İmam Mehdî (a.s.) tartışmaları ve cevaplar
İmam Askerî (aleyhi’s-selâm) bir oğlu olduğunu kimseye haber vermemiştir” iddiasına gelince, gerçekte çok zayıf ve asılsız bir iddia olup, gerçeğe de aykırıdır
05.08.2024 08:47:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"İmam Askerî (aleyhi's-selâm) bir oğlu olduğunu kimseye haber vermemiştir" iddiasına gelince, gerçekte çok zayıf ve asılsız bir iddia olup, gerçeğe de aykırıdır.
İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) "Mehdî" adında bir oğlu olduğuna ait deliller, diğer insanların çocuklarının olduğunu ispatlayan yollardan daha emin ve güvenilirdir.
Çünkü insan, çocuğunun doğumunu birçok yoldan ispatlayabilir:
1- Doğumu yaptıran ya da doğum sırasında bir başka kadının orada olması ve halka çocuğun kime ait olduğunu söylemesi.
2- Erkeğin, kadının doğurduğu çocuğun kendisine ait olduğunu söylemesi.
3- İki âdil Müslüman'ın, bir çocuğun belli bir şahsa ait olduğunu söylemesine şahadet vermeleri.
İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) doğumu bu yolların her üçüyle de ispat olunmaktadır.
İlim ve fazilet ehli, dindar ve takvalı birçok kadın ve erkek, İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) kendisinin, bir oğlu olduğunu ve O'nun kendisinden sonra İmam olacağını buyurduğunu naklediyorlar.
Onların bir kısmı İmam Mehdî'yi (aleyhi's-selâm) kundaktayken, bir kısmı da üç-dört yaşındayken görmüşledir.
İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) kendileri de babasından sonra Ehl-i Beyt takipçilerinin sorularını cevaplamış onlara emirler vermiştir, onlar da üzerlerine farz olan humus, zekât vb. gibi şeyleri ona ulaştırmışlardır.
Bu konuyu İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) nakleden, daima O'nun huzurunda olan ve İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's- selâm) sonra İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) hizmetinde bulunan güvenilir insanlardan bazılarının isimlerini "el-İrşad" ve "el- İzah fi'l-İmamet vel Gaybet" adlı kitaplarımda naklettim.
ELEŞTİRİ
İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) kardeşi ve O'na en yakın olan Ca'fer b. Ali b. Muhammed kardeşinin böyle bir oğlu olduğunu şiddetle reddediyor.
Hatta İmam'ın (aleyhi's-selâm) vefatıyla bütün mallarına sahip çıkmıştır. Ca'fer zamanın halifesine, Ehl-i Beyt dostlarından bazılarının böyle bir iddiada bulundukları haberini verdi.
Halife de, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) hanımları ve cariyeleri hamile ya da doğum yapıp yapmadıklarını araştırmaları için, bu işi iyi bilen kadınlar görevlendirip onun evine yolladı.
Ama hamilelik ya da doğumla ilgili hiçbir belirti ve iz bulamadılar. Bu, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) evladı olduğunun doğru olmadığını göstermez mi?
CEVABI:
Bu eleştiride önceki eleştiri gibi birkaç yönden temelsiz ve boştur:
Bir insanın amelinin delil olarak kabul edilmesi o amelin doğruluğuna ayrıca o şahsın fâsık bir insan olmamasına bağlıdır. Müslümanların hepsi Ca'fer b. Ali'nin böyle bir makamının olmadığını ve onun güvenilir biri olarak tanınmadığını biliyorlar. Onun Mâsum İmam'ın (aleyhi's-selâm) oğlu olması böyle bir makama (günah işlememe makamı) sahip olmasını gerektirmemektedir.
Geçmişte birçok insan vardı ki peygamberin oğlu olmasına rağmen büyük günahlara dûçar olmuşlardır.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Yâkub'un (aleyhi's-selâm) evlatlarının, babaları peygamber olmasına rağmen, Hz. Yûsuf'a (aleyhi's-selâm) zulmettiklerini açıkça buyurmaktadır.
Hz. Yâkub (aleyhi's-selâm) Hz. Yûsuf'u (aleyhi's-selâm) korumaları için evlatlarına sıkı tembihte bulunmuş, onlardan ahid almasına rağmen onlar Şeytan'ın hilesine uyarak, O'nu kuyuya atmışlardı. Hz. Yâkub'u (aleyhi's-selâm) uzun bir süre, Hz. Yûsuf'dan (aleyhi's-selâm) ayrı bırakmış, O'nu üzüntü ve kedere boğmuşlardı. Suçsuz olduklarını ispatlamak için de yalan yere yemin etmişlerdi.
