İmam Hasan’ın iki emanete dair beyanı
İmam Hasan (a.s.) iki emanetin (Kur’an ve Ehl-i Beyt) mahiyetini ve onların her birinin birbirine karşı olan konumunu açıklamak üzere şöyle buyurdu
30.08.2023 08:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





1- İmam Hasan (a.s.) iki emanetin (Kur'an ve Ehl-i Beyt) mahiyetini ve onların her birinin birbirine karşı olan konumunu açıklamak üzere şöyle buyurdu:
"Kesin olarak bilin ki, sizler hidayetin niteliğini bilmedikçe takvayı bilemezsiniz.
Kur'an'a sırt çevirenleri tanımadıkça onun sağlam ipineahinde sarılamazsınız.
Kitabı tahrif edenleri tanımadıkça onu hakkıyla okuyamazsınız. Bunları bildiğiniz zaman ancak bidatleri ve zorlamaları bilirsiniz, Allah'a yönelik iftiraları ve helak olanların nasıl helake düştüğünü görürsünüz.
Bilmezler, sakın sizi cahilliğe sürüklemesinler. Bu bilgiyi (Kur'an ilmini, hak-bâtıl teşhisini) ehil olanlar nezdinde arayın.
Çünkü sadece onlar, aydınlatıcı nurlar ve uyulmaya layık önderlerdir. İlim onlarla yaşar ve hayat kazanır, cehalet onların vasıtasıyla yok olup ortadan kalkar.
Onların hilmleriyumuşak huylulukları ilimlerinden, hikmetli sözleri susmalarının değerinden ve zâhirleri bâtınlarından haber verir size. Onlar hakka muhalif olmazlar ve hak üzere ihtilafa düşmezler.
Onlar hakkında Allah tarafından (geçmiş peygamberler hakkında câri olduğu gibi) bir (ilahi) sünnet uygulanmış ve Allah'ın onlar için önceden verilmiş hükmü vardır. "Bunda öğüt alacak olanlar için bir hatırlatma ve öğüt vardır."
2- Yine şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Rabbinizden akıl öğrenin. "Yüce Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahimoğulları'nı, İmranoğulları'nı bütün insanlar üzerine önder olarak seçti. Bunlar birbirinden türemiş tek kuşaktır. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."
Bizler, Adem'den türeyen bir zürriyet, Nuh'tan gelen bir aile, İbrahim'e dayanan bir seçkinler topluluğu, İsmail'den gelen bir soyun mensupları ve Muhammed'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'iyiz.
Bizler, sizin aranızda yükseltilmiş gökyüzü, düzleştirilmiş yeryüzü, ışık saçan güneş, yağıp kutsanmış, ne doğuya ve ne batıya bakan zeytin ağacı gibiyiz.
Peygamber, bu ağacın kökü, Ali dalı ve Allah'a yemin ederim ki bizler de meyveleriyiz. Kim bu ağacın dallarından birine tutunursa, kurtulmuş olur. Kim de bu ağacın dallarından ayrı düşerse, ateşe yuvarlanır."
3- İmam Hasan (a.s.) bir konuşmasında Allah'a hamd ü senâdan sonra, "Yüce Allah gönderdiği her peygamber için mutlaka bir nefis, bir kabile ve bir aile seçti. Muhammed'i hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz Ehl-i Beyt'in hakkında kısıntı yapan kimsenin Allah, amelinin o kadarını eksiltir.
Aleyhimizde herhangi bir gelişme (üstünlük, yönetim) olunca, sonuç mutlaka lehimize neticelenir. "Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz" buyurdu."
4- İmam Hasan (a.s.) başka bir konuşmasında da şöyle buyurdu:
"Biz kurtuluşa ermiş, Allah'ın hizbiyiz, Resulüllah'ın yakın akrabaları, O'nun tertemiz Ehl-i Beyt'i, arkasında bıraktığı iki önemli emanetten biriyiz.
İki önemli emanetin ikincisi ise Allah'ın Kitabı'dır. Buna göre, bize itaat edin çünkü bize itaat etmek, Allah'a, Resulüllah'a ve ulu'l-emr'e itaatle bir arada mütalaa edildiği (ve bu üç itaat yan yana bir arada zikredildiği) için farzdır."
5- İmam Hasan (a.s.), bir konuşmasında kanun koyma felsefesinden ve hükümler ile Ehl-i Beyt velayeti arasındaki bağlantıdan söz ederek şöyle buyurdu:
"Eğer Muhammed (s.a.v.) ile O'nun vasileri olmasaydı, sizler farzlardan hiçbirini bilmeyen şaşkınlar olurdunuz. Herhangi bir eve kapısı dışında başka bir tarafından girebilir misiniz?"
İmam Hasan (a.s.) dinin kemale kavuşturulduğunu ve ilahi nimetin tamama erdirildiğini delilleri ile ispatladıktan, Allah'ın velilerinin haklarına, bu hakların yerine getirilmesinin hayatın esenliği ve gelişmesindeki fonksiyonuna değindikten ve gerçek cimrinin, Peygamberimizin (s.a.v.) akrabalarına karşı sevgiyi esirgeyen kimse olduğuna işaret ettikten sonra şöyle dedi:
"Dedemin şöyle dediğini işittim: "Ben, Allah'ın nurundan yaratıldım. Ehl-i Beyt'im ise Benim nurumdan yaratıldı. Ehl-i Beyt'imi sevenler de onların nurundan yaratıldı. Diğer insanlar ise insanlardan türetildi."
