İnsan kelimesi, Arapça "İns" kökünden ya da "nesiye" kökünden insiyan olduğu ve unutmak anlamına geldiği ileri sürülür.
İbn Abbas'a nisbet edilen, "İnsan ahdini unutması sebebiyle bu ismi almıştır" şeklindeki rivayete dayanırlar. Bu kelime üns mastarı ile de irtibatlandırılmıştır. "Alışmak, uyum sağlamak" anlamına gelen üns Türkçede ünsiyet olarak kullanılmaktadır. Teennüs "insan olmak" manasına gelirken isti'nâs "cana yakın olma, vahşi hayvanın evcilleşmesi" anlamı taşımaktadır. (TDV İslam Ansiklopedisi 'İnsan' maddesi)
Birçok filozof tarafından insan tanımlanırken araştıran, deneyen, tartışan, konuşan, düşünen, eleştiren, sorgulayan hayvandır diye birçok tarifi yapılmıştır. Hatta internet de filozof isimleri yanlış ve hatalı verilerek yalan yanlış bir çok insan tarifini bulabilirsiniz. İnsan tanımı üzerinden devam edecek olursak bu tanımlardan en akılda kalan ve meşhur olanı Alman Filozof Wilhelm Wundt'un "İnsan düşünen bir hayvandır" tanımıdır. İnsanın hayvan üzerinden yapılan bu tanımlamalarına karşılık, hayvanı tanımlarken "düşünmeyen, sorgulamayan veya muhakeme edemeyen insan" tanımlarına dönüştürmeden daha nesnel tanımlar üzerinde durmalıyız kanaatindeyim. Bilime ve dini kaynaklara dayanarak -ki daha sonra etraflıca üzerinde duracağımız "Evrim" konusunda- insan ve adem konularında değineceğimiz üzere; tür olarak hayvandan evirilmediğimizi ancak kendi türümüz içinde bir evrimden yani tekamülden geçtiğimizden bahsedeceğiz. Ki anne karnındaki evrelerimiz Kur'an'da apaçık anlatılmaktadır. Zira dediğimiz üzere bu konuya ileride değineceğiz.
Aristo ise, insan doğası gereği yaşamın nedenini ve değerini bilmek ister. İnsanı hayatın anlamını kavramak isteyen bir canlı olarak görmüştür. Bu bir merak duygusudur. Bu bilme arzusu yani merak duygusu ancak insanı uzaya ve bugünkü bilime taşımıştır.
Freud içinse, insanın doğası gereği arzu ve içgüdülerinin tatmini olarak bilmeyi istediğinden bahseder. Karşı cinsi etkileyebilmek için bilgiyi edinir ve farkında olmadan insan bu entelektüel hazzın esiri olur. Cinsel dürtü ve tutkular bunu yönettiğini söyler.
İnsan tanımı üzerine tarih boyunca bilgin ve filozoflar çeşitli tanımlar getirmişler bir kısmı bu tanımın tam anlamıyla yapılamayacağını kimi ise insanı, tanımsızlık üzerinden bir karmaşa görmüşlerdir. Burada bütün filozofların tanımlamalarını veremeyeceğimiz gibi her verilen tanımlamayı değerlendirme şansımızda mümkün değil. Zira tarihten günümüze kadar insanı tanımlamak ve anlamak insan kadar karışık bir imgelemdi. Hatta Alexis Carrel "İnsan Denen Meçhul" adlı eseriyle 1912'de Nobel Tıp ödülü dahi almıştı.
Thomas Hobbes'in insanı tanımlarken "İnsan insanın kurdudur" sözüne binaen Beyatlı'nın "İnsan insanın ufkudur" nitelemesi o kadar isabetli oldu ki günümüzde de kimi yazarlar "İnsan insanın umudu" kimi ise "insan insanın yurdu" analojileri yaptı. Ancak en başından beri insanlığın ihtiyaç duyduğu ve insan için en doğru tanımlamalardan birini Prof. Dr. Haydar Baş Hoca yaptı. "İnsan gönüldür gönül" diyerek. Ona göre "İnsan hep gönül" oldu zaten… Biz de insanı tanımlarken giysisi üzerinden onu tanımlamaya çalışarak buna "Elbise kuramı" dedik. "İnsan elbisedir" diyerek.
İnsanın tarih boyunca bir çok tanımı yapılmış dediğimiz gibi bu tanım "düşünen hayvana" kadar indirgenmişti. Ancak İnsan nedir? Sorusuna cevap arayarak biz burada başka bir açıdan değerlendirerek "İnsan, Elbisedir" dedik. Ve bunu felsefi açıdan "Elbise Kuramı" olarak pastolaştırdık. Ruhumuzu taşıyan bir beden elbisemiz var elbet ancak burada giyindiğimiz elbiseden yani insanın giysisinden bahsediyorum. (Devam edecek...)
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022
- Sakız orucu bozar mı? -1- / 18.04.2022
- Şiir gibi / 16.04.2022