İmam Cafer’den tefsir örnekleri -3
Câfer Sâdık Aleyhisselam'a, “Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar” ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu
28.10.2022 21:05:00





Abdullah b. Muskan, kendisine anlatan biri aracılığıyla rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Kendilerini ateşe sürükleyeceğini bildikleri fiili işleme hususunda ne kadar da dayanıklıdırlar."
Sedir rivayet eder: Bir adam Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler..." ayetinin anlamını sordu.
Buyurdu ki: "Bunlar bir kavimdi ki, beldeleri birbirini görecek kadar yakındı. Aralarında nehirleri akıyor ve belirgin bir mal varlığına sahiptiler.
Allah'ın kendilerine bahşettiği bu nimetlere karşılık nankörlük ettiler. Allah'ın kendilerine verdiği esenliği değiştirdiler. Bunun üzerine, Allah Azze ve Celle de onlara verdiği nimeti değiştirdi.
"Bir kavim kendisinde olanı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez." Bunun üzerine, Allah, onların üzerine "Arim" selini gönderdi, beldelerini sular altında bıraktı, evlerini yıktı ve mallarını yok etti. Sahip oldukları bahçelerin yerine onlara iki bahçe verdi. Birinin meyvesi tatlı, birinin de acıydı. Biraz da sedir ağacından vardı bahçelerinde.
Sonra şöyle buyurur: "Nankörlük ettikleri için onları böyle cezalandırdık. Biz nankörden başkasını cezalandırır mıyız?"
El-Halebhi rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Büyük günahlar, Allah Azze ve Celle'nin kendisinden dolayı ateşi farz kıldığı günahlardır."
İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlar..." ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Edepsizliklerden maksat, zina ve hırsızlıktır. Ufak tefek kusurlardan maksat da, kişinin zaman zaman bazı küçük günahlar işlemesidir ki, Allah bunları bağışlar."
Dedim ki: "Sapıklık ile küfür arasında bir ara menzil mi var?"
Buyurdu ki: "İmanın kulpları o kadar çoktur ki!"
Süleyman b. Halid rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: "Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar." Burada büyük günahlar ve diğer günahlar kastedilmiştir."
Dedim ki: "Büyük günahlar da istisna (bağışlanan) kapsamında mıdır?"
"Evet" dedi."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum: "Kime hikmet verilmişse, ona çok hayır verilmiştir."
Burada, imamı tanıma ve Allah'ın cehennem ateşini vacip kıldığı büyük günahlardan kaçınma kastedilmiştir."
Cerrah el-Medainî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Her kim, Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Bir kimse bir şey yapar, bununla Allah'ın rızasını kazanmayı amaçlamaz da, insanların kendisini iyi bilmelerini, temize çıkarmalarını amaçlar ve insanların, yaptığı bu işi duymalarını arzular.
İşte bu kimse Rabbine ibadette başkasını Ona ortak koşmuştur.
Sonra şöyle devam etti. Hiçbir kul yoktur ki, gizlice bir hayır işler, üzerinden günler geçtikten sonra Allah ona bir hayır göstermesin.
Hiçbir kul yoktur ki, gizlice bir kötülük işler, üzerinden günler geçtikten sonra Allah ona bir kötülük göstermesin."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) ile beraber akşam yemeğini yiyordum. İmam, "Artık insan, kendi nefsinin şahididir. İsterse özürlerini sayıp döksün" ayetini okudu ve şöyle dedi:
"Ey Ebu Hafs! İnsan, Allah'ın bildiğinden farklı bir şekilde insanlara mazeret sergilemesin. Çünkü Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) şöyle derdi: Kim gizliden bir iş yaparsa Allah o işe uygun bir ridâ ona giydirir, yaptığı iş iyiyse ridâsı iyi, kötüyse kötü olur."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Onlar ve azgınlar, tepetaklak oraya atılırlar" ayetiyle ilgili olarak şöyle dedi:
"Ey Ebu Bâsir! Burada, adaleti tavsif eden (dilinden düşürmeyen) ama başkalarına karşı aksini yapan topluluk kastedilmiştir."