Hz. Mehdi'yi (a.s.) müjdelemesi
1- İmam Hasan (a.s.), Muaviye'yle barış antlaşmasını imzaladıktan sonra ziyaretine gelen bazı kimselerin Muaviye'ye biat etmesi sebebi ile kendisini kınamaları üzerine şöyle buyurdu:
"Bilmiyor musunuz ki, bizden hiç kimse yok ki, zamanının zorbasına biat etme yükümlüğü omuzlarına bindirilmemiş olsun? Yalnız Meryem oğlu İsa Ruhullah'ın, arkasında namaz kılacağı İmam müstesna...
Yüce Allah, onun doğum tarihini gizleyecek ve şahsını görünmez kılacaktır. Ta ki, ortaya çıktığında hiç kimseye boyun eğme ve biat etme yükümlüğü altına girmemiş olsun.
Bu imam, kardeşim Hüseyin'in dokuzuncu göbekten torunu ve cariyelerin önderinin oğlu olan bir şahsiyettir. Yüce Allah gaybet döneminde ömrünü uzatacak, ardından kudreti ile onu kırk yaşından küçük bir genç sıfatı ile çıkaracaktır..."
2- İmam Hasan (a.s.), babasının Emevi hanedanı, onların bidateri ve saldırgan politikaları konusundaki sözlerini naklederken, İmam Ali'nin (a.s.) sözlerinin sonunda şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Sonunda yüce Allah bunalımlı bir dönemde ve insanların haberi olmaksızın ahir zamanda bir adam gönderir.
Allah bu adamı melekleri ile destekler, taraftarlarını korur, mucizeleri ile kendisine yardım eder, onu bütün yeryüzü halkına egemen kılar.
Öyle ki, herkes isteyerek veya istemeyerek itaat eder. O, yeryüzünü adalet, hakkaniyet, nur ve burhan ile doldurur.
Yeryüzünün bütün ülkeleri ona boyun eğip itaat eder. Ona inanmayan hiçbir kâfir, onunla barış yapmayan hiçbir zorba ve bozguncu kalmaz.
Egemenliği altında yırtıcı hayvanlar bile barış halinde yaşar, yeryüzü ürününü bol verir, gökyüzü bereketini yağdırır, onun için hazineler ortaya çıkar.
Doğu ile batı arasında kırk yıl hüküm sürer. Onun günlerine kavuşanlara ve sözlerini işitenlere ne mutlu!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
"Kesin olarak bilin ki, sizler hidayetin niteliğini bilmedikçe takvayı bilemezsiniz.
Kur'an'a sırt çevirenleri tanımadıkça onun sağlam ipineahinde sarılamazsınız.
Kitabı tahrif edenleri tanımadıkça onu hakkıyla okuyamazsınız. Bunları bildiğiniz zaman ancak bidatleri ve zorlamaları bilirsiniz, Allah'a yönelik iftiraları ve helak olanların nasıl helake düştüğünü görürsünüz.
Bilmezler, sakın sizi cahilliğe sürüklemesinler. Bu bilgiyi (Kur'an ilmini, hak-bâtıl teşhisini) ehil olanlar nezdinde arayın.
Çünkü sadece onlar, aydınlatıcı nurlar ve uyulmaya layık önderlerdir. İlim onlarla yaşar ve hayat kazanır, cehalet onların vasıtasıyla yok olup ortadan kalkar.
Onların hilmleriyumuşak huylulukları ilimlerinden, hikmetli sözleri susmalarının değerinden ve zâhirleri bâtınlarından haber verir size. Onlar hakka muhalif olmazlar ve hak üzere ihtilafa düşmezler.
Onlar hakkında Allah tarafından (geçmiş peygamberler hakkında câri olduğu gibi) bir (ilahi) sünnet uygulanmış ve Allah'ın onlar için önceden verilmiş hükmü vardır. "Bunda öğüt alacak olanlar için bir hatırlatma ve öğüt vardır."
2- Yine şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Rabbinizden akıl öğrenin. "Yüce Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahimoğulları'nı, İmranoğulları'nı bütün insanlar üzerine önder olarak seçti. Bunlar birbirinden türemiş tek kuşaktır. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."
Bizler, Adem'den türeyen bir zürriyet, Nuh'tan gelen bir aile, İbrahim'e dayanan bir seçkinler topluluğu, İsmail'den gelen bir soyun mensupları ve Muhammed'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'iyiz.
Bizler, sizin aranızda yükseltilmiş gökyüzü, düzleştirilmiş yeryüzü, ışık saçan güneş, yağıp kutsanmış, ne doğuya ve ne batıya bakan zeytin ağacı gibiyiz.
