Yeni doğanların beceri
ve korumaları
II. Bebeklerin doğumdan sonra ilk yaptıkları şey -ağlamak- olmaktadır. Bebek ağlamaları onların canlı oluşlarının başlıca delaletleridir. Çünkü, ağlamaları ana karnındaki beslenmelerinin ve ana karnından oksjijen almalarının sonu demektir. İlk ağlama ile ilk nefes almaları da beraber gelmektedir. Kısacası bebeklerin ağlama sesi, onların dış dünya ile ilk temasını ifade etmektedir. Yeni doğan bebekler: Kendisini hayatta tutabilecek asgari özelliklere sahiptir: Onlar sadece nefes almayı, ağlamayı, emmeyi, yutmayı, aksırmayı, dişkılarını dışarı çıkarmayı, ve birkaç haftada elleriyle kavramayı -(tutulmasını)- becerebilmektedir. Bu el kavraması ise o kadar güçlüdür ki bebek kendi ağırlığını kendi elleriyle tutunarak taşıyabilmektedir. (Tabii ki bu işlem şuurlu değildir! Bu tutma, sadece tutunma tutma) refleksi ile ilgili olmaktadır!
Yeni doğan bebek etrafındakiler açısından büyük heyecana sebep olmaktadır. Yapılan ilk iş bebeğin dış yüzeyindeki derisinde, baş, yüz, göz, kulak, el, kol, bacak ve ayaklarında sakatlık var mı diye dikkatlice bakılır! Sonra göbek kesildikten sonra, bebeğin hayata hazır olup olmadığı adeta ölçülür. Nefes alması -Ağlaması ilk beklenen reaksiyondur. Çünkü bebeğin bu hayata ilk hamlesi, onun nefes alma merkezinin ve nefes alma organlarının, hayata hazır olup olmadığının bir belirtisidir!
Onun için bebek ağlamasının duyulması hem doğumun sona ermesi hem de bebeğin canlı ve hayatta olduğnun en büyük katınıdır!
Batıdaki bebeklerin durumu
Kötü alışkanlıkların çok fazla olduğu batı devletlerinde, bebek doğumlarının büyük bir yüzdesi, ya yetişkin olmayan prematöre, ya sakat ya da ölü doğumlar şeklinde olmaktadır. Bu durum özellikle, evden kaçan ve sokaklarda kendi hayatlarını yaşayan "Serbest hayat süren" gayri meşru ve evlilik dışı beraberliklerdeki gençlerde görülmektedir.
Ana ve baba için ise bu acı tablo çok hazin ve ıztırap vericidir. İşte hamile kadınların ve ebeveynlerin, kendi nesillerini oluşturan çocuk veya torunlarının, böyle bir acı durumda kalmamaları, ilerisi için bir felaketin başlangıcıdır! Bunları önlemekte mümkündür. Ama yukarda saydığım o büyük musibetlerden uzak durmaları gerekmektedir.
Bebeklerin büyümeleri ve
gelişmeleri
III -Yeni doğanların çaresizliği-
Canlı yaratıklar arasında, en beceriksiz ve en çaresiz varlık insan yavrusu -Yeni doğan- bebektir. Yeni doğanlar, ana ve babaları- ebeveynleri tarafından yoğun bakıma muhtaçtırlar. Hele ananın rolü burada, bebeklerin hayatta kalmaları için çok büüyük ve elzemdir! En ufak bir hata, bilgisizlik ve ihmal, bebeklerin hastalanmalarına hatta ölmelerine bile sebep olabilir. Gelişmemiş toplumlardaki bebek ölümleri çok büyük rakamlara ulaşmaktadır. Bazı toplumlarda bu ölümler %25'lere kadar varmaktadır.
Türkiyemiz çok şükür bebek doğumları ve ölümleri bakımından çok daha iyi duruma gelmiştir. Halen bebek ölümleri yüzde 0.79 civarındadır. Yani binde 79 kadar bebek daha ilk yılında ölmekte -kaybedilmektedir! Bununla beraber zamanla insan yavruları bu çaresizlikten kurtulmakta ve dünyanın hakimiyetini ele geçirecek kadar bilgi ve gelişmeye varabilmektedir. İnsan yavrusu diğer yaratıklardan farklı olarak zamanla şunları öğrenmektedir.
a- Ayakta durmayı, yürümeyi ve her türlü koşmayı öğrenmektedir.
b- Ellerini kullanmayı, en çapraşık işlemleri ve becerileri geliştirmektedir.
c- Zekasını ve aklını o kadar geliştirmekte ki sonunda dünyayı ve kendi hemcinslerini bile idare edebilmektedir.
