IMF'nin programlarına ta baştan beri toplu destek veren ve ardından Kemal Derviş'in ekonominin başına konması için toplu tezahürat yapan iş dünyası şimdi "KDV istemezuuuk, vergilerin alaşağı edilmesini isteruuuuk" kabilinden topluca feryad ediyor.
İş dünyasının bu teklifleri, maalesef zor göründüğünde ayyuka çıkan "insiyakî" isteklerdir. Bütün boyutlarıyla üzerinde düşünülmüş, üzerinde kollektif akıl yorulmuş, ülkeyi ayağa kaldıracak bir kalkınma programı çerçevesinde öne çıkmış teklifler değildir. IMF yetkilileri de gelişmeleri uzaktan gözetleyerek hayretle ortaya çıkan tabloyu okumaya çalışıyor. Bu bakımdan eğer talimat mercii IMF'nin onayı alınabilir de KDV ve vergi konusunda bazı iyileştirmeler yapılsa bile, bu ülke ekonomisine geçici bir nefes aldırmaktan gayri bir fayda getirmez.
Amigoların şamatası
Koalisyonun açıkladığı IMF talimatlı ekonomi reçetelerinin ve IMF'nin amigoluğunu yapmak dışında hiçbir maharet göstermeyen iş dünyası, Derviş'in gelişiyle aynı hizmeti o tarafa kaydırmakla yetindi. İşte kurtarıcı, işte dünya dünya çapında kafa, Özal istemişti de gelmemişti ama şimdi vatan borcunu ödemek için koştu... türünden nümayışlara Derviş bile şaşırmıştı.
Hatırlayıveriniz; bütün bir Türkiye bu ilk günden beri ekonomi konusunda tam bir ittifakla tek cenaha yığışırken sadece Prof. Dr. Haydar Baş bey, bu iktisadi yaklaşımla, bu programlarla ülke ekonomisi daha da batar, yanlış yoldasınız diyor ve olması gerekenleri sıralıyordu.
Herkes kulak kabarttı
Hatta bütün bir Türkiye'nin çıkmaz sokağa doğru sürüklendiği bu süreçte sadece Haydar Baş bey, Kuvay-ı Milliye mitinglerinde bu cadde çıkmaz sokak diye haykırıyor, dosdoğru yolu gösteriyor, 24 saatte ülke ekonomisini ayağa kaldıracağını ilan ediyordu. Herkes kulak kabarttı bu sese. Bayrağını kapan bütün bir millet, bir sevda seli halinde bu sese koştu.
İktidarı ve muhalefetiyle siyasi cenah ve bir kısım iş dünyası, loş odalarda, alaca karanlık lobilerde gizliden gizliye takip ettikleri bu konuşmalara hayretle dikkat kesiliyor, hatta bazı kopyalar da almayı ihmal etmiyorlardı. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş beyin iki-üç yıldan beri ekonomi sahasında sunduğu açık tedbirlere; KDV, vergi, sigorta pirimlerinin indirilmesi, yüksek enflasyonun talep kaynaklı değil maliyet kaynaklı olması sebebiyle maliyetin acilen düşürülmesi, dar gelirliden kesinlikle vergi alınmaması, üretim projelerine dayalı olarak kesinlikle emisyonun genişletilmesi... gibi radikal ve temelinde köklü bir kalkınma programı bulunan tekliflere AB ve IMF tarafından hacizli kafalar belki kulak vermişler fakat anlamamazlıktan gelmişlerdi.
Devlet gemisi dibe vurunca...
Ne zaman ki devlet gemisi dibe vurdu; gerçekler o dem akıllara "dank" etmeye başladı. Herkes bir panik içinde loş odalarda kopya aldıkları notlara üşüşüverdi. Birşeyler söylemek gerekiyordu çünkü. Artık herkes iflastan haberdardı. Kimse sizi kandırmasın; şimdi kırıntılar halinde gün yüzüne çıkan teklifler, işte bunlar. İşte IMF amigolarının resmidir bu.
Sormazlar mı beyler, şimdiye kadar ilminiz, irfanınız neredeydi? Bu tekliflerin asıl sahibini gizlemekle kaç arşın yol kat edeceksiniz? Yazık... Görünen şu ki bunların ilmi, sadece kopya çekmeye ve inkar ettikleri gerçekler kafalarına dank edince ancak aşırmaya yaramaktadır. Böyle bir yöntem de ekonomiyi ayağa kaldırmaya yetmeyecektir. Belki üç-beş gün daha vakit kazanmış olacaklardır. Ama ülke ekonomisi daha da betere doğru yuvarlanacaktır.