Peygamber, bu ağacın kökü, Ali dalı ve Allah'a yemin ederim ki bizler de meyveleriyiz. Kim bu ağacın dallarından birine tutunursa, kurtulmuş olur. Kim de bu ağacın dallarından ayrı düşerse, ateşe yuvarlanır."
3- İmam Hasan (a.s.) bir konuşmasında Allah'a hamd ü senâdan sonra, "Yüce Allah gönderdiği her peygamber için mutlaka bir nefis, bir kabile ve bir aile seçti. Muhammed'i hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz Ehl-i Beyt'in hakkında kısıntı yapan kimsenin Allah, amelinin o kadarını eksiltir.
Aleyhimizde herhangi bir gelişme (üstünlük, yönetim) olunca, sonuç mutlaka lehimize neticelenir. "Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz" buyurdu."
4- İmam Hasan (a.s.) başka bir konuşmasında da şöyle buyurdu:
"Biz kurtuluşa ermiş, Allah'ın hizbiyiz, Resulüllah'ın yakın akrabaları, O'nun tertemiz Ehl-i Beyt'i, arkasında bıraktığı iki önemli emanetten biriyiz.
İki önemli emanetin ikincisi ise Allah'ın Kitabı'dır. Buna göre, bize itaat edin çünkü bize itaat etmek, Allah'a, Resulüllah'a ve ulu'l-emr'e itaatle bir arada mütalaa edildiği (ve bu üç itaat yan yana bir arada zikredildiği) için farzdır."
5- İmam Hasan (a.s.), bir konuşmasında kanun koyma felsefesinden ve hükümler ile Ehl-i Beyt velayeti arasındaki bağlantıdan söz ederek şöyle buyurdu:
"Eğer Muhammed (s.a.v.) ile O'nun vasileri olmasaydı, sizler farzlardan hiçbirini bilmeyen şaşkınlar olurdunuz. Herhangi bir eve kapısı dışında başka bir tarafından girebilir misiniz?"
İmam Hasan (a.s.) dinin kemale kavuşturulduğunu ve ilahi nimetin tamama erdirildiğini delilleri ile ispatladıktan, Allah'ın velilerinin haklarına, bu hakların yerine getirilmesinin hayatın esenliği ve gelişmesindeki fonksiyonuna değindikten ve gerçek cimrinin, Peygamberimizin (s.a.v.) akrabalarına karşı sevgiyi esirgeyen kimse olduğuna işaret ettikten sonra şöyle dedi:
"Dedemin şöyle dediğini işittim: "Ben, Allah'ın nurundan yaratıldım. Ehl-i Beyt'im ise Benim nurumdan yaratıldı. Ehl-i Beyt'imi sevenler de onların nurundan yaratıldı. Diğer insanlar ise insanlardan türetildi."
Hz. Mehdi'yi (a.s.) müjdelemesi
1- İmam Hasan (a.s.), Muaviye'yle barış antlaşmasını imzaladıktan sonra ziyaretine gelen bazı kimselerin Muaviye'ye biat etmesi sebebi ile kendisini kınamaları üzerine şöyle buyurdu:
"Bilmiyor musunuz ki, bizden hiç kimse yok ki, zamanının zorbasına biat etme yükümlüğü omuzlarına bindirilmemiş olsun? Yalnız Meryem oğlu İsa Ruhullah'ın, arkasında namaz kılacağı İmam müstesna...
Yüce Allah, onun doğum tarihini gizleyecek ve şahsını görünmez kılacaktır. Ta ki, ortaya çıktığında hiç kimseye boyun eğme ve biat etme yükümlüğü altına girmemiş olsun.
Bu imam, kardeşim Hüseyin'in dokuzuncu göbekten torunu ve cariyelerin önderinin oğlu olan bir şahsiyettir. Yüce Allah gaybet döneminde ömrünü uzatacak, ardından kudreti ile onu kırk yaşından küçük bir genç sıfatı ile çıkaracaktır..."
2- İmam Hasan (a.s.), babasının Emevi hanedanı, onların bidateri ve saldırgan politikaları konusundaki sözlerini naklederken, İmam Ali'nin (a.s.) sözlerinin sonunda şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Sonunda yüce Allah bunalımlı bir dönemde ve insanların haberi olmaksızın ahir zamanda bir adam gönderir.
Allah bu adamı melekleri ile destekler, taraftarlarını korur, mucizeleri ile kendisine yardım eder, onu bütün yeryüzü halkına egemen kılar.
Öyle ki, herkes isteyerek veya istemeyerek itaat eder. O, yeryüzünü adalet, hakkaniyet, nur ve burhan ile doldurur.
Yeryüzünün bütün ülkeleri ona boyun eğip itaat eder. Ona inanmayan hiçbir kâfir, onunla barış yapmayan hiçbir zorba ve bozguncu kalmaz.
Egemenliği altında yırtıcı hayvanlar bile barış halinde yaşar, yeryüzü ürününü bol verir, gökyüzü bereketini yağdırır, onun için hazineler ortaya çıkar.
Doğu ile batı arasında kırk yıl hüküm sürer. Onun günlerine kavuşanlara ve sözlerini işitenlere ne mutlu!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.