Gâlib b. Muhammed, kendisine anlatan biri aracılığıyla Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın, "Şüphesiz Rabbin (her an) gözetlemededir" ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet eder:
"Sırat üzerinde bir köprü vardır ki, zulmeden hiçbir kul buradan geçemez."
Şuayb el-Akarkufî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Kitapta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman..." ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: "Burada kastedilen şudur: Hakkı inkâr eden, onu yalanlayan ve İmamlar hakkında nahoş sözler söyleyen bir adamı işittiğinizde, derhal yanından kalkın, onunla oturmayın, kim olursa olsun."
Humran b. A'yen rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör" ayetini sordum.
Buyurdu ki: "İster bu yolu izleyip şükreden olsun, ister bu yolu terk edip kafir olsun."
Zurare rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Kim imanı inkâr ederse, onun ameli boşa gitmiştir" ayetini sordum.
Buyurdu ki: "Bundan maksat, insanın ikrar ettiği bir ameli terk etmesidir. Bir kimsenin hastalık veya unutturucu bir meşguliyet olmaksızın namazı terk etmesi de böyledir."
Ebu Bâsir ve İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Onların çoğu şirk koşmadan iman etmez" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Kişi bilmediği bir hususta şeytana itaat eder ve böylece şirk koşar."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "İnanıp da imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar..." ayetini sordum.
"İmanlarına şüphe bulaştırmayanlar, anlamındadır, dedi."
İshak b. Gâlib rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Ey İshak, "Sadakalardan onlara verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar" ayetinin işaret ettiği kişilerin sayısı ne kadardır sence."
Sonra şöyle buyurdu: "Onların sayısı, insanların üçte birinden fazladır."
Muhammed b. Müslim, İmam Bâkır (Muhammed Bâkır Aleyhisselam) veya İmam Sâdık (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan, "Kime Rabbinden bir öğüt gelirse de vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir" ayetinin anlamı ile ilgili olarak şöyle rivayet eder: "Öğütten maksat tövbedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
"Kendilerini ateşe sürükleyeceğini bildikleri fiili işleme hususunda ne kadar da dayanıklıdırlar."
Sedir rivayet eder: Bir adam Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler..." ayetinin anlamını sordu.
Buyurdu ki: "Bunlar bir kavimdi ki, beldeleri birbirini görecek kadar yakındı. Aralarında nehirleri akıyor ve belirgin bir mal varlığına sahiptiler.
Allah'ın kendilerine bahşettiği bu nimetlere karşılık nankörlük ettiler. Allah'ın kendilerine verdiği esenliği değiştirdiler. Bunun üzerine, Allah Azze ve Celle de onlara verdiği nimeti değiştirdi.
"Bir kavim kendisinde olanı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez." Bunun üzerine, Allah, onların üzerine "Arim" selini gönderdi, beldelerini sular altında bıraktı, evlerini yıktı ve mallarını yok etti. Sahip oldukları bahçelerin yerine onlara iki bahçe verdi. Birinin meyvesi tatlı, birinin de acıydı. Biraz da sedir ağacından vardı bahçelerinde.
Sonra şöyle buyurur: "Nankörlük ettikleri için onları böyle cezalandırdık. Biz nankörden başkasını cezalandırır mıyız?"
El-Halebhi rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Büyük günahlar, Allah Azze ve Celle'nin kendisinden dolayı ateşi farz kıldığı günahlardır."
İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlar..." ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Edepsizliklerden maksat, zina ve hırsızlıktır. Ufak tefek kusurlardan maksat da, kişinin zaman zaman bazı küçük günahlar işlemesidir ki, Allah bunları bağışlar."
Dedim ki: "Sapıklık ile küfür arasında bir ara menzil mi var?"
Buyurdu ki: "İmanın kulpları o kadar çoktur ki!"
Süleyman b. Halid rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: "Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar." Burada büyük günahlar ve diğer günahlar kastedilmiştir."