Haydar Baş beyin modeli bir bütündür
Dolayısıyla bugün medya manşetlerine ve işadamlarının toplantılarına konu olan bu teklifler, Haydar Baş beyin yıllardan beri üzerinde çalıştığı, bir kısmını konferanslarında milletimize arz ettiği, Meltem TV ekranlarından seslendirdiği, köklü ve geniş çaplı bir kalkınma programı içinde anlamını bulan kıymetlerdir.
Bu kalkınma projeleri ve ekonomi modelleri bir bütün olarak uygulama imkanı bulursa evet ülke 24 saatte ayağa kalkar. Toplum bunu istiyor. Bağımsız Türkiye Partisi de bu programı esas alarak çalışmalarını hızlandırdı.
Bitkisel hayattaki bir hastaya doktorun uyguladığı tedaviler nasıl bir bütünlük arz ediyorsa, bu program da ondan kat be kat ziyadesiyle bütünlük arz etmektedir. Yoksa doktorun tedavisinden bir kaç ilaç adı kopyalayarak böyle bir hastaya uygulamak hastayı morga göndermek demektir. Kopyacı allamelerin yanıldığı nokta burası. Siyasilerimiz, ekonomistlerimiz ve iş dünyamızın kıymetli zevatı bu gerçeğe özellikle dikkat etmelidirler.
Yıllarca IMF ve AB ile oyalanmadık mı? İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasilerimiz, hala aynı şekilde oyalanmıyor mu? Yıllarca kendi gerçeklerimizden, kendi değerlerimizden kaçmadık mı, kaçmıyor muyuz? Hangi akıbetimiz hayroldu? Bugün yaşadığımız bu ağır fatura, mâziden gelişat ve âtiye gidişatımızın semeresi değil mi? Hala hangi mızrağı hangi çuvala sığdırmaya, hangi minare için hangi kılıfı hazırlamaya yelteniyoruz, beyler?
Güneş doğdu. Gerçekler gün gibi ortada.
Gerçekle yüzyüze gelmekten korkanlar, hem kendilerini, hem milleti hem de devleti karanlığa mahkum ederler. IMF ve AB yetkilileri bile bu kadarına hayret ediyor.
Bakalım nereye kadar mı? Millet "Hasbünellahu ve ni'melvekil" çekmeye başladı.
İş dünyasının bu teklifleri, maalesef zor göründüğünde ayyuka çıkan "insiyakî" isteklerdir. Bütün boyutlarıyla üzerinde düşünülmüş, üzerinde kollektif akıl yorulmuş, ülkeyi ayağa kaldıracak bir kalkınma programı çerçevesinde öne çıkmış teklifler değildir. IMF yetkilileri de gelişmeleri uzaktan gözetleyerek hayretle ortaya çıkan tabloyu okumaya çalışıyor. Bu bakımdan eğer talimat mercii IMF'nin onayı alınabilir de KDV ve vergi konusunda bazı iyileştirmeler yapılsa bile, bu ülke ekonomisine geçici bir nefes aldırmaktan gayri bir fayda getirmez.
Amigoların şamatası
Koalisyonun açıkladığı IMF talimatlı ekonomi reçetelerinin ve IMF'nin amigoluğunu yapmak dışında hiçbir maharet göstermeyen iş dünyası, Derviş'in gelişiyle aynı hizmeti o tarafa kaydırmakla yetindi. İşte kurtarıcı, işte dünya dünya çapında kafa, Özal istemişti de gelmemişti ama şimdi vatan borcunu ödemek için koştu... türünden nümayışlara Derviş bile şaşırmıştı.
Hatırlayıveriniz; bütün bir Türkiye bu ilk günden beri ekonomi konusunda tam bir ittifakla tek cenaha yığışırken sadece Prof. Dr. Haydar Baş bey, bu iktisadi yaklaşımla, bu programlarla ülke ekonomisi daha da batar, yanlış yoldasınız diyor ve olması gerekenleri sıralıyordu.
Herkes kulak kabarttı
Hatta bütün bir Türkiye'nin çıkmaz sokağa doğru sürüklendiği bu süreçte sadece Haydar Baş bey, Kuvay-ı Milliye mitinglerinde bu cadde çıkmaz sokak diye haykırıyor, dosdoğru yolu gösteriyor, 24 saatte ülke ekonomisini ayağa kaldıracağını ilan ediyordu. Herkes kulak kabarttı bu sese. Bayrağını kapan bütün bir millet, bir sevda seli halinde bu sese koştu.
