyor. Allah, size ayetleri açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Hüküm ve hikmet sahibidir.
İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya! Onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Nur 12-19)
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu; "Kim! Bir müminin bir fiilini kendi gözüyle gördüğü, ya da kulağıyla kendisinden duyduğu şeyi söyler ve başkasına da naklederse Allah'ın bu ayette kendilerine ateş vaat ettiği kimselerden olur." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eseri sh:620) H: Akın Aydın
Esbat anlatıyor;
İmam Cafer'in (a.s) yanında bulunuyordum. Bir adam, "İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır. Onlar, hala gözler önünde duran bir yol üzerindedirler." (Hicr 75-76) ayetinin anlamını sordu.
İmam buyurdu ki; "İbret alanlar bizleriz ve bizim yolumuz gözler önündeki dosdoğru yoldur." (aynı eser sh:616)
Ahmet b. İsa, Cafer-i Sadık'ın (a.s) "Sizin veliniz Allah, Resulü ve iman edenlerdir…" (Maide 55) ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;
"Size en layık olan ve sizin işlerinizi, kendinizi, mallarınızı yönetmeye en fazla hak sahibi olan Allah, Resulü ve iman edenlerdir.
Burada geçen "iman edenlerden" maksat Ali ve O'nun soyundan gelecek olan imamlardır. Sonra Allah (c.c) onları vasfetmiş ve şöyle buyurmuştur; "Onlar namaz kılarlar, rükuda iken zekat verirler…" (Maide 55)
Emirü-l Müminin Ali, bir gün öğle namazını kılarken, ikinci rekatta rüku halinde iken üzerinde bin dinar değerinde bir aba vardı.
Bu abayı Habeş Kralı Neçaşi (r.a) Peygamberimize (sav) hediye etmiş Peygamberimizde Ali'ye giydirmişti. Bir dilenci geldi ve şöyle dedi; Esselamu aleyke Ey Allah'ın Velisi, Ey müminlere canlarından daha yakın olan kimse, şu miskine bir sadaka ver."
Ali (k.v) abayı üzerinden aşağı doğru kaydırdı ve adama alıp, giymesini işaret etti. Bunun üzerine onun hakkında bu ayet indi.
Allah (c.c) onun çocuklarının verdiği sadakaları da, onun verdiği sadakalara kattı ve hepsini bir saydı. Bu yüzden onun soyundan imamlık makamına erişen biri, onun bu niteliğine sahip olur.
Böylece bütün imamlar rüku halinde sadaka vermiş olurlar. Ali'den (k.v) sadaka isteyen dilenci bir melekti. Onun soyundan gelen imamlardan sadaka isteyen dilencilerde meleklerden olurlar." (Sh:616)

Süfyan b. Uyeyne, Ebu Abdullah'tan (İmam Cafer'den a.s) şöyle rivayet etmiştir; "Hanginizin daha güzel amel ettiğini sınasın diye…" (Mülk 2) ayetinden çok amel kastedilmiyor. Fakat hanginiz daha doğru amel ederseniz anlamı kastediliyor. Amelde doğruluğun ölçüsü Allah korkusu, samimi niyet ve iyiliktir."
Sonra şöyle buyurdu; "Bir amelin ihlaslı olması için çabalamak, amelin kendisinden daha ağırdır. İhlaslı amel, Allah Azze ve Celle'den başka kimsenin övgüsünü istemediğin amele denir. Niyet amelden üstündür. Zaten niyette bir amel değil midir?"
Sonra şu ayeti okudu; "De ki; herkes, kendi mizacına göre iş yapar." (İsra 84) Yani kendi niyetine göre." (Sh:618)
"Bir iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din) kardeşleri hakkında iyi zan besleyip de, "bu apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!
Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler, işte onlar, Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Halbuki bu Allah katında büyük bir günahtır.
Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!
Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyen dönmemeniz için Allah, size öğüt veriyor. Allah, size ayetleri açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Hüküm ve hikmet sahibidir.
İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya! Onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Nur 12-19)
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu; "Kim! Bir müminin bir fiilini kendi gözüyle gördüğü, ya da kulağıyla kendisinden duyduğu şeyi söyler ve başkasına da naklederse Allah'ın bu ayette kendilerine ateş vaat ettiği kimselerden olur." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eseri sh:620) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.