Kamu borçları konusunda Türkiye'ye uyarı üstüne uyarı geliyor...Son olarak IMF'nin analizinde, kamu borç görünümünün şoklara karşı çok kırılgan olduğu açıklandı IMF'nin Türkiye'nin kamu borcuna ilişkin şok senaryo analizinde, "Türkiye'nin kamu borç görünümünün şoklara karşı kırılgan olduğunu ve büyük olumsuz şok birleşimlerinin borcun sürdürülebilirliğini tehlikeye atacağını gösterdiği" uyarısı yaptı. IMF, daha önce yaptığı ve TBMM'de devalüasyon tartışmalarına da yol açan borç sürdürülebilirliğine ilişkin şok senaryolarını yeni stand-by kapsamında yeniledi. IMF'nin raporunda, politikaların değiştirilmeden devam ettirilmesi durumunda kamu borcunun ve dış borcun sürdürdülebilir olduğu belirlenirken, tarihsel ortalamaları dikkate alan çeşitli şok senaryolarda kamu borcunun yeniden artış trendi gösterebileceği sonucu ortaya konuldu. Reel faizlerin yüzde 11 civarında seyrettiği, faiz dışı fazlanın GSMH'nin yüzde 6.5'i olduğu, reel kurun düzleştirilmiş bir şekilde kalıcı olduğu, ılımlı özelleştirme gelirleri ve yüzde 5 reel büyüme varsayımlarıyla oluşturulan temel senaryoda, net kamu borç stokunun GSMH'ye 2003 sonundaki yüzde 70 civarında olan oranının 2007 sonunda yüzde 60'ın altına ineceği hesaplandı.Tehlike sinyalleri IMF uzmanlarının yaptığı analizin, Türkiye'nin kamu borç görünümünün şoklara karşı kırılgan olduğunu ve büyük olumsuz şok birleşimlerinin borcun sürdürülebilirliğini tehlikeye atacağını gösterdiği uyarısı yapıldı. Yapılan bu testlerin, Türkiye'nin borç görünümünün kritik bir şekilde iyi politikaların devam etmesine bağlı olduğu gerçeğine dayandığı savunuldu. YTL'nin dolar karşısında değer kaybetmesini öngören kurda şok senaryosu uygulandığında kamu borcunun 2006'da yüzde 68.8'e yeniden yükselip, daha sonra 2010'da yüzde 54.9'a düşeceği öngörüldü. Reel büyüme ya da faiz dışı fazlaya 2006 ve 2007 yılı için şok senaryosu uygulandığında ise kamu borcunda benzer bir eğilimin ortaya çıktığı belirlendi. Bu senaryolara göre 2006 yılında kamu borcunun ulusal gelire oranı yüzde 67.1-67.5, 2007'de yüzde 74.4-74.2'ye çıkacak. 2010'da ise yüzde 65.1-64.9 olacak.Faiz oranları için şok senaryosu ise kamu borcunun 2006'da yüzde 76.5'e, 2007'de yüzde 98'e çıkacağı, 2008'de 96.3'e, 2009'da yüzde 94.3'e ve 2010'da da yüzde 92.3 olacağını gösterdi. Ancak reel faiz ile faiz dışı fazlada sapma senaryolarının birlikte gerçekleşmesi durumunda kamu borcunun 2007'de yüzde 112.3'e kadar yükseleceği ve 2010'a gelindiğinde yüzde 108.7 olacağı hesaplandı. Böyle koşullar altında borç yükünün açık bir şekilde riskli olduğu kaydedildi. Türkiye'nin borç dinamiği için özel risklerin analiz edildiği özel amaçlı testler de yapıldı. İşte beklenen kötü senaryo! Gelişmiş piyasalardaki faiz oranlarının 2006-2008 döneminde bugün beklenenden daha güçlü bir şekilde yükseldiği, yükselen piyasalara sermaye akışlarının ve bu ülkelerin ihracatına yönelik dünyadaki talebin azaldığı varsayımlarının YTL'nin değerini zayıflatacağı, daha yüksek reel faiz oranlarına ve daha düşük büyümeye neden olacağı belirtildi. Bu durumda şokun ilk yıllarında borç yükünün artacağı hesaplandı. Ancak mali politikanın zayıflamadığı varsayıldığında bu artışın 3.5 puanla sınırlı kalacağı, faizler ve büyümede geri dönüş sağlandığında borç rasyosunun da 2009-2010'da temel düzeye geri döneceği kaydedildi. Bu senaryoda 2006 yılında kamu borcunun ulusal gelire oranının yüzde 63.3 olması, 2009'da yüzde 59'a inmesi, 2010'da yüzde 55.3'e ineceği hesaplandı. Yatırımcıların Türkiye ile ilgili algılamalarında ani bir değişiklik olması durumunda kur oranlarında bozulma olacağı 2006 yılında büyümenin 0 olduğu, faiz oranlarının yüksek tarihsel ortalamalara döndüğü durumda, kamu borç rasyonusunun ulusal gelirin yüzde 15'i oranında zıpladığı, ancak mali politikaların değişmediği varsayıldığında bu oranın 2010'a kadar yüzde 62.6'ya gerileyeceği hesaplandı. Son test, faiz dışı fazlanın yıllık yüzde 4 olması, yapısal reformların takip edilmemesi üzerine kuruldu. Başlangıçta büyümenin olumsuz etkilenmeyeceği, ancak takip eden yıllarda düşüş göstereceği belirtilen bu senaryoda, borç oranının 2006 yılında yüzde 61.5'e çıktıktan sonra artmaya devam ederek 2010'da yüzde 71.7'ye yükseleceği öngörüldü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.