İktidarı ve muhalefetiyle siyasi cenah ve bir kısım iş dünyası, loş odalarda, alaca karanlık lobilerde gizliden gizliye takip ettikleri bu konuşmalara hayretle dikkat kesiliyor, hatta bazı kopyalar da almayı ihmal etmiyorlardı. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş beyin iki-üç yıldan beri ekonomi sahasında sunduğu açık tedbirlere; KDV, vergi, sigorta pirimlerinin indirilmesi, yüksek enflasyonun talep kaynaklı değil maliyet kaynaklı olması sebebiyle maliyetin acilen düşürülmesi, dar gelirliden kesinlikle vergi alınmaması, üretim projelerine dayalı olarak kesinlikle emisyonun genişletilmesi... gibi radikal ve temelinde köklü bir kalkınma programı bulunan tekliflere AB ve IMF tarafından hacizli kafalar belki kulak vermişler fakat anlamamazlıktan gelmişlerdi.
Devlet gemisi dibe vurunca...
Ne zaman ki devlet gemisi dibe vurdu; gerçekler o dem akıllara "dank" etmeye başladı. Herkes bir panik içinde loş odalarda kopya aldıkları notlara üşüşüverdi. Birşeyler söylemek gerekiyordu çünkü. Artık herkes iflastan haberdardı. Kimse sizi kandırmasın; şimdi kırıntılar halinde gün yüzüne çıkan teklifler, işte bunlar. İşte IMF amigolarının resmidir bu.
Sormazlar mı beyler, şimdiye kadar ilminiz, irfanınız neredeydi? Bu tekliflerin asıl sahibini gizlemekle kaç arşın yol kat edeceksiniz? Yazık... Görünen şu ki bunların ilmi, sadece kopya çekmeye ve inkar ettikleri gerçekler kafalarına dank edince ancak aşırmaya yaramaktadır. Böyle bir yöntem de ekonomiyi ayağa kaldırmaya yetmeyecektir. Belki üç-beş gün daha vakit kazanmış olacaklardır. Ama ülke ekonomisi daha da betere doğru yuvarlanacaktır.
Haydar Baş beyin modeli bir bütündür
Dolayısıyla bugün medya manşetlerine ve işadamlarının toplantılarına konu olan bu teklifler, Haydar Baş beyin yıllardan beri üzerinde çalıştığı, bir kısmını konferanslarında milletimize arz ettiği, Meltem TV ekranlarından seslendirdiği, köklü ve geniş çaplı bir kalkınma programı içinde anlamını bulan kıymetlerdir.
Bu kalkınma projeleri ve ekonomi modelleri bir bütün olarak uygulama imkanı bulursa evet ülke 24 saatte ayağa kalkar. Toplum bunu istiyor. Bağımsız Türkiye Partisi de bu programı esas alarak çalışmalarını hızlandırdı.
Bitkisel hayattaki bir hastaya doktorun uyguladığı tedaviler nasıl bir bütünlük arz ediyorsa, bu program da ondan kat be kat ziyadesiyle bütünlük arz etmektedir. Yoksa doktorun tedavisinden bir kaç ilaç adı kopyalayarak böyle bir hastaya uygulamak hastayı morga göndermek demektir. Kopyacı allamelerin yanıldığı nokta burası. Siyasilerimiz, ekonomistlerimiz ve iş dünyamızın kıymetli zevatı bu gerçeğe özellikle dikkat etmelidirler.
Yıllarca IMF ve AB ile oyalanmadık mı? İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasilerimiz, hala aynı şekilde oyalanmıyor mu? Yıllarca kendi gerçeklerimizden, kendi değerlerimizden kaçmadık mı, kaçmıyor muyuz? Hangi akıbetimiz hayroldu? Bugün yaşadığımız bu ağır fatura, mâziden gelişat ve âtiye gidişatımızın semeresi değil mi? Hala hangi mızrağı hangi çuvala sığdırmaya, hangi minare için hangi kılıfı hazırlamaya yelteniyoruz, beyler?
Güneş doğdu. Gerçekler gün gibi ortada.
Gerçekle yüzyüze gelmekten korkanlar, hem kendilerini, hem milleti hem de devleti karanlığa mahkum ederler. IMF ve AB yetkilileri bile bu kadarına hayret ediyor.
Bakalım nereye kadar mı? Millet "Hasbünellahu ve ni'melvekil" çekmeye başladı.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019