ve korumaları
II. Bebeklerin doğumdan sonra ilk yaptıkları şey -ağlamak- olmaktadır. Bebek ağlamaları onların canlı oluşlarının başlıca delaletleridir. Çünkü, ağlamaları ana karnındaki beslenmelerinin ve ana karnından oksjijen almalarının sonu demektir. İlk ağlama ile ilk nefes almaları da beraber gelmektedir. Kısacası bebeklerin ağlama sesi, onların dış dünya ile ilk temasını ifade etmektedir. Yeni doğan bebekler: Kendisini hayatta tutabilecek asgari özelliklere sahiptir: Onlar sadece nefes almayı, ağlamayı, emmeyi, yutmayı, aksırmayı, dişkılarını dışarı çıkarmayı, ve birkaç haftada elleriyle kavramayı -(tutulmasını)- becerebilmektedir. Bu el kavraması ise o kadar güçlüdür ki bebek kendi ağırlığını kendi elleriyle tutunarak taşıyabilmektedir. (Tabii ki bu işlem şuurlu değildir! Bu tutma, sadece tutunma tutma) refleksi ile ilgili olmaktadır!
Yeni doğan bebek etrafındakiler açısından büyük heyecana sebep olmaktadır. Yapılan ilk iş bebeğin dış yüzeyindeki derisinde, baş, yüz, göz, kulak, el, kol, bacak ve ayaklarında sakatlık var mı diye dikkatlice bakılır! Sonra göbek kesildikten sonra, bebeğin hayata hazır olup olmadığı adeta ölçülür. Nefes alması -Ağlaması ilk beklenen reaksiyondur. Çünkü bebeğin bu hayata ilk hamlesi, onun nefes alma merkezinin ve nefes alma organlarının, hayata hazır olup olmadığının bir belirtisidir!
Onun için bebek ağlamasının duyulması hem doğumun sona ermesi hem de bebeğin canlı ve hayatta olduğnun en büyük katınıdır!
Batıdaki bebeklerin durumu
Kötü alışkanlıkların çok fazla olduğu batı devletlerinde, bebek doğumlarının büyük bir yüzdesi, ya yetişkin olmayan prematöre, ya sakat ya da ölü doğumlar şeklinde olmaktadır. Bu durum özellikle, evden kaçan ve sokaklarda kendi hayatlarını yaşayan "Serbest hayat süren" gayri meşru ve evlilik dışı beraberliklerdeki gençlerde görülmektedir.
Ana ve baba için ise bu acı tablo çok hazin ve ıztırap vericidir. İşte hamile kadınların ve ebeveynlerin, kendi nesillerini oluşturan çocuk veya torunlarının, böyle bir acı durumda kalmamaları, ilerisi için bir felaketin başlangıcıdır! Bunları önlemekte mümkündür. Ama yukarda saydığım o büyük musibetlerden uzak durmaları gerekmektedir.
Bebeklerin büyümeleri ve
gelişmeleri
III -Yeni doğanların çaresizliği-
Canlı yaratıklar arasında, en beceriksiz ve en çaresiz varlık insan yavrusu -Yeni doğan- bebektir. Yeni doğanlar, ana ve babaları- ebeveynleri tarafından yoğun bakıma muhtaçtırlar. Hele ananın rolü burada, bebeklerin hayatta kalmaları için çok büüyük ve elzemdir! En ufak bir hata, bilgisizlik ve ihmal, bebeklerin hastalanmalarına hatta ölmelerine bile sebep olabilir. Gelişmemiş toplumlardaki bebek ölümleri çok büyük rakamlara ulaşmaktadır. Bazı toplumlarda bu ölümler %25'lere kadar varmaktadır.
Türkiyemiz çok şükür bebek doğumları ve ölümleri bakımından çok daha iyi duruma gelmiştir. Halen bebek ölümleri yüzde 0.79 civarındadır. Yani binde 79 kadar bebek daha ilk yılında ölmekte -kaybedilmektedir! Bununla beraber zamanla insan yavruları bu çaresizlikten kurtulmakta ve dünyanın hakimiyetini ele geçirecek kadar bilgi ve gelişmeye varabilmektedir. İnsan yavrusu diğer yaratıklardan farklı olarak zamanla şunları öğrenmektedir.
a- Ayakta durmayı, yürümeyi ve her türlü koşmayı öğrenmektedir.
b- Ellerini kullanmayı, en çapraşık işlemleri ve becerileri geliştirmektedir.
c- Zekasını ve aklını o kadar geliştirmekte ki sonunda dünyayı ve kendi hemcinslerini bile idare edebilmektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006