Dedim ki: "Büyük günahlar da istisna (bağışlanan) kapsamında mıdır?"
"Evet" dedi."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum: "Kime hikmet verilmişse, ona çok hayır verilmiştir."
Burada, imamı tanıma ve Allah'ın cehennem ateşini vacip kıldığı büyük günahlardan kaçınma kastedilmiştir."
Cerrah el-Medainî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Her kim, Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Bir kimse bir şey yapar, bununla Allah'ın rızasını kazanmayı amaçlamaz da, insanların kendisini iyi bilmelerini, temize çıkarmalarını amaçlar ve insanların, yaptığı bu işi duymalarını arzular.
İşte bu kimse Rabbine ibadette başkasını Ona ortak koşmuştur.
Sonra şöyle devam etti. Hiçbir kul yoktur ki, gizlice bir hayır işler, üzerinden günler geçtikten sonra Allah ona bir hayır göstermesin.
Hiçbir kul yoktur ki, gizlice bir kötülük işler, üzerinden günler geçtikten sonra Allah ona bir kötülük göstermesin."
Ömer b. Yezid rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) ile beraber akşam yemeğini yiyordum. İmam, "Artık insan, kendi nefsinin şahididir. İsterse özürlerini sayıp döksün" ayetini okudu ve şöyle dedi:
"Ey Ebu Hafs! İnsan, Allah'ın bildiğinden farklı bir şekilde insanlara mazeret sergilemesin. Çünkü Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) şöyle derdi: Kim gizliden bir iş yaparsa Allah o işe uygun bir ridâ ona giydirir, yaptığı iş iyiyse ridâsı iyi, kötüyse kötü olur."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Onlar ve azgınlar, tepetaklak oraya atılırlar" ayetiyle ilgili olarak şöyle dedi:
"Ey Ebu Bâsir! Burada, adaleti tavsif eden (dilinden düşürmeyen) ama başkalarına karşı aksini yapan topluluk kastedilmiştir."
Gâlib b. Muhammed, kendisine anlatan biri aracılığıyla Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın, "Şüphesiz Rabbin (her an) gözetlemededir" ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet eder:
"Sırat üzerinde bir köprü vardır ki, zulmeden hiçbir kul buradan geçemez."
Şuayb el-Akarkufî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Kitapta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman..." ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: "Burada kastedilen şudur: Hakkı inkâr eden, onu yalanlayan ve İmamlar hakkında nahoş sözler söyleyen bir adamı işittiğinizde, derhal yanından kalkın, onunla oturmayın, kim olursa olsun."
Humran b. A'yen rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör" ayetini sordum.
Buyurdu ki: "İster bu yolu izleyip şükreden olsun, ister bu yolu terk edip kafir olsun."
Zurare rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "Kim imanı inkâr ederse, onun ameli boşa gitmiştir" ayetini sordum.
Buyurdu ki: "Bundan maksat, insanın ikrar ettiği bir ameli terk etmesidir. Bir kimsenin hastalık veya unutturucu bir meşguliyet olmaksızın namazı terk etmesi de böyledir."
Ebu Bâsir ve İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam), "Onların çoğu şirk koşmadan iman etmez" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
"Kişi bilmediği bir hususta şeytana itaat eder ve böylece şirk koşar."
Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, "İnanıp da imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar..." ayetini sordum.
"İmanlarına şüphe bulaştırmayanlar, anlamındadır, dedi."
İshak b. Gâlib rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Ey İshak, "Sadakalardan onlara verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar" ayetinin işaret ettiği kişilerin sayısı ne kadardır sence."
Sonra şöyle buyurdu: "Onların sayısı, insanların üçte birinden fazladır."
Muhammed b. Müslim, İmam Bâkır (Muhammed Bâkır Aleyhisselam) veya İmam Sâdık (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan, "Kime Rabbinden bir öğüt gelirse de vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir" ayetinin anlamı ile ilgili olarak şöyle rivayet eder: "Öğütten maksat tövbedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.