İmam Seccad (a.s.)’dan nakledilen hadisler
Ali bin Hüseyin (a.s.) şöyle rivayet etmektedir: “Şüphesiz şeytan, insanın kan akış yerlerinde dolaşır”
18.12.2023 08:34:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Ali bin Hüseyin (a.s.) şöyle rivayet etmektedir: "Şüphesiz şeytan, insanın kan akış yerlerinde dolaşır."
Ali bin Hüseyin (a.s.)'ın babası vasıtası ile dedesinden (İmam Ali) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ben, Adem yaratılmadan on dört bin sene önce Rabbimin huzurunda bir nur idim."
Câfer bin Muhammed (a.s.) babasından, o da dedesi Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan şöyle rivayet etmektedir:
"Biz, Müslümanların imamı, Allah'ın insanlara sunduğu hüccetleri, mü'minlerin liderleri, topluluğun şerefi, mü'minlerin velisiyiz.
Biz, dünya halkının güvencesiyiz. Nasıl ki, yıldızlar da gök halkının güvencesidirler. Ki Allah'ın izni olmadan yere düşmezler. Bizim sayemizde yer, üzerindekileri savurup atmaz.
Bizimle yağmur yağar, bizimle rahmet yayılır, yerin bereketleri çıkar. Eğer yeryüzünde bizden kimse olmasaydı, yer, üzerindekileri yutardı.
Yüce Allah, Adem'i yarattığı günden beri, yeryüzünü hüccetsiz bırakmamıştır; bu hüccet ya açık ve ünlü olmuştur ya da gaybette ve gizli olmuştur.
Dünya kıyamet kopuncaya kadar da Allah'ın hüccetinden yoksun olmayacaktır. Yoksa Allah'a kulluk olmaz."
Zührî'den: "Bana, Hüseyin oğlu Ali (a.s.) haber verdi. Ona da Misver bin Mahreme şöyle haber vermiştir:
Ali İbn Ebu Tâlib (a.s.), nikâhında Resulullah (s.a.v.)'in kızı Fatıma (a.s.) bulunurken Ebu Cehl'in kızı ile nişanlanmak istemişti. Fatıma (a.s.) bunu işitince Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve "Babacığım! Kavmin, Senin, kendi kızların hesabına öfkelenmez olduğunu konuşur oldular. Bak işte Ali (a.s.), Ebu Cehl'in kızı ile nişanlanıyor" dedi.
Misver dedi ki: "Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ayağa kalktı, ben onu şehadet getirirken işittim. Şehadetin akabinde şöyle buyurdu:
"Bundan sonra derim ki: Ben Zeyneb'i (Ebu'l As İbn Rabia'ya) nikâh ettim. O, Bana (Zeyneb üzerine evlenmeyeceğine söz verdi) ve Bana karşı verdiği sözde hareket etti. Muhakkak ki, Muhammed'in kızı Fatıma Benden bir parçadır. Muhakkak ki, Ben insanların fitne yapmalarını çirkin görürüm. Şu da muhakkak ki, Allah'a yemin ediyorum, Resulûllah (s.a.v.)'in kızı Allah'ın düşmanının kızı ile bir erkeğin yanında birarada ebeden birleşemez."
İmam Muhammed Bâkır (a.s.)'dan, buyurdu ki: "Ben babam İmam Zeynelâbidin (a.s.)'dan, o da babasından (İmam Hüseyin), o da babası İmam Ali (a.s.)'ın şöyle buyurduğunu duydu:
"Cebrail (a.s.), Resulûllah (s.a.v.)'in yanına gelerek şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed! Allah, ashabından üç kişiyi sever, en sevgilisi olmak üzere Ali bin Ebu Tâlib'dir ve Ebuzer ve Mikdad bin Esved."
Sonra Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Ey Muhammed! Cennet, ashabından üç kişiyi özlemektedir."
Cebrail (a.s.) bu müjdeyi verdiğinde Resulûllah (s.a.v.)'in yanında Enes bin Mâlik vardı. Enes bu üç kişiden birinin kendi toplumu olan Ansar'dan olmasını temenni ediyordu. Fakat Resulûllah (s.a.v.)'e bu üç kişinin kimler olduğunu sormaktan çekindi.
Enes dışarı çıktığında Ebubekir'e rastladı ve ona dedi ki: "Ey Ebubekir, ben Peygamber (s.a.v.)'in yanında iken Cebrail (a.s.) gelip cennetin, ashabından üç kişiyi özlediğini bildirdi. O üç kişiden birinin Ansar'dan olmasını diledim fakat kim olduklarını Resulûllah'a soramadım. Sen varıp kim olduklarını Resulûllah (s.a.v.)'e sorar mısın?"
Ebubekir dedi ki: "Sormaktan korkarım ki, şayet ben o üç kişiden biri değil isem kavmim beni vatanımdan uzaklaştırır."
Enes Ebubekir'i bıraktıktan sonra Ömer'e rastlar, ona da aynı teklifi yapar. Fakat Ömer de Ebubekir'in dediği gibi cevap verir.
Enes bunun üzerine İmam Ali (a.s.)'ı bulur ve aynı teklifi yapar. İmam Ali (a.s.) teklif için şöyle buyurur:
"Evet, ben gidip sorarım, şayet ben o üç kişiden isem Allah'a şükrederim, değil isem yine de Allah'a şükrederim."
Sonra, Resulûllah (s.a.v.)'in yanına gelip şöyle buyurdu:
"Enes bana anlattı ki, Cebrail (a.s.) gelip Sana, cennetin, ashabından üç kişiyi özlediğini belirttiğini söyledi. Bu üç kişi kimdir ya Resulallah?"
Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sen onlardansın ey Ali. Ammar bin Yasir de. Kendisi seninle bazı yerlerde beraber olup bundan dolayı azim fazilet ve hayra vâsıl olacaktır. Selman da, kendisi bizdendir. Kendisi nasihat sahibidir. Onu kendine yakın edin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Ali bin Hüseyin (a.s.)'ın babası vasıtası ile dedesinden (İmam Ali) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ben, Adem yaratılmadan on dört bin sene önce Rabbimin huzurunda bir nur idim."
Câfer bin Muhammed (a.s.) babasından, o da dedesi Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan şöyle rivayet etmektedir:
"Biz, Müslümanların imamı, Allah'ın insanlara sunduğu hüccetleri, mü'minlerin liderleri, topluluğun şerefi, mü'minlerin velisiyiz.
Biz, dünya halkının güvencesiyiz. Nasıl ki, yıldızlar da gök halkının güvencesidirler. Ki Allah'ın izni olmadan yere düşmezler. Bizim sayemizde yer, üzerindekileri savurup atmaz.
Bizimle yağmur yağar, bizimle rahmet yayılır, yerin bereketleri çıkar. Eğer yeryüzünde bizden kimse olmasaydı, yer, üzerindekileri yutardı.
Yüce Allah, Adem'i yarattığı günden beri, yeryüzünü hüccetsiz bırakmamıştır; bu hüccet ya açık ve ünlü olmuştur ya da gaybette ve gizli olmuştur.
Dünya kıyamet kopuncaya kadar da Allah'ın hüccetinden yoksun olmayacaktır. Yoksa Allah'a kulluk olmaz."
Zührî'den: "Bana, Hüseyin oğlu Ali (a.s.) haber verdi. Ona da Misver bin Mahreme şöyle haber vermiştir:
Ali İbn Ebu Tâlib (a.s.), nikâhında Resulullah (s.a.v.)'in kızı Fatıma (a.s.) bulunurken Ebu Cehl'in kızı ile nişanlanmak istemişti. Fatıma (a.s.) bunu işitince Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve "Babacığım! Kavmin, Senin, kendi kızların hesabına öfkelenmez olduğunu konuşur oldular. Bak işte Ali (a.s.), Ebu Cehl'in kızı ile nişanlanıyor" dedi.
Misver dedi ki: "Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ayağa kalktı, ben onu şehadet getirirken işittim. Şehadetin akabinde şöyle buyurdu:
"Bundan sonra derim ki: Ben Zeyneb'i (Ebu'l As İbn Rabia'ya) nikâh ettim. O, Bana (Zeyneb üzerine evlenmeyeceğine söz verdi) ve Bana karşı verdiği sözde hareket etti. Muhakkak ki, Muhammed'in kızı Fatıma Benden bir parçadır. Muhakkak ki, Ben insanların fitne yapmalarını çirkin görürüm. Şu da muhakkak ki, Allah'a yemin ediyorum, Resulûllah (s.a.v.)'in kızı Allah'ın düşmanının kızı ile bir erkeğin yanında birarada ebeden birleşemez."
İmam Muhammed Bâkır (a.s.)'dan, buyurdu ki: "Ben babam İmam Zeynelâbidin (a.s.)'dan, o da babasından (İmam Hüseyin), o da babası İmam Ali (a.s.)'ın şöyle buyurduğunu duydu:
"Cebrail (a.s.), Resulûllah (s.a.v.)'in yanına gelerek şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed! Allah, ashabından üç kişiyi sever, en sevgilisi olmak üzere Ali bin Ebu Tâlib'dir ve Ebuzer ve Mikdad bin Esved."
Sonra Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Ey Muhammed! Cennet, ashabından üç kişiyi özlemektedir."
Cebrail (a.s.) bu müjdeyi verdiğinde Resulûllah (s.a.v.)'in yanında Enes bin Mâlik vardı. Enes bu üç kişiden birinin kendi toplumu olan Ansar'dan olmasını temenni ediyordu. Fakat Resulûllah (s.a.v.)'e bu üç kişinin kimler olduğunu sormaktan çekindi.
Enes dışarı çıktığında Ebubekir'e rastladı ve ona dedi ki: "Ey Ebubekir, ben Peygamber (s.a.v.)'in yanında iken Cebrail (a.s.) gelip cennetin, ashabından üç kişiyi özlediğini bildirdi. O üç kişiden birinin Ansar'dan olmasını diledim fakat kim olduklarını Resulûllah'a soramadım. Sen varıp kim olduklarını Resulûllah (s.a.v.)'e sorar mısın?"
Ebubekir dedi ki: "Sormaktan korkarım ki, şayet ben o üç kişiden biri değil isem kavmim beni vatanımdan uzaklaştırır."
Enes Ebubekir'i bıraktıktan sonra Ömer'e rastlar, ona da aynı teklifi yapar. Fakat Ömer de Ebubekir'in dediği gibi cevap verir.
Enes bunun üzerine İmam Ali (a.s.)'ı bulur ve aynı teklifi yapar. İmam Ali (a.s.) teklif için şöyle buyurur:
"Evet, ben gidip sorarım, şayet ben o üç kişiden isem Allah'a şükrederim, değil isem yine de Allah'a şükrederim."
Sonra, Resulûllah (s.a.v.)'in yanına gelip şöyle buyurdu:
"Enes bana anlattı ki, Cebrail (a.s.) gelip Sana, cennetin, ashabından üç kişiyi özlediğini belirttiğini söyledi. Bu üç kişi kimdir ya Resulallah?"
Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sen onlardansın ey Ali. Ammar bin Yasir de. Kendisi seninle bazı yerlerde beraber olup bundan dolayı azim fazilet ve hayra vâsıl olacaktır. Selman da, kendisi bizdendir. Kendisi nasihat sahibidir. Onu kendine yakın edin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.