Hz. Yâkub'un (aleyhi's-selâm) çocukları gibi peygamber evlatları böylesi yanlış bir düşünce ve amele kapılmışlarsa, makamı onlardan daha aşağı olan birisinin de aynı şeyi yapması acaba ihtimal dışı mıdır?
Ca'fer'in kardeşinin oğlunun varlığını bilmesine rağmen onu inkâr etmesi çok doğal olup, beklentinin dışında bir şey değildir. Çünkü Ca'fer'i, kardeşinin oğlunu inkâr etmeye sürükleyen tabii sebepler çoktu. Bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
> İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) çok malı vardı. Ca'fer, eğer bu malı ele geçirebilseydi birçok nefsanî isteklerine ve maddî arzularına kavuşacaktı.
> İmam Askerî'nin (aleyhi's-selâm) Ehl-i Beyt dostları içinde öyle büyük ve değerli bir makamı vardı ki, Ehl-i Beyt dostları her türlü şahsî ve toplumsal işlerinde O'ndan emir alır, O'na itaat ederlerdi.
O'nun rızasını Allah'ın rızası ve gazabını Allah'ın gazabı olarak kabul ederlerdi. Ca'fer ise kardeşi İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) sonra bu makama erişmek istiyordu.
> İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) Ehl-i Beyt dostlarının maddî ve mânevî işlerinin mercii ve sorumlusu idi. Ehl-i Beyt dostlarının hepsi zekât ve humuslarını İlâhî bir vazife olarak O'na veya O'nun vekillerine teslim ederlerdi. O da gerekli yerlere ulaştırırdı. Ca'fer, Ehl-i Beyt dostlarının İmam Askerî'den (aleyhi's-selâm) sonra bu paraları O'nun yerinde oturan İmam'a vereceklerini biliyordu.
Bu kadar tahrik edici sebepleri gören Ca'fer, Mehdî'yi (aleyhi's- selâm) inkâr ediyorsa, onun sözünü ve şahitliğini kabul etmek ne kadar doğru olur acaba?
Ca'fer'in inkârını delil olarak kabul edenler gerçekte Hz. Muhammed'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamberliğini inkâr eden Ebu Leheb'in inkârını delil olarak kabul eden bir kısım Yahudi ve Hıristiyan gibidirler. Hz. Peygamber'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) amcası Ebu Leheb, O'nun (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamber olduğunu ispat eden mucizeleri görmesine rağmen yine de Hz. Muhammed'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamberliğini inkâr ediyordu.
Elbette Ca'fer ve Ca'fer gibilerin gerçeği keşfetmesi çok da kolay bir şey değildi. Çünkü emin olmadıkları için gerçek bu gibi insanlardan gizli tutuluyordu.
Kısaca şunu demek istiyorum:
Hz. Mehdî'ye inanmayanlar Ca'fer b. Ali'nin inkârını delil ola-rak getiremezler. Nitekim Resûlullah'a (sallallâhu aleyhi ve âlih) inanmamak için Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in inkârı bir delil sayılamaz. Çünkü onlar ne tarafsız bir âlim ve ne de İslam fakihidirler. Aksine onlar avam ve cahillerdendirler.
> Ehl-i Beyt takipçisi tarih yazarları ve Ehl-i Beyt takipçisi olmayan tarihçiler Ca'fer b. Ali'nin yaşam ve ahlakını onun kardeşinin oğlu Mehdî'yi (aleyhi's-selâm) inkâr etme sebeplerini ve neden halifeyi İmam Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) ve takipçilerine karşı tahrik ettirdiğini nakletmişlerdir. Eğer ben de onları burada nakledersem durum açığa çıkacak ve Ca'fer'in kötü niyetini herkes anlayacaktır. Ama birkaç sebepten dolayı bunları aktaramıyorum.
Bu sebeplerden biri şudur:
Bugün Ca'fer'in soyundan gelen birçok insan var ki onlar İmam Mehdî (aleyhi's-selâm) ve O'nun yüce makamını kabul edip, iman etmişlerdir.
Hatta yaptığım araştırmalar sonucunda söyleyebilirim ki, onların hepsinin inancının İmamîyye'nin inancı gibi olduğunu gördüm. Onlar İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) yaşadığını ve zuhûrunu beklediklerini söylüyorlar. İslamî inanç ve insanın ahlakî yapısı, onların geçmişini burada açıp, daha fazla rencide etmememi gerektirmektedir.
