İmam Sadık’tan sonra ayrılan ümmet
İmam Kâzım’ın gizli başlayan imameti döneminde ilk ânda İmam Sâdık’ın arkasından ümmet arasında altı ayrı fırka zuhûr etmiştir
24.12.2023 08:14:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





İmam Kâzım'ın gizli başlayan imameti döneminde ilk ânda İmam Sâdık'ın arkasından ümmet arasında altı ayrı fırka zuhûr etmiştir.
Nevbahtî bunları şöyle sıralar:
1- İmam Sâdık'ın (a.s.) Mehdî olduğuna inananlar,
2- Hâlen İsmail'in hayatta olduğunu kabul edenler,
3- İsmail'in oğlu Muhammed'in imametine inananlar,
4- Dibac diye tanınan Muhammed b. Ca'fer'in imametine itikat edenler,
5- Abdullah'ın imametini kabul edenler,
6- Mûsâ b. Ca'fer'in, İmam Kâzım'ın (a.s.) imametine iman edenler.
Bu ayrımda, nasb edilen İmam'ın can korkusu ile ilk ânda kendini gizlemesi, bazı sevenlerin İmam'ın arkasından imamet ile vazifelenmemiş oğlunu İmam gibi görmeleri ve ilk ânda ona yönelmeleri -ki Abdullah'ta olduğu gibi- ve İmamların yârenlerinin birbirinden kopuk bir şekilde dağınık yerlerde bulunmaları da etken olmuştur.
Abdullah'a yönelme, "İmamlık, önceki İmam'ın büyük oğluna mahsustur" hadisine dayanarak gerçekleşmiştir.
Ancak yukarıda verdiğimiz şekli ile ona giderek bazı sorular sorulmuş ve kendisinde İmam olacak ilmî bir yeterlilik bulunmamıştır.
Ayrıca, Abdullah, İmam Sâdık'ın (a.s.) şehâdetinden yetmiş gün sonra vefat etmiştir. Bu vefat da, her şeye rağmen onu takip edenlerin, İmam Kâzım'a (a.s.) yönelmeleri için İlâhî bir istikamet belirlemiştir.
İmam Mûsâ b. Ca'fer'in, imamlık iddiasında bulunan kardeşi Abdullah'a karşı yaşadığı sürece açıkça meydan okuduğu görülür.
İmam Kâzım (a.s.) gösterdiği kerametler ve verdiği gaybî bilgiler ile etrafındakilere hak olan İmam'ı işaret etmekteydi.
Abdullah'ın imamet iddiasını da herkesin içinde gösterdiği kerametler ile çürütmüştür:
Mufaddal b. Ömer anlatıyor: "İmam Ca'fer Sâdık (a.s.) vefat ettiğinde kendinden sonraki İmam olarak İmam Mûsâ'yı vasiyet etmişti. Fakat kardeşi Abdullah imamet iddiasında bulundu.
O sırada İmam Ca'fer Sâdık'ın en büyük oğluydu ve 'el-eftah/ yassı kafa' olarak biniyordu.
İmam Mûsâ bir gün odun toplanıp evinin ortasında büyük bir ateş yakılmasını emretti. İmam Mûsâ bir adam göndererek kardeşi Abdullah ı çağırttı.
Abdullah salona girdiğinde, İmam Kâzım'ın yanında Ehl-i Beyt sevenlerinden ileri gelenlerin oturduğunu gördü. O da kardeşi İmam Mûsâ'nın yanına oturdu.
İmam Mûsâ (a.s.) yanan odunlar kor hâline geldiğinde, elbiseleri ile ateşin içine girdi ve bir süre insanlarla oradan konuşmaya devam etti. Sonra ateşin üzerinden kalkarak insanların yanına geri döndü.
Ardından kardeşi Abdullah'a dedi ki: 'Eğer babandan sonraki İmam olduğunu iddia ediyorsan, şu ateşin içinde otur.'
Orada bulunanlar, 'Abdullah'ın rengi değişti. Ayağa kalkıp elbiselerini çekiştirdi, sonra İmam Kâzım'ın evinden çıkıp gitti' dediler."
İmamların vefatı ile ortaya çıkan farklı kollar İmam Ca'fer'in vefatı ile de görüldü.
İmam Ca'fer hayatta iken, kendinden sonra olacakları bilerek, oğlu İsmail'in cenazesini definden önce defalarca şahitlere göstermişti.
Buna rağmen, onun ölmediğine inananlar, İsmail'in ümmetim Mehdî'si olduğunu iddia ettiler. Neticede Bâtınîye veya İsmailîye ismiyle bir fırka ortaya çıktı.
Oysa İmam Ca'fer (a.s.) hayatta iken, İsmail'in İmam olmadığını vurgulamıştır:
Feyz'den nakledilen bir hadis de şöyledir: "O bir gün İmam Sâdık'ın (a.s.) huzurunda iken, İmam açıkça, 'Benden sonraki İmam İsmail değildir' buyuruyor.
Feyz de İmam'a şöyle diyor: 'Senden sonra halkın onun etrafında toplanacağı hususunda şüphe bile etmiyordum.'
Hadisin devamında İmam kendinden sonra Mûsâ Kâzım'ı işaret etmiştir."
