İnci Avcılığıyla Yaşayan Bir Kültür

Körfez'in tuzlu sularında, güneşin altında parlayan teknelerle başlayan bir gün… Geleneksel inci avcılığı, sadece bir meslek değil; bir yaşam biçimi. Nesilden nesile aktarılan bu zanaat, denizin derinliklerinde saklı olan güzelliği, sabır ve cesaretle buluşturuyor.
İnci avcıları, dalış öncesi denizle sessiz bir sohbet eder gibi hazırlanıyor. Her biri, suyun altında geçireceği dakikalar boyunca nefesiyle yarışacak. Kabukları bulmak, içindeki inciyi keşfetmek, doğanın sunduğu en zarif armağanı ellerine almak… Bu süreç, hem fiziksel bir sınav hem de ruhsal bir yolculuk.
Avlanan inciler, yalnızca mücevher olarak değil; kültürel bir değer olarak da görülüyor. Her biri, geçmişin izlerini taşıyor. Bir zamanlar bölge ekonomisinin bel kemiği olan inci avcılığı, bugün nostaljik bir gururla yaşatılıyor. Festivallerde, müzelerde ve hikâyelerde yeniden hayat buluyor.
Geleneksel inci avcılığı, doğayla kurulan derin bağın, emeğin ve sabrın simgesi. Kabukların ardında saklı olan bu hikâye, sadece inciyi değil; insanın doğayla olan kadim ilişkisini de gün yüzüne çıkarıyor. Ve bu ilişki, her dalışta yeniden yazılıyor.