Sonra burada verdiğim cevaplar, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) oğlunun olduğunu inkâr eden Mutezile, Haşevîye, Zey- dîyye, Haricîler ve Murcie gibi dar düşünceli fırkalar için yeterlidir. Ca'fer'in yaşamına ve ahlakına ayrıca değinmeye gerek yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) "Mehdî" adında bir oğlu olduğuna ait deliller, diğer insanların çocuklarının olduğunu ispatlayan yollardan daha emin ve güvenilirdir.
Çünkü insan, çocuğunun doğumunu birçok yoldan ispatlayabilir:
1- Doğumu yaptıran ya da doğum sırasında bir başka kadının orada olması ve halka çocuğun kime ait olduğunu söylemesi.
2- Erkeğin, kadının doğurduğu çocuğun kendisine ait olduğunu söylemesi.
3- İki âdil Müslüman'ın, bir çocuğun belli bir şahsa ait olduğunu söylemesine şahadet vermeleri.
İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) doğumu bu yolların her üçüyle de ispat olunmaktadır.
İlim ve fazilet ehli, dindar ve takvalı birçok kadın ve erkek, İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) kendisinin, bir oğlu olduğunu ve O'nun kendisinden sonra İmam olacağını buyurduğunu naklediyorlar.
Onların bir kısmı İmam Mehdî'yi (aleyhi's-selâm) kundaktayken, bir kısmı da üç-dört yaşındayken görmüşledir.
İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) kendileri de babasından sonra Ehl-i Beyt takipçilerinin sorularını cevaplamış onlara emirler vermiştir, onlar da üzerlerine farz olan humus, zekât vb. gibi şeyleri ona ulaştırmışlardır.
Bu konuyu İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) nakleden, daima O'nun huzurunda olan ve İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's- selâm) sonra İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) hizmetinde bulunan güvenilir insanlardan bazılarının isimlerini "el-İrşad" ve "el- İzah fi'l-İmamet vel Gaybet" adlı kitaplarımda naklettim.
ELEŞTİRİ
İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) kardeşi ve O'na en yakın olan Ca'fer b. Ali b. Muhammed kardeşinin böyle bir oğlu olduğunu şiddetle reddediyor.
Hatta İmam'ın (aleyhi's-selâm) vefatıyla bütün mallarına sahip çıkmıştır. Ca'fer zamanın halifesine, Ehl-i Beyt dostlarından bazılarının böyle bir iddiada bulundukları haberini verdi.
Halife de, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) hanımları ve cariyeleri hamile ya da doğum yapıp yapmadıklarını araştırmaları için, bu işi iyi bilen kadınlar görevlendirip onun evine yolladı.
Ama hamilelik ya da doğumla ilgili hiçbir belirti ve iz bulamadılar. Bu, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) evladı olduğunun doğru olmadığını göstermez mi?
CEVABI:
Bu eleştiride önceki eleştiri gibi birkaç yönden temelsiz ve boştur:
Bir insanın amelinin delil olarak kabul edilmesi o amelin doğruluğuna ayrıca o şahsın fâsık bir insan olmamasına bağlıdır. Müslümanların hepsi Ca'fer b. Ali'nin böyle bir makamının olmadığını ve onun güvenilir biri olarak tanınmadığını biliyorlar. Onun Mâsum İmam'ın (aleyhi's-selâm) oğlu olması böyle bir makama (günah işlememe makamı) sahip olmasını gerektirmemektedir.
Geçmişte birçok insan vardı ki peygamberin oğlu olmasına rağmen büyük günahlara dûçar olmuşlardır.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Yâkub'un (aleyhi's-selâm) evlatlarının, babaları peygamber olmasına rağmen, Hz. Yûsuf'a (aleyhi's-selâm) zulmettiklerini açıkça buyurmaktadır.
Hz. Yâkub (aleyhi's-selâm) Hz. Yûsuf'u (aleyhi's-selâm) korumaları için evlatlarına sıkı tembihte bulunmuş, onlardan ahid almasına rağmen onlar Şeytan'ın hilesine uyarak, O'nu kuyuya atmışlardı. Hz. Yâkub'u (aleyhi's-selâm) uzun bir süre, Hz. Yûsuf'dan (aleyhi's-selâm) ayrı bırakmış, O'nu üzüntü ve kedere boğmuşlardı. Suçsuz olduklarını ispatlamak için de yalan yere yemin etmişlerdi.
Hz. Yâkub'un (aleyhi's-selâm) çocukları gibi peygamber evlatları böylesi yanlış bir düşünce ve amele kapılmışlarsa, makamı onlardan daha aşağı olan birisinin de aynı şeyi yapması acaba ihtimal dışı mıdır?