Velid b. Sübeyh, İmam Sâdık'a (a.s.) şöyle der: "Abdül Celi sizin İsmail'i kendinize vasî tayin ettiğinizi bana söyledi."
İmam bunu yalanlayarak vasîsinin İmam Kâzım (a.s.) olduğunu söylüyor. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Nevbahtî bunları şöyle sıralar:
1- İmam Sâdık'ın (a.s.) Mehdî olduğuna inananlar,
2- Hâlen İsmail'in hayatta olduğunu kabul edenler,
3- İsmail'in oğlu Muhammed'in imametine inananlar,
4- Dibac diye tanınan Muhammed b. Ca'fer'in imametine itikat edenler,
5- Abdullah'ın imametini kabul edenler,
6- Mûsâ b. Ca'fer'in, İmam Kâzım'ın (a.s.) imametine iman edenler.
Bu ayrımda, nasb edilen İmam'ın can korkusu ile ilk ânda kendini gizlemesi, bazı sevenlerin İmam'ın arkasından imamet ile vazifelenmemiş oğlunu İmam gibi görmeleri ve ilk ânda ona yönelmeleri -ki Abdullah'ta olduğu gibi- ve İmamların yârenlerinin birbirinden kopuk bir şekilde dağınık yerlerde bulunmaları da etken olmuştur.
Abdullah'a yönelme, "İmamlık, önceki İmam'ın büyük oğluna mahsustur" hadisine dayanarak gerçekleşmiştir.
Ancak yukarıda verdiğimiz şekli ile ona giderek bazı sorular sorulmuş ve kendisinde İmam olacak ilmî bir yeterlilik bulunmamıştır.
Ayrıca, Abdullah, İmam Sâdık'ın (a.s.) şehâdetinden yetmiş gün sonra vefat etmiştir. Bu vefat da, her şeye rağmen onu takip edenlerin, İmam Kâzım'a (a.s.) yönelmeleri için İlâhî bir istikamet belirlemiştir.
İmam Mûsâ b. Ca'fer'in, imamlık iddiasında bulunan kardeşi Abdullah'a karşı yaşadığı sürece açıkça meydan okuduğu görülür.
İmam Kâzım (a.s.) gösterdiği kerametler ve verdiği gaybî bilgiler ile etrafındakilere hak olan İmam'ı işaret etmekteydi.
Abdullah'ın imamet iddiasını da herkesin içinde gösterdiği kerametler ile çürütmüştür:
Mufaddal b. Ömer anlatıyor: "İmam Ca'fer Sâdık (a.s.) vefat ettiğinde kendinden sonraki İmam olarak İmam Mûsâ'yı vasiyet etmişti. Fakat kardeşi Abdullah imamet iddiasında bulundu.
O sırada İmam Ca'fer Sâdık'ın en büyük oğluydu ve 'el-eftah/ yassı kafa' olarak biniyordu.
İmam Mûsâ bir gün odun toplanıp evinin ortasında büyük bir ateş yakılmasını emretti. İmam Mûsâ bir adam göndererek kardeşi Abdullah ı çağırttı.
Abdullah salona girdiğinde, İmam Kâzım'ın yanında Ehl-i Beyt sevenlerinden ileri gelenlerin oturduğunu gördü. O da kardeşi İmam Mûsâ'nın yanına oturdu.
İmam Mûsâ (a.s.) yanan odunlar kor hâline geldiğinde, elbiseleri ile ateşin içine girdi ve bir süre insanlarla oradan konuşmaya devam etti. Sonra ateşin üzerinden kalkarak insanların yanına geri döndü.
Ardından kardeşi Abdullah'a dedi ki: 'Eğer babandan sonraki İmam olduğunu iddia ediyorsan, şu ateşin içinde otur.'
Orada bulunanlar, 'Abdullah'ın rengi değişti. Ayağa kalkıp elbiselerini çekiştirdi, sonra İmam Kâzım'ın evinden çıkıp gitti' dediler."
İmamların vefatı ile ortaya çıkan farklı kollar İmam Ca'fer'in vefatı ile de görüldü.
İmam Ca'fer hayatta iken, kendinden sonra olacakları bilerek, oğlu İsmail'in cenazesini definden önce defalarca şahitlere göstermişti.
Buna rağmen, onun ölmediğine inananlar, İsmail'in ümmetim Mehdî'si olduğunu iddia ettiler. Neticede Bâtınîye veya İsmailîye ismiyle bir fırka ortaya çıktı.
Oysa İmam Ca'fer (a.s.) hayatta iken, İsmail'in İmam olmadığını vurgulamıştır:
Feyz'den nakledilen bir hadis de şöyledir: "O bir gün İmam Sâdık'ın (a.s.) huzurunda iken, İmam açıkça, 'Benden sonraki İmam İsmail değildir' buyuruyor.
Feyz de İmam'a şöyle diyor: 'Senden sonra halkın onun etrafında toplanacağı hususunda şüphe bile etmiyordum.'
Hadisin devamında İmam kendinden sonra Mûsâ Kâzım'ı işaret etmiştir."
Velid b. Sübeyh, İmam Sâdık'a (a.s.) şöyle der: "Abdül Celi sizin İsmail'i kendinize vasî tayin ettiğinizi bana söyledi."
İmam bunu yalanlayarak vasîsinin İmam Kâzım (a.s.) olduğunu söylüyor. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.