Ca'fer'in kardeşinin oğlunun varlığını bilmesine rağmen onu inkâr etmesi çok doğal olup, beklentinin dışında bir şey değildir. Çünkü Ca'fer'i, kardeşinin oğlunu inkâr etmeye sürükleyen tabii sebepler çoktu. Bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
> İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) çok malı vardı. Ca'fer, eğer bu malı ele geçirebilseydi birçok nefsanî isteklerine ve maddî arzularına kavuşacaktı.
> İmam Askerî'nin (aleyhi's-selâm) Ehl-i Beyt dostları içinde öyle büyük ve değerli bir makamı vardı ki, Ehl-i Beyt dostları her türlü şahsî ve toplumsal işlerinde O'ndan emir alır, O'na itaat ederlerdi.
O'nun rızasını Allah'ın rızası ve gazabını Allah'ın gazabı olarak kabul ederlerdi. Ca'fer ise kardeşi İmam Hasan Askerî'den (aleyhi's-selâm) sonra bu makama erişmek istiyordu.
> İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) Ehl-i Beyt dostlarının maddî ve mânevî işlerinin mercii ve sorumlusu idi. Ehl-i Beyt dostlarının hepsi zekât ve humuslarını İlâhî bir vazife olarak O'na veya O'nun vekillerine teslim ederlerdi. O da gerekli yerlere ulaştırırdı. Ca'fer, Ehl-i Beyt dostlarının İmam Askerî'den (aleyhi's-selâm) sonra bu paraları O'nun yerinde oturan İmam'a vereceklerini biliyordu.
Bu kadar tahrik edici sebepleri gören Ca'fer, Mehdî'yi (aleyhi's- selâm) inkâr ediyorsa, onun sözünü ve şahitliğini kabul etmek ne kadar doğru olur acaba?
Ca'fer'in inkârını delil olarak kabul edenler gerçekte Hz. Muhammed'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamberliğini inkâr eden Ebu Leheb'in inkârını delil olarak kabul eden bir kısım Yahudi ve Hıristiyan gibidirler. Hz. Peygamber'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) amcası Ebu Leheb, O'nun (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamber olduğunu ispat eden mucizeleri görmesine rağmen yine de Hz. Muhammed'in (sallallâhu aleyhi ve âlih) peygamberliğini inkâr ediyordu.
Elbette Ca'fer ve Ca'fer gibilerin gerçeği keşfetmesi çok da kolay bir şey değildi. Çünkü emin olmadıkları için gerçek bu gibi insanlardan gizli tutuluyordu.
Kısaca şunu demek istiyorum:
Hz. Mehdî'ye inanmayanlar Ca'fer b. Ali'nin inkârını delil ola-rak getiremezler. Nitekim Resûlullah'a (sallallâhu aleyhi ve âlih) inanmamak için Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in inkârı bir delil sayılamaz. Çünkü onlar ne tarafsız bir âlim ve ne de İslam fakihidirler. Aksine onlar avam ve cahillerdendirler.
> Ehl-i Beyt takipçisi tarih yazarları ve Ehl-i Beyt takipçisi olmayan tarihçiler Ca'fer b. Ali'nin yaşam ve ahlakını onun kardeşinin oğlu Mehdî'yi (aleyhi's-selâm) inkâr etme sebeplerini ve neden halifeyi İmam Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) ve takipçilerine karşı tahrik ettirdiğini nakletmişlerdir. Eğer ben de onları burada nakledersem durum açığa çıkacak ve Ca'fer'in kötü niyetini herkes anlayacaktır. Ama birkaç sebepten dolayı bunları aktaramıyorum.
Bu sebeplerden biri şudur:
Bugün Ca'fer'in soyundan gelen birçok insan var ki onlar İmam Mehdî (aleyhi's-selâm) ve O'nun yüce makamını kabul edip, iman etmişlerdir.
Hatta yaptığım araştırmalar sonucunda söyleyebilirim ki, onların hepsinin inancının İmamîyye'nin inancı gibi olduğunu gördüm. Onlar İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) yaşadığını ve zuhûrunu beklediklerini söylüyorlar. İslamî inanç ve insanın ahlakî yapısı, onların geçmişini burada açıp, daha fazla rencide etmememi gerektirmektedir.
Sonra burada verdiğim cevaplar, İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) oğlunun olduğunu inkâr eden Mutezile, Haşevîye, Zey- dîyye, Haricîler ve Murcie gibi dar düşünceli fırkalar için yeterlidir. Ca'fer'in yaşamına ve ahlakına ayrıca değinmeye gerek